Türkiye
Önünden geçilmeye korkulan Zindankapı, 2 bin 500 yıl sonra sanatla hayat buldu

Orta Çağ şehir surları içinde bulunan, hürriyeti kısıtlayıcı ve bedensel cezaların uygulandığı kapalı mekanlar olarak tarif edilen zindanlar, Bursa’da sanatın gücüyle, insanların gezip görmek istediği mekanlar haline geldi. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından 2015te başlatılan restorasyon çalışmalarında Bursa surlarının 6 kapısından biri olan Zindankapı da yeniden hayat buldu. Müze olarak 2021 yılında hizmete açılan Zindankapı’ya ismini veren zindanlar, güncel sanat galerisi olarak dizayn edilirken, Bursa surlarının tarihsel süreçleri de teknoloji ve interaktif alanlarla ziyaretçilere sunulmak üzere düzenlendi. Bitinya Kralı 1inci Prusias döneminde inşa edilen, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde, 19’uncu yüzyıla kadar çeşitli zamanlarda onarımlardan geçirilerek, hürriyeti kısıtlayıcı cezaların yanı sıra işkence ve infaz gibi cezalar için kullanılan ve girişinde infazların gerçekleştirildiği Kanlı Kuyu’nun bulunduğu Zindankapı, bugün sanat galerisi ve dijital sergi alanlarıyla ziyaretçilerini ağırlıyor.
Zindankapı’nın, 2 bin 500 yıl sonra, sanatla hayat bulduğunu söyleyen Bursa Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanı Güney Özkılınç, “Zindankapı, milattan önce 2’nci yüzyılda Bitinya Kralı 1’inci Prusias tarafından, Bursa surlarının bir köşesinde 6 kapıdan birisi olarak aslında yapılıyor. 6 kapısı var surların. Zindankapı bu kapılardan bir tanesi. Hem hürriyeti kısıtlayıcı cezalar hem de bedensel cezaların uygulandığı bir yer burası. Aynı zamanda ölüm cezaları da burada yerine getiriliyor. Ama bunun yanı sıra ölümün dışında da işte hürriyeti kısıtlayıcı, 6 ay, 1 sene, 5 sene, 10 sene şeklinde, böyle cezalar da uygulanıyor burada. Elbette buranın özelliği; Roma, Bizans ve Osmanlıların 19’uncu yüzyıla kadar burayı bir hapishane olarak, zindan olarak kullanması. Bulunduğumuz bölge aslında medeniyetlerin buluştuğu yer. Roma, Bizans ve Osmanlı. Bu yönüyle de gerçekten ilginç izler taşıyan bir yer burası. 2015 yılında restorasyonuna başlandı, Bursa Müze Müdürlüğü ile birlikte. 2021 yılında hizmete açıldı. Ve 2021 yılından itibaren burada aslında dijital sergiler izleyicilerle, Bursalılarla buluşuyor. Bu dijital sergiler devam edecek. Bu sergileri daha da çoğaltarak Bursalılarla ve tüm dünyayla buluşturacağız. Ama bunun yanı sıra burada drama etkinlikleri de yapıyoruz. Çocuklarla örneğin, ‘Zindandan kaçış’ diye bir etkinlik yaptık. Bu sefer bunu gören yetişkinler, ‘Biz de Zindankapıya gidip, bu oyunda oynamak isteriz’ dediler. Onlara da bir atölye açtık. Onlar da buraya geldiler ve bu ‘Zindandan kaçış’ oyununda hepsi görev aldılar” diye konuştu.
