Kültür
Prag BüyükelçiliÄŸi’nden Nazım Hikmet belgeseli


Prag Büyükelçisi Egemen Bağış’ın giriÅŸimleriyle, Nazım Hikmet’in dönemin Çekoslovakya’sının baÅŸkenti Prag’da 1956 yılında çekilmiÅŸ Prag Ulusal Tiyatro arÅŸivlerinden çıkarılan fotoÄŸrafları ve yaÅŸamı belgesel haline getirildi. Bağış, ‘Nazım ve Prag’ belgeselinde Türk ve Çek halkı arasındaki ortak tarihin önemli aktörlerinden bir tanesinin de Nazım Hikmet olduÄŸunu belirterek Nazım’ın Türkiye’de yasaklı olduÄŸu dönemlerde farklı birçok ülke ve ÅŸehirde yaÅŸamak durumunda kaldığını, bu ÅŸehirlerden birinin de Prag olduÄŸunun altını çizdi.
Nazım Hikmet’in 1956-1958 yılları arasında Prag’da hazırladığı tiyatro oyunları sırasında çekilmiÅŸ ve daha önce hiç yayınlanmamış fotoÄŸraflarının da yer aldığı belgeselde Slavia Cafe olarak bilinen mekanda dostları ve diÄŸer düşünürlerle buluÅŸtuÄŸunu belirten Bağış, Nazım Hikmet’in yazıp yönettiÄŸi tiyatro oyunlarından ‘Budala’ (Podivin) oyununun Çekoslovakya Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelendiÄŸini ve bu oyunun kitapçıklarının da araÅŸtırmacı Özgür Öztürk tarafından bulunduÄŸunu belirti.
PRAG BÃœYÃœKELÇİLİĞİ’NDEN ‘NAZIM HÄ°KMET ANMA GECESÄ°’
“Birçok ÅŸehir gibi Nazım Prag’a da iz bırakmış. Slavia Cafe’de bugün 12 büyük küresel düşünürün fotoÄŸrafları var. O, 12 fotoÄŸraftan biri de Nazım Hikmet’e ait” diyen Bağış daha sonra bu anlamlı mekanda Nazım Hikmet için bir anma gecesi düzenlediklerini aktardı.
Bağış, “Biz ortak tarihimizdeki deÄŸerleri bulup onları mümkün olduÄŸu kadar ortaya çıkarmak ve Türk halkıyla olduÄŸu kadar Çek halkıyla da paylaÅŸmak için Büyükelçilik olarak elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Nazım’ın Prag hatıralarını canlandırmak için kendisinin doÄŸum günü vesilesiyle Slavia Cafe’nin sahibi ile bir organizasyon yapmak konusunda mutabık kaldık. Ve orada Büyükelçilik olarak bir Nazım Anma Gecesi düzenledik. Açılış konuÅŸmasını da biz yaptık. Çek sanatçılar gelip Nazım’ın ÅŸiirlerini hem Türkçe hem Ä°ngilizce hem de Çekçe olarak okudular. Burada yaÅŸayan Roksana Mendel isimli Ä°stanbullu bir müzisyen kardeÅŸimiz Nazım’ın mısralarından bestelenmiÅŸ ÅŸarkılarla konser verdi. Çekya’nın önde gelen düşünürleri Nazım’ı anlattılar ve Türk-Çek dostluÄŸunda Nazım’ın rolünü dile getirdiler” dedi.
‘NAZIM GECESÄ°’ GELENEKSELLEŞİYOR
Düzenlenen törenin çok anlamlı ve önemli olduÄŸunu belirten Bağış, “Gerçekten bizim için de çok anlamlı bir tören oldu ve bunu gelenekselleÅŸtiriyoruz. Her sene Nazım Hikmet’i Slavia’da anmak için bir gece düzenleme konusunda da mekanın sahibiyle bir ön anlaÅŸma yaptık. Nazım Hikmet çaÄŸdaÅŸ Türk edebiyatında çok önemli bir yer tutuyor. Siyasi görüşlerine katılabiliriz de katılmayabiliriz de, katılanlarınız da olabilir, katılmayanlarınız da olabilir. Ama onun Türkçemizi, Türk edebiyatını, Türk ÅŸiirini dünyaya tanıtma konusunda oynadığı rolü hepimiz kabul etmek durumundayız” diye konuÅŸtu.
