Türkiye
Prof. Dr. Yaşar: Klasik su kullanımından vazgeçmemiz gerekiyor
İklim değişikliğinin neden olduğu yüksek sıcaklıklar, yağış azlığı ve aşırı buharlaşmanın etkileri, her geçen yıl artıyor. TÜBA Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, kuraklık ve su kaynaklarının azalmasına karşı önlem alınması gerektiğini belirterek, iklimsel değişikliklerin etkilerine karşı hazırlık yapılmadığını söyledi. Türkiyede 2020den itibaren 3 yıl boyunca La-Nina dönemi yaşandığını vurgulayan Prof. Dr. Yaşar, “Kurak bir dönem geçti. Yağışlar 2020de yüzde 12, 2021de yüzde 9, 2022de yüzde 12 eksik yağdı. 3 yıl üst üste eksik yağması çok da doğal bir durum değil. 2023te El-Nino geldi, açığı kapattı. Deniz suları olağanüstü ısındı. Deniz suyunun ısınması buharlaşmanın ve yağışların artması demek. Hepsi de gerçekleşti. Ne kadar kurak geçerse, arkadan o kadar çok şiddetli yağışlar gelir. Doğa kendini dengeler. Önemli olan kuraklığa da yağışlı döneme de hazır olabilmek. Kuraklık olduğu için barajlar boşaldı. Barajlar boş olunca hidroelektrik santraller devre dışı kaldı, biz de bütün dünyada olduğu gibi fosil enerjiye saldırdık. Bir anda kömür ve doğal gaz fiyatları arttı” dedi.
GÖLLER BÖLGESİ, ÇÖLLER BÖLGESİ OLDU
Prof. Dr. Yaşar, “Konya Ovası, obruk ovasına döndü. Bunun iklimle hiçbir alakası yok, tamamen yanlış tarım desenleri nedeniyle oldu. Türkiyenin 25 havzası var, Tarım Bakanlığının her yıl nerede, ne ekileceğini belirlemesi lazım. Çok su isteyen bitkiyi az su olan yere ekerseniz, suyu yer altından çeker. Güneyde sular, yer altından çekildi ve bütün göller kurudu. Sonuçta maalesef göller bölgesi çöller bölgesi; Konya Ovası da obruk ovası oldu. İklimleri suçluyoruz, iklimlerde suç yok. Suç bizde” diye konuştu. Prof. Dr. Yaşar, 2025 Şubat ayından önce doyurucu yağış beklemediğini söyleyerek, “Bugün-yarın yağışlar gelecek deniyor ama barajları pek hareketlendirmez. Barajları hareketlendirecek yağışları şubat ve marttan sonra bekliyorum. Normalde La-Nina dönemleri 9 ila 12 ay arası sürer. Şubattan sonra La-Nina etkisini kaybedecek, denizler ısınacak. Denizler ısındıkça buharlaşma ve yağmur artacak. Deniz suyunun çok ısınması çok fazla buharlaşma demek, çok fazla buhar demek çok fazla yağış demek” dedi.
HER YERDE, BÜTÜN BATI ANADOLUDA DA TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR
Bu yıl Batı Anadoluda az yağış olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yaşar, “İstanbulda barajlar, haziranda yüzde 81di, yüzde 29a düştü. Her yerde, bütün Batı Anadoluda da tehlike çanları çalıyor. Artık klasik su kullanımından vazgeçmemiz, yer altı barajları yapmamız, tarımsal sulamada damlamaya geçmemiz, suyumuzu barajlardan kapalı ortama getirmemiz ve büyük metropollerde kanalizasyonla yağmur sularını ayırıp, yağmur sularını yeniden barajlara basacak sistemler geliştirmemiz gerekiyor. Arıtmalardan çıkan suyun tarıma verilmesi lazım. İzmirde yalnızca Çiğliden günde yaklaşık 400 bin metreküp su çıkıyor. Bu Gediz Ovasına Menemene verilmeli. İzmir olarak günde yaklaşık 700 bin metreküp kullanma suyu kullanıyoruz. Suyu kullanmasını henüz bilmiyoruz. Bilimi kullanmadığınız sürece iklimleri suçluyoruz” diye konuştu.