Hemen Al Sonra Öde Girişimleri Ticari Ödemelere Odaklanıyor

Kamu ve özel piyasalarda tüketiciye yönelik “hemen al, sonra öde” şirketlerinin değer kaybı, yatırımcıların sektöre olan güvenini kaybettiğini gösteriyor. Sallanan bir ekonomide onları kim suçlayabilir? Ancak bazı yatırımcılar, eğer müşteriler başka işletmelerse, daha sonra öde konusunda hala artan bir iştaha sahip.

İşletmeler arası “şimdi al, sonra öde” girişimleri yükselişte ve bunun nedeni açık. Statista, küresel ticari ödemeler pazarının 125 trilyon dolar olduğunu, küresel tüketici ödemeleri pazarının ise yalnızca 52 trilyon dolar olduğunu tahmin ediyor. Ortalama alışveriş hacmi, işletmeler arasında tüketicilerden önemli ölçüde daha yüksektir ve ödeme şirketlerinin daha yüksek ücretler talep etmesine olanak tanır. Bu modelin savunucuları, zaman içinde iş ödemelerini bölmenin daha fazla büyüme potansiyeli, kârlılığa giden daha hızlı bir yol ve perakende tüketicilere hizmet etmekten daha az risk vaat ettiğini söylüyor.

Hemen Al Sonra Öde Modeli Hepsiburada ile Türkiye’ye de Geldi

Global ölçekte hemen al sonra öde şirketlerinde durum bu iken Türkiye’de ise bu alan yeni keşfediliyor. Türkiye’deki en büyük eticaret sitelerinden biri olan Hepsiburada bu servisi yakın zamanda uygulamaya koydu. Şirketin Hepsipay cüzdanım adı verdiği serviste Hepsiburada müşterilerinin dijital cüzdanı bulunuyor. Öte yandan Hepsipay yani diğer adıyla D Ödeme Elektronik Para Şirketi, müşterinin Findeks kredi risk notunu ölçüp müşterisine kendi kredi bakiyesini oluşturma imkanı tanıyor.

Ticari Faturalarda Vadeli İşlemler

Sonra öde işletmeleri, tipik faturayla oluşturulan 30,60 ve 90 günlük vadelerden daha esnek finansman seçenekleri sunmak için ticari kredi, fatura faktoringi veya her ikisinin bir kombinasyonunu uyarlamaktadırlar. Bunu yaparken, temerrüt riskini satıcılardan uzaklaştırırlar, operasyonel yükleri emerler ve gerçek zamanlı işlem verileriyle kredi kararlarını iyileştirirler.

Şirketler tipik olarak, açık faiz ücretleri yerine finansman seçeneklerine dahil edilen ücretlerden para kazanırlar. Bazıları, satışları artırmanın bir yolu olarak gören tüccarlar aracılığıyla planlarını pazarlayan geleneksel “şimdi al, sonra öde”ye çok benzer bir iş modelini takip ediyor. Diğerleri faturaları satıcılardan indirimli olarak satın alır. Xepelin gibi bazı şirketler, tüm ödeme akışını koordine etmenin verimliliği artırdığını savunarak her ikisini de yapıyor.

Xepelin, OatFi ve Billie olmak üzere üç iş odaklı, sonra öde şirketine yatırım yapan Picus Capital’in Amerika Kıtası Başkanı Julian Roeoes, bunun “pazarda ve iş kredilerinde zaten var olan bir kavram” olduğunu söyledi. “Yenilik, buna farklı açılardan yaklaşmak.” diye ekledi.

Ticari Kredilerin Yasal Zemini Çok Daha Fazla Esneklik Sağlıyor

İşletme kredileri, tüketici finansmanından daha az düzenleyici engelle karşı karşıyadır: ABD’deki çoğu eyalet tefecilik yasasından muaftır ve kredi vermede belirli seviyelerde şeffaflık gerektiren Borç Verme Yasasındaki Gerçek, tüketici kredisine yöneliktir. Yurtdışındaki kredi verme düzenlemelerinin çoğu da işletme finansmanına yönelik değildir.

