Sosyal medyada bizi takip edin

Dünya

Sağlık Bakanı Memişoğlu 5’inci Sağlık Bakanları Toplantısı’ndaki panelde konuştu

Yayınlanma tarihi:

Güncelleme:

Son gelişmeleri kaçırmamak için Google News sayfamızı takip edin. Butona tıkladıktan sonra açılan sayfanın sağ üst tarafında yer alan yıldızlı "Takip Et" simgesine dokunmanız yeterlidir. Takip Et

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Kazakistan programının ikinci gününde sabah saatlerinde yaptığı ikili görüşmelerin ardından Türk Devletleri Teşkilatı Sağlık Bakanları Oturumuna katıldı. Bakan Memişoğlu, oturumun açılışında katılımcılara hitap etti. TDT Sağlık Bakanları Oturumunda; ‘2025-2026 Eylem Planı’ onaylandı, katılımcı ülkeler arasında ‘Ortak Bakanlar Deklarasyonu’ imzalandı ve katılımcı ülkeler arasında mutabakat zabıtları imzalandı. Deklarasyonu, Türkiye Cumhuriyeti adına Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu imzaladı. Üç konuda mutabakat zabıtları imzalandı: Acil Sağlık Hizmetleri Konulu Mutabakat Zaptı, Bı̇yogüvenlı̇k Alanında İş Birliğine İlişkin Mutabakat Zaptı, Tıp Eğitimi ve Bilimi Alanında İş Birliğine İlişkin Mutabakat Zaptı. Oturumun sonunda aile fotoğrafı çekildi.

Sağlık Bakanı Memişoğlu, programına Kazakistan İlaç ve Tıbbi Ekipman Sergisi ziyareti ile devam etti. Öğleden sonra, “Türk Devletleri Teşkilatı Ülkelerinde Sağlık Alanına Yatırım Çekme ve Teşvik” konulu panele katılan Memişoğlu, burada bir konuşma yaptı.

‘KENDİ KENDİNE YETEBİLİR SAĞLIK SİSTEMLERİ KURMAMIZ LAZIM’

