Teknoloji

Tuz Gölü’nün endemik türlerinin genleri, kuraklıkta yetişebilecek bitkilere aktarılacak

Yayınlanma tarihi:

Son gelişmeleri kaçırmamak için Google News sayfamızı takip edin. Butona tıkladıktan sonra açılan sayfanın sağ üst tarafında yer alan yıldızlı "Takip Et" simgesine dokunmanız yeterlidir. Takip Et

Konya, Ankara ve Aksaray sınırları içinde yer alan, kapalı havza özelliği taşıyan ve Türkiyenin tuz ihtiyacının büyük bölümü karşılanan Tuz Gölünün çevresindeki endemik bitki türlerinden alınacak genler, kuraklıkla mücadelede kullanılacak. Bu genler, kuraklık dönemlerinde de yetişebilecek buğday, çavdar, arpa, yonca ve benzeri bitkilere aktarılacak. Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuna Uysalın yürütücülüğündeki Tuz Gölü ve Çevresinde Yayılış Gösteren Bazı Endemik Türler ve Üzerinde Fenotipik Plastisite ve Epigenetik Mekanizmaların Belirlenmesine Yönelik Yaklaşımlar adlı proje, TÜBİTAK (1001) tarafından desteklenmeye layık görüldü.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

70 TANESİ ÜLKEMİZ İÇİN LOKAL ENDEMİK OLARAK BİLİNENLERDEN

Prof. Dr. Tuna Uysal, “Tuz Gölü, çok önemli bitki alanlarından bir tanesi. 400e kadar türle temsil edilmekle birlikte bunların 70 tanesi ülkemiz için lokal endemik olarak bilinenlerden. Proje kapsamındaki ana hedeflerimizden bir tanesi, tuzcul ortamda yayılış gösterebilme yetisine sahip bu bitkilerin genetik bazda, genom bazında karakterizasyonlarının yapılması. Tabii ki bu süreçte bu genom bazında genlerin nasıl işlediğini, zorlu şartlarda bitkilerin nasıl hayatta kaldığını ortaya koymak adına glikofit diye ifade ettiğimiz, normal kıraç alanlarda yayılış gösteren en yakın akraba türler ile hedef alınan genler açısından kıyaslanarak tuzcul ortamdaki dirençleri, direnç genlerini bu kıraç ortamda, glikofit topraklarda yayılış gösteren türlere aktarabilmek. Tabii bu bizim ileriki çalışmalarımızın en önemli hedeflerinden bir tanesi. Bunun özellikle buğdaygiller familyasında yer alan buğday, çavdar, arpa, yonca ve benzeri akraba türlerine uyarlanması demek. Gelecek daha kıraç, daha kurak dünya topraklarında ziraatin sürdürülebilirliği açısından çok büyük önem taşımaktadır” dedi.

GEN KAYNAKLARININ İSTENİLEN VERİMDE TUTULABİLMESİ AÇISINDA CİDDİ RİSKLER

Projenin sadece insan besinini içeren bitkilerle sınırlı olmadığını ifade eden Prof. Dr. Tuna Uysal, “Ana hedefimiz tahıllar üzerine değil, sadece insan besini üzerinde de değil. Biliyorsunuz dünya iklimi sürekli değişiyor. Küresel bazda iklim değişiklikleriyle karşı karşıyayız. Karbondioksitasyonun gittikçe artması, radyasyonun artması, sıcaklıkların gece gündüz farklarının artması. Bunlar yenilebilir gen kaynaklarının istenilen verimde tutulabilmesi açısından ciddi riskler. Bilim insanları olarak bunun önüne nasıl geçeriz? Gelecek için nasıl şimdiden birtakım çözüm yolları bulabiliriz? Bunun üzerinde duruyoruz. Bu kapsamda da temel hedefimiz özellikle farklı tuz konsantrasyonlarında yaşayabilme kabiliyetinde olan türlerin genlerinin bu prosesi nasıl yerine getirdiğini tespit etmek. Ve buradan gelen bilgileri ise kıraçlaşan dünyadaki topraklara ve o topraklarda yayılış gösteren ekim dikimi yapılan türlere aktarabilmek. Bunları eğer şimdiden tespit edersek gelecekte daha da çoraklaşacak, daha tuz miktarı artacak, besin miktarı azalacak topraklarda yetişebilecek gen kaynaklarında tespit edebilmiş oluyoruz” diye konuştu.

BU TÜRLERİ YERİNDE KORUMAK ZORUNDAYIZ

Tuz Gölünün bilim camiası için bir laboratuvar niteliği taşıdığını ifade eden Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kuddusi Ertuğrul, “Tuz Gölü içinde barındırdığı biyolojik çeşitlilik unsurları ile uzun yıllardır Türkiyenin ve dünyanın dikkatini çeken bir alan. Tuz Gölü ve çevresinde şu anda dünya ölçeğinde korumaya özgü yaklaşık olarak 30 civarında bitki türü var ki bunun 13 tanesi Uluslararası Koruma Sözleşmesi altında, 5 tanesi Avrupa Koruma Sözleşmesi altında. Türkiye imza attığı Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi gereğince bu türleri yerinde korumak zorunda. Tuz Gölü kesinlikle bir laboratuvar diyebiliriz. Sadece bitki açısından değil, farklı hayvan türleri açısından da oldukça zengin” dedi.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!
Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!
Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!
Exit mobile version