Connect with us

EKONOMİ

Yeni dönemde Mehmet Şimşek’i bekleyen ekonomik zorluklar neler?

Yayınlanma tarihi:

Yeni dönemde Mehmet Şimşek’i bekleyen ekonomik zorluklar neler?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın duyurduğu kabinede Hazine ve Maliye Bakanı olan Mehmet Şimşek’in göreve başlamasından sonra ekonomistler yeni dönemde Şimşek’i bekleyen zorluklar hakkında konuştu.

Eski IMF Ekonomisti ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Burcu Aydın Özüdoğru göreve yeni gelen Şimşek’e ilişkin, “2000’li yıllardaki gibi çok büyük montanlı girişin olmasını beklemek bence aşırı iyimser olur. Bir fon girişi olacaktır; ama en önemli konu Mehmet Şimşek ile uygulanacak politikaların uzun vadeli olup olmayacağı ve verilen mesajın altını dolduracak adımların atılıp atılmayacağı olacaktır” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’NİN PROBLEMLERİ YAPISAL”

Enflasyon ve para politikası hakkında Özüdoğru “Ben Türkiye’nin çözmesi gereken konular içinde yapısal süreçlerin olduğuna inanıyorum. Bunların içerisinde de kamu maliyesi tarafı buzdağının altında görünmeyen taraf. Bunun dışında hukuk sistemi, kurumların işlerliğinin artırılması, bağımsızlığın yeniden tesis edilmesi, işgücünün niteliğinin artırılması için eğitim sisteminin yeniden şekillendirilmesi gibi devasa problemler var. Türkiye’nin 15 bin dolarlık kişi başına milli gelir bandından çıkıp 25 bin doların üzerine çıkan yüksek gelirli bir ülke olmasını istiyorsak bu yapısal problemleri çözmeden hiçbir yere gidemeyiz.

Rezervlerin inşası uygulanacak para politikası ile birebir ilintili olacak. Yaz dönemi ithalat faturasının nispeten düşük, turizm gelirleriyle beraber de fonlamanın nispeten yüksek olduğu bir dönem. Beklentiler iyi bir şekilde yönetilip, yurt dışından da fon akımları gelirse bu tabii ki rezervlerin iyileştirilmesi konusunda önemli bir fırsat sunacak. Öte yandan, Temmuz ayında emeklilere, kamu personeline ve asgari ücrete yapılacak zamların yüksek enflasyon ortamında tekrardan iç talebe dönüşme dolayısıyla ithalatı zıplatma etkisi var. Bu büyük bir sorun. İkinci sorun ise turizm dönemi bitene kadar bu dört ay içerisinde rezervleri riski minimize edecek kadar düzeltmek beklenti dahilinde değil.” dedi.

“TÜRKİYE’NİN REZERV YETERLİLİK ORANI DÜŞÜK KALMAYA DEVAM EDECEK”

Özüdoğru, konuşmasının devamında, “Türkiye’nin rezerv yeterlilik oranları hala birçok uluslararası kritere göre düşük kalmaya devam edecek. Kamu maliyesi tarafı hâlâ genişlemeci olmaya devam ederse bunun çok ciddi bir ithalat faturası var. Rezervler yeterince kuvvetlendirilmezse, beklentiler doğrultusunda gerekli adımlar gerekli zamanda atılamazsa, güven konusunda zedelenme olursa esas sıkıntı, Ekim-Kasım’dan sonra tekrar ithalat faturasının arttığı ve Türkiye’nin turizm kaynaklı gelirlerinin düştüğü bir dönemde bu ithalatı çevirebilme becerisinde olur. O yüzden bu ayların çok kritik aylar olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“ÇALIŞANLAR LEHİNE ÜCRET ARTIŞI POLİTİKASI OLMAYACAK”

Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan, yeni programa ilişkin “Türkiye’de işsizlik yüzde 10 bandına oturdu. Bu oran yüksek bir oran olarak kabul edilebilir. Pandemiden sonra ekonominin diğer göstergeleri ile açıklanamayan 3 milyonu aşan bir istihdam artışı var. Ekonomik faaliyete bakıldığında tarım geriliyor. İki çeyrektir ihracat, sanayi geriliyor.

Faizlerin yükselmesi durumunda krediler daralacak. Bu durum iç tüketim bazlı çalışan ekonomiyi biraz dizginleyecek. Böyle bir durumda işsizliğin artması da kaçınılmaz olacaktır. Ancak bu ne boyutta olur kestirmek zor. Deprem sonrası güvencesiz çalışma, mevsimsellik, turizm sektörünün genişlemesi gibi dışarıdan öğeler de olacak. Bu nedenle istihdam açısından net bir şey söylemek zor görünüyor. Reel gelirler gerileyecek ancak çalışanlar lehine olan ücret artış politikaları artık izlenmeyecektir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Bizi takip edin:

Google Play'den alın Google News Twitter
Continue Reading
Advertisement
Yorum yapmak için tıkla