Sağlık

‘Böbrek hastalıkları sessizce ilerliyor: Erken teşhis için düzenli kontrol hayat kurtarıyor’

Yayınlanma tarihi:

Son gelişmeleri kaçırmamak için Google News sayfamızı takip edin. Butona tıkladıktan sonra açılan sayfanın sağ üst tarafında yer alan yıldızlı "Takip Et" simgesine dokunmanız yeterlidir. Takip Et

Toplumlara göre değişmekle birlikte, her 10 kişiden 1’inde böbrek hastalığının görüldüğünü söyleyen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri, İç Hastalıkları, Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, Türkiyede de diyabetteki artışa paralel olarak böbrek hastalıklarının yaygınlaştığını söyledi. Dünya Böbrek Günü’nün bu yılki sloganının da toplumu böbreklerini kontrol etmeye yönlendirebilmek amacıyla Böbrekleriniz iyi mi? olduğunu belirten Prof. Dr. Kantarcı, Dünya Böbrek Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

‘SIVI TÜKETİMİ BÖBREK SAĞLIĞI İÇİN ŞART’

Böbrek sağlığını korumanın en önemli yollarından birinin yeterli sıvı tüketmek olduğunu belirten Prof. Dr. Kantarcı, “Vücudumuzdaki toksinleri atabilmek ve obeziteyi engellemek için sıvı tüketmemiz gerekir. Obezite, böbrek sağlığını olumsuz etkileyen önemli bir faktördür. Ayrıca, ilaç kullanan kişilerde ilacın atılması gereken atıklarının vücuttan atılması için sıvı tüketmek gereklidir. Günde en az yarım litre su içmek böbreklerin toksinleri atması ve düzgün çalışması için gereklidir. İdeal olarak, kilo başına 30 ml su tüketilmesi önerilir” diye konuştu.

‘HER YAŞIN HASTALIĞI’

Böbrek hastalıklarının her yaşta ortaya çıkabileceğini ancak yaş ilerledikçe riskin arttığını belirten Prof. Dr. Kantarcı, hastalıkla ilgili risk faktörleriyle ilgili şu bilgileri verdi:

“İnsülin direnci ve fazla kilo ile yakın ilişki içinde olan tip 2 diyabet en yaygın sebeplerden. Ayrıca, böbrek yetmezliğine yol açan bazı genetik hastalıklar da risk oluşturabiliyor. Özellikle genetik kaynaklı hastalıklar, yeni doğan döneminden itibaren ortaya çıkabilir. Sigara kullanımı ise bu faktörlerle birleşerek böbrek hastalığını tetikler ve idrarla protein kaybına neden olur. Ayrıca zamanında fark edilmemiş veya yeterince tedavi edilmemiş böbrek taşları da hastalığın önemli nedenlerinden biridir. Böbreklerin süzme gücü yaşla birlikte azaldığı için böbrek yetmezliği riski de artar.”

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

TESADÜFEN FARK EDİLİYOR

Böbrek hastalıklarının genellikle belirti vermeden ilerlediğini ve ileri evreye gelene kadar fark edilmediğini belirten Prof. Dr. Kantarcı, “Diğer organ yetmezliklerinden farklı olarak, böbrek yetmezliği genellikle ileri evreye gelene kadar fark edilmez. Böbrek hastalığı genellikle başka bir sağlık sorunu araştırılırken tesadüfen tespit edilir” ifadelerini kullandı.

DÜZENLİ KONTROL EDİLMELİ

Belirtilerin geç ortaya çıkmasının özellikle kronik hastalıkları olan kişilerin yıllık takiplerini daha da önem kazandığını hatırlatan Prof. Dr. Kantarcı, sözlerine şöyle devam etti:

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

“Ayrıca, uzun süren enfeksiyonlar ve bu enfeksiyonlar için kullanılan tedaviler de böbrekleri etkileyebilir. Tomografi, anjiyografi gibi ilaçlı görüntüleme yöntemleri sonrası böbrek yetmezliği gelişebilir. Bu nedenle düzenli kontrol şart. Diyabet, yüksek tansiyon, kalp yetmezliği veya kanser tedavisi gören kişilerin yılda en az bir kez böbrek taraması yaptırması gerekir. Tam idrar tahlili ve serum kreatinin ölçümü gibi basit testlerle böbrek sağlığı takip edilebilir. Bu testler, aile sağlığı merkezlerinde kolayca yapılabilir.”

İLERİ EVRE BÖBREK YETMEZLİĞİNDE EN İDEAL TEDAVİ ORGAN NAKLİ

İleri evre böbrek yetmezliği tedavisinde diyaliz ve böbrek naklinin başlıca seçenekler olduğunu belirten Prof. Dr. Kantarcı, tedaviyle ilgili şu bilgileri verdi: “Hemodiyaliz ve periton diyalizi, böbrek fonksiyonlarının bir kısmını yerine getirirken, böbrek nakli tüm fonksiyonları geri kazandırır. Hemodiyalizde, kan, bir cihaz aracılığıyla vücuttan alınır, temizlenir ve tekrar hastaya geri verilir. Periton diyalizde ise hastanın karın boşluğuna özel bir sıvı verilir, bu sıvı bir süre bekletildikten sonra atıklarla birlikte geri alınır. Karın yapısına ve vücut hacmine göre sıvı miktarı ayarlanır. En ideal tedavi yöntemi böbrek naklidir, ancak uygun donör bulunana kadar diyaliz hayat kurtarıcı bir rol oynar.”

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

ORGAN BAĞIŞI ORANLARI ARTIRILMALI

Türkiye’de kadavra bağışının artırılması gerektiğine dikkat çeken Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Kantarcı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Nakil için canlı donörlerden veya kadavra bağışından alınan böbrekler kullanılabilir. Ülkemizde de kadavra bağışı artırılmalı. Herkesin bir gün organa ihtiyacı olabilir. Bu nedenle organ bağışı konusunda toplumsal bilinçlenmeye daha fazla önem verilmelidir.”

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!
Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!
Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!
Exit mobile version