“DEMOKRASÄ°MÄ°Z ADINA BÄ°R AYIBI DÃœZELTTÄ°K”
Nazım Hikmet’in vaktiyle vatandaÅŸlıktan çıkarılmasına tepki gösteren Bağış, “Eserleri bu kadar çok dile çevrilmiÅŸ, dünyanın farklı yerlerinde ders kitaplarında dahi okutulan, yeni ÅŸair adaylarına öğretilen bir sima olarak Nazım gerçekten önemli. Türkçemizi en güzel kullanan ve KurtuluÅŸ Savaşımızı en güzel mısralarla anlatan ÅŸairlerden bir tanesi. Bu kadar önemli bir ÅŸairimizin Türkiye Cumhuriyeti vatandaÅŸlığından atılmış olması demokrasimiz adına bir ayıptı” ifadelerini kullandı.
“ÇOCUKLARIMA BIRAKABÄ°LECEĞİM EN ÖNEMLÄ° MÄ°RASLARDAN BÄ°RÄ°”
10 Ocak 2009 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak Nazım Hikmet Ran’a 58 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti vatandaÅŸlığının iade edilmesi çabalarını anlatan Bağış, o günlere dair yaÅŸadıklarını ÅŸu ifadelerle dile getiriyor:
“Bu ayıbı ortadan kaldırmak üzere kollarını sıvayan dönemin BaÅŸbakanı, CumhurbaÅŸkanımız sayın Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın yakın çalışma ekibinde bulunan birisi olarak, Nazım Hikmet’e Türkiye Cumhuriyeti vatandaÅŸlığını iade eden ekibin bir parçası olmak benim çocuklarıma bırakacağım en önemli miraslardan bir tanesi.”
“BÄ°RBÄ°RÄ°MÄ°ZÄ° KUCAKLAMAMIZ LAZIM”
Herkesin hatalarının olabileceÄŸini, insanların farklı siyasi görüşlerden olabileceklerini ancak ülkemize eserleriyle, sanatıyla hizmet etmiÅŸ, bu ülkenin insanlarını mutlu etmiÅŸ kiÅŸilerle artık kucaklaşılması gerektiÄŸini belirten Bağış, Paris’te Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney’in kabirlerini ziyaret ettiÄŸini de ekliyor. Ãœlke sanatının ve sanatçısının sahipsiz bırakılmaması gerektiÄŸinin de altını çizen Bağış ÅŸu samimi ifadeleri kullanıyor:
“Ahmet Kaya gibi kendisi sosyal demokrat olmasına raÄŸmen bir muhafazakar demokrat siyasetçiye ÅŸiir okuduÄŸu için hapis cezası verilmesini eleÅŸtiren ve bu yüzden çıkıp meydanlarda Sayın CumhurbaÅŸkanımızı, Pınarhisar Cezaevi’ne gönderilmesi konusunda hassasiyet ortaya koyan, ona düzenlenen veda konserine katılan rahmetli Kaya’nın Paris’te, gurbet ellerde yatmakta olduÄŸu mezarlıktaki kabrini ziyaret eden ilk Türkiye Cumhuriyeti Bakanı olmak da benim gerçekten önemsediÄŸim bir konu. Ahmet Kaya’nın hemen yüz metre ötesinde yatan rahmetli Yılmaz Güney’i de ziyaret edip, ona da dua etmiÅŸ olmak benim açımdan önemli…Neden? Çünkü siyasi görüşlerimiz çok farklı olmuÅŸ olabilir ama onlar da bu ülkenin insanını eserleriyle, emekleriyle, sanatlarıyla mutlu etmeye çalışmışlardır. O insanlara, o emeÄŸe hürmeten bizim birbirimizi artık kucaklamamız gerekiyor.”
“FARKLILIKLARIMIZIN BÄ°ZÄ° ZENGÄ°NLEÅžTÄ°RDİĞİNÄ° GÖRMEMÄ°Z LAZIM”
Farklılıkların birer tehdit olmadığını, zenginlik olarak görmenin, bu farklılıkları bütünleÅŸtirerek birlikte yaÅŸamanın önemine deÄŸinen Prag Büyükelçisi Egemen Bağış, ‘Nazım ve Prag’ belgeselini ÅŸu ifadelerle bitirdi:
“Aslında farklılıklarımızın bizi zenginleÅŸtiren özellikler olduÄŸunu hep beraber görmemiz lazım. Yine Nazım’ın betimlemesiyle, evet her birimiz bir hür aÄŸaç gibiyiz, ama bir orman gibi de birbirimize baÄŸlı olmak zorundayız. Çünkü bizi biz yapan, Türkiye Cumhuriyeti’ni güçlü yapan da bu farklılıkların zenginliÄŸi, bu farklılıkların bütünlüğü. Ä°ÅŸte Türkiye’nin yeni yüzyılına girerken bu farklılıklarımızı daha iyi bütünlememiz gerektiÄŸi konusunda da hep beraber çalışmalıyız.”
Â
Â
