Connect with us

SAĞLIK

Yemek borusu yaralanmalarında ilk 24 saat kritik

Yayınlanma tarihi:

KALP krizi ya da reflü ile karıştırıldığı için tanısı geç konabiliyor, ilk 24 saatte hastaneye başvurulmazsa ölüm oranı iki katına çıkıyor. CHP Eski milletvekillerinden Haluk Pekşen’in vefatıyla gündeme gelen ‘yemek borusu yaralanmaları’ konusunda uzmanlar uyarıyor. Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi Kliniği’nden Dr. Öğretim Üyesi Onur Ermerak, “Büyük kemikli balıklar, tavuk, kemikli et gibi gıdaları tüketirken çok dikkatli olmak gerekiyor. Ani başlayan ağrı, yutma zorluğu, tıkanma, şiddetli kusma gibi belirtiler ile boyun ve göğüs bölgesinde cilt altında oluşan, bastırınca belli olan kabarcıklar alarm veren belirtiler. Özofagus yırtıklarında ölüm riski yüzde 10 ila 30’a kadar yükselebiliyor” dedi.

Eski Milletvekili CHP’li Haluk Pekşen, geçtiğimiz Ağustos ayında aniden fenalaşarak Bodrum’da bir özel hastaneye kaldırılmış, ancak 22 gün sonra sepsise bağlı olarak yaşamını yitirmişti. Pekşen’in vefatıyla ilgili sosyal medyada “aşıya bağlı miyokardit (kalp kası iltihabı)” iddialarının ardından kızı Ezgi Pekşen, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada babasının aşı, Kovid, ya da zattüre nedeniyle değil, “yemek borusu delinmesine” bağlı olarak gelişen ağır enfeksiyon sonucu yaşamını yitirdiğini açıkladı ve teşhisinin geç konduğunu iddia etti. Pekşen’in vefatıyla özellikle sosyal medyada çokça gündeme gelen ‘Balık kılçığı ile yemek borusu delinir mi?’ tartışmalarıyla ilgili uzmanlar, önemli uyarılarda bulundu. Şiddetli kusmanın dahi bazen özofagus (yemek borusu) yaralanmalarına neden olabileceğini kaydeden Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi Kliniği’nden Dr. Öğretim Üyesi Onur Ermerak, ilk 24 saatte hastaneye başvurmanın hayati önem taşıdığını kaydetti.

“HASTANE BAŞVURUSU 24 SAATİ GEÇERSE ÖLÜM RİSKİ İKİ KATINA ÇIKIYOR”

Yemek borusunun, diğer organlardaki gibi koruyucu zar olmadığı için, travmalara karşı daha savunmasız olduğunu anlatan Dr. Ermerak, “Yemek borusu (özofagus) etrafı kasla sarılı bir tüp olarak tanımlanır ve bu tüp bütün sindirim sistemi içerisinde çok önemli bir yer arz eder. Ağızdan, yutaktan başlayıp mideye kadar uzanır ve sindirimin ana organlarından biridir. Diğer organlardan farklı olarak etrafında seroz dediğimiz bir zar olmaması nedeniyle bu tip travmalara, delinmelere ve yaralanmalara daha açıktır. Özofagus yaralanmalarında hastalar, literatüre göre yüzde 10 ile 30 arasında ölüm riski taşır. Tanısı zor ve tedavisi de hızlı bir şekilde yapılması gereken acil bir durumdur. İlk 24 saatte yapılan müdahaleler ve sonrasında yapılan müdahaleler arasında ölüm riski iki kata kadar çıkabilir. O yüzden hızlı bir teşhis ve müdahale ve multidisipliner, özofagusla ilgilenen bir merkez tarafından ele alındığında sonuçların daha başarılıdır” dedi.

“HAZIMSIZLIK YA DA KALP KRİZİYLE KARIŞIYOR”

Hastaların yüzde 20-25’ine geç tanı konduğunun altını çizen Dr. Ermerak, “Bu nedenle bu konuda farkındalık çok önemli. Peki bu yaralanmalar neden olabilir? Yemek yerken özellikle kemik yapıda olan yiyeceklerin yenmesi, yanlışlıkla yabancı cisimlerin yutulması, şiddetli kusma ve şiddetli geğirme dahi bunlar arasında sayılabilecek nedenlerdir. En önemli nokta, yaralanma olduğu andan itibaren hastaya müdahale edilmesidir. Semptom olarak genellikle o bölgede ağrı, ateş, çarpıntı, kusma, tansiyon düşüklüğü, nefes darlığı gibi bulgular verebilmekle beraber bazen sinsi de seyredebilir. O yüzden tanıda zorluk yaşanabilir. Hastalar hazımsızlıkla çok karıştırıyorlar veya kalp krizi ile çok karışabiliyor. Aynı zamanda reflünün şiddetli ataklarıyla karışabiliyor. Hastanın da farkındalığı olmadığında, sağlık merkezine geç başvuruluyor. Bu hastalık başladığında hızlı bir şekilde kötüleşir. Hızla ateş yükselir, tansiyon düşüklüğü, bayılmaya kadar giden ciddi sonuçlara varabilir. Tanı koydurabilecek en ayırıcı semptomlardan biri, hastaların cilt altlarında hava kabarcıkları oluşmasıdır. Eğer boyunda ve üst göğüs bölgesinde cilt altında ele gelen hava kabarcıkları varsa hasta hemen bir acile başvurmalıdır. Teşhis için ise en önemli aracımız tomografi. Baryumlu pasaj grafisi dediğimiz yöntemle kesin tanıyı koyabiliyoruz.” diye konuştu.

BALIK SEZONUNDA TEDİRGİNLİK YAŞAMAMAK İÇİN

Dr. Ermerak, sözlerini şöyle noktaladı: 

“Balık sezonu da başladı, halkımız bu konuda tedirginlik yaşıyor olabilir. Dikkat etmeleri gereken şey, özellikle büyük kemik yapıdaki balıkların kılçıklarıdır. Ayrıca tavuk kemikleri, kemikli et, büyük parçalı alınan yemekler özofagusda birikip bu yırtıklara neden olabiliyor. O yüzden yemek yerken iyi çiğneyip yutulmalı. Özellikle yutma güçlüğü hikayesi olan hastalar ve sindirim sistemi problemi olanlar bu konularda çok dikkatli olmalı. Bu durum iki akciğerlerin arasında yer alan mediasten dediğimiz organda asidik içeriğin yerleşmesi nedeniyle oluşan mediastinit tablosu ve onun sonucu da ciddi sepsise yol açabiliyor. En etkili ve en uygun tedavi cerrahi ama tedavi başarısı hastanın geliş anındaki durumu, yaralanmanın büyüklüğü ile doğru orantılı değişiyor. Hasta septik bir tablo ile geldiğinde yapılacaklar ile daha erken dönemde gelen bir hastaya yapılacak müdahale elbette farklı. Ama en etkili tedavi genellikle cerrahi olarak o enfeksiyonun boşaltılması ve özofagus deliğinin cerrahi olarak onarılmasıdır.”

Bizi takip edin:

Google Play'den alın Google News Twitter
Continue Reading
Advertisement
Yorum yapmak için tıkla