Eğitim
‘Türkiye, Suriye sürecindeki vicdani duruşuyla insanlık sınavını geçti’
MİLYONLAR GERİ DÖNÜYOR AMA İNSAN HAKLARI SORUNU BİTMİŞ DEĞİL
Birleşmiş Milletler ve uluslararası kuruluşların verilerine göre, Esed rejiminin devrilmesinin ardından bir yıl içinde 1 milyondan fazla Suriyelinin Türkiye ve komşu ülkelerden Suriyeye geri döndüğünü belirten Prof. Dr. Ömerustaoğlu, “Rakamlar, tarihte eşi az görülür bir geri dönüş dalgasına işaret ediyor. Bu yeni bir umut doğurdu ancak Suriyede insan hakları meselesinin çözüldüğü anlamına gelmiyor. Asıl belirleyici olan dönüşün kendisi değil, insanların nasıl bir hayata döndüğüdür” dedi.
TÜRKİYE, KRİZİN EN AĞIR İNSANİ YÜKÜNÜ TAŞIYAN ÜLKELERİN BAŞINDA GELİYOR
Türkiyenin 13 yılı aşkın süredir dünyanın en fazla mülteci barındıran ülkesi olarak tarihi bir sorumluluk üstlendiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ömerustaoğlu, “Türkiye, milyonlarca Suriyeliye yalnızca sınırlarını açmakla kalmadı; sağlık, eğitim, barınma ve sosyal hizmetler alanında da son derece ağır bir insani yükü tek başına omuzladı. Bugün geri dönüş sürecinde de Türkiye, hem gönüllülük ilkesini hem de insan onurunu esas alan yaklaşımıyla uluslararası hukuk ve insan hakları açısından örnek bir çizgide duruyor. Bu tablo, yalnızca bir göç politikası değil; güçlü bir insan hakları ve vicdan duruşudur. Türkiye, Suriyedeki vicdani duruşuyla insanlık sınavını geçmiştir” diye konuştu.
İNSAN HAKLARI, AYNI ZAMANDA BİR BÜTÇE VE ÖNCELİK MESELESİDİR
İnsan haklarının yalnızca hukuki bir kavram olmadığını, aynı zamanda çok somut bir bütçe ve önceliklendirme sorunu olduğunu belirten Prof. Dr. Ömerustaoğlu, “Elektrik, temiz su, okul, hastane ve güvenli ulaşım olmadan geri dönen insanların onurlu yaşam hakkından tam anlamıyla söz edemeyiz. Bu konuda dünya ülkelerinin destek olması bir zaruriyettir” dedi.
ZORAKİ DÖNÜŞLER ULUSLARARASI HUKUKA VE İNSAN HAKLARINA AYKIRIDIR
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü bağlamında uyarılarda bulunan Prof. Dr. Ömerustaoğlu, “Mültecilerin geri dönüşü, tam bilgiye dayalı, baskıdan uzak, gönüllü ve güvenli olmadıkça insan hakları açısından meşru ve kalıcı bir çözüm sayılmaz. Ekonomik baskıyla, hukuki belirsizlikle ya da güvensizlik ortamıyla gerçekleşen zoraki dönüşler, uluslararası hukukun ruhuna ve insan haklarına açıkça aykırıdır” ifadelerini kullandı.
EĞİTİM HAKKI, BARIŞIN VE GELECEĞİN ANAHTARIDIR
Bir eğitim bilimci olarak özellikle eğitim hakkına dikkat çeken Prof. Dr. Ömerustaoğlu, savaş ve göç nedeniyle kesintiye uğrayan kuşakların Suriyenin geleceği açısından kritik önem taşıdığını belirterek, “Yıllardır süren çatışma ve zorunlu göç süreci, birkaç kuşağın eğitimini kesintiye uğrattı. Bugün her çocuğun yalnızca barınma değil, eğitime erişim hakkı da güvence altına alınmalıdır. Eğitim hakkı, aynı zamanda insan haklarının ve barış kültürünün yeniden inşasının da temelidir. Savaşın bitmesi yetmez; esas olan, insan haklarını kalıcı biçimde ayağa kaldırabilmektir” diye konuştu.