Tüm Haberler
DHA İSTANBUL BÜLTENİ -1
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Taksimdeki Gezi Parkı odaklı olaylara iştirak ettiğine ilişkin yazılı ve görsel medyada çıkan iddialara ilişkin soruşturma kapsamında gözaltında bulunan Barımın İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğündeki işlemleri tamamlandı. Sağlık kontrolünden geçirilen Barım, Çağlayandaki İstanbul Adliyesine getirildi. Öğle saatlerinde adliyeye getirilen Barımın savcılıkta ifadesi alınmaya başlandı.
SAVCILIKTA 3 SAAT İFADE VERDİ
Yaklaşık 3 saat süren ifadenin ardından savcılık Barımı tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk etti. Savcılığın hazırladığı sevk yazısında, şüpheli Ayşe Barımın, hükümlü Çiğdem Mater Utku ve firari sanık Mehmet Ali Alabora ile birlikte, hükümlü Osman Kavalanın da aralarında bulunduğu, Gezi olaylarının birinci derecede planlayıcıları arasında yer aldığı ifade edildi. Barımın, meşru hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik olaylara yardım eden bir konumda olduğu ve bu sebeple soruşturmanın derinleştirildiği belirtildi.
TUTUKLANDI
Sulh Ceza Hakimliği tarafından savunması alınan Ayşe Barım, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçundan tutuklandı.
SAVCILIK İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
Ayşe Barım savcılıktaki ifadesinde, “Gezi Parkı eylemlerinin başlarında, 2013 Mayıs ayı içerisinde, beni bu konuyla ilgili kimse aramadı. Kimse benden birliktelik kurmak adına, finans ya da ismimle destek olmak adına herhangi bir ricada yahut talepte bulunmadı. Gezi Parkının ilk başladığı ve benim ilk gittiğim dönemde, hatırladığım kadarıyla, Muhteşem Yüzyıl isimli dizide beraber çalıştığımız oyunculardan bazıları bulunmaktaydı. Beni, tam hatırlayamamakla birlikte, onlardan birisi arayarak, Setten çıkınca Gezi Parkına gideceğiz. Çocukların ne yaptığına bakmak istiyoruz dedi. Ben de, Hemen geliyorum dedim. Gezi Parkının karşı tarafında boş bir alanda toplanılmıştı. Ben bireysel olarak kendim gittim. Oyunculara eşlik etmek üzere buluştum. Gezi Parkına hatırladığım kadarıyla 1 ya da 2 kez gitmişimdir. Başka gitmişliğim yoktur. İlk kez gittiğimde sanatçılardan birinin şiir okuduğu sürece izleyici olarak katıldım. İkinci kez gittiğimde çok kısa süreliğine gittim. Birisiyle beraber gidip gitmediğimi hatırlamıyorum. Sanatçıların kendi fikirleri, iradeleri ve kendi kararları vardır. Ben hiçbir şekilde onların fikirlerini yönlendirme yaparak herhangi bir organizasyon işine girmedim. Üç haftadır süregelen bu kabusun içinde psikolojik olarak çok kötü durumdayım. Sosyal medyada hiçbir karşılığı ve kanıtı olmayan büyük bir organize saldırının kurbanıyım. Bu mağduriyetimin devletimin tarafından giderilmesini istiyorum. Ben bütün iş hayatım boyunca herhangi bir tarafın adamı olmadım. Sadece en iyi şekilde işimi yapmaya çalıştım. Sosyal medyadaki yönlendirmelerle böyle bir süreç yaşadığım için son derece üzgünüm” dedi.
Görüntü dökümü:
———
ARŞİV
==============================
3- SİLİVRİDEKİ MARMARA CEZA İNFAZ KURUMU ÇEVRESİNDE TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ DÜZENLEMEK YASAKLANDI
Uğur Samet AVCI / İSTANBUL, – SİLİVRİ Kaymakamlığı tarafından yapılan duyuruda, 25 Ocak ile 28 Şubat tarihleri arasında Marmara Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesine 1 kilometre mesafe içerisinde yapılacak toplantı, gösteri yürüyüşü ve basın açıklaması gibi tüm eylemler yasaklandı.
Silivri Kaymakamlığı, kamu düzeni ve genel asayişi olumsuz etkileyecek eylemler planlandığı yönünde alınan ihbarlar üzerine Marmara Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi çevresinde yapılacak tüm etkinliklerin 25 Ocak ile 28 Şubat tarihleri arasında yasaklandığını duyurdu. Kaymakamlığın resmi internet sitesinde yayınlanan duyuruda, “İlçemiz sınırlarında bulunan Marmara Ceza İnfaz Kurumu çevresinde, 25 Ocak 2025-28 Şubat 2025 tarihleri arasında kamu düzeni ve genel asayişi olumsuz etkileyebilecek eylemler planlandığı yönünde alınan ihbarlar üzerine tedbirlerin alınması uygun görülmüştür. Marmara Cezaevi Yerleşkesi içerisinde, duruşma salonları içi ve çevresinde, cezaevi ziyaretçi otoparkı ve çevresinde cezaevi kampüsü tel örgü sınırının 1 km mesafe içinde yapılacak Toplanma, gösteri ve yürüyüş, basın açıklaması, röportaj, kamera çekimi, pankart açma ve taşıma, slogan atma, çadır kurmak, yazılı veya üzerinde sembol bulunan kıyafetlerle duruşma salonları bölgesine gelme, cep telefonu ile çekim yapmak, fotoğraf çekmek, stant açmak, eylemsel davranışlarda bulunmak gibi toplumun huzuru, kamu güvenliği ve kamu sağlığının olumsuz etkileyeceği ve tehlikeye dönüşebileceği değerlendirildiğinden bu tür eylemlerin yasaklanması, gerektiğinde yol emniyet ve kontrolü uygulamasının yapılması uygun görülmüştür” ifadeleri kullanıldı.
