Türkiye
Prof. Dr. Kutoğlu: Bildiğimizden çok daha fazla fay söz konusu


ZONGULDAK Bülent Ecevit Ãœniversitesi’nden (ZBEÃœ) Prof. Dr. Åženol Hakan KutoÄŸlu, Gemlik Körfezi ile Mudanya arasındaki 5.1’lik depremin yaptıkları çalışmaları doÄŸruladığını belirterek, “10-15 sene öncesinde Bursa bölgesindeki faylanmalara dikkat çekmiÅŸtik. Mevcut resmi fay haritalarımıza baktığımız zaman, bölgede bazı faylanmalar var ama uydu jeodezisi teknolojisi ile üretilen yer hareketleri haritası, bölgede bilinen fayların ötesinde çok daha fazla faylanmanın olduÄŸunu gösteriyor. Tektonik olarak Türkiye, çok aktif bir bölgenin içerisinde kalmakta. Bu nedenle bildiÄŸimizin çok ötesinde, çok daha fazla faylar söz konusu” dedi.
ZBEÃœ Mühendislik Fakültesi Geomatik MühendisliÄŸi Öğretim Ãœyesi Prof. Dr. Åženol Hakan KutoÄŸlu, Gemlik Körfezi’nde dün meydana gelen depremlere iliÅŸkin konuÅŸtu. Prof. Dr. KutoÄŸlu, 10-15 yıl önce Bursa bölgesindeki fay yapıları ile ilgili yaptıkları akademik çalışmalara dikkati çekip, “O zaman da Bursa’da bilinen faylanmaların ötesinde baÅŸka yapıların da olduÄŸunu, dolayısıyla o dönemde sürekli Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolunda Ä°stanbul’a yakın kollarda büyük depremin beklendiÄŸi ile ilgili sürekli haberler çıkıyordu. Yaptığımız çalışmalar ile 10-15 sene öncesinde Bursa bölgesindeki faylanmalara dikkat çekmiÅŸtik. Bunları da akademik yayın olarak sunmuÅŸtuk” diye konuÅŸtu.
Gemlik Körfezi ile Mudanya arasındaki 5.1’lik depremin yaptıkları çalışmaları doÄŸruladığını anlatan KutoÄŸlu, “Mevcut resmi fay haritalarımıza baktığımız zaman, bölgede bazı faylanmalar var ama uydu jeodezisi teknolojisi ile üretilen yer hareketleri haritası, bölgede bilinen fayların ötesinde çok daha fazla faylanmanın olduÄŸunu gösteriyor” dedi.
‘HEM YATAY HEM DE DÜŞEY HAREKET SÖZ KONUSU’
Yaptıkları çalışmada, mevcut haritalarda görülmemekle birlikte Mudanya önlerinden, Armutlu Yarımadası’nın güneyinden geçen ve Gemlik Körfezi’nin içine dalan 3 ayrı aktif kol belirlediklerini belirten Prof. Dr. KutoÄŸlu, “Dünkü depremlerin bu 3’lü fay sisteminin içerisinde meydana geldiÄŸini gözlüyoruz. Depremin normal bir yapı gösterdiÄŸi söyleniyor. Bizim ürettiÄŸimiz yer hareketi haritalarında, burada hem yatay hem de düşey hareketin söz konusu olduÄŸu gözüküyor. Yatay hareket burada yıllık 4 milimetre kadar. EÄŸer sadece yatay bileÅŸenli bir deprem üreteceÄŸini düşünürsek, bu birkaç 1000 yılda bir deprem üretir. Düşey hareketler ise her iki tarafta 1,5 santimetre kadar. EÄŸer sadece düşey hareketten kaynaklanan normal faylanma düşünecek olursak, bu da 300-400 yıl gibi bir süre içerisinde en yüksek depremi üretir. Ama gözlemler, fayların düşey hareketi baskın olmakla birlikte yatay hareket de yaptığını gösteriyor” diye konuÅŸtu.
‘SAHADA AYRINTILI ÇALIÅžMA YAPILMASINA Ä°HTÄ°YAÇ VAR’
Gemlik Körfezi’ndeki henüz tamamen belirlenememiÅŸ faylar ölçüldüğünde; parçalı yapıdaysa 5.1 ile 6 büyüklüğüne kadar deprem üretebileceÄŸini ancak 30 kilometre uzunluÄŸunun üstüne ulaşıyorsa 6 üzerinde deprem üretebileceÄŸini anlatan Prof. Dr. KutoÄŸlu, “Bunlar acaba parçalı bir faylanma mı yoksa daha uzun bir yapı mı? Onun için sahada ayrıntılı çalışma yapılmasına ihtiyaç var. Tektonik olarak Türkiye, çok aktif bir bölgenin içerisinde kalmakta. Bu nedenle bildiÄŸimizin çok ötesinde, çok daha fazla faylar söz konusu. Bunların bulunması için de iÅŸ birliÄŸine ihtiyaç var. BirlikteliÄŸe ihtiyaç var. Öncelikli olarak uydu jeodezisi tekniÄŸi ile yer hareketlerinin tespit edilmesi, aktif fayların yerlerinin belirlenmesi, bunların mekanizmalarının çözülmesi gerekiyor. Bunun için de jeolojik ve jeofizik çalışmalara ihtiyaç var. Dolayısıyla büyük bir iÅŸ birliÄŸine ihtiyaç var. Onun için de ‘sen, ben kavgası’ yapmadan disiplinlerarası bir yaklaşım ile bu çalışmaların yürütülmesi gerekiyor. Sınırlı sayıda insanla yapılacak çalışmalar ile Türkiye’nin tehlike haritalarını, risk haritalarını on yıllar boyunca güncelleyemeyiz. Ama ülkemizde bu konularda çalışan çok sayıda insan var. Bütün bu insanların emeÄŸinden ve bilgisinden faydalanmak ve ortak bir platformda bu insanları buluÅŸturmak lazım. Ama maalesef bu alan ülkemizde dar bir çerçeve içerisinde tutuluyor ve insan kaynağının tamamından maalesef faydalanamıyoruz” dedi.