24 TARİHİ BURSA ÇİZİMİ, YAPAY ZEKAYLA YENİDEN YORUMLANDI
Zindankapı’nın, bir zamanlar umutsuzluk ve acıyla çevrili zindanlarının duvarları, Osmanlı topraklarında yaşamış olan İngiliz gezgin-ressam ve yazar Mary Adalaide Walker’ın Bursa çizimleriyle hayat buldu. Walker’ın 1866-1870 yılları arasında yayımlanan Brousse Album Historique (Bursa Tarih Albümü) adlı eserindeki 24 tarihi çizimini, yapay zeka teknolojisiyle yeniden yorumlayarak sanatseverlerle buluşturduklarını belirten Özkılınç, “Mary Adalaide 1860’lı yıllarda Bursaya geliyor. Genç bir, İngiliz kadın. Ağabeyi İstanbulda rahip. İstanbulda, Kocaelide, Bursada birtakım incelemelerde bulunuyor. Geziyor ve Bursaya dair 24 çizim yapıyor Mary Adalaide. Biz bu çizimleri yapay zeka aracılığıyla hareketlendirdik. Serap Tuğba Yurtsever arkadaşımız ve Tülay Palaz arkadaşımız, sanatçılarımız can verdiler Mary Adalaide Walkerın çizimlerine ve sergilerini açtık. Zindanlarda onun Bursa çizimleriyle karşılaşacaksınız” dedi.
‘TEKNOLOJİYİ KULLANMAMIZ BURAYI EN FAZLA ZİYARET EDİLEN MÜZE HALİNE GETİRDİ’
Zindankapı’nın, sadece dijital sergilerden de ibaret olmadığını söyleyen Güney Özkılınç, “Tabii ki değişik bölümleri var. Zemin katta Bitinya, birinci katta sırasıyla Roma, Bizans ve son katta Osmanlıyı anlatan bölümlere sahip Zindankapı. 3 kulesi var ve bu kulelerden biri de tamamen dijital sanata ayrılmış. Sabit olarak, bu müze için Zindankapı için üretilmiş dijital sergimiz var kulenin birinde. İzleyicilerin en fazla merak ettiği ve ilgilerini çeken yer orası. Şöyle diyebiliriz aslında Zindankapıya. Zindankapıda replikalar var. Yani Bizans, Bitinya, Roma ve Osmanlı silahlarının, kıyafetlerinin replikaları var. Yani gerçek ürünleri yok. Buna rağmen, ya aslında hiçbir şey yok burada. Ama teknoloji, dijital sanatları kullanmamız, burayı en fazla ziyaret edilen müze haline getirdi. Yani inanılmaz bir izleyici kapasitesine sahip. 12 müzemiz içinde en fazla izleyicinin uğradığı 3 müzeden birisi. Kent Müzesi, Karagöz Müzesi ve Zindankapı başı çekiyor 12 müze içinde Büyükşehire bağlı” ifadelerini kullandı.
ŞİMDİ GEZMEK İÇİN CAN ATILIYOR’
Müzeye gelen ziyaretçilerin, geçmişindeki profilinden dolayı o ruhu taşıdıklarını ve zaman zaman gergin olduklarını söyleyen Özkılınç, şöyle konuştu:
“Aslında Zindankapı, çok ilginç bir hikayeyi barındırıyor. Yani burası milattan önce 2’nci yüzyıldan 19’uncu yüzyıla kadar bir zindan ve ölüm cezalarının infaz edildiği bir yer. Yani hiç kimsenin gelmek istemediği, önünden geçmek istemediği bir yer. Ama günümüzde herkesin görmek ve gezmek için can attığı bir yer haline geldi. Yani böyle de ilginç bir öyküsü var. Bahçeye girer girmez Kanlı Kuyu sizi karşılıyor. Çocuklar soruyor. Bazen biz bile tereddütte kalıyoruz. Yani çocuklara bunu açıklayalım ama bir gerçeklik var. Ve Kanlı Kuyu, bir rivayete göre cezalandırılan insanların atıldığı ve Cilimboz Deresinden çıktığı bir yer. İçeri girerken çocuklarda o şeyi görüyoruz. Ama biliyorsunuz günümüzün çocukları böyle maceraya, böyle bu tür gizemli şeylere de meraklı oluyorlar. Bir Harry Potter kitabı gibi düşünün yani bunu. İçeri giriyorlar, merak ediyorlar. İşte, ‘Zindanlar buradaydı’ diyorlar. Üst kata çıkıyorlar, uygarlıkları görüyorlar. Hatta katlarımızdan