Türkiye
Gülsevim öğretmen, matematik dersini oyun ve şarkılarla öğretiyor
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2013 yılında ilk görev yeri olarak atandığı İstanbul Küçükçekmecede 3 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra Erzurumun Yakutiye ilçesi Kültür Kurumu Ortaokuluna tayini çıkan Ümmü Gülsevim Özentürk, akademisyen olan eşinin görevi nedeniyle bir yıl süreyle Birleşik Krallık vizesi alarak İngiltereye gitti. Ücretsiz izne ayrılan Özentürk, Londradaki gönüllü öğretmenlik uygulamasına başvurdu. Evinin yakınındaki bir okuldan kabul alan Özentürk, bir yıl boyunca okuldaki öğretmen ve öğrencilere yardımcı olarak derslere girdi, 1 yıl sonra da Türkiyeye döndü. Özentürk, Londrada öğrendiklerini kendi bildiği metotlar ile birleştirerek görev yaptığı Kültür Kurumu Ortaokulunda uygulamaya başladı.
MÜZİK İLE MATEMATİĞİ BİRLEŞTİRDİ
Öğrencilerin bildiği popüler şarkıların müziği ile ders konularını içeren sözleri birleştiren Gülsevim Özentürk, öğrencilerin şarkı söyleyerek matematiğin karmaşık konularını daha kolay öğrenmelerini sağladı, derslerinde eğlenceli programları kullanması ve dijital uygulamalara yer vermesi de öğrencilerin derse ilgisini artırdı. Öğrenciyi merkeze alan ve grup halinde sunumların yanı sıra bir dizi etkinliğin yapıldığı ders, sınıflardaki başarı oranını da artırdı. Derse girdiği 5inci sınıflarda Türkiye Yüzyılı Maarif Modelini de uygulayan Özentürk, öğrencilerin ilgisinden ve sınavlardaki başarısından çok memnun olduğunu söylüyor.
EĞLENCELİ OLUNCA MATEMATİĞE KARŞI İLGİ ARTIYOR
MEBe bağlı okullarda 11 yıllık matematik öğretmenliği yaptığını belirten Ümmü Gülsevim Özentürk, “2 sene önce eşimin işi dolayısıyla Londrada bulundum. Bu süreçte mesleğim adına neler yapabilirim diye düşündüm ve gönüllü öğretmenlik uygulaması olduğunu öğrendim. Okullara başvuru yaptım ve İngiliz devlet okulunda öğrenci ve öğretmenlere yardımcı olmak için derslere katıldım. Bir yıl boyunca edindiğim tecrübeleri, öğrendiğim uygulamaları, kendi bildiğim öğretim metotlarını da ekleyerek, Türkiyeye döndükten sonra derslerimde kullanmaya başladım. Matematik genel olarak zor bir ders olarak görülür. Fakat öğrencilerin ilgisini çektiğiniz zaman, matematiğin aslında korkulacak bir şey olmadığını, daha eğlenceli ve sevilebilecek bir ders olduğunu gösterdiğiniz zaman öğrenciler matematiğe karşı daha ilgili bir hale geliyor. Sonrasında disiplinle birleştirdiğinizde, kendiliğinden başarılı hale geliyorlar. Öğrencilerimiz yaşları gereği oyunlara karşı çok ilgili oldukları için matematikle de birleştirdiğinizde, doğal olarak derse karşı da ilgileri artmış oluyor” diye konuştu.
ÖĞRENCİ MERKEZLİ UYGULAMALAR
Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin 1, 5 ve 9uncu sınıflarda uygulandığını hatırlatan Özentürk, “5inci sınıflara derse girdiğim için bu modeli uyguluyorum. Öğrencileri merkeze alan grup çalışmalarının yoğunlukta olduğu dijital etkinlikleri kullandığımız bir ders olarak matematik derslerini işliyorum. Açıkçası İngilteredeki eğitim sisteminde de daha çok öğrenci merkezli ve gerçekten de grup çalışmalarının yoğunlukta yapıldığı bir sistem vardı. Burada da öğrencilerimize belli başlı uygulamalar yapmaya çalışıyorduk. Yeni gelen modelle bunlar daha önemli hale geldi. Şu an tamamen grup çalışmaları, etkinlikler, öğrencinin merkezde olduğu, öğretmenin sadece yol gösterdiği bir eğitim sistemi olduğu için orada öğrendiğim uygulamaları burada rahatlıkla kullanabiliyorum” dedi.
EĞLENİRKEN ÖĞRENİYORUZ
Öğrencilerden Azra Marancıgil, “En çok sevdiğim ders matematik. Problem çözmek beni rahatlatıyor. Ümmü Gülsevim hoca çok eğlenceli bir öğretmen. Bize derste şarkı söyletiyor, oyunlar oynatıyor. Eğlenirken öğreniyoruz” dedi. Çarpma, kesirler ve matematikle ilgili şarkılar söylediklerini anlatan Yavuz Selim Polat, şarkı söyleyip oynayarak ders konularını öğrendiklerini söyledi. Öğrencilerden Eslem Bayraktaroğlu ise şarkı söyleyerek öğrendikleri konuların daha kalıcı olduğunu ifade etti.