Sağlık

‘Karadeniz Bölgesi, obezitede 1’inci sırada yer alıyor’

Yayınlanma tarihi:

Güncelleme:

Son gelişmeleri kaçırmamak için Google News sayfamızı takip edin. Butona tıkladıktan sonra açılan sayfanın sağ üst tarafında yer alan yıldızlı "Takip Et" simgesine dokunmanız yeterlidir. Takip Et

Lokman Hekim Akay Hastanesi, 4 Mart Dünya Obezite Günü kapsamında farkındalık oluşturmak amacıyla bir etkinliği düzenledi. Obezitenin vücut üzerindeki etkileri ve sağlığa olan uzun vadeli sonuçları, alanında uzman hekimler tarafından anlatıldı.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

Lokman Hekim Akay Hastanesi Başhekimi ve Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Adnan Bulut, yaptığı açıklamada, obezitenin önemli bir sağlık sorunu olduğunu vurgulayarak, “Özellikle morbit obezite halk sağlığı sorunudur. Dünyada obezite oranı şu anda yüzde 40 civarında Amerika’dadır. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın Obezite Çalışma Gruplarında veriler var. Şu anda Türkiye’de obezite oranı yüzde 30’lara kadar çıkmış durumdadır. Obezite oranın içerisine morbit obeziteyi katmıyorum. Yüzde 30’luk oranın içerisinde vücut kitle indeksi 30 ve üzerinde olan kişiler yer almaktadır. Kadın-erkek oranı içerisinde de kadın yüzdesi daha fazladır. Bu şu demektir; Türkiye obezitede Avrupa’da Dünya Sağlık Örgütü standartlarında birinci sırada demektir. Türkiye için obez bir ülke diyebiliriz. Türkiye Çalışma Grubu’nun yayınladığı veri kapsamında Türkiye özelinde obezite oranı yüzde 37 oranıyla Karadeniz bölgesi özellikle Doğu Karadeniz 1’inci sırada, yüzde 33’lerle Orta Anadolu 2’nci sırada, yüzde 33’lerde Marmara ve Ege Bölgesi 3’üncü sırada yer alıyor. Diğer bölgeler bunun altında seyrediyor. Bunun en büyük sebebi beslenme alışkanlıkları. Biz tedavinin birinci basamağı olarak şunu söylüyoruz; beslenme alışkanlığınızı ve yaşam biçiminizi değiştireceksiniz. Yapacağımızın bütün sürecin etkileri buna yöneliktir” dedi.

‘GIDA HAZIRLAMA YÖNTEMLERİNE DİKKAT EDİLMELİ’

Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Doç. Dr. Tülay Omma, obezitenin vücutta olması gerekenden fazla yağ dokusunun bulunmasından kaynaklı olduğunu söyleyerek, “Obezite sadece vücutta görüntüyü bozmamakla birlikte birçok hastalığa sebep olmaktadır. Başta tansiyon, şeker hastalığı, tansiyon, kalp damar hastalarına yol açıyor. Bununla birlikte eklemleri, kasları, eklemleri etkileyebiliyor. Kişinin psikolojisini etkilemekle birlikte depresyon ve anksiyeteye sebep olabiliyor. Toplumdaki kişisel algı düzeyini değiştirebiliyor. İnsanların toplum içindeki farkındalıklarını ve hislerini değiştirebiliyor. Her geçen gün toplumdaki obeziteye sahip olan birey sayısı artıyor. Bunun altında yatan sebeplerin başında beslenmenin yanlış olmasıdır. Günümüzde fast food tarzı beslenme alışkanlığının fazla olması bunun sebepleri arasındadır. Obez hastalarımızda gördüğümüz en büyük yanlış, abur cubur tüketiminin fazla olması. Bunlar tüketilince kişide insulin direnci gelişiyor ve doygunluk hissi olmuyor. Ayrıca egzersizden uzak bir yaşam şekli sürdürmemiz. Teknolojinin ilerlemesi katkı sundu ancak hareketimizi azalttı. Sadece obezite hastaları değil tüm bireyler haftada 150 dakika tempolu yürüyüş yapmasını öneriyoruz. Farkındalıklı beslenmesi gerektiğini düşünüyorum. Gıda hazırlama yöntemlerimize dikkat etmemiz gerekiyor” diye konuştu.

‘BU HASTALIKTAN KURTULMAK MÜMKÜN’

Uzman Diyetisyen Ayfer Bozkurt ise, “Obezite tedavisi mümkün bir hastalıktır. Cerrahi yöntemlerle tedavi edilebileceği gibi ilaç ve diyet tedavisiyle de bu hastalıktan kurtulmak mümkündür. Bunun için mutlaka insanların farkındalık geliştirmesi gerekiyor. 4 Mart Dünya Obezite Günü’nde de bir araya gelmemizin amacı da budur. Bu farkındalıkla beraber obez olduğunun farkına varıp, bir hekime danışmalıdır. Obezitenin altında yatan bir fizyolojik sebep var mı, yani kilo almasına sebep bir hastalığı var mı ya da sadece beslenme kaynaklı mı bunu anlamamız gerekir. Bunu iyi ayırt ettiğimiz zaman uygun kan değerlerine bakıp, ilaç ve diyet tedavisiyle hastalıktan kurtulmak mümkün olacaktır. İlaç ve diyete cevap vermeyen obez bireylerde de ameliyat seçeneği mümkündür. Boyumuzun metre karesinden cinsini alıp kilomuza böldüğümüzde 30 rakamı ve üzerini görüyorsak, bu obezite demektir. 35 obezitenin içerisinde basamak atlandığını gösterir; 40 rakamı morbit obezite demektir ve mutlaka hiç beklemeden hekime başvurulması gerekmektedir” dedi.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

‘OBEZİTE, ÇAĞIMIZIN YENİ SALGINI’

Kardiyoloji Uzmanı Çağlar Koç da “Obezite multifaktöriyel bir hastalık. Obezite Tip 2 diyabet, tansiyon, kanda yağ seviyelerinin yüksekliğiyle ilerleyen bir hastalık. Şu anda çağımızın yeni salgını olarak ifade edilebilir. Yaklaşık 10 yıl öncesinde Türkiye’deki istatistiklere bakarsak, obeziteye bağlı Tip 2 diyabet artışında ve hipertansiyon hastalarının artışında belirgin rakamlar söz konusu. Şu an Türk toplumu da özellikle Avrupa’nın muhtemelen en riskli popülasyonlarından birine sahip” diye konuştu.

‘DOKTORUM BANA YEPYENİ BİR YAŞAM VERDİ, ÇOK MUTLUYUM’

Obezite cerrahisi ile 60 kilo veren Dilek Özsüzgün (55) ise “10 sene önce 148 kiloya ulaştım. Hayatım boyunca kilo alıp verme sürecim vardı. Kalp rahatsızlıklarım ve insülin direncim vardı. Obezite cerrahisi ile kilo verdim. Şu anda 55 yaşımda ortaokul yaşındaki kilomdayım ve kendimi o yaşta hissediyorum. Merdiven ve yokuş çıkmak benim içim imkansızken şimdi pilates, yoga yapıyorum. Hocam bana yepyeni bir yaşam verdi. Ayrıca oğlum Halil Emre’de 170 kiloya ulaşmıştı ve hastalıklarla uğraşıyordu. Tam 90 kilo verdi ve tanınmaz halde. Hayatım çok güzel ve çok mutluyuz” dedi.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!
Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!
Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!
Exit mobile version