Görüntü dökümü:
——–
ARŞİV
-Silivri Cezaevi
==============================
4- İKİ GENÇ KIZIN CANİCE ÖLDÜRÜLMESİYLE İLGİLİ SORUŞTURMADA KOVUŞTURMAYA YER YOKTUR KARARI
Ayşe GÜREL / İSTANBUL, – İSTANBULda 2 genç kızı canice öldürdükten sonra intihar eden Semih Çelik ile ilgili soruşturma tamamlandı. Savcılık, hayatını kaybeden genç kızların olay sırasında Semih Çelike direnç göstermediğini, Semih Çelike yardım eden üçüncü bir kişinin tespit edilemediğini ve bu eylemlere yönlendirdiği düşünülen satanizm düşünce yapısına ilişkin bir delil elde edilemediğini ve olayın failinin hayatını kaybettiğini belirterek kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
İstanbulda 4 Ekim 2024te meydana gelen olayda, Eyüpsultanda Ayşenur Halili(19), Fatih Edirnekapı Surlarında ise İkbal Uzuneri(19) canice öldüren Semih Çelik(19), daha sonra surlardan atlayarak intihar etti. Olaya ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlandı. Savcılık olayın failinin hayatını kaybetmesi sebebiyle Kovuşturmaya yer yoktur kararı verdi. Kararda, hayatını kaybeden İkbal Uzunerin, Semih Çelik ile bir dönem gönül ilişkisi yaşadığı fakat ailelerin araya girmesi ile bu ilişkinin sona erdiği belirtildi. Daha sonra Çelikin Ayşenur Halil ile gönüş ilişkisi yaşadığı ancak İkbal Uzuner ile de görüşmeye devam ettiği belirtildi. Yapılan soruşturmada, olay günü Ayşenur Halilin Semih Çelikin evine gittiği ve burada Çelik tarafından boğazı kesilerek öldürüldüğü, İkbal Uzunerin ise bu sırada surların önüne gelerek bir süre Semih Çeliki beklediği, ardından surların üzerindeki Çeliki görerek el salladığı ve telefonla görüştüğü, sonrasında Çelikin yanına gitmek için surların üzerine çıktığı belirlendi. Kararda Semih Çelikin, surların üzerinde buluştuğu İkbal Uzunerin vücudunun uzuvlarını nizami bir şekilde keserek vahşice katlettiği belirtildi.
GENÇ KIZLARIN DİRENÇ GÖSTERMEDİĞİ BELİRTİLDİ
Cinayetleri inceleyen savcılık, Ayşenur Halilin öldürüldüğü evde herhangi bir dağınıklığa rastlanılmadığını, 2 genç kızın tırnaklarında Semih Çelike ait DNA tespit edilmediğini, İkbal Uzuner surların üzerindeyken herhangi bir bağırma sesi duyulmadığını belirterek 2 genç kızın da Semih Çelike karşı herhangi bir direnç gösterdiğine dair bir delil elde edilemediğini belirtti. Öte yandan, ele geçirilen dijital materyallerde, İkbal Uzunerin daha önce kendisini iple boğmaya çalışırken videoya kaydettiği ve bu videoyu Semih Çelike gönderdiği, göğsünde ve vücudunun diğer bölgelerinde kesikler olan fotoğraflar ile müstehcen görüntülerini Çelike gönderdiği, Semih Çelikin ise kafa ve bacak kısımları kesik şekilde bu görüntülere benzer çizdiği kara kalem kadın figürlerini Uzunere gönderdiği tespit edildi. Dijital materyaller içerisinde Semih Çelikin kendisini ve İkbal Uzuneri öldürmek istediğine dair deliller elde edildiği belirtilirken, yapılan görüşmelerde Semih Çelikin babası ile olaydan bir gün önce yaptığı görüşmede, Reis seni nasıl kesmemi istersin? dediği, olay günü Ayşenur Halili katletmeden önce ise annesine, Akşama kadar yaşayacak mıyız? dediği tespit edildi.
