TÜRKİYE
15 metrekarelik atölyesinde ürettiği 3 telli sazları dünyaya pazarlıyor
Keşana 2022 yılında İstanbuldan tayin olan felsefe öğretmeni, evli ve 1 çocuk babası Ahmet Uğur Parmaksız, geçen yıl emekli olduktan sonra Yukarı Zaferiye Mahallesi Artı Çarşıda bulunan bir iş merkezinde 15 metrekarelik bir iş yeri kiralayarak, atölyeye çevirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, Türkiyedeki geleneksel sanatları ve sanatçıları desteklemek amacıyla somut olmayan kültürel miras taşıyıcılarına verilen Sanatçı tanıtma kartı sahibi olan Parmaksız, atölyesinde 3 telli saz, kozağaç curası, kopuz ve bağlama üretmeye başladı. Parmaksızın ürettiği enstrümanlar yurt içinin yanı sıra Amerika, İtalya, İspanya ve Almanya gibi ülkelerde de ilgi gördü. Az sayıda yazılı kaynağı olan 3 telli saz üzerine bir metot kitabı da yazarak yayımlayan Parmaksız, amacının Türklere özgü çalgıların daha çok tanınması ve çalınması olduğunu söyledi.
ÖNCE ÇALMAYI SONRA YAPMAYI ÖĞRENDİ
Ahmet Uğur Parmaksız, bağlama çalmaya ortaokul yıllarında başladığını ifade ederek, “Üniversiteye gidince biraz daha kendimi geliştirmek istedim. O dönemde Aksarayda Arif Sağın müzik okulu vardı. Oraya gittim, 2 yıl oraya devam ettim. Orada bağlamayı biraz daha geliştirdim. Belli bir zaman sonra da 3 telli sazı keşfettim. Sonra bu saz nasıl yapılıyor, nerede yapılıyor arayışına girdim. Türkiyede bunu birkaç kişi yapıyor. Çok fazla yapan yok. Sonra onlardan birine ulaştım ve ondan bir tane bağlama aldım. Sonra bunu çözmeye çalıştım. Bunun tekniği biraz farklı. Çünkü elle çalınıyor. Sonra Ben de yapabilir miyim? fikri oluştu. Daha önce de ahşapla ilgili bir şeyler yaptım. Oyuncaklar yapmıştım. Daha sonra yapımcıların hemen hemen hepsinin bildiği Kemal Eroğluna gittim. Kemal ağabey bu konuda beni destekledi. Denemeler yaptım ve daha sonra bunları çoğaltmaya başladım. Bana gerçekten çok iyi teknik bilgiler verdi. Çünkü bunlar okuyarak belli bir yere kadar edinilebilir. Ama bazı şeyler var okumakla olmuyor. Mutlaka yaparak öğreniyorsunuz. Milim hata yaparsanız bu bizim için çok büyük bir hata oluyor ve çöp oluyor, atıyorsunuz bunu. Bir de saz yapımında kullanılan ahşaplar doğada rastgele elde edilmiş ağaçlardan değil ya da bir marangozdan alınmış ahşaplarda değil. Bunlar direkt enstrüman yapımı için özel kesim yapılan ağaçlar. Bunları Türkiyede yapan 3-5 yer var. Biz de oradan temin ediyoruz. İyi malzeme olması şart” diye konuştu.
İLKOKULLARDA ÇOCUKLARA BU SAZ ÖĞRETİLEBİLSE, FLÜTTEN ÇOK DAHA İYİ NETİCE ALINIR
3 telli sazın Teke Yöresinde çalınan Yörüklere ait bir çalgı olduğunu ifade eden Parmaksız, “Bağlama ailesi çok geniş bir yelpazeye sahip. Bunların içerisinde bu en küçük olanı. Bunun en büyük özelliği elle, parmakla çalınıyor olması. Tezene kullanmıyoruz. Kendine göre teknikleri var. Bununla ilgili Türkiyede çok fazla bilgi yok. Bununla ilgili Türkiyede yazılı kaynak yok diyebilecek kadar az. Direkt bu sazı insanlara öğretebilecek bir metot kitabı maalesef yoktu. Ben bununla ilgili 2 yıllık bir araştırma yaptım. Notalarını çevirdim ve bir kitabını yayımladım. Bu sazın biraz daha insanlar tarafından bilinmesi gerekiyor. Örneğin ilkokullarda çocuklara bu saz öğretilebilse, flütten çok daha iyi netice alınır. Bu enstrüman belki bizim kültürümüze daha yakın olduğu için çocukların müziği öğrenmesine yarayabilir. Böylece ileride çok daha müzisyenler çıkabilir. Halk müziğimizin gelişmesi anlamında da çok farklı yerlere gidebiliriz. Mesela benim öğrencilerim var. İnternet üzerinden ders yapıyoruz. İkizler ve Berlinde yaşıyorlar. Biri İda, diğeri Ege. 9 yaşında başladık, şu an 10 yaşındalar. 1 yılı geçtik ve 40 tane türkü çalıyorlar. Bunu haftada 1 gün, 1 saat internet üzerinden görüntülü ders vererek yapıyorum. Küçük olması, 3 telli olması nedeniyle daha çabuk öğreniyorlar” ifadelerini kullandı.
KOLOMBİYA ÜNİVERSİTESİNDE REKTÖR BU SAZI BİLİYOR VE ALIYOR
Kolombiya Üniversitesine 3 telli saz gönderdiğini dile getiren Parmaksız, “Kolombiya Üniversitesinde rektör bu sazı biliyor ve alıyor. İtalyaya, İspanyaya, Almanyaya bu sazdan gönderdim. Türkiyede de genelde İstanbul, İzmir, Antalya ve Ankaraya gönderdim. Türkiyenin her yerine kargoyla gönderiyorum. Bu sazı bilen alıyor. Çok özel bir saz bu. Bilen insanlar bunu araştırıyor. Türkiyede de bunu yapan toplasanız 7-8 kişiyiz. Sınırlı sayıda üretiliyor. Elde yapılıyor. Ben bu sazdan ayda en fazla 3 tane yapabilirim. Sosyal medya üzerinden de insanlara ulaşıyorum” dedi.
KENDİ ÖZÜMÜZLE İLGİLİ BİR TINI BU
Ahmet Uğur Parmaksız, hedefinin daha iyi enstrümanlar yapmak, sazı daha fazla insanın tanıması ve çalması olduğunu kaydederek, “Her zamanda daha iyisini yapmaya çalışıyorum. Ve bu sazın daha fazla kişi tarafından bilinmesini istiyorum. Çünkü kendi özümüzle ilgili bir tını bu. Bunda her yöre çalınıyor. Ben bununla deyiş de çalıyorum, Urfa türküsü de çalıyorum, Kırklareli türküsü de çalıyorum, Keşan oyun havası da çalabiliyorum. Her şey çalınıyor bu sazla. Çok pratik, rahatça taşınabilen, kimseyi rahatsız etmeden çalınabilen bir müzik aleti” diye konuştu.