Connect with us

EKONOMİ

Yüksek enflasyon dünya genelinde önemli bir mücadele alanı oluyor

Yayınlanma tarihi:

Capital, Ekonomist, Start Up ve CeoLife dergileri tarafından düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi (UEZ Sapanca 2024), bu yıl 13üncü kez Türkiye ve dünyanın saygın siyasetçilerini, iş dünyası liderlerini ve akademisyenlerini ağırlıyor. HSBCnin sponsor olduğu üçüncü panel Global Ekonomi İçin Yeni Bir Gelecek Arayışı başlığıyla düzenlenirken, panelin moderatörlüğünü HSBC Türkiye CEOsu Selim Kervancı yaptı.

Karmaşık dünyada farklı risklerle karşı karşıya kalındığını aktaran Kervancı, “Bir yandan artan jeopolitik riskler ki son dönemde Rusya Ukrayna savaşı, Filistin Hamas ve İsrail gerginliği ile bunun çok daha fazla arttığına tanıklık ediyoruz. ABD Çin gerginliği dünyada daha fazla komplikasyonlara neden oluyor” dedi. Kervancı, ABDde yapılacak seçimlerin dünyanın gidişatına yeni bir yön verebileceğine ve tüm dünyada etkili olan yüksek enflasyonun önemli bir mücadele alanı olduğuna dikkat çekti.

YATIRIM HARCAMALARINDA ARTIŞ

Panelde konuşan HSBC Global Baş Ekonomisti Janet Henry ise değişen jeopolitik durumların kötümserliğe neden olduğunu ve bu nedenle tedbirli olunması gerektiğini söyledi. Henry, şu ifadeleri kullandı:

“Bu yılın başından beri ne oldu? Bazı şekillerde, belli alanlarda bir belirlenme oldu. Avrupa durağan bir dönemde. Geçen yılın 2. kısmında bazı şeyler zayıftı. Her şeye rağmen bazı ekonomilerde büyüme görüyoruz. Avrupada Almanya şu an zayıf ekonomi. Daha çok ihracat yapmak istiyorlarsa dünya ticaretinde biraz daha beklemek zorundalar. Şu an ekonomi sürdürülebilir. Ama ABD açısından bakarsak son 2 yıldır büyüme ve dayanıklılığın belirli olduğu bir ekonomi var. ABDde hâlâ bir resesyon öngörmüyoruz. İnsanlar hâlâ her şeyin bir döngüde olduğunu görmek istiyor. ABD büyümeye devam ediyor, enflasyon azalıyor. Bu da yatırım harcamalarını geri getiriyor. Bunun da sanayi politikaları üzerinde etkisi oldu. Biz hâlâ bunun bir döngü olacağını düşünüyoruz. Büyüme göreceğiz. Büyüme eskisi kadar kuvvetli değil ama hâlâ dayanıklı şekilde kuvvetli. Enflasyon düşünce tüketici harcaması da arttı. Ama bunun uzayacak bir döngü olacağını düşünüyoruz. 2025te de aynı 2024 gibi olacak.”

TAHMİNİ ZOR BİR DÜNYADA YAŞIYORUZ

Bilkent Üniversitesi, İktisat Bölümü Merkez Bankacılığı ve Finansal Piyasalar Profesörü Prof. Dr. Ali Hakan Kara da dünyada zor bir döneme girildiğine dikkat çekerek henüz yüksek enflasyon karşısında dünyanın zafer ilan edemediğini belirtti. “Kariyerimde hiç görmediğim şeyler oluyor. Sene başında Fedin 6 faiz indirmesi bekleniyordu en son 1 ya da 2 faiz indirimi bekleniyor. Bu kadar kısa sürede bu kadar revizyonlar olması ne kadar tahmini zor bir dünyada olduğumuzu gösteriyor” ifadelerini kullanan Kara, küresel sistemin ve mevcut finansal yapının büyüme anlamında fena bir performans sergilemediğini ancak büyümenin adil dağılımında çok iyi bir sınav vermediğini kaydetti.

TÜRKİYE LİDER ÜLKE OLABİLİR

Yaşadığımız dünyada hem şirketlerin hem devletlerin dayanıklılık ve sürdürülebilirlik üzerine kurgulamalar yapması gerektiğini vurgulayan Kara, bu noktada Türkiyenin lider ülke olma yolunda öne çıktığını kaydetti. Böyle bir dünyada Türkiyenin avantajlı olduğunu aktaran Kara şöyle devam eti:

“Belirsizliklerle dolu bu dünyada Türkiye hem doğuyla hem de batıyla konuşulabilen bir ülke. Fırsatları gerçek anlamda kullanabilmek tehditleri avantaja çevirmek için sürdürülebilir ve öngörülebilir bir makroekonomi istikrara ihtiyaç var. Maalesef Türkiye bu alanda iyi bir sınav veremedi ama yeni ekonomik program bu konuda da önemli bir şans. Bu program uygulanabilirse Türkiye bölgede lider olma potansiyeli taşıyor. Bu yeni programın uygulanabilirliği kat kat önem kazandı.”

