Connect with us

POLİTİKA

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze’ye yönelik saldırılar barbarlığa dönüşmüştür

Yayınlanma tarihi:

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, ”Gazze’ye yönelik saldırılar, kendini savunma sınırını çoktan aşmış, açık bir zulme, mezalime, katliama ve barbarlığa dönüşmüştür. İşin üzücü yanı medeni geçinen gayri medenilerin bu vahşeti sadece seyretmesidir. Avrupa Birliği Komisyonu dün çıkmış ‘henüz ateşkes çağrısı yapamayız’ diyor. Daha ne kadar insan ölmesi lazım? Ne kadar çocuk ölmesi lazım? Sizin hesabınız ne? Neye göre yapıyorsunuz bunu?” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde, ‘8’inci Aile Şurası’na katıldı. Erdoğan, Cumhuriyetin 100’üncü yılını kutladıkları bir döneme tekabül eden 8’inci aile şurasının hem kapsamlı bir muhasebe imkanı sunacağı, hem de geleceğe dair hedeflerin belirlenmesine katkı sağlayacağını söyledi. Erdoğan, “İnsanı doğumundan ölümüne kadar her alanda kuşatan, hayatın iniş çıkışları karşısında koruyan aile, çok büyük bir nimet, eşsiz bir hazinedir. İnsan aile içinde doğar. Ailede huzura erer. Aile fertleri arasında kendini güvende hisseder. Hayata ailesiyle birlikte hazırlanır. Sevginin paylaşılarak çoğaldığı, zorluklara beraber göğüs gerildiği aile, insanı insan yapan en önemli hasletlerdendir. Aile, Türk toplumunun temelidir. Anayasamız böyle söylüyor. Devletin aileyi koruma noktasında sorumluluklarını da ifade etmiştir. Aile, toplumun temelidir ve temeli sağlam olmayan toplumlar ayakta kalamaz. Eğer güçlü aileler yoksa güçlü bir milleti bulamazsınız. Bu bakımdan aile, toplumun çelik çekirdeği, özü, güç kaynağıdır. Nesilden nesile aktarılan milli kültür ve değerlerimizin vasatı aynı şekilde aile kurumudur” dedi.

‘CUMHUR İTTİFAKI’NDA LGBT DİYE BİR ANLAYIŞ YOK’

Erdoğan, aile konusunda batının bir çıkmaza girdiğini ifade ederek, “Güçlü bir toplum olmanın yolu sadece maddi imkanlardan değil, her şeyden önce güçlü bir aile yapısına sahip olmaktan geçer. Aile meselesine bakarken anne baba ve çocuklardan oluşan bir yapıdan ziyade çok daha geniş bir perspektiften yaklaşmalıyız. Meseleyi basitleştirmek ve sıradanlaştırmak yerine, aile kurumunun toplum hayatımızdaki yerini iyi, doğru ve isabetli bir şekilde tayin etmeliyiz. Müslüman Türk milletinin alametifarikası olan güçlü aile yapımızı zayıflatacak her türlü girişim karşısında teyakkuz halinde olmalıyız. Gerek devlet gerekse şahsi olarak meseleye yaklaşımımız bu yöndedir. Onun için tüm seçim kampanyasında da ifade ettiğim gibi Cumhur İttifakı’nda LGBT diye bir anlayış yoktur. Varsın LGBT zillet ittifakının malzemesi olsun, tepe tepe kullansınlar. Ama bizde bu yok. Niye, çünkü biz de aile kutsal bir yapı. Ve bu kutlu yapıyı biz lekeleyemeyiz. Buna da müsaade etmeyiz, edemeyiz. Modern dünyada şehirleşmenin artması ile birlikte aile bağları zayıflarken aile kurumunun önemi esasen daha da artmıştır. Geniş aileden çekirdek aileye oradan da daha bireysel yaşama geçiş günümüz insanını ailenin sunduğu imkanlardan mahrum bırakmıştır” diye konuştu.

‘KÜRESEL BİR ZORBALIKLA KARŞI KARŞIYAYIZ’

Erdoğan, evlenme yaşının sürekli yükseldiğini, boşanma oranlarının da her geçen yıl daha da arttığına dikkat çekerek, “Ortalama çocuk sayısı ise günden güne düşüyor. Yani boşuna ‘en az 3 çocuk’ demiyoruz. Çünkü bu toplumun özellikle ihtiyacı var. Detayına burada giremem. Ama bizim şu anda Türkiye olarak nüfusumuzun 85 milyon olması yeterli değil. Çok daha fazla bir nüfusa ihtiyacımız var. Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyamız giderek yaşlanıyor. Aile gibi güvenli bir sığınağa sahip olmayan toplumlarda intihar oranları, bağımlılık, uyuşturucu kullanımı ve diğer sorunlar almış başını gidiyor. Öte yandan aile kurumuna, toplum hayatına ve bireyin ruh sağlığına yönelik tehditler sadece bunlarla da maalesef sınırlı değil. Son dönemde aileyi hedef alan en büyük tehdit, küresel güç odaklarının teşvik ettiği cinsiyetsizleştirme politikalarıdır. Uluslararası kimi şirketlerin, örgütlerin, markaların ve kurumların da destek verdiği sapkın akımların hedefinde bizatihi aile kurumu vardır. Meselenin daha vahim tarafı bunun kişisel bir yaşam biçimi tercihinden ziyade küresel bir dayatma haline dönüşmesidir. En küçük eleştirilerin dahi susturulduğu, itiraz edenlere adeta hayat hakkı tanınmadığı, insan fıtratını ve ailevi değerleri savunmanın imkansız hale geldiği, tepki gösterenlerin ekonomik, siyasi ve diplomatik olarak baskılandığı; hasılı bir avuç azgın azınlığın milyarlarca insanı esir almaya çalıştığı küresel bir zorbalıkla karşı karşıyayız” dedi.

‘AİLE VE GENÇLİK BANKASI’NIN KURULUŞUNU GERÇEKLEŞTİRİYORUZ’

Erdoğan, sadece kadın erkek arasındaki ilişkileri değil, çocukları da hedef alan saldırılar karşısında aileyi, dolayısıyla insanı korumanın kendilerinin görevi olduğunu bildirerek, “Buradan bir kez daha ilan etmek isterim ki; Türkiye ve Türk milleti küresel cinsiyetsizleştirme dayatmalarına kesinlikle boyun eğmeyecektir. Evlatlarımızı bu sapkınların eline bırakmayacağız. Aile yapımızın dinamitlenmesine izin vermeyeceğiz. Bu noktada çok mühim bir rol oynayacak, seçim vaadimizde olan Aile ve Gençlik Bankası’nın kuruluşunu inşallah yakında gerçekleştiriyoruz. Meclisimizin onayını aldıktan sonra projeyi ilk etapta deprem bölgesinde hayata geçireceğiz. Böylece 6 Şubat‘ta asrın felaketini yaşamış ve hemen her şeyini kaybetmiş gençlerimizin yuva kurmalarına yardımcı olacağız. Daha sonra Karadeniz doğal gazı ve Gabar petrolünden sağlayacağımız finansmanla projelerimizin kapsamını peyderpey genişleteceğiz. Devreye alacağımız diğer desteklerle hem aile yapımızı yoksulluk ve sapkınlık tehdidinden koruyacak, hem de gençlerimize sahip çıkacağız. Bu konudaki kararlılığımızı sadece seçim meydanlarında değil, tüm dünyanın huzurunda birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünden de ifade ettim, ifade ettik” diye konuştu.

‘GELİP TEK TEK ZİYARETTE BULUNUYORLAR’

Erdoğan, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına da değinerek, “7 Ekim’den beri İsrail yönetimi yaşadığı şoku bahane ederek Filistinli kardeşlerimize yönelik acımasız bir katliam gerçekleştiriyor. Bu sabah da katolik camiasına patrik vasıtasıyla seslendim. Camiler, kiliseler, okullar, pazar yerleri hatta hastaneler İsrail güçleri tarafından bombalanmaktadır. Bugüne kadar İsrail’in Gazze ve Ramallah’a yönelik saldırıları neticesinde çoğu çocuk ve kadın 6 binin üzerinde kardeşimiz şehit oldu. Yine kahir ekseriyeti kadın ve çocuk olan 17 bin kişi yaralandı. Etrafı tamamen kuşatılmış 360 kilometrekarelik dar bir alanda yaşama tutunma mücadelesi veren 2 milyon 300 bin insanın tepesine şu ana kadar tespit edilen 12 bin tondan fazla bomba yağdırıldı. Amerika orada, Avrupa orada, bütün imkanlarıyla orada. Ve tek tek gelip ziyarette bulunuyorlar. Gazze’deki konutların neredeyse yarısı ya zarar gördü ya yıkıldı ya da kullanılamaz hale geldi. Birleşmiş Milletler rakamlarına göre 600 bin Gazzeli yerlerinden edildi. Şu anda Birleşmiş Milletler ekipleri her an onlarda orayı terk etmeyi planlıyorlar, onun hesabını yapıyorlar” dedi.

‘HİÇBİR ZAMAN BU TÜR VAHŞETLERE SEYİRCİ KALMADIK’

Erdoğan, tüm savaşlarda olduğu gibi en büyük mağduriyeti kadınlar ve masum çocukların yaşadığını belirterek şöyle konuştu:

“Gazze’den yansıyan haberler ve fotoğraflara bakıp da tepkisiz kalmak mümkün mü? Ne kadar sarsıcı olursa olsun, hiçbir eylem böyle bir vahşeti meşru kılmaz. Gazze’ye yönelik saldırılar, kendini savunma sınırını çoktan aşmış, açık bir zulme, mezalime, katliama ve barbarlığa dönüşmüştür. İşin üzücü yanı medeni geçinen gayri medenilerin bu vahşeti sadece seyretmesidir. Avrupa Birliği Komisyonu dün çıkmış ‘henüz ateşkes çağrısı yapamayız’ diyor. Daha ne kadar insan ölmesi lazım? Ne kadar çocuk ölmesi lazım? Sizin hesabınız ne? Neye göre yapıyorsunuz bunu? Ya bunu bir açıklayın. Bilelim ateşkes ne zaman yapılır, ne zaman yapılmaz? Eğer siz siyaset yapıyorsanız, bu siyaseti biz de yapıyoruz. 40 yıldır siyasetin içindeyim. Ama hiçbir zaman sizin gibi bu tür vahşetlere seyirci kalmadık ve kalamayız. Ağız birliği etmişçesine tüm batılı ülkeler İsrail yönetimini aklıselime davet etmek yerine saldırılara koşulsuz destek veriyor. Lafa gelince insan hak ve hürriyetleri konusunda ahkam kesenler Gazzeli mazlumların hayat hakkını tam 19 gündür yok sayıyor. Ne oldu insan hakları evrensel beyannamesi? Siz bu beyannameye hiç bakmıyor musunuz? Orada neler yazıyor bakmıyor musunuz? Yok, işlerine gelirse bakarlar, işlerine gelmediği için bakmazlar. Niye; akan kan Müslüman kanı da onun için.” 

Bizi takip edin:

Google Play'den alın Google News Twitter
Continue Reading
Advertisement
Yorum yapmak için tıkla