Sağlık
Çocuk Onkoloji Uzmanı Dr. Demirağ: Hasta sayımız her geçen yıl artıyor
Çocukluk çağı kanserleri konusunda farkındalığı artırmak için 15 Şubat Dünya Çocukluk Çağı Kanseri Günü olarak belirlendi. Çocukluk çağı kanserlerinin çocukların en nadir hastalıklarından biri olduğunu ancak hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Dr. Behçet Uz Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Onkoloji Uzmanı Dr. Bengü Demirağ, böyle günlerde farkındalığı arttırmak adına halkı bilinçlendirmek istediklerini söyledi. Çocukluk çağı kanserleri ile ilgili hastanelerdeki yoğunluğun giderek arttığını belirten Dr. Bengü Demirağ, “20 yıldır bu işi yapıyorum. 20 yıl öncesine göre hasta sayımız her geçen yıl artıyor. Türkiye genelinde istatistiklere baktığımız zaman 0-14 yaş arasında, ülke genelinde yıllık 3 bin hasta var. Dünyada da yıllar içinde 250 binden 300e çıkan hasta sayısı var. Dünya Sağlık Örgütünün yayınladığı rakamlara bakıldığında, bu hastalık erişkinleri ne kadar etkiliyorsa çocukları da o kadar etkiliyor. Kanser sebepleri farklı olsa da çocuklar da bundan etkileniyor” ifadelerini kullandı.
TEDAVİDE ÜÇLÜ SACAYAĞININ ROLÜ
Çocukluk çağı kanserleri içerisinde en sık kan kanserine yani lösemiye rastladıklarını ifade eden Uzm. Dr. Demirağ, daha sonra ise beyin ve omurilik tümörlerine bağlı olarak kanser vakalarına rastladıklarını kaydetti. Lenfoma yani lenf bezi kanserlerine de sık rastladıklarını anlatan Demirağ, “Bunun dışında Nöroblastom adını verdiğimiz sinir kökenli tümörler, böbrek, karaciğer, kemik veya göz tümörleri olmak üzere her bölgenin tümörleri de çocuklarda sıklıkla görülebiliyor. Kanserin tedavisi bir ekip işi. Doktorlar sacayağının bir parçası. Hemşirelerimiz de bu konuda oldukça tecrübeli. Ailelerimiz ile de tanı sırasında kapsamlı bir görüşme yapıyoruz. Çocuğun alacağı tedavinin detayları, kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi aşamaları anlatılıyor. Tek başına kemoterapi ile baş edemediğimiz tümörlerde cerrahiden veya radyoterapiden yardım alıyoruz. Bu sacayağında üçlü bir iş birliği yapıyoruz. Ailenin bütün detayları bilmesi gerekiyor. Beslenme ve hijyen koşulları da çok önemli. Hastalıkları ile mücadele eden çocuklarımızın ilave bir sıkıntı yaşamaması gerekir. Enfeksiyon ve bulaşıcı hastalıkları ne kadar azaltabilirsek, beslenmesine ne kadar önem verirsek yan etkilerimiz o kadar azalıyor ve tedavinin başarısı o kadar yüksek oluyor” dedi.
EN KÜÇÜK HASTAMIZ 40 GÜNLÜK
Çocukluk çağı kanseri vakalarında bir artış olduğunun altını çizen Dr. Demirağ, yaş aralığının da giderek aşağıya çekildiğini söyleyip şöyle devam etti:
“Çocukluk çağı kanseri erişkin gibi değil. Sigara, alkol ya da radyasyon gibi faktörleri, hastalığın nedenini yetişkinlere söylemek kolay. Klinik olarak 4 saatlik bebeğe kanser tanısı koyduk. 4 saatlik bir bebek kanser olmak için ne yapmıştır? Hiçbir şey. Daha anne karnında bile bu tümörlerin ortaya çıkabilme ve büyüyebilme olasılığı var. Şu an kliniğimizde yatan en küçük hasta 40 günlük.”
GEÇMEYEN ÖKSÜRÜK VE ALERJİYE DİKKAT
Dr. Behçet Uz Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Onkoloji Kliniğinde 18 yatan hasta kapasitesi olduğunu ifade eden Dr. Demirağ, Türkiyenin birçok yerinden sevk alan bir merkez olduklarını belirtip, hematoloji ile beraber lösemi ve kitleli kanser vakalarının tedavilerini gerçekleştirdiklerini anlattı. Dr. Demirağ, çocuklarındaki en ufak sıkıntıları hafife almamaları için ailelere şu uyarılarda bulundu:
“Çocukluk çağı kanserleri bilinen, basit, sık karşılaşabilen her türlü çocukluk çağı hastalığını taklit edebilir. Burada önemli olan hastanın var olan rahatsızlığı ile ilgili uygulanan tedaviye yanıtıdır. Eğer size verilen tedaviyle çocuğunuzun iyileşmesi gerçekleşmiyorsa o zaman altta farklı bir neden yatabilir. Doktorunuzla irtibatınızı koparmamak gerekir. Basit, devam eden bir öksürük ya da bir alerji yakınmasıyla başvuran hastalarımıza tanı koyabiliyoruz. Dikkatli hekimler, bu detayları gözden kaçırmayıp hastayı onkoloji merkezlerine yönlendiriyor. Uygulanan tedaviyle çocuğunuz iyileşmiyorsa, bunun altındaki sebebin araştırılması gerekiyor. Doktorla irtibatı koparmamak önemli. Çünkü kanserin birebir bir belirtisi olmuyor. Ufak detaylar da bir belirti sayılabilir.”
İÇİMİZ KAN AĞLASA DA ONLARA GÜLÜYORUZ
İzmirin Buca ilçesinde yaşayan iki çocuk babası Anıl Yurtsever (32) de 2,5 yaşındaki oğlu Efeye kısa bir süre öncesi lenfoma tanısı konulduğunu belirtip, “Yılbaşı gecesi Efenin vücudu şişti. Yılbaşını hastanede geçirdik. Acilde alerji iğnesi vurdular. Şikayetler geçmişti ancak iki gün sonra yeniden başladı. Alerji şurubu içmeye başladık, şişlikler azaldı. Farklı doktorlara gittik. Yüzündeki şişlik ve morluklar geçmiyordu. Gece yatarken nefes alamıyordu, tıkanıyordu. Ciğerlerinde bir sıkıntı görülmedi. Ama son iki aydır bu şikayetlerle mücadele ediyoruz. Behçet Uz Hastanesi alerji bölümüne geldik. Yatış yapıldı, detaylı tetkikler yapıldı. Göğüs kafesinin önünde kitle tespit edildi, onkoloji servisinde tedaviye başladık. Lenfoma tanısı konuldu. Kemoterapi başladı. Önce Allaha sonra, doktorumuza emanet ettik. Baba olarak üzgünüm. Refakatçi olarak annesi kalıyor. İçimiz kan ağlasa da ona gülüyoruz. Bu hastalıkta en gerekli şey moral. Elimizden başka bir şey gelmiyor” dedi.