Sosyal medyada bizi takip edin

Politika

Suat Kılıç: Cumhurbaşkanımız Gazze’nin bir gayrimenkul değil vatan olduğunu Trump’a hatırlatacaktır

Yayınlanma tarihi:

Güncelleme:

Son gelişmeleri kaçırmamak için Google News sayfamızı takip edin. Butona tıkladıktan sonra açılan sayfanın sağ üst tarafında yer alan yıldızlı "Takip Et" simgesine dokunmanız yeterlidir. Takip Et

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, Genel Başkan Fatih Erbakan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Kılıç, konuşmasında, “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Filistin gündemiyle toplandı. İki yıldır kesintisiz devam eden soykırım süresince en ciddi, en kararlı küresel tutum Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda sağlandı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda en kararlı, en ciddi küresel tutum sağlandı. Ancak alınan tüm kararlı adımlar ABDnin vetosuna Trumpın dünya liderlerini küstahça aşağıladığı toplantılara maalesef takıldı. İngiltere ve Fransanın da aralarında olduğu 10 yeni ülkenin daha Filistin devletini tanıması doğrusu değerlidir. Anlamlıdır, önemlidir. Büyük de bir kazançtır. Ancak Filistin devletini Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda tanıyan ülkelerin sayısı 160’a yaklaşmış olmasına rağmen alınan kararların atılan adımların hala ABD tarafından veto edilmesi, yok sayılması Filistin devleti yokmuş gibi davranılması da tarihe düşülen bir nottur. İsrail yanlısı bu siyonist tutumun arkasındaki isim elbette ki ABD Başkanı Donald Trumptır” diye konuştu.

Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sayın Cumhurbaşkanımız bugün Filistin için olan mücadelesine rağmen Filistinle ilgili her olumlu adımı durduran İsraili katliama kışkırtan Gazze’yi bir gayrimenkul projesi olarak tanımlayan ABD Başkanı Trumpla görüşecek. Bugün sayın Cumhurbaşkanımız Trumpla görüşecek, soykırımın hamisi Netanyahunun suç ortağı Trump. Umulur ki sayın Cumhurbaşkanımız Trumpın savaş suçlarını yüzüne vuracaktır. Umulur ki sayın Cumhurbaşkanımız Gazzenin bir gayrimenkul değil vatan olduğunu Trumpa hatırlatacaktır. Savaş suçlarını yüzüne vuracaktır. İsrailin devleti cinayet şebekesi Netanyahunun yaptıklarının da meşru müdafaa değil soykırım olduğunu Beyaz Sarayda haykıracaktır. Bir kere daha söylüyoruz. Gazze için alınacak en radikal kararlarda atılacak en sert adımlarda devletimizin ve hükümetimizin yanında olacağız. Gazze için alınacak en radikal kararlarda, atılacak en sert adımlarda devletimizin ve hükümetimizin yanındayız. Sayın Cumhurbaşkanı Beyaz Saraydaki görüşmeye girerken bizim bu açık desteğimizi de arkasına almış olarak girecektir. Meselenin başından beri olduğu gibi söz konusu Gazze olduğunda gerisi teferruattır diyebilen bir siyasi hareketiz. ABDnin küstahlıkta sınır tanımayan devlet başkanlarını aşağılayan hadsiz ve edepsiz Dışişleri Bakanı Marco Rubioyu da edep ve terbiyeye davet ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın da aralarında bulunduğu dünya liderlerini adeta Donald Trumptan randevu almak için yalvaran kişiler olarak tanımlaması kabul edilemez. Bu küstahlığı, bu edepsizliği, bu aşağılık yaklaşımı reddediyoruz. Devlet ahlakından yoksun bu Siyonist köleye buradan sesleniyoruz. Zalimler için yaşasın cehennem. Elbette ki Netanyahunun Gazzede işlediği cinayetlerin uluslararası hukuk nezdinde hesabı sorulacaktır. Ve o hesap sorulurken Marco Rubio gibi zalimler de payına düşeni mutlaka alacaktır. Hem dünyada hem öteki dünyada.”

Kılıç, “Merkez Yürütme Kurulu’muzda hemen hemen her toplantımızda ele alınan bir konuyu 1 Ekimde Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılmasıyla birlikte daha fazla gündemde tutmaya gayret edeceğiz. Konu başlığı kadın cinayetleri. Türkiyede maalesef kadın cinayetlerinin önüne geçilemiyor. Bu konu bir kangren haline geldi. Kanayan yaramızdı, kangrenimiz oldu. Kadın cinayetleri önlenmelidir. Kadın cinayetlerinin önlenmesi konusunda hukukun alacağı önlemler olduğu gibi İçişleri Bakanlığının alacağı önlemler de vardır. Aile Bakanlığının alacağı önlemler de vardır. Eğitim Bakanlığının alacağı önlemler de vardır. Bu bağlamda topyekûn bir seferberlik ilan edilmelidir. Her gün ülkemizde birden fazla kadının aile bireyleri tarafından ağırlıklı olarak katledilmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bu hakikat göz ardı edilemez. Devlet bu konuda tedbirlerini almakla mükelleftir. Kadınlarını koruyamayan bir toplumun geleceğini koruyabilmesi mümkün değildir. Toplum, devlet, yargı, kolluk hep birlikte seferber olmalı ve cemiyetin kadınlarını her türlü saldırıdan korumalıdır. Önlemler alınmalıdır. Gerekirse cezalar ağırlaştırılmalıdır. Eşine, nişanlısına veya herhangi bir aile bireyine şiddet uygulayan bir tutuklu bir hükümlü kısa bir süre sonra cezası infaz edildi ya da iyi halden istifade etti denilerek elini kolunu sallaya sallaya yeniden topluma karışmamalıdır. Bu bağlamdaki bir diğer konu çocukların cinayetlere hedef olmasıdır. 14, 15, 16 yaşındaki gencecik çocuklar ya okul yolunda ya spor yolunda çetelerin saldırısına maruz kalmakta ve hadiseler birçok yerde ölümle sonuçlanmaktadır. Sokak çeteleriyle mücadele etmesi gereken hem Adalet hem İçişleri Bakanlıklarıdır. Çocukların ceza indirimlerinden yararlanıyor olmasından dolayı kullanılmasına zemin bırakılmamalıdır. Kimi cinayet şebekeleri, kimi de uyuşturucu çeteleri, çocukları maalesef kendi cinayetlerine, suçlarına, cinnetlerine ve çıkarlarına alet etmektedir. Evlatlarımıza sahip çıkamazsak geleceğimizi koruyamayız” dedi.

Kılıç, DEM Parti’nin, TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın dinlemesi gerektiği açıklamalarına ilişkin, şunları söyledi:

“Gelemez. Gelemeyeceğini kendileri de biliyorlar esasında. Onların ifadesiyle kullandığınız sayın tabirini biliyorum. Sayın tabirini onların ifadesi. Öyle olduğu için kullandınız. Tutanaklarda da zaten var. Doğrusu terörist başından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sayın diye söz edilmesini de biz içimize sindiremiyoruz, kabul etmiyoruz. Görüşleri önemli midir? Görüşleri önemlidir onda problem yok. Onda olup da DEM Partililerde olmayan bir görüşü de zaten mevcut değildir. DEM Partililer kendisini ziyaret etmektedir. DEM Partisinden isteyen herkese kendisine görüş izni verilmektedir. Bahsettikleri gibi bir izolasyon, bir tecrit, mevzubahis değildir. Bu sürecin başında Öcalan Türkiye Büyük Millet Meclisine gelsin konuşsun dediler. Sürecin ortasında Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir heyet gitsin Öcalan’ı dinlesin dediler. Sürecin sonuna doğru geliyoruz. Komisyon çalışmalarında ortanın ilerisine geçtik. Sürecin sonuna doğru yeniden terörist başı Abdullah Öcalan Türkiye Büyük Millet Meclisine gelsin demenin bir manası yoktur. Hükümlü, müebbete mahkûm, bir terör ele başını Türkiye Büyük Millet Meclisinin meşru yasal muhatabı haline getirmek doğru değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi millet iradesinin tecelligahıdır. Eğer illa terörist başının görüşlerine hangi konuda ne düşündüğüne ihtiyaç duyuluyorsa DEM Parti milletvekilleri zaten gidip görüşüyorlar. Devlet adına da görüşmeler zaten senelerdir yapılıyor. Bunu bilmeyen yok. MİT de bu görüşmeleri yapıyor. Devlet de bu görüşmelerin bir boyutunda var. Yani devletin soracağı bir soru varsa devlet yetkilileri doğrudan gidip sorabilirler. Yeri belli adresi belli. DEM Partililerin merak ettiği bir şeyler varsa onlarda gidip sorabilirler. Biz hep şunu dedik. Kürt vatandaşlarımızın tek yasal temsilcisi DEM Parti değildir. Kürt vatandaşlarımız Yeniden Refah Partisine de oy vermektedir. AK Partiye de oy vermektedir. CHPye de oy vermektedir. Bu anlamda hepimiz Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi durumundayız. Ama DEM Parti kendisinde bu konuda daha ileri bir ehliyet hissediyorsa gider, sorar, öğrenir, gelir komisyonda bunu ifade eder. İlla bu süreci getirip getirip ‘terörist başı Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmelidir, getirilmelidir, burada konuşmalıdır’ noktasına kitlemek doğru bir tavır değildir. Bu süreci çözümsüzlüğe mahkûm etmektir. Bu çözüm aramamak kaos aramaktır. İşi içinden çıkılmaz hale getirmektir. DEM Partililer böyle bir çağrı yapacaklarına PKK fesih kararı aldığı gibi YPGde fesih kararı almalıdır. SDGde fesih kararı almalıdır. PJAK’da fesih kararı almalıdır. Deseler daha hayırlı, daha doğru bir iş yapmış olurlar. Sorunun çözülmesine evet elbette ki varız ama terörist başının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından muhatap alınmasında yokuz. Bu kadar net.”

Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
Continue Reading
Reklam