AVRUPADA EURO KONUSUNDA HATALAR YAPILDI

Ekonomist, Yunanistan Eski Maliye Bakanı Yanis Varoufakis ise panelde şöyle konuştu:

“2008 Eurozoneun temelleri, bunlara mimari tasarımının ne kadar olmayacak olduğunu gördük. Öyle bir para birliği oluşturmuştuk ki majör bir finansal kriz oldu. Fakat bu bir fırsattı düzeltmek için. Bunu düzeltmek iki şekilde yapılabilirdi. Bir tanesi ortak para biriminden vazgeçmekti. Bunun iyi bir fikir olmadığını söylemekti. İkincisi Federal bir hazine oluşturulabilirdi. Ama o kadar saçmaladık ki ben de dahil buna. Biz hiçbirini yapmadık. İkinci bir sütun oluşturup federasyona gitmedik. Onun üzerinde stabilize edebilirdik ortak bir yatırım politikası olabilseydi. Euro bir hata oldu da diyemedik. Sonuçta bir dizi hata oldu elimizde. İnanılmaz hatalar işlendi. Her biri birbirinden daha kötüydü. Mesela Yunanistan kadar başarısız olan bir devleti sübvanse ettiler. Bunun işlemeyeceğini bilmek lazımdı. İşlemedi de zaten. Şimdi kriz başladığında Yunanistanda 2009-2010da 290 milyardı borcumuz şu anda 400den fazla bu borç. Gayri safi hasıla da %20 daha kötü 2010dan. Bu da Avrupada enteresan bir şekilde büyük bir başarı olarak gösteriliyor. Bu da Avrupanın bulunduğu zorluğun kalbi işte.”

YENİ BİR SOĞUK SAVAŞ

Varoufakis, “Türk perspektifinden bakacak olursak ise; çok yakın bağlarımız var ticari anlamda. Türk sanayi sektörü entegre olmuş durumda. az önce bahsettiğim zorluklar olunca her iki taraf için de sorun var aslında. Çünkü Avrupa zaten bir Alman iş modeline dayanıyor. O da korkarım stabilize edici bir şey değil. Kaput diyebilirim kısaca. Neye dayanıyor bu? Ucuz Gazprom doğalgazına. İlk başta Avrupanın güneyi, sonra Çin, Avrupadan dışlandı. Bu da Washington politikaları yüzünden. Bu yeni bir soğuk savaş. Rekabet noktasında her zaman yanlış bu amaç olarak. Avrupayı nasıl daha üretken yapabiliriz diye düşünülmedi. Rekabetçilik ortaya çıktı. Geçmişe baktığımızda tedbir almak, açıkları azaltmak, rekabet gibi şeylerde dikkatli olmalıyız. Alman iş modeli de eski istikrarını geri veremiyor. 15 yıllık sıfır yatırımdan sonra şimdi artık teknolojik rekabetler de yok eskisi gibi. Avrupanın geri kalanı bu Alman iş modeline bağlı. O da artık hiçbir şey yapamıyor. Sizin Türkiyede sorununuz da bu. Avrupa 2010dan sonra resesyon güçlerini inşa ediyor. 2009da yaptıkları gibi finansman iş birliği yapamadıkları için ve Asya tasarruflarını Batıya yönlendirememesi mevcut bir tehlike. Tabii dünyada herkesle barışık şimdi” dedi.

DEVLET HARCAMALARI ENFLASYONU KÖRÜKLEDİ

Missouri Üniversitesi F. A. Hayek iktisat Tarihi Profesörü Prof. Max Gillman ise konuşmasında Kovid-19 krizi sonrasında enflasyonun küresel olarak yayıldığını belirtti. Devlet harcamalarının artmasından dolayı bunun kaynaklandığını söyleyen Gillman, şöyle konuştu:

“Devlet harcamaları bütçe açıklarını kapatmak için kullanılıyor. Merkez bankası da hazine borcu alıyor. Bu da para basarak oluyor. Bu para arzını artırıyor. Beraberinde enflasyonu getiriyor. Bu kadar ülke Covid-19 ile mücadele ederken harcama krizine girdi. Türkiyede deprem de yaşandı şubat ayında. Bu da bazı parasal ihtiyaçları beraberinde getirdi. Merkez bankası daha fazla hazine borcu aldı. Ben kitabı yazdığımda enflasyon yeni yeni oluşuyordu. Fakat 2008 senesi sonrası para arzı hızlanmıştı.

“ABDde yaşanan terör saldırısından sonra da böyle olmuştu. ABDde dramatik bir şekilde para arzını artırmışlardı. Amacı da aslında küresel finans sektörünün çöküşünü engellemekti. Ama bunu 3 yıl boyunca artırmayı sürdürdüler. Faiz oranları da düşüşe geçti. Para arzını artırdığınız zaman faiz oranları düşer. Ama enflasyon oluştuğunda enflasyon oranıyla faiz oranlarının uygun hale gelmesi lazım. Faiz oranı enflasyon oranının altına düştü 3 yıl boyunca, 2002-2004 yıllarında. Sonra da hadi faiz oranlarını artıralım dediler. 3 yıl boyunca yüzde 1den mortgage almışlardı. Sonra değişken faiz oranları olan mortgagelar yüzde 4e çıkınca etkilendi. Bütün bu faiz oranları bir anda artınca 2008 yılında bu kriz yaşandı.”

Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
Continue Reading
Advertisement
Yorum yapmak için tıkla