Connect with us

BİLİM

Dünyanın en büyük iklim konferansı COP Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Son dönemde artan iklim değişiklikleri ve felaketler gözleri iklim araştırmalarına çevirmiş durumda. Peki, Dünyanın en büyük iklim konferansı COP hakkında bilmemiz gerekenler.

Yayınlanma tarihi:

Güncellenme tarihi:

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansları, küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynayan, yıllık olarak düzenlenen toplantılardır. İklim değişikliği, ulusal sınırları aşan, uluslararası işbirliğini ve hepimiz gibi bireyler de dâhil olmak üzere herkesin ortak çabasını gerektiren acil bir küresel krizdir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) ana karar alma organıdır. Çerçeve Sözleşmesini imzalayan 198 Tarafı (197 ülke artı Avrupa Birliği) bir araya getiriyor. İklim değişikliği konferanslarının ilki 1995 yılında Berlin, Almanya’da düzenlendi. Bu toplantı, Kyoto Protokolü’nün temellerinin atıldığı ve gelişmiş ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltma yükümlülüklerini içeren yasal bağlayıcı taahhütler sağladığı COP 3’ün düzenlendiği 1997 yılına kadar devam eden bir dizi toplantının başlangıcıydı.

Cop(Conference of the Parties) nedir, bizim için önemi ne?

COP’un ilk toplantısı Mart 1995’te Almanya’nın Berlin kentinde gerçekleşti ve bugün COP sekretaryasının genel merkezi Bonn’da bulunuyor. Bu konferanslar, dünya genelinde iklim değişikliğiyle mücadele konusunda ilerleme kaydedilmesi ve iklim konusunda önemli anlaşmaların müzakere edilmesi için bir platform sağlıyor. Ayrıca ülkeler küresel sıcaklık artışını sınırlamak, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak, gelişmiş ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltma gibi gayelerle uluslararası kararlar almak için Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni imzaladılar. Çerçeve Sözleşmesini imzalayan 198 Tarafı (197 ülke artı Avrupa Birliği) bir araya getiriyor.

Marakeş Anlaşmaları ve Ötesi

2001 yılında Marakeş, Fas’ta gerçekleştirilen COP 7, Kyoto Protokolü’nü onaylama sürecini hızlandıran ve “Marakeş Anlaşmaları” olarak bilinen bir kararlar paketinin tamamlanmasını sağladı. Bu, uluslararası emisyon ticareti, temiz gelişim mekanizması ve ortak uygulama gibi operasyonel kuralların yanı sıra, emisyon hedeflerine ulaşılamamasının sonuçlarının hukuki olarak bağlayıcı olup olmayacağına karar verme yetkisini protokol taraflarına bırakan bir uyum rejimini içeriyordu.

Bali Eylem Planı ve Kopenhag Anlaşmazlığı

2007’de Endonezya’nın Bali kentinde düzenlenen COP 13, 2012 sonrası çerçeve için bir zaman çizelgesi ve yapılandırılmış müzakereler üzerinde anlaşmaya varan Bali Eylem Planı’nı kabul etti. Ancak, 2009’da Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen COP 15, uzun vadeli eylem konusunda bağlayıcı bir anlaşma sağlanamaması nedeniyle hayal kırıklığı yarattı.

Paris Anlaşması’nın etkin rolü

2015’te Fransa’nın Paris kentinde düzenlenen COP 21, iklim değişikliğiyle mücadelede bir dönüm noktası oldu. Paris Anlaşması, 2020’den itibaren iklim değişikliğini azaltma tedbirlerini düzenleyen ve 4 Kasım 2016’da yürürlüğe giren bir anlaşmanın kabul edilmesini sağladı. Bu anlaşma, küresel ısınmanın 2°C’nin altında tutulması için uluslararası toplumun ortak hedeflerini belirledi.

Son yıllarda, COP konferansları iklim değişikliğiyle mücadelede önemli adımlar atmaya devam etti. Örneğin, 2021’de Birleşik Krallık’ın Glasgow kentinde düzenlenen COP 26, sıfır emisyon hedefine ulaşma koalisyonunun geliştirilmesi ve Glasgow İklim Paktı’nın oluşturulması gibi önemli sonuçlar doğurdu. 2022’de Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenen COP 27 ise kayıp ve zarar konusunda bir anlaşmaya varılmasını sağladı. Geçtiğimiz kasım ayında ise yılın en büyük iklim konferansı COP28 Birleşik Arap Emirliklerinde bir araya geldi. Detaylar için Yılın En Büyük İklim Konferansı: COP28 BAE haberimizi okuyabilirsiniz. COP29 bu yıl Azerbaycan’da COP30 ise 2025 yılında Brezilyada yapılacak. Ülkemiz ise 2026 yılında COP31 için İstanbul’da ev sahipliği yapmak için başvuruda bulunduğunu duyurmuştu.

Almanya’nın 4 defa bu etkinliğe ev sahipliği yapmasının altında neler yatıyor?

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferanslarının (COP) dört defa Almanya’nın Bonn kentinde gerçekleşmesinin birkaç nedeni bulunmaktadır. İlk olarak, Bonn, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) sekretaryasına ev sahipliği yapmaktadır. Bu, Bonn’u iklim değişikliği konusunda uluslararası müzakereler ve toplantılar için doğal bir merkez haline getirir. UNFCCC sekretaryasının bulunduğu yer olarak Bonn, organizasyon ve lojistik açıdan birçok avantaj sunar.

