Connect with us

TÜRKİYE

EYT’de düzen bozuldu! 5 yıl daha uzadı

Yayınlanma tarihi:

EYT yasasının çıkmasının ardından maaşı belirtilen süreye uymadığı için bağlanmayan vatandaşların talepleri ve açtıkları davalar sürerken, Yargıtay’dan konuyla ilgili emsal niteliğinde karar çıktı.

İş Mahkemesi’ne başvuran davacı EYT adayı 1999 yılında çalışmış olmasına rağmen SGK’ya priminin yatırılmadığını iddia etti. Avukatlık bürosunda 1 Nisan 1999’da iş başı yapmasına rağmen çalışmalarının 23 Nisan 2000’e kadar olan bölümünün kuruma bildirilmediğini fakat 1 Nisan 1999’da başlayan çalışmalarının işe girişinin yapıldığı 24 Nisan 2000 ve sonrasına kadar aralıksız sürdüğünü söyledi.

Davaya konu olan süre bakımından hak düşürücü sürecin geçmediğini ve fiili çalışmanın tanıkların anlatımıyla ispatlanacağını belirterek davalıya ait iş yerinde 1 Nisan 1999 ile 23 Nisan 2000 tarihleri arasında çalıştığının tespit edilmesine karar verilmesi talebinde bulundu. Davalı, davacının ilk sigorta girişinin yapıldığı 24 Nisan 2000’den önce dava dilekçesinde belirtilen 1 Nisan 1999 ile 23 Nisan 2000 tarihleri aralığında tarafına ait işyerinde kesintisiz çalışarak hiçbir itirazda bulunmadığını aktardı.

SGK DAVANIN REDDİNİ SAVUNDU

Davaya dahil olan SGK, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının çalıştığını beyan ettiği dönemin bordrolarında isminin yer almadığını, fiili çalışma olgusunun kuşku bırakmadan ispat edilmesi gerektiğini söyleyerek davanın reddini istedi. Her iki tarafı da dinleyen mahkeme, davacının bildirdiği ve resmen tespit edilen komşu işyeri tanıklarının da kesintisiz çalışma iddiasını doğruladıkları, beyanların birbiri ile tutarlı ve bordro tanığının beyanlarıyla da uyumlu olduğunu göz önünde bulundurdu.

Bütün dosya dahilinde deliller ve tanık beyanlarının bir arada değerlendirmeye alındığı davacının davalıya ait işyerinde hizmet akdi ile çalıştığı kararına varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davalıya ait iş yerinde 1 Nisan 1999 ile 23 Nisan 2000 tarihleri aralığında çalıştığının tespitine varıldı.

SGK’nın kararı istinafa götürmesinin ardından Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi itirazı kabul etmedi. SGK ise bu sefer kararı Yargıtay’a taşıma yoluna başvurdu. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi zaman aşımından dolayı kararın bozulması gerektiğine hükmetti. Tekrardan görülen davada mahkeme ilk karar yolunda ilerledi. Ancak SGK’nın temyizi sonrasında olaya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu el attı.

Yargıtay Hukuk Kurulu tarafından alınan kararda şu ifadelere yer verildi:

“Bildirim öncesi çalışma süresi bakımından 24 Nisan 2000-03 Mayıs 2000 tarihleri arasındaki çalışma döneminin geçtiği yılın sonundan itibaren 5 yıl içinde dava açılması gerektiği ancak eldeki davanın 05 Kasım 2020 tarihinde açıldığı gözetildiğinde uyuşmazlık konusu 01 Nisan 1999-23 Nisan 2000 tarihleri arasındaki bildirim öncesi çalışma dönemi yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği sonucuna ulaşılmıştır. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, davacının 24 Nisan 2000-03 Mayıs 2000 tarihleri arasında Kuruma bildirilen hizmetleri sebebiyle dava konusu dönem ile birlikte birleşen blok çalışmalarının bulunması hâlinde davanın yasal dayanağını oluşturan ve 5510 sayılı Kanun’un 86’ncı maddesi ile paralel düzenleme içeren 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin dolduğundan söz etmenin mümkün olmadığı konuşulmuştur. Bu itibarla direnme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan bozma sebebine göre incelenmeyen davanın esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelemesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır. O hâlde direnme kararı oy çokluğu ile bozulmuştur”.

Bu karar, EYT yasasından yararlanamayan vatandaşlar için önemli bir gelişme

Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
Continue Reading
Advertisement
Yorum yapmak için tıkla