Türkiye
Prof. Dr. Kaya: Ağrı’da kaybolan kar miktarı endişe uyandırıyor
AİÇÜ Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Kaya, küresel ısınmanın Ağrı’nın iklimi üzerinde oluşturduğu etkiler ve bu etkilerin toplumsal yaşamı nasıl dönüştürebileceği konusunu inceledi. Küresel iklim değişikliğinin sadece tropik adalarda ya da kutup bölgelerinde değil, karasal iklimin sert koşullarıyla bilinen Anadolunun doğusunda da etkili olduğunu belirten Kaya, yüzlerce yıldır sert kışları ve sıcak yazlarıyla bilinen Ağrıda değişiklikler yaşandığını ifade etti. Faruk Kaya, “Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Murat-Van Bölümünde yer alan Ağrı, 11 bin 99 kilometre kare yüz ölçümüyle çeşitli topografik özelliklere sahip yüksek ve engebeli bir coğrafyayı kapsar. Karasal iklimin etkileri, uzun şiddetli kışlar ve sıcak yaz mevsimleriyle kendini belli eder. Uzun dönemin meteorolojik verileri, Ağrının yıllık ortalama sıcaklık değerini 6,3 derece olarak kaydetmiştir. Yıllık sıcaklık değeri, Eleşkirtte 6,2 derece, yükseltinin doğuya doğru kısmen azaldığı Doğubayazıtta ise 9,2 derecedir. Bu değerler Ağrının diğer ilçeleri olan Patnosta 7, Diyadinde 4,9, Hamurda 6, Taşlıçayda 5,7 ve Tutakta ise 7,3 derecedir” diye konuştu.
1972DE EKSİ 45,6 DERECE
Bölgede tespit edilen ekstrem sıcaklıkların yıl içerisindeki dağılışında önemli farklılıklar gözlendiğini söyleyen Prof. Dr. Kaya, Ağrıda en düşük sıcaklık değerlerinin aralık, ocak, şubat ve mart aylarında kaydedildiğini bildirdi. Ağrıda ölçülen en düşük sıcaklığın 20 Ocak 1972de eksi 45,6 derece olduğunu belirten Kaya, bunun aynı zamanda, Türkiye ve Ortadoğuda kaydedilen en düşük sıcaklık değeri olarak da kayıtlara geçtiğini ifade etti. En yüksek sıcaklığın 11 Ağustos 1961de 39,9 derece olarak gerçekleştiği ifade eden Prof. Dr. Faruk Kaya, sıcaklığın günün herhangi bir saatinde sıfır derecenin altına düştüğü günlerin toplamının Ağrıda yaklaşık 156 gün olduğunu bildirdi.
SICAKLIKLAR YÜKSELİYOR
Küresel ölçekte yaşanan iklim değişikliğinin Ağrıda da etkisini hissettirdiğini ifade eden Faruk Kaya, son 7 yılda, uzun yılları kapsayan ortalama yıllık sıcaklık değeri olan 6,2 dereceden 8,6 dereceye yükseldiğini, yıllık yağış miktarının da 523,9 milimetreden 465,8 milimetreye gerilediğini ifade etti. Kar yağışlı günlerin 48 günden 29 güne düştüğünü belirten Prof. Dr. Kaya şunları söyledi:
“Tarımsal faaliyetler ve su kaynaklarının beslenmesi açısından son derece önemli olan kar yağışlarının miktarı ve etkisi de Ağrıda giderek azalmaktadır. Bu dramatik değişimler, hem tarımsal faaliyetleri hem de yaşamı olumsuz etkilemekte ve gelecek açısından endişe uyandırmaktadır. Örneğin, Şubat 1985te 225 santimetreye kadar ulaşan kar kalınlığı, günümüzde yaklaşık 10-15 santimetreye indiği tespit edildi. Bu azalma, kar yağışlarının su kaynaklarını besleyen temel unsurlardan biri olduğu bölgede ciddi su sıkıntılarının yaşanmasına ve gelecekte bu sıkıntının artarak devam edeceğine işaret etmektedir. Kar yağışının azalması, baraj ve göllerde biriken su miktarını sınırlarken, tarımda sulama için gereken suyun karşılanmasını güçleştirmektedir. Ayrıca, hayvancılığın yoğun olduğu bölgede çayır ve meralardaki otlakların yeterince beslenememesi de bu durumdan olumsuz etkilenmektedir. Bütün ülkede olduğu gibi Ağrıdaki su kaynakları da yaşanan bu değişimden etkilenmektedir. Bölgenin önemli su kaynaklarından biri olan Balık Gölünün, artan sıcaklıklar ve azalan yağış miktarı nedeniyle her geçen gün su seviyesi düşmektedir. Aynı şekilde Patnos Barajı ve Yazıcı Baraj Gölünde de su seviyesinin kritik düzeylere indiği gözlemlenmektedir. Bu durum, hem tarım arazilerinin sulanmasını zorlaştırmakta ve hem de içme suyu temininde gelecek açısından ciddi tehditler oluşturmaktadır. Kuraklık tehdidi yalnızca mevcut kaynakların azalmasıyla sınırlı kalmamakta; aynı zamanda bölgenin tarım ve hayvancılık gibi temel ekonomik faaliyetlerinin geleceği açısından da tehlike çanları çalmaktadır”
BUZUL ERİMELERİ ANADOLUYU ETKİLİYOR
Ağrıdaki değişimlerin daha geniş bir küresel tablonun parçası olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Faruk Kaya, “Grönlanddaki buzul erimeleri, dünya deniz seviyelerini yükseltirken, Anadolu gibi iç bölgelerde kuraklığa ve tarımsal verimliliğin azalmasına yol açmaktadır. Ağrıda iklim koşullarının değişimi, yalnızca meteorolojik bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik bir problemdir. Bu gerçeklerle yüzleşirken, sürdürülebilir kalkınma planlarının önemini yeniden düşünmek gerekiyor. Ağrı gibi özellikle karasal iklimin etkili olduğu bölgelerde, doğayla uyumlu tarım ve hayvancılık modelleri geliştirmek hem bölge halkı hem de gelecek nesiller için bir zorunluluktur” dedi.