Connect with us

TÜRKİYE

Prof. Dr. Kutoğlu: Marmara’da 4 kol birden kırılırsa 7.8 büyüklüğünde deprem üretir

Yayınlanma tarihi:

ZONGULDAK Bülent Ecevit Üniversitesinden (ZBEÜ) Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Marmaradaki en gergin segmentin Tekirdağ segmenti olduğunu belirterek, “Yaklaşık 50 kilometre boyu olan Tekirdağ segmenti tek başına kırılırsa; 7- 7.1 büyüklüğünde deprem üretebilir. Ama 2 parça aynı anda kırılırsa o zaman 7.4 büyüklüğünde bir deprem karşımıza çıkar. 3 segmentin kırılması durumunda 7.6lık bir depremle karşılaşabiliriz. Çok yakın bir ihtimal değil ama Ganos Fayı da onunla kırılırsa, 4 kol birden kırılırsa; o zaman depremin 7.8 büyüklüğüne kadar ulaşması mümkün” dedi. ZBEÜ Afet Uygulama ve Araştırma Merkezinin kurucusu, Geomatik Mühendisliğinden Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, geliştirdikleri afet radar uydularından elde edilen Türkiyenin yer kabuğu hareketleri haritasına göre, Kuzey Anadolu Fay (KAF) Hattının geçtiği noktalardaki renk farklılıklarının hareket hızı farklılığından oluştuğunu belirtti. Prof. Dr. Kutoğlu, “Bu hareket farkı, fayların enerji biriktirmesinin ana sebebi; bu da depremle sona eriyor. Haritada, İzmitte KAFın denize girdiği bölge ile Tekirdağda karaya çıktığı bölgede, hareket hızlarının aynı olduğu görülüyor. Bu, Marmara Denizinin doğu yakasındaki hareket mekanizması ile batı yakasında, Tekirdağdaki hareket mekanizması aynı. Bu mekanizma aktarım yapıyor. Hareket, enerji biriktirme olayı, Marmara Denizi içerisinde de aynı hızla devam ediyor. Marmara Denizinin içerisinde bir enerji birikiminden ortaya bir deprem çıkması söz konusu” diye konuştu.KIRILMAYA EN YAKIN, TEKİRDAĞ SEGMENTİGeliştirdikleri yazılım ile hareket hızı farklılıklarından Marmara Denizindeki gerinim değerlerini hesapladıklarını aktaran Prof. Dr. Kutoğlu, “Adalar segmenti, Avcılar segmenti, Kumburgaz segmenti, Tekirdağ segmenti ve Ganos segmentini görüyoruz. Burada gerinimi en yüksek segment, Tekirdağ segmenti. Haritaya baktığımız zaman en tehlikeli, kırılmaya en yakın segment, Tekirdağ segmenti olarak gözüküyor. Yaklaşık 50 kilometre boyu olan Tekirdağ segmenti tek başına kırılırsa; 7- 7.1 büyüklüğünde deprem üretebilir. Ama 2 parça aynı anda kırılırsa o zaman 7.4 büyüklüğünde bir deprem karşımıza çıkar. 3 segmentin kırılması durumunda 7.6lık bir depremle karşılaşabiliriz. Çok yakın bir ihtimal değil ama Ganos Fayı da onunla kırılırsa, kimse ihtimal vermiyordu ama Maraş depreminde böyle bir deprem yaşadık. Marmarada da 2-3 bin yılda 1 olacak deprem yaşanırsa, 4 kol birden kırılırsa; o zaman depremin 7.8 büyüklüğüne kadar ulaşması mümkün” dedi. MÜSTAKİL EV ÖNERİSİProf. Dr. Kutoğlu, “Haritaya baktığımızda önümüzdeki 1-2 yıl içerisinde çok yakın bir zamanda açıkçası deprem beklemiyoruz. Bu süreçte kentsel dönüşüme hız verebiliriz. Türkiyenin karasal alanı, 769 bin kilometrekare. Hazine arazilerinin toplamı 358 bin kilometrekare. 2021 yılında TÜİKin hazırladığı rapora göre, ikamet edilen konutların toplam sayısı 25 milyon civarında. Bu 25 milyon konutu, yatay bir mimari ile hepsinin müstakil bir ev olduğunu düşünsek, hepsinin 300 metrekare genişliğinde, bol keseden bir hesapla 100 metrekare bahçesi olduğunu düşünsek; bir de her birinin etrafında 5 metre yol payı olduğunu düşünsek; toplam 625 metrekarelik bir parsel yapar. Bunu 25 milyonla çarptığınız zaman da Türkiyedeki tüm konutları ülke geneline müstakil bina olarak yaydığımızda, 15 bin kilometrekare bir alan yapar. Türkiyenin toplam yüzölçümünün yüzde 2si, Hazine arazilerinin ise yüzde 4ü eder” diye konuştu. MÜSTAKİL EV İÇİN YETERLİ ALAN VARBelediyelerin konut projeleri hazırlaması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Kutoğlu, şöyle konuştu: “Bu anlamda da Hazine arazilerini bu şekilde alçak, yatay mimaride müstakil konutlar yapmak için bir sosyal proje geliştirebilirler. Bunu da çok hızlı yapabilirler. Ülkemizde bunun için yeterli alan var. Bu riskli konutları rahatlıkla müstakil eve dönüştürebiliriz. İnsanın toprakla güçlü bir bağı var. İnsanı topraktan koparttığınız zaman, ruhen de birtakım sorunlar çıkabiliyor. Amerikada insanların yüzde 88i, İngilterede yüzde 85i, Polonyada yüzde 80’i, Fransada yüzde 69u müstakil evlerde yaşıyor. Bu oran bizde sadece yüzde 24. Aslında bir öğretilmiş çaresizlik yaşıyoruz. Anadolu kültürünün geleneğinde de müstakil evlerde yaşamak var. Ama nedense bu sonradan değişmiş ve apartman kültürü oluşmuş. Bu şekilde ülkemiz coğrafyasını efektif kullanır, yatay mimariye geçer, Hazine arazilerinde bahçeli konutlara geçersek; deprem konusunu ülkenin gündeminden çıkartmış oluruz.”

Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
Continue Reading
Advertisement
Yorum yapmak için tıkla