Türkiye
FETÖ firarisine bilgi sızdırma davasında sanık Çelik: FETÖ tarafından öldürülmeyi bekliyorum
Ankara 13üncü Asliye Ceza Mahkemesinde Ayhan Bora Kaplan suç örgütü ile bağlantılı gizli tanık davasında 4 polisin tutuksuz yargılanmaları devam ederken; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖnün medya yapılanmasında yer alan firari Cevheri Güvene Ankara Emniyet Müdürlüğünden bilgi sızdırıldığı iddiasıyla aynı 4 polis hakkında yeni bir soruşturma başlatıldı. Soruşturma sonunda hazırlanan iddianamede, eski İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, eski Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Kerem Gökay Öner ve eski Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircanın, Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, Görevi kötüye kullanma ve Gizliliğin ihlali suçlarından 9ar yıl 6 aydan 21er yıl 6 aya kadar hapsi, soruşturma kapsamında tutuklanan polis memuru Serkan Dinçerin ise Silahlı terör örgütü üyeliği suçundan 15 yıla kadar hapsi istendi. Ankara 17nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen davanın ilk duruşması bugün görüldü. Duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
KAPLANIN DAVAYA KATILMA TALEBİ REDDEDİLDİ
Kimlik tespiti ve iddianame özetinin okunmasının ardından beyanlara geçildi. Bu sırada söz alan suç örgütü elebaşı Ayhan Bora Kaplanın avukatı, müvekkilinin adının iddianamenin birçok yerinde geçtiği ve suçtan zarar gördüğünü öne sürerek, davaya katılma talebinde bulundu. Talebi değerlendiren mahkeme, Kaplanın suçtan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle avukatın katılma talebinin reddine karar verdi.
Daha sonra söz verilen tutuklu sanık Serkan Dinçer, “Ben, İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görev yaparken FETÖ soruşturması geçirdim. FETÖ ile hiçbir bağım olmadı ve hiçbir zaman da olmayacak. Öyle ki söz konusu iddianamede de böyle bir tespit yer almamaktadır. 16 aydır tutukluyum. Mesajların içeriğinde suç teşkil eden herhangi bir unsur bulunmamaktadır. Sabit ikamet adresim bellidir. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum” dedi.
FETÖYE YÖNELİK OPERASYONLAR GERÇEKLEŞTİRDİM
Tutuksuz sanıklardan Şevket Demircan da iddianamedeki suçlamaları kabul etmediğini ifade ederek, “Burada utanarak bulunuyorum. Cinayet Büro Amirliği yaptığım dönemde FETÖ/PDY’ye yönelik operasyonlar gerçekleştirdim. 2016 Kasım ayında, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü olarak bizzat kendim operasyon yaptım. Bu operasyon, eğitim yapılanmasına yönelikti. KOM Şube Müdürlüğü yaptığım süreçte de çok sayıda FETÖ/PDY’ye karşı operasyon gerçekleştirdim. Bu zamana kadar hep FETÖ ile mücadele ettim. Savcı da benim FETÖ üyesi olmadığımı belirtmiştir. 15 Temmuz sonrası yapılan operasyonlarda benim ismim hiçbir şekilde geçmiyor. KOM Daire Başkanlığının raporları mevcuttur. Ancak bu iddianame nedeniyle sosyal çevremde FETÖcü damgası yedim. Biz bir kumpas içerisindeyiz. Ayhan Bora Kaplan 68 yıl ceza aldı. Amacı sadece bu cezayı bozdurmaktır. Ben iddia ediyorum, istinafa vereceği savunmasında TRT binasını ben kurtardım, bunlar FETÖcü, bana kumpas yaptılar diyecektir. Hayatım boyunca FETÖnün hiçbir şekilde evlerine gitmedim, toplantılarına katılmadım, bir irtibatım olmadı. Beraatimi talep ediyorum” ifadelerini kullandı.
HAYATIM BOYUNCA ÖRGÜTLE MÜCADELE ETTİM
Tutuksuz sanık Kerem Gökay Öner de olaylarla hiçbir bağlantısı olmadığını söyleyerek, “Ben, savcının odasına girdiğimde sosyal medyada FETÖcü ilan edildim. Savcının odasından çıktığımızda, sosyal medyada hakkımızda 17nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde iddianame hazırlandığına dair bir tweet paylaşılmıştı. Oysa daha sisteme bile yüklenmemişti. Ben damgalandım, lekelendim. Bizler güven esasına göre çalışırız. Yayımlanan bu tür içerikler bizi de rahatsız etmiştir. Hayatım boyunca FETÖ ile mücadele etmiş biri olarak, bu suçlamayla karşınızda bulunmaktan büyük üzüntü duyuyorum. Örgütün beni her geçen yıl nasıl fişlediğini gördüm. Böyle bir örgüte yardım ve yataklık etmem mümkün değildir. Hayatım boyunca bu örgütle mücadele ettim” diye konuştu.
MAKAM ARABAM ŞU AN DARBE MÜZESİNDE
Tutuksuz sanık Murat Çelik de suçlamaları reddederek, “Okul hayatımdan beri FETÖ ile mücadelem, 15 Temmuz’la birlikte silahlı çatışmaya dönmüştür. Ankara, FETÖ’nün en yoğun olduğu şehirlerden biridir ve kamuda örgütlenmiştir. Ben, birçok operasyonda görev aldım, hatta ilk FETÖ operasyonunu gerçekleştirdim. Bunlar sözde şeyler değildir, kayıtlıdır. Bu örgütün hukukçular kanadından suç duyurularına maruz kaldım. Ben bunlarla mücadeleye süngü takarak girmiş nadir polis müdürlerinden biriyim. Bu iddianamedeki en beğendiğim kısım, örgütün tanımının olduğu bölümdür. Çünkü bu tanımı biz yaptık ve bu tanımların hepsi doğrudur. Benimle ilgili FETÖ nasıl yayınlar yapmış? Zaman Gazetesi neler yazdı? 15 Temmuz gecesi telsiz konuşmalarım incelendiğinde, ölümüne nasıl bir mücadele ettiğim görülmüştür. Jandarma Kavşağı’nda ilk çatışmaya biz girdik. Benim makam arabam şu an darbe müzesinde sergilenmektedir. Ne yaptığıma binlerce kişi şahit. FETÖ’nün bana saldırması haksız değil, çünkü onlara çok zarar verdim. Ben, Cevheri Güven’den şikayetçiyim. Cevheri Güven, yaptığım çalışmalardan dolayı babama hakaret etmiş bir vatan hainidir. Bundan sonra FETÖ tarafından öldürülmeyi bekliyorum. Gelsinler, yürekleri varsa. Beraatimi talep ediyorum” dedi.
Beyanların ardından savcı, tutuklu sanık Dinçerin tutukluluğunun devamına karar verilmesini talep etti. Ara karar kuran mahkeme heyeti, tutuklu sanık Dinçer’in tutukluluk halinin devamına karar verirken, avukatların talebi doğrultusunda tutuksuz sanıkların duruşmadan vareste tutulmalarına hükmetti. Duruşma 17 Nisan’a ertelendi.