İKBAL EVDEN KAÇIP, SEMİHİN YANINA GİTTİ
Hayatını kaybeden İkbal Uzunerin babasının kararda yer alan ifadesinde, kızıyla aynı okulda okuyan Semih Çelikin kızına yönelik karşılıksız duygular beslediğini ve bu sebeple kızına çok sayıda görüntü yolladığını, bu görüntülerin satanistçe söylemler içerdiğini fark etmesi üzerine kızının okulunu değiştirdiğini söylediği görüldü. Pandemi dönemi olması sebebiyle herhangi bir şikayette bulunamadığını belirten baba, bir süre sonra Semih Çelikin kızının aklını çeldiğini ve 6 Şubat depremi döneminde kızının evden kaçarak Çelikin yanına gittiğini belirtti. Kızı hakkında kayıp başvurusunda bulunmadıklarını, ancak geri döndükten sonra cep telefonunu elinden aldıklarını söyleyen baba, kızının depremden yaklaşık 6 ay sonra tekrar evden kaçtığını belirtti. Bu kez hakkında kayıp başvurusunda bulundukları İkbalin Edirnekapı Şehitlik Köprüsü üzerinde otururken bulunduğunu belirten baba, bu olaydan sonra İkbalin psikoloğa giderek ve aldıkları kedi sayesinde psikolojisinin düzeldiğini anlattı. Olay günü İkbali aradığında telefonu açan erkeğin, Merak etmeyin, İkbal emin ellerde dediğini belirten baba, ısrarla aradıktan sonra farklı bir erkeğin telefonu açarak, Ben surların yanında, bayrağın altındayım. Telefon yukarından önüme düştü. Gelin, vereyim dediğini söyledi. Acılı baba, bunun üzerine surlara gittiklerini ve kalabalığın baktığı yöne doğru ilerlediklerinde İkbalin başını gördüklerini söyledi.
ŞEYTAN ÇİZİMLERİNİ SORDUĞUNDA AÇIKLAMA YAPMADI
Kararda yer alan Semih Çelikin babasının ifadesinde ise, Semihin 16 yaşına kadar inançlı biri olduğunu ve namaz kıldığını, pandemiden sonra ise deist olduğunu söylediği belirtildi. Semihin liseden ayrıldıktan sonra açık liseyi bitirdiği ve olaydan 3 yıl önce yazılan psikolojik ilaçları kullanmadığını belirten babası, oğlunun kasap olmak istediğini söyleyerek bir kasap dükkanında işe başladığını anlattı. Oğlunun uyuşturucu madde kullandığını söyleyen baba, Semihin yaklaşık 3 aydır parasının olmaması sebebiyle uyuşturucu alamadığını ve ara sıra alkol aldığını belirtti. Semihin babası ifadesinde, oğlunun odasında gördüğü insanı korkutan şeytana benzer kara kalem çizimleri sorduğunda kendisine Düşünce yapılarımız farklı demekten başka açıklama yapmadığını söyledi.
Görüntü dökümü:
———–
ARŞİV
– Olay günü görüntüleri
– Semih Çelikin fotoğrafı
– İkbal Uzunerin fotoğrafı
– Ayşenur Halilin fotoğrafı
==============================
5- KARTAL’DA DUVARLARINDA ÇATLAKLAR OLUŞAN 7 KATLI BİNA BOŞALTILDI
Mert ORDU/İSTANBUL,- KARTAL’da 7 katlı bir binanın yan tarafında yapılan çalışmalar sebebiyle, binanın iç duvarlarında çatlaklar oluştu. Kartal Belediyesi ekipleri tarafından bina boşaltıldı.
Kartal Orhantepe Mahallesi Anıl Sokak üzerindeki 7 katlı bir binanın duvarlarında çatlaklar oluştu. Bana sakinleri, çatlakların yan tarafta devam eden inşaat çalışması sebebiyle oluştuğunu iddia ederek belediyeye ihbarda bulundu. Kartal Belediyesi ekipleri, binanın tedbir amacıyla boşaltılmasına karar verdi. Dairelerde bulunan eşyalar, eşya taşıma asansörü ile nakliye kamyonlarına yüklendi. Belediye ekiplerinin, binadan karot örneği alarak detaylı inceleme yapacağı öğrenildi.
Durumu anlatan bina sakini Nurettin Gürel, “Yandaki binanın temeli kazıldıktan sonra, bizim binada sarsıntı ve bazı kolonlarda çatlama oldu. Bina biraz yamulmuş, evi boşaltmaya çalışıyoruz. Eşyaları taşıyoruz” diye konuştu.
Bina sakinlerinden Zeki Gürel ise, “Bina riskli olabilir, tahliye emri de verilebilir. Ama önce bu insanlar müsait mi? Gidecek yerleri var mı? Bunları düşünmeleri lazım. Bu kadar insan kışın ortasında, çocuklar okula gidiyor. İşe giden var, bütçesi olmayan var. Bunları göz önünde bulundurmaları lazım. Bize 2 saatte tahliye edin diyorlar. Bu mağduriyeti giderseler iyi olur” dedi.
Görüntü dökümü:
————-
-Nurettin Gürel röp
– Zeki Gürel röp
– Binadan detay görüntüler
– Çatlaktan görüntüler
– Genel ve detay görüntüler