Borç vermeyen bir finansman seçeneği olan tüccar nakit avanslarına ilişkin gelişmekte olan devlet düzenlemeleri daha fazla endişe kaynağı olabilir. New York ve California, avanslarla ilgili daha fazla açıklama gerektiren yasalar çıkardı. Ve bu yeni kurallar, tüccar nakit avanslarıyla sıkıntılı bir özelliği paylaşan bazı sonra öde planlarında süpürülebilir: opak oranlar ve ödemelerin gerçek maliyetinin hesaplanmasını zorlaştırabilecek şartlar.

Aralık ayında yürürlüğe giren bir Kaliforniya yasası, söz konusu işlemleri “alıcının sağladığı mallar için bir alıcının elinde bulundurduğu, ancak ödemenin yapılmadığı… herhangi bir yasal olarak uygulanabilir ödeme talebi” olarak tanımlıyor. Eyaletin mali düzenleyici kurumunun bir sözcüsü, işletmeler arası ödemelerin yasaya tabi olup olmayacağını netleştirmeyi reddetti. New York yasasını yazan yasa koyucular yorum taleplerine yanıt vermedi.

Mevzuata uygunluğun ötesinde, bu şirketler için en büyük zorluk, hizmet etmeyi amaçladıkları çok çeşitli farklı işletme türlerini garanti altına almaktır. “Ticari kredi” kavramının temeli, şirketlerin bir sektördeki bir işletmenin itibarını doğru bir şekilde risk altına almak için derinlemesine anlamalarıdır. Ve eğer şirket yasal ise: Daha fazla işlem çevrimiçi hale geldikçe ve tüketici kimliği hırsızlığından farklı dolandırıcılık analiz araçları gerektirdiğinden iş kimliği hırsızlığı giderek daha yaygın hale geliyor.

B2B BNPL ürünleri için hem ses getiren hem de fon kazanan iki şirket olan Mondu ve Billie, endüstriler arasında geniş bir tüccar ve pazar alanına hizmet etmeyi amaçlıyor. 2017 yılında kurulan Billie, beş yıllık deneyiminin kendisine farklı endüstrileri sigortalamanın nüanslarını öğrenmesi için zaman verdiğini söyledi.

Ticari Finansman Modelleri Latin Amerika Ülkelerinde Popüler

Latin Amerika’da ilgi gören Şilili bir B2B BNPL olan Xepelin, nispeten daha düşük genel gider gideri olan küçük ve orta ölçekli kurumsal işletmelere odaklanıyor. OatFi, kredileri garanti altına almak için ayrıntılı veriler elde edebileceği bordro ve fatura ödeme yazılımlarına doğrudan entegre olan gömülü bir finans teklifi olarak kendini farklılaştırıyor. Ve bir Amerikan B2B BNPL’si olan Bespoke Financial, niş pazarı hedeflemek için belirli düzenleyici ve finansman engelleriyle ilgili bilgileri kullanarak özellikle esrar işletmelerine odaklanır.

Bu tür bir farklılaşma, uyumlu yatırımcıların önümüzdeki yıllarda daha fazlasını beklediği şeydir. Greylock’ta B2B ödemelerine odaklanan bir yatırımcı olan Corinne Riley, Mart ayında, şirketlerin vergi raporlaması ve ödeme yöntemi tercihlerindeki nüanslar ve ayrıca dikey veya çıkar segmenti nedeniyle coğrafyaya göre farklılaşmaya devam etmesini beklediğini yazdı. Picus Capital yatırımcısı Alice Morath, OatFi’nin kendine özgü dağıtım stratejisinin – mevcut fatura ödeme yazılımına entegre edilmek üzere tasarlanmıştır – firmanın şirkete yaptığı yatırımı yönlendirdiğini söylüyor.

Bizi takip edin: