Connect with us

EKONOMİ

EYT mücadelesi siyaseti altüst etti!

Yayınlanma tarihi:

Türkiye’de özellikle son 10 yılda koca koca sendikaların bile işlevsizleştiği ya da işlevsizleştirildiği bir dönemde,  örgütlü mücadelenin tohumlarını attı Emeklilikte yaşa Takılanlar… Dernekleştiler, yurt geneline yayıldılar, derneklerin gücünü bir araya getirerek konfederasyon olma sürecinde güçlü bir federasyon kurarak Türkiye’nin en güçlü sivil toplum örgütlerinden biri haline geldiler.

Milyonlarca insanı bir araya getiren motivasyon ise Türkiye’nin pek de alışık olmadığı ama özellikle gelişmiş ülkelerde örnekleri bulunan hak temelli bir örgütlenme olmasıydı kuşkusuz. Doğru ve haklı talepler etrafında bir araya gelmek, doğru argümanlarla ortaya çıkıp doğru enstrümanları kullanmak, EYT Federasyonu gibi hak temelli bir yapıyı ortaya çıkardı.

22 yılı deviren bir mağduriyetin sona ermesi için mücadele eden EYT’liler, sorunun muhatapları olan siyasiler tarafından da fark edildi kuşkusuz.  Ancak bu o kadar da kolay olmadı.

Türkiye’de yıllardır siyasetin öznesi haline gelen demagoji, seçim vaadi, oyalama gibi taktiklerin ağır bir biçimde hışmına uğradılar. Önce inkar edildiler, sonra sanki iltimas istiyorlarmış gibi suçlandılar. Hak kaybına uğrarken ödedikleri bedeller yetmezmiş gibi haklarını aradıkları için de bedel ödemeye devam ettiler.

Ancak aileleri ile birlikte yaklaşık 20 milyon kişiyi kapsayan EYT sorunu, siyasetçilerin pragmatist yaklaşımları nedeniyle yine bir seçim arifesinde siyasetin radarına girdi.

İktidar cephesinde “ Çalışma var”, “Şu an bir çalışma yok”, “Öncelik sıralamamızda değil” gibi birbirini tutmayan çelişkili ifadeler peşi sıra geldi. Aslında iktidar EYT’lilere açık açık olmasa da,  bir süre sabırla kendileri için uygun görülecek zamanı ve içeriği kendilerine danışılmadan belirlenecek şartların yasalaşma sürecini beklemeleri gerektiğini söylüyordu.

EYT’lilerin şartsız, amasız hak talepleri karşısında siyasetin argümanlarının yetersiz kaldığı ortaya çıktı. Evet, iktidar muhalefetin de EYT’lilere açık destek ve açık çek vermesinin de etkisi ile EYT’lilerle (İstanbul İl Başkanlığı ziyareti gibi) bağlarını koparmak istemiyor. Ancak hala yetkili ağızlardan bir açıklama ya da EYT Federasyonu ile kurulmuş bir diyalog söz konusu değil.

Siyaset kurumu artık Türkiye demokrasi tarihinde süregeldiği gibi vaatlerle ve oyalama taktikleri ile sonuç alamayacağını anlamalı. Siyaset kurumu  gündem değiştirme, nabız ölçme gibi yöntemleri artık terk etmeli. Siyasetin dili de yöntemleri de değişmeli.

EYT’lilerin net talepleri var:

1-1999 yılında çıkan ve geriye dönük işletilen yasa iptal edilmeli!

2-Staj ve çıraklık mağduriyeti giderilmeli!

3-Emeklilerin sistemden çıkmaları ve çalışmak zorunda kalmamaları için insanca yaşayabilecekleri bir maaş belirlenmeli!

Bu kadar net talepler karşısında farklı formül arayışlarının kabul görmeyeceği açık değil mi?

Bu kadar net ve yalın talepleri olan örgütlü bir hak mücadelesinin eksikliği siyasetçileri bilindik alışkanlıklara itti yıllarca.

EYT mücadelesi kısır ideolojik tartışmalarla ayrışmadan, günlük siyaset rüzgârına kapılmadan, din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yapmadan da hak temelli bir araya gelinebileceğini gösterdi.  EYT mücadelesi belki de hak temelli örgütlenmelerin daha da yaygınlaşmasına vesile olacak. Yani, sivil toplum örgütlenmelerinin tıpkı demokratik gelişme kıstası olarak örnek gösterilen gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşmasının önemli bir kilometre taşı olacak.

Evet, bu tarz örgütlenmeler ülkemiz için yeni.

İşte siyaset kurumu ya bu tarz örgütlenmeleri görmezden gelmeye devam edecek, ya da kendini bu yeniye uyumlu hale getirmek için değişecek.

Şimdilik ortaya çıkan sonuç ise şu: Siyasetin eski dili ve yöntemleri, net ve yalın talepleri olan EYT’lilere hitap etmiyor.

Bizi takip edin:

Google Play'den alın Google News Twitter
Continue Reading
Advertisement
Yorum yapmak için tıkla