Türkiye
Otizmli ikizleriyle 25 yıldır yaşam mücadelesi veriyor
1995 yılında Diyarbakırdan Manisaya gelin gelen Saadet Şerenoğlu, 1996da ilk çocuğunu dünyaya getirdi. Sağlıklı bir gelişim süreci geçiren ilk çocuğunun ardından 2000 yılında ikiz oğulları Ozan ve Oğuzu kucağına aldı. Ancak ikizlerin 18inci ayından itibaren bazı davranış farklılıkları dikkatini çekti. Çocuklarını büyük oğluyla kıyaslayarak farklılıkların sıradan olmadığını fark eden Şerenoğlu, ilk kez Manisa Rehberlik ve Araştırma Merkezinde otizm kelimesiyle tanıştı. Hastane sürecinde ikizlerine ağır otizm tanısı konuldu. 2008 yılından beri çocuklarını tek başına büyüten Şerenoğlu, maddi imkansızlıklar, toplumsal ön yargılar ve sürekli ev değişikliklerine rağmen mücadeleyi bırakmadı. Otizmli bireylerin eğitimi ve topluma kazandırılması için çalışmalara başlayan Şerenoğlu, Manisa Otizm Derneğini kurdu. Uzun yıllar kurucusu olduğu dernek aracılığıyla yüzlerce aileye ulaşarak rehberlik etti.
GÖZ TEMASI KURMUYORLARDI
Teşhis sürecinde yaşadığı şaşkınlığı anlatan Şerenoğlu, “2000li yıllarda otizmle tanıştığımda inanın kelimeyi dahi bilmiyordum. Şartlar çok farklıydı, bilgiye ulaşmak zordu. İlk oğlum sağlıklıydı, tepkiler veriyordu. Ama ikizlerde bir terslik vardı. Sesime tepki vermiyorlardı ama televizyondan gelen sesleri duyunca koşarak geliyorlardı. Göz teması kurmuyorlardı. Manisadaki Rehberlik Araştırma Merkezine gittim. Orada ilk kez otizm kelimesini duydum. Ne olduğunu sordum. Ege Üniversitesine gidin dediler. O an ilk yolculuğum başladı” dedi.
ÇARESİZLİKLER BENİ OLGUNLAŞTIRDI
Yıllar içinde birçok zorlukla karşılaştığını belirten Şerenoğlu, “Şimdiki ailelerle konuştuğumda görüyorum ki çok zorlu bir süreç geçirmişim. O dönem Manisada sadece bir rehabilitasyon merkezi vardı, o da bir apartmanın alt katındaydı. Ama ben hiç vazgeçmedim. Her bilgiyi dinledim. Sonradan anladım ki kitapta yazanla yaşadığımız çok farklıymış. Aynı anneden doğan iki çocuk, aynı şartlarda büyüdü ama gelişimleri çok farklıydı. Bu süreçte çok düştüm, yaralandım, yalnız kaldım. Ama o çaresizlikler beni olgunlaştırdı. Annelikten daha çok keyif almamı sağladı” diye konuştu.
SEN HUZURLUYSAN ÇOCUK DA HUZURLU
Şerenoğlu, “Yıllarca toplumla, insanlarla, yetkililerle çatıştım. Hep, Bu çocuklar daha iyisini hak ediyor dedim. Ama sonra fark ettim ki mutsuzluğum çocuklara yansıyor. Çocuklar mutlu bir ortam istiyor. Bu sadece otizmli çocuklar için değil, tüm çocuklar için geçerli. Oğuz daha çok öfke nöbeti geçirirdi, eşyalara zarar verirdi. Bu yüzden Manisada 8 ev değiştirdim. Ama mücadele etmeden hiçbir şey olmuyor. Şimdi sosyal medyada birçok aileyle tanışıyorum. Bu aşamaya nasıl geldiniz diye soruyorlar. Kolay olmadı. Ama şimdi meyvesini topluyorum. Sen huzurluysan, çocuk da huzurlu oluyor. Okula gidip, sosyalleşiyorlar” dedi.