birinde, surların içinde bulunan, bugün artık yanılmıyorsam 6 mahalle var. Oranın gelişimini gösteren bir mapping var. Örneğin elinizle hareket ettirdiğinizde 700’üncü yılı, 750’nci yılı, işte 800, 900, 1100, 1315’te nasıldı surların içi, 1845’te nasıldı, 1940’a kadar getirilmiş bir şey. Onu da merak ediyorlar, bir oyun gibi adeta. Ama bu oyun yoluyla da tarihi öğreniyorlar. Yani aslında amaçlanan şeylerden birisi de bu. O oyunla geçmişi öğrenmek, tarihi öğrenmek. Aslında burada adaleti öğrenmek de var. Hapisten, tutsaklıktan, esaretten, biz şimdi çocuklara ve gençlere şeyi öğretmeye çalışıyoruz. Burayı bir eğitim merkezine de aslında dönüştürmüş oluyoruz. Tarihi öğreterek onlara, buranın, Bursanın aldığı yıllar içinde, yüzyıllar içinde aşamaları göstererek bir çeşit aslında müzeler de eğitim yerleri aynı zamanda. Buna da hizmet ediyor burası. Özellikle 3’üncü kuleye geldiğinizde, oradaki mappingler gerçekten çok ilginç ve büyüleyici. Yani çocuklar ve gençler, hatta yetişkinler ondan da çok etkileniyor. Çok şiirsel bir anlatımı var. Yani hem tutsaklığın, hem esaretin, hem özgürlüğün, özgürlüğün kıymetini anlatan bir mappingimiz de var. Aslında bu ortam, tamamen görsel bir şovun olduğu bir mekan orası. Bu daha büyüleyici geliyor insanlara.”
‘BURSA, BİR BÜTÜN OLARAK AÇIK HAVA MÜZESİ’
Çocukların tarihi ders kitaplarından çok, müzeleri gezerek öğrendiğini belirten Özkılınç, şunları söyledi:
“Bursada 5 binin üzerinde tescilli yapı var. Mesela İznik, başlı başına bir müze aslında. Yani İznikin girişine ve çıkışına kapı koyun, girişte müze bileti kesin, olur. Bursaya geldiğimizde, hem Osmanlının hem Bizansın hem Romanın izleri var. Elbette ki hem Bursa bir bütün olarak bir açık hava müzesi, bence gezerek bir öğrenci, bir genç, bir yurttaş çok şey öğrenir. Ama bunun yanı sıra sadece Büyükşehire ait 12 müze, toplamda ilçelerin ve Kültür Bakanlığımıza bağlı yani İl Kültür Turizm Müdürlüğü’ne bağlı müzeleri de sayarsak, 30’a yakın müze var Bursada. Ve bunlar her biri bir branşta. Örneğin Karagöz’ü mü öğreneceksiniz işte Karagöz Müzesi. Bursadaki yaşamı mı öğreneceksiniz, hemen 200 metre aşağıda Yaşam Kültürü Müzesi. İşte fetih, Fetih Müzesi ya da semayla ilgili, Mevlevilik ile ilgili bir şey mi öğreneceksiniz, Mevlevihane hemen yanı başımızda. Yani böyle baktığınızda, Atatürk Evi ve Hünkar Köşkü ve Arkeoloji Müzesi, Türk İslam Eserleri Müzesi ve daha birçok müzeyi sayabiliriz, Kent Müzesi. Bence bir okul diyebiliriz yani müzelere bu yönüyle.”
4 YILDA 400 BİN KİŞİ ZİYARET ETTİ
Eski Bursa olarak adlandırılan, Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’nden başlayarak, Zindankapı’ya kadar bir kültür rotası oluşturacaklarını da söyleyen Özkılınç, Büyükşehir Belediyesi’ne ait tüm müzelerin pazartesi günleri hariç, saat 10.00-17.00 arasında ücretsiz olarak gezilebileceğini ifade etti. Sanatın bir zindan bile olsa dokunduğu her yeri güzelleştirdiğine dikkat çeken Özkılınç, Zindankapı’yı, hizmete girdiği 2021 yılından bugüne kadar 400 bin kişinin ziyaret ettiğini söyleyerek, “2025 yılı başından bugüne kadar da 30 bine yakın insan gezmiş. Örneğin geçen yılki rakamımız, yani 2024 yılında burayı toplam 112 bin yurttaşımız gezmiş. Yani bu yönüyle bakıldığında gerekli tanıtım yