EYT
Staj mağduru EYT’lile bir kötü haber daha!
Emeklilikte yaşa takılanlar ile staj ve çıraklık sigortası mağdurları bugün de Meclis gündemindeydi. CHP grubu staj ve çıraklık sigortası mağdurları ile ilgili araştırma önergesi verdi. Önergenin gündeme alınması genel kurulda yapılan görüşmelerin ardından iktidar bloğunun oylarıyla reddedildi.
CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir ve arkadaşları tarafından, staj sigortası mağdurlarının staj ve çıraklığın uzun vadeli sigorta kollarına başlangıç sayılmaması ve bu sürelerin sigortalılık borçlanma kapsamına dâhil edilmemesinin araştırılması amacıyla 26 Ekim 2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdiği Meclis araştırması önergesinin genel kurul gündemindeydi.
Önergenin gündeme alınıp alınmamasına ilişkin görüşmeler bugün yapıldı ve önergenin gündeme alınması AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi.
Önergenin öngörüşmeleri sırasında ilk sözü önerge sahibi CHP İstanbul Mİlletvekili Sibel Özdemir aldı.
Staj ve çıraklıkta geçen sürelerin emeklilik hesaplarına dâhil edilmemesinin ülke gündeminde olduğunu ve bu konuda birçok vatandaşın talebi olduğunu söyleyen Özdemir, şöyle konuştu:
“Çözüm bekleyen öncelikli bir konudur bu alan. Meslek lisesi, üniversite ve çıraklık okullarında eğitim alan vatandaşlarımızın staj sigortaları emeklilik hesaplarına dâhil edilmemekte, bu nedenle de ciddi mağduriyetler yaşamaktadırlar. Söz konusu mağduriyetlerin giderilmesine yönelik olarak farklı dönemlerde Çalışma Bakanlığı, görev alan belli bakanlıklar tarafından açıklamalar yapılmış ama bu konuda gerçekten vatandaşlarımızın çözüm taleplerinin sonuçlanmadığını görüyoruz. Şöyle ki: Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na baktığımız zaman aday çırak, çırak veya bu işletmelerdeki mesleki eğitim gören öğrenciler ya da üniversitede ya da çıraklık eğitimini alırken çalıştıklarında iş kazası, meslek kazası gibi sigortaları yapılıyor. Yani işe başladıkları gün aynı zamanda sağlık sigortası da oluyorlar, ya, böyle bir hakları var. Ama diğer taraftan, başka malullük, yaşlılık, ölüm sigortalarının uygulamalarında sigortalılık süresi yine ilk defa işe başladığı gün olarak kabul ediliyor ama çıraklık ve staj yapanlar için bu kural maalesef geçerli değil, böyle bir adaletsizlik var.
Şöyle bir sorun da var: Staj ve çıraklıkta geçen süreler emeklilik hesaplarına dâhil edilmediği gibi sigorta başlangıcı olarak da sayılmıyor ve prim gün sayılarına da eklenmiyor. Bütün bu aşamaları kamu idaresinin gözetiminde, işte resmî olarak stajlarını… Hatta zorunlulukları var böyle ama emeklilik hesabına dâhil edilmemesi gerçekten bir hak ihlali olarak karşımızda duruyor.
Evet, değerli milletvekilleri, şimdi, böyle staj süreleri emekliliğe dâhil edilmediği gibi… Ama şöyle bir durum da var: Mesela bazı meslek grupları için kanunen haklar var, bu da Anayasa’nın eşitlik ilkesine karşı bir aykırı durum ortaya çıkarıyor, bir adaletsizlik ortaya çıkarıyor. İşte çok doğru şekilde er, erbaşlar için onların görev altındaki dönemleri sayılıyor. Yine çok doğru şekilde, sigortalı olmaksızın doktora eğitimini yapan ya da tıpta uzmanlık eğitimini yapınlar için bu hak verilmiş. İşte, sigortalı olmaksızın avukatlık stajını yapanlar için geriye doğru borçlanma yapabilmeleri, işte o borçlanılan gün sayısını geriye doğru işletebilmeleri, bunlar var. Ancak meslek lisesi, üniversite, çıraklık okullarında zorunlu olarak staj yapanlar için uzun vadeli sigorta başlangıcı olarak bu süre kabul edilmiyor. Şimdi, aynı iş yerinde beraber çalışıyorlar, bir işçi böyle bir sigortalı olarak çalışırken işte stajyer ve çıraklar için böyle bir ayrımcılık yapılıyor. Yani aynı işi yapıyorlar ama emeklilik sürelerinde gün anlamında adaletsizlik var.
Ben şuraya da vurgu yapmak istiyorum bir akademisyen, eğitmen olarak: Mesleki eğitim çok önemli, gerçekten bizim ülkemiz açısından da bu konuda ciddi çalışmalar maalesef yapamadık. Değişen koşullar ve mesleki eğitimin öne çıkması, genç işsizlik sorunumuz var. Bu anlamda, bu meslek liselerinin ya da bu okulda okuyan öğrencilerin, bu stajyerlerin emeklilik konusundaki bu haklarının sağlanması noktasında da bir düzenlemeye, iyileştirmeye ihtiyaç var. Maalesef, bu siyasi iktidar, bu anlamda, yeteri kadar bu alana yatırım yapamadı ve gerçekten ciddi anlamda… Bakın, rakamlara baktığımız zaman değerli milletvekilleri, ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı, bugün Avrupa ülkeleri arasında 1’inciyiz. Hani, o övündüğümüz, dünya ekonomileri içinde olduğumuz ülkeler, OECD ülkeleri arasında da 2’nci sıradayız. 15-24 yaş arasında yaklaşık 3 milyon gencimiz işsiz; ne eğitimde ne istihdamda. Zaten genç işsizlik rakamı da 4 milyona ulaşmış durumda. Ve nitelikli bir ara eleman ihtiyacı da varken, bu okulları teşvik etmek anlamında da ciddi bir düzenleme olacaktır bu çalışma. İşte, bildiğiniz, o adaletsiz “EYT sistemi” dediğimiz emeklilikte yaşa takılanlar gibi bunu da ötelemeyelim, bir an evvel bir çalışma yapalım, bütün bu sorunları araştıralım, bütün bu engelleri ortadan kaldıralım ve Meclis olarak gerçekten teknik eğitime teşvik etmek anlamında bir araştırma önergesi verdik biz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu vatandaşlarımızın mağduriyetini Meclis gündemine taşıyarak. Ben kanun teklifi de verdim ayrıca grubumuz adına. Bizim isteğimiz bu önergemize destek vermeniz ve bu soruna ortadan kaldırmanız.”
Özdemir’in ardından söz alan İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu da şunları söyledi:
“Öğrencilikte staj, meslek liseleri başta olmak üzere teorik eğitim uygulaması olması bakımından son derece önemlidir. Plansız, programsız AK PARTİ Hükûmeti, burada da vatandaşları mağdur etmektedir. Öğrenciler staj yapacakları yer aramakta ve yaz boyunca pek çoğumuzu aramaktadır ve sizleri de aramıştır. Eğer ki Hükûmet, öğrencilere staj vermeyecekse okul açmak neye yarar. AK PARTİ felsefesine göre önemli değil, aileler ve çocuklar eğitim yapıyormuş gibi davransınlar, kalite önemli değil. Hâlbuki, pratik öğrenci eğitimi teorik eğitim kadar önemli hatta bazı bazı ondan daha da ileridir. Staj gören öğrenciler getir götür işleriyle uğraştırılmakta hele ki başlarında onları takip edecek eğitimciler yoksa zamanları tümden boşa geçmektedir. Staj veren kurumların verecekleri stajyerlik eğitimi onların “primer” işlevleri kadar önemlidir. Kurumların yeterli eğitim verebilmeleri için gerekli tedbirler alınmalıdır. Disiplinli ve doyurucu pratik öğrenci eğitimi, öğrencilerin yaptıkları işten zevk almaları, hoşlarına gitmeleri kadar yetiştikleri vakit, işe başladıkları vakit de iş hayatında onların başarılı olmalarıyla çok yakından ilgilidir.
5510 sayılı Kanun’la sigortalılığın başlangıcı; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasının başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Stajyerler için ise staj başlangıcı malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasının başlangıcı olarak kabul edilmemekte ve kanunun sağladığı haktan yararlanamamaktadırlar. Staj, sigortalılığa başlangıç olarak sayılmakta, prim günleri sayılmamakta ve prim günlerine eklenmemektedir, şahsın emeklilik süresi uzamaktadır. Tüm aşamaları belge altında olan staj periyodunun emekliliğe dâhil edilmemesi bir haksızlıktır. Bunun yanında devlet, bazı meslek grupları için stajda geçen süreyi emeklilik süresine dâhil etmekte, bazılarını dâhil etmemektedir. Bu anayasal bir eşitsizliktir, Anayasa’ya aykırı bir durumdur. Konunun yalnızca sigortalılığa, emekliliğe dâhil edilip edilmesi bakımından değil, stajyerlik periyodunun tümden elden geçirilmesi, bunun yararlı ve etkili hâle getirilmesi için konuyla ilgili bir Meclis araştırması başlatılması son derece yerindedir; bir haksızlığı öğrenecektir, önleyecektir ve çocuklarımız, staj görenler, hak ettikleri yere gelecektir.”
HDP Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç da şunları dile getirdi:
“… staj sigortası mağdurlarının sorunu Türkiye’de az konuşulan ama oldukça önemli bir sorun. Meslek lisesi, üniversite, çıraklık okullarında eğitim alan emekçilerin staj sigortaları emekliliklerine hesaplanmıyor ama stajyerler çok büyük sorunlar yaşıyor. Çoğu zaman ağır sömürü koşulları altında insanlık dışı çalışma ve barınma koşullarında çalışıyorlar; sürekli aşağılanıyor, hakarete maruz kalıyor, dalga geçiliyor ve mobbinge maruz kalıyorlar. İş tanımı dışında işler yaptırılıyor, özel hizmetçi muamelesi görüyorlar; en ufak bir itirazda bulunamıyorlar çünkü not kırma, staj yapma gibi tehditlerle karşı karşıya kalıyorlar.
Okul ve sanayi kurumlarının iş birliği sonucu her yıl on binlerce stajyer işçi fabrikalarda farklı işletmelerde zorunlu olarak çalışıyor. Kılıf, işçiye… Kalifiye bir işçi yetiştirmek -tabii ki bu çok önemli- bir ihtiyaçtır, her alanda öğrenebilmek için deneyimli insanların eğitiminden geçmek oldukça önemlidir ama buradaki kılıfa dikkat çekmek istiyorum. Her sene on binlerce insanı neredeyse bedavaya çalıştırarak emekleri üzerinden para kazanılıyor, emekleri üzerinde bir tahakküm kuruluyor ve çok açık, genç işçilerin emekleri sömürülüyor. Stajyerler şuna mahkûm ediliyor: “Sen stajyersin, başına ne gelirse gelsin katlanmalısın, emeğinin karşılığını almadığını düşünme, sen burada meslek öğreniyorsun, kendine gelecek kuruyorsun, geleceğini düşünüyorsan hangi zorlukla karşılaşırsan karşılaş, görmezden gel.” diyorlar ve iş yerine stajyer kabul eden işveren, öğrencinin iş eğitimiyle ilgili ilgilenmekle görevliyken bir yandan kimi bunu asgari düzeyde yapmakla beraber ama aslolan işçinin emeğini sömürerek “Ben senin notunu kırarım.” demesiyle onları elinin altında çalıştırmaktır.
Stajyerlerin elbette haklarını savunmak burada oldukça önemli ve kıymetli ve şunu söylemek durumundayız: Stajyerler birer emekçidir. Kapitalist sistemin sömürü çarkında ne stajyerin ne işçinin, emekçinin sömürüsünü tamamen ortadan kaldırma ihtimalimiz yoktur, bu sistem komple değişmelidir.
Bu önergede stajyerleri biraz rahatlatacak olan önemli bir talep var. Meslek lisesi, üniversite çıraklık okullarında eğitim alan emekçilerin staj sigortalarının emekliliklerine hesaplanması talep ediliyor. Staj sigortası mağdurlarının mağduriyetinin giderilmesi için bu önergeye bizler Halkların Demokratik Partisi olarak “evet” oyu kullanacağımızı ifade ediyoruz.”
Görüşmelerde son sözü AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yegin aldı. Yegin, şunları söyledi:
“… sosyal güvenlik alanına ilişkin gerçekten çok farklı her bir siyasetçinin, muhalefetin, iktidarın, siyasetle uğraşan herkesin karşılamak isteyeceği çok fazla çok yönlü talepler var. Doğumun sigortalılık başlangıcı sayılmasından tutun da doğum sayısı kadar sigortaya prim verilmesinden -ki bunların içerisinde karşılananlar da var- EYT’ye kadar, tarım ve hayvancılıkla uğraşanlara prim ödemesi yapılmasından tutunuz da -ne bileyim- ev hanımlarına bir sigorta güvencesi sağlayacak bir ödemenin devlet tarafından yapılmasına kadar korkunç sayıda, çok fazla sayıda talepler var.
Her bir siyasetçi -burada ayrım yapmadan söylüyorum- siyaset yaparken ister ki vatandaş ne talep ediyorsa, vatandaş ne istiyorsa -ki hayatında bir karşılığı vardır ki istiyordur; o talebin hayatta omuzdan indireceği, azaltacağı bir yük vardır ki istiyordur- bunu karşılayalım hep beraber. Herkes bunu ister ancak sorumlu siyaset anlayışı, yönetici siyaset anlayışı bu taleplerin mevcut toplam, bütün içerisinde karşılanabilirliği ve bu karşılanan taleplerin sürdürülebilirliğiyle ilgili bir tasarım, bir öngörü ve bir sorumluluk içerisinde hareket etmek zorundadır.
O yüzden, bu ve benzeri konularda -lütfen, beni hoş görün- muhalefet için konuşmak, çok büyük büyük konuşmalar yapmak kolaydır ama iktidarın, iktidarı temsil edenlerin çok büyük bir sorumluluk içerisinde ve büyük bir hassasiyet içerisinde ve bu tarz meselelerde bir çözüm ortamı oluşmadan, talebi karşılayacak bir ortam oluşmadan konuşacağı her cümleyi çok hesap ederek, çok dikkatli, umutları suistimal etmeyecek bir hassasiyetle, insanların mağduriyetlerinin veya beklentilerinin siyasette bir malzeme edilmesine dönük bir ortamdan kaçınacak bir hassasiyetle konuşması gerekir.
Efendim, bu talebin farkındayız; bu talebin, iktidarı-muhalefeti hepimiz farkındayız ve bunun vatandaşlarımız tarafından zaman zaman gündem edildiğinin farkındayız. EYT’ye ilişkin birtakım tartışmaların ve arayışların yapıldığı süreçte “Acaba bu sürecin içerisine bu dâhil edilebilir mi?” talebinin olduğunun ve bu talebin sadece o, geçen dönemlere ilişkin bir askerlik borçlanması gibi bir borçlanmadan ibaret olmayıp bunun aynı zamanda sigortalılık başlangıcını herkesin önemsediği tarih olan Eylül 1999 öncesine götürebilir mi yani…”
Yegin’in konuşması ilave süre verilmemesi nedeniyle bu şekilde sona erdi.
Konuşmaların ardından önerge milletvekillerin oylarına sunuldu. Yapılan oylamada önerge reddedildi.