Connect with us

TEKNOLOJİ

Verilerinizi Ek Gelir İçin Satar Mısınız?

Veri gizliliğine ilişkin kurallar değişiyor. Günümüzün veri güdümlü dünyasında giderek artan dijital ayak izlerimizi azaltmanın yolları ve kişisel bilincin artırılmasına yönelik teoriler.

Yayınlanma tarihi:

Verinin neredeyse her şey olduğu günümüz dünyasında veriyi üreten biz kullanıcılar farkında olmadan bu verinin büyüklüğünü artırıyoruz. Girdiğimiz bir web sitesine verdiğimiz kişisel bilgiler, saatlerce vakit geçirdiğimiz sosyal medyada paylaştığımız veriler (beğeniler, fotoğraflar, videolar), marketlerde kullanılan sensor verilerimiz, kişisel bakım marketleri ya da kahve zincirlerinde oluşturduğumuz kişisel kartlarımızla yapılan harcamalar, Google aramalarımız, konum bilgilerimiz, mesajlaşmalarımız ve daha nicesi…

VERİYİ NASIL TANIMLARIZ VE NASIL DEĞERE DÖNÜŞTÜRÜRÜZ?

Veriyi bir tanıma sığdırmak oldukça güç fakat yazılar, görseller, duyular, işaretler, deneyler, sesler vb. Şeklinde anlatabiliriz.

Yaptığınız bir konum araması sonrası sosyal medya platformlarınızda konum ile ilgili içeriklerin çıkması, Google da arattığınız bir ürünün Youtube da rastgele izlediğiniz bir video ’da karşınıza reklam olarak çıkması, benzer örnekleri Youtube Music için de verebiliriz dinlediğiniz bir şarkının ardından sevdiğiniz şarkıların peş peşe sıralanması veyahut kişiye özel çalma listelerinde sevmediğimiz şarkıların neredeyse yok denecek kadar olması.  Bu durumlarla çok sık karşılaşıyoruz. Gelin hep birlikte bu işin arka planına ve veriden nasıl değer döndürüldüğüne birlikte bakalım.

Şirketler öncelikle veri toplayarak işe başlıyor. Uygulamalar kullanıcılardan izinler talep ediyor. Bu izinler hepimizin aşina olduğu mikrofon, konum, sms, kamera gibi izinler. Bu izinleri vererek hizmetlere ve uygulamalara verilerimizi ücretsiz erişim karşılığında ve farkında olmadan işlettiriyoruz hem de 25 yıldır. Bu da şirketlerin kullanıcı gizliliğine öncelik vermeden kapsamlı ve büyük veriler toplamasını sağlıyor. Ayrıca iş o kadar çığırından çıktı ki verilerimizi pasif gelir karşılığında satmak için platformlar çıktı bile. Toplanan veriler veri tabanlarına aktarılıyor, çeşitli sınıflara, kümelere ayrılıyor ve analiz ediliyor (araçlar ve süreçler kurumlara göre değişebilir). Tabi iş sadece bununla kalmıyor; analiz edilen bu veriler yazılım uzmanları tarafından mükemmel çalışan algoritmalar hazırlayarak son kullanıcıya özgü içerikler ve efektif pazarlama fırsatları sunulup, hazırlanıyor. Ayrıca şirketler talepte bulunan işletmelere de ilgili verileri satarak maddi getiri sağlıyor. Biz de böylelikle bu platformlarda daha çok vakit geçirerek çeşitli kurumların kazançlarına servet katmakta oldukça mesul oluyoruz.

PEKİ, DİJİTAL AYAK İZİMİZİ NASIL AZALTABİLİRİZ?

Uluslararası bir rapora göre şu anda kişisel veri pazarı 200 milyar dolar 2026 yılına kadar bu pazarın daha da büyümesi tahmin ediliyor. Bu denli büyük pazarın ciddiyetini anlamalıyız. Farkında olmasak ta paylaştığımız veriler gerek yurt içinde gerekse yurt dışında şirketler tarafından aktif olarak kullanılıp pazarlanıyor. Bu ahvalde bize düşen kişisel yazıları, fotoğrafları, videolarımızı vb. internette paylaşmayı azaltmalıyız. Ayrıca web sitelerindeki çerez ayarlarını gözden geçirip KVKK (kişisel verileri koruma kanunu) konusunda ehemmiyet vererek incelemeli, tarafımızca uygun gelmiyorsa rıza vermemeliyiz. Veri ihlallerine dikkat ederek verimizin takipçisi olmalıyız. Aksi taktirde kişisel bilgilerimiz istenmeyen ellere geçtiğinde siber zorbalığa maruz kalabiliriz.

Kaynak: marketsandmarkets, venturebeat

Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
Continue Reading
Advertisement
Yorum yapmak için tıkla