Bakan Memişoğlu konuşmasında, “Biz Türkiye olarak son 20 yılda esasında sağlıkta büyük bir değişim süreci yaşadık. Bu değişim sürecini yaşarken de özellikle ulaşılabilir sağlık sistemini kurmaya çalıştık. Çünkü 2002 yılında bizler, bu dönüşümden önce her bir vatandaşımız yılda sadece iki kez sağlık sisteminden hizmet alabiliyordu, şu anda her bir vatandaşımız 11’in üzerinde sağlık hizmeti alabiliyor ve bunu tamamen sağlık güvencesi kapsamında yapabilir hâle gelmiş durumda. Bunun yanında bugün 3-4 milyar doları rahatlıkla bulan bir sağlık turizmini başarabilir hale geldik. Peki, bunu yaparken nasıl bir yapılanmaya gittik ve ne yaptık? Sadece kamu eliyle bunu yönetme şansınız yok. Bir girişimcinin de olması, risk sermayesinin olması gerek, onu düşündük. İkincisi insan faktörünün çok önemli olduğunu ve bu insan faktörünün eğitiminin kalitesinin çok iyi hâle gelmesi gerektiğini biliyoruz. Türkiye’de özellikle hekim grubu, Türkiye’nin en çalışkan, en hedef odaklı, en zeki insanlarından oluşan, Türkiye’deki esasında en zeki insanların çalıştığı grup. Bu bizim büyük avantajımız oldu. Bunun yanında sağlıkla ilgili yıllardan beri tecrübeyle bu grubu da aktive etmeye başladık. Neyle? Bunun esasında performansa dayalı ödeme sistemi getirdik. Fazla çalışanını çalışmayanı ayırdık esasında sistemimizde. Ve bunların hepsini de daha başlangıçtan itibaren standardize ettik. Ödeme sisteminden tanı yöntemlerine, tedavi yöntemlerine bunların faturalandırmasına kadar her şeyi elektronik sisteme taşıdık. Kontrol edebilir ve yönetilebilir hale getirdik. Daha sonra da özel sektörü özellikle yatırıma teşvik ederek kamu özel ortaklıklarla, şehir hastaneleri gibi veya ilaç sektörünün teşviki gibi uygulamalarla esasında sağlık sektörünü kendine neredeyse yetebilir hale getirdik, özellikle hizmet tarafında. Şimdi Covid-19’dan sonra dünya bunu esasında fark etmeye başladı. Kendi kendine yetebilir sağlık sistemleri kurmamız lazım. Ve acil durumlarda bunun müdahale edilip koordine şekilde birlikte çalışabilmesi lazım. Ben demin toplantıda söyledim; esasında Türk Devletleri Teşkilatı hepimiz için bir şans. Çünkü bizim birlikte hareket etmemiz, birlikte bu işleri yönetebilmemiz, 250 milyona yaklaşmış bu devletlerin ve milletin, tek bir millet olarak düşündüğümüz topluluğun sağlık sistemini kendi kendine yönetebilir hale getirmemiz lazım. Bunun için yaşadığımız tecrübeleri bütün üye ülkelerle paylaşmaya hazırız, desteğe de hazırız. Bunu sadece ekonomik ve finansal olarak düşünmemek lazım. Bunu insani olarak düşünmek lazım, sosyal olarak düşünmek lazım. Çünkü bugün insanların mutluluğunun en önemli sebebi sağlığı. Yüzde 75-80 oranında insanlar mutluluğu sağlıkla eşleştiriyorlar. Yani bugün sağlığınız yoksa, sağlıkla ilgili bir sıkıntınız varsa istediğiniz kadar zengin olabilirsiniz, istediğiniz kadar makamınız olsun ama sağlığınız yoksa mutlu değilsiniz. Fakir olursanız mutlu olabilirsiniz veya bir makamda oturmuyorsanız yine mutlu olabilirsiniz, köyde yaşayan insanlar da mutlu olabilir ama sağlığı olmayan bir insan mutlu olamaz. Onun için bizler yöneticiler, en önemli şey insanların sağlıklı kalmasını sağlamak veya sağlığını temin edecek imkanları vermektir. Ve bunu zengin, fakir veya makamı var makamı yok diye ayırmadan insan olduğu için vermemiz gerekir. Onun için biz bu 250 milyonluk kendi aynı kandan gelmiş, aynı yerden gelmiş insanların sağlığını öncelikli olarak düşünüyoruz. Onun için elde ettiğimiz bütün tecrübeleri paylaşmaya hazırız” ifadelerini kullandı.

‘TEMEL SAĞLIK SİSTEMİMİZİ AİLE HEKİMLİĞİ İLE GÜÇLENDİRDİK’

Sağlık Bakanı Memişoğlu, konuşmasında aile hekimliği uygulamasına değinerek, “Bunun yanında, biz sağlığın ulaşılabilirliğinin yanında özellikle temel sağlık, koruyucu sağlık sistemimizi aile hekimliği ile güçlendirmiş durumdayız. Bunu nasıl yaptık? 1960’ların sonunda esasında bölge bazlı sağlık sisteminden 2008-2009’larda toplum bazlı, nüfus bazlı, kişi bazlı sağlık sistemine geçtik ve bunu aile hekimliği ile yaptık. Böylece her bir vatandaşımızın kendisinin primer hekimini tespit ettik ve onunla hekimi eşleştirdik. Böylece sadece koruyucuyu değil, aynı zamanda önleyiciyi de yapmaya çalıştık. Ne gibi? Anne çocuk sağlığını, bebeklerimizi -daha hamile kalındığından itibaren- bu sistemin içine dahil ederek takiplerini sağlattık ve böylece esasında hem anne ölümlerinde hem de bebek ölümlerinde, enfeksiyon oranlarında aynı zamanda toplumun sağlık kültürünün artması konusunda büyük bir yol katettik” dedi.