İkincisi, Almanya, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda dünya çapında lider ülkelerden biri olarak kabul edilmektedir. Ülke, yenilenebilir enerjiye geçiş, karbon emisyonlarını azaltma ve sürdürülebilir kalkınma alanlarında önemli yatırımlar yapmıştır. Bu bağlamda, Almanya’nın bu konulara verdiği önem, ülkeyi COP toplantılarının düzenlenmesi için uygun bir yer haline getirir.

Üçüncüsü, Almanya, iklim değişikliği konusunda uluslararası iş birliğini teşvik etme ve bu alandaki çabaları destekleme konusunda güçlü bir taahhüde sahiptir. Bu taahhüt, COP gibi büyük uluslararası toplantıları desteklemek için gerekli finansal ve organizasyonel kaynakları sağlama kapasitesini içerir. Alman hükümeti, iklim değişikliğiyle mücadeleyi desteklemek adına bu tür etkinliklere ev sahipliği yapmayı sıkça üstlenmiştir.

Ülkemizde bu konferansa üst düzey şekilde katılım sağlıyor.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 28. Taraflar Konferansı (COP 28) Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile 30 Kasım-12 Aralık 2023 tarihleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai kentinde gerçekleşti.

Konferansa Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Mehmet Özhaseki de katıldı. COP28’e dair açıklamalarda bulunan Bakan Mehmet Özhaseki COP28 içeriğinin daha çok ‘iklim değişikliğiyle meydana gelen zararların ve kayıpların giderilmesi’ konusunun olduğunu ifade etti. Ayrıca Türkiye’nin Kayıp ve Zarar Fonu’ndan daha fazla faydalanması için büyük mücadele verdiklerini belirtti.

COP28 kapsamında Türkiye Pavilyonu’nda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı standı da yer aldı. Stantta başta “Sıfır Atık” olmak üzere Türkiye’nin iklim değişikliği ile ilgili yaptığı çalışmaların uluslararası düzeyde aktarılabilmesi ve tanıtılabilmesi amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlendi.

Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi, Malezya Kraliçesi Sayın Tunku Azizah Aminah Maimunah Iskandariah, BM Habitat İcra Direktörü ve Sayın Maimunah Mohd Sharif ve Sayın bakanımızın da ziyaret ettiği stant, ziyaretçiler tarafından da yoğun ilgi gördü.

Aynı zamanda COP28’de Bakanımız Mehmet Özhaseki, Sayın Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde yürütülen “Sıfır Atık” hareketinin küresel arenada simgesi olan ‘Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı’na da imza attı.

COP28’de Türkiye’nin Taraf Olduğu ve Olmadığı Önemli Bildirgeler ve Anlaşmalar

COP28’de devam eden ana müzakerelere paralel olarak pek çok ülke iklim değişikliğine karşı mücadelede farklı inisiyatiflerde yan yana gelerek işbirliği yapma kararı aldı. COP28’de çok sayıda ülkenin imza attığı ancak Türkiye’nin yer almadığı girişimler bulunuyor:

  • Küresel Soğutma Taahhüdü
  • Hidrojen Bildirisi
  • Küresel İklim Finansmanı Çerçevesine İlişkin Liderler Bildirisi
  • Kömür Sonrası Enerji İttifakı (PPCA)
  • İklim, Doğa ve Toplum Bildirisi
  • Uyum Finansmanı Konusunda Azim Koalisyonu
  • COP28’de bu yıl hazırlanan ve Türkiye’nin imzaladığı bildirgeler ise şöyle:
  • İklim ve Sağlık Bildirgesi
  • Sürdürülebilir Tarım, Dirençli Gıda Sistemleri ve İklim Eylemi Bildirgesi
  • İklim Eylemi için Yüksek Hedefli Çok Düzeyli Ortaklıklar Koalisyonu (CHAMP)

Ayrıca Ülkemizin bakanlık bünyesinde Türkiye Çevre Ajansı aktif faaliyetlerine devam ediyor. Bu ajansın faaliyetlerini şu şekilde sıralayabiliriz,

•Depozitolu boş ambalajların temiz bir şekilde toplanıp, üst kalitede hammadde üretmek amacıyla geri dönüşüme gönderilmesi için gerekli altyapının kurulması,

•Hammadde yerine geri dönüşüm malzemesi kullanımı sonucunda oluşan tasarruf ve emisyon azaltımı,

•Ambalaj atıklarının düzenli depolama sahalarında bertaraf edilmemesi ile oluşan emisyon azaltımı,

•Yerel yönetimlerin atık bertaraf maliyetindeki azalma sayesinde ülke ekonomisine katkı,

•İstihdam olanakları,

•Tüketicilerin/toplumun atıkları at-kurtul davranışlarının önüne geçilmesi,

•Toplumun atık ayırma/toplama sistemlerine doğrudan katılımlarının sağlanması,

•Çevrede atık şişelerden kaynaklanan kirliliğin önüne geçilmesi,

Bakanlığın hizmetlerinden, Ulusal Hava Kalite İzleme Ağı ile bulunduğunuz şehrin hava kalitesini görebilirsiniz.

Türkiye’deki hava kalitesi alarm veriyor. Ülkemizin havası en kirli 20 bölgesi belli oldu.

Fotoğraf: Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı

Bizi takip edin:

Google Play'den alın Google News Twitter
Continue Reading
Advertisement
Yorum yapmak için tıkla