‘BİRLİKTE HAREKET EDERSEK SAĞLIKLA İLGİLİ ÇOK ÖNEMLİ YOL KATEDERİZ’

Bakan Memişoğlu Türk toplumlarının güçlü bir yapı oluşturması gerektiğinin altını çizerek, “Şimdi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yeni bir politika oluşturuyoruz; Sağlıklı Türkiye Yüzyılı diyoruz. Bu hedefimizde ne var? Koruyan, geliştiren ve üreten sağlık sistemini oluşturacağız dedik. Neden dedik? Çünkü siz üretmezseniz, siz bilgiyi, fikri üretecek bir model geliştirmezseniz bugün dünyada sağlıkla ilgili kendi kendinizi yönetemezsiniz. O nedenle biz Türk toplumları olarak kendi kendimize yeterli üretim ve teknolojiyi sağlamak durumundayız. Bugün dünya globalizmden bölgesel kutuplara dönüşüyor. Bu dönüşmeyi biz Türk toplumları olarak bir araya getirip bizim güçlü bir yapıya dönüştürmemiz gerekir. Bu fırsat hepimizin önünde duruyor. Onun için Türk toplumları olarak bu fırsattan hep beraber yararlanmamız gerekir. Birbirimizin güçlerini birleştirip birlikte hareket edersek bu işin sonunda sağlıkla ilgili çok önemli yol katederiz” diye konuştu.

‘SAĞLIĞIN SENİ BENİ YOK BİZİ OLMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM’

Bakan Memişoğlu, sağlığın, insan gücünün fazla olduğu, yönetsel kabiliyetlerin iyi olması gereken bir yer olduğunu vurgulayarak, “Biz şu anda özellikle nadir hastalıklardan genoma kadar, moleküler tedavilerden CRISPR tedavilerine kadar, kanser tedavilerinden mRNA aşılarına kadar her türlü teknolojik gelişim için ‘fikirden ürüne’ diye bir model geliştirmeye başladık. Bu modelde ne var? Hepiniz sektördesiniz. Bugün baktığınız zaman bilim insanları bilim üretirler, bilim söylerler. Bu bilimi eğer siz bir ticari ürüne, bir teknolojik ürüne, bunu finansal gelire dönüştürmediğiniz zaman sadece bilim olarak kalır. Bilim insanlarını da ticaretle uğraştırmamanız lazım. Bilim insanı bilimini yapacak, ticaret adamı ticaretini yapacak, bunun ekosistemini de devlet oluşturacak. Bizim ‘üçlü sarmal’ dediğimiz bir sisteme dönüşüyoruz şu anda. Bu nedir? Fikri olanın o fikrini değerlendirip ürün haline getirmek bir ekosistemle alakalı bir şeydir. Yoksa siz bunu ne yaparsanız yapın orada fikir olarak kalır veya yatırımcı nereye yatıracağını bilemediği için yanlış yönlendirilirse de o yatırım heba olur. Onun için bizlerin neye yatıracağımızı, nasıl bir sistem kuracağımızı iyi organize etmemiz lazım. Biz ülkemizde şu anda üçlü dediğimiz sarmal yapı oluşturuyoruz. Ne yapıyoruz? Teknoloji Transfer Ofisleri oluşturuyoruz hastanelerimizde. Bu Teknoloji Transfer Ofislerindeki bilgiyi, fikri hukuki olarak da ona kişinin fikri mülkiyetini koruyarak eğer işimize yarayacak bir ürün varsa buna finansal olarak destek verecek yatırımcıyı bulmaya çalışıyoruz. Aynı Şehir Hastanelerimizi yaptığımız gibi. Biz kamu özel ortaklığıyla hastanelerimizin yüzde 84’ünü yeniledik. Bugün ülkemizde 177 bin yatak var, bunun 120 bini tek kişilik, çift kişilik. İnanılmaz otel konforunda hastaneler oluşturduk ve bunun sürdürülebilirliğini sağlıyoruz şu anda. Onun için sağlık maliyetli bir iştir. Sağlık, insan gücünün fazla olduğu, yönetsel kabiliyetlerin iyi olması gereken bir yerdir. Yoksa hem paranız hem de insanınız israf olur. Onun için bunu iyi planlamanız lazım. Bunu planlamanız için de iyi bir ekosistem oluşturmanız lazım. Yani siz bir yerden bir yeri alıp da bu çok iyiymiş deyip de sisteminize adapte etmeye çalışırsanız o sizde çalışmayabilir. Siz o ekosistemi, o altyapıyı oluşturmazsanız veya o bilgiyi bilmiyorsanız, nedenini gerekçesini bilmiyorsanız, hedefini bilmiyorsanız sağlıkta hüsran yaşarsınız. Onun için biz diyoruz ki, sağlıkta bu kadar insan gücü olan, bu kadar hevesli, üstelik de bu dünya üzerinde gerçekten iyi niyetli, düzgün çalışan insanlar olarak, toplum olarak, aynı kan bağı taşıyan insanlar olarak birlikte hareket edebiliriz. Bu konuda yatırımcıyı da bilim insanını da onun sistemini kuracak yönetimi de hep beraber oluşturmamız gerektiğini düşünüyorum. Yazılı olarak söyleyeceklerimden çok sözlü olarak söyledim, kusuruma bakmayın. Ama bu çok önemli stratejik bir konudur sağlık. Sağlığın seni beni yok, bizi olması gerektiğini düşünüyorum. Onun için de burada olmaktan, Kazakistan heyetine, Sayın Bakanım başta olmak üzere Sayın Liderine teşekkür ediyoruz. Bizler aynı bağın insanlarıyız. Onun için bu konuda birlikte hareket etmeyi bilmemiz lazım. Ayrıştırmadan, ayrı kalmadan, her türlü bilgilerimizi birbirimizle paylaşıp gücümüzü iyi kullanmamız gerekir. Bizi kullanacakları değil, beraber olacaklarımızla yola çıkmamız gerekir. Çünkü maalesef sağlıkta bazen kullanılabilirsiniz. Bugün bir tedavi yönteminin 3 milyon 200 bin dolar olduğu sistemlerden bahsediyoruz, bir tedavi küründen. Eğer siz onu üretmezseniz sürdürülebilir bir sağlık sisteminiz olmaz. Üretebilmeniz için de gücümüzü birleştirmemiz gerekir diye düşünüyorum. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum” ifadelerini kullandı.

Panel sonrasında görüşmelerini sürdürecek olan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Kazakistan Cumhuriyeti Başbakanı Oljas Bektenov ile bir toplantı gerçekleştirecek. Memişoğlu, toplantının ardından Cumhuriyet Hastanesini ziyaret edecek.

Sağlık Bakanı Memişoğlu, Astana Valisi ev sahipliğinde düzenlenen akşam yemeğine katılımının ardından Türkiye Cumhuriyeti Astana Büyükelçisi Mustafa Kapucu’yu ziyaret ederek Kazakistan’daki programını tamamlayacak.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

—————————-

– Bakan Memişoğlunun konuşması

– Bakan Memişoğlunun temasları

Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
  • Sağlık Bakanı Memişoğlu 5'inci Sağlık Bakanları Toplantısı’ndaki Panelde konuştu. (DHA)

  • Sağlık Bakanı Memişoğlu 5'inci Sağlık Bakanları Toplantısı’ndaki Panelde konuştu. (DHA)

  • Sağlık Bakanı Memişoğlu 5'inci Sağlık Bakanları Toplantısı’ndaki Panelde konuştu. (DHA)

  • Sağlık Bakanı Memişoğlu 5'inci Sağlık Bakanları Toplantısı’ndaki Panelde konuştu. (DHA)

  • Sağlık Bakanı Memişoğlu 5'inci Sağlık Bakanları Toplantısı’ndaki Panelde konuştu. (DHA)

Continue Reading
Reklam
Yorum yapmak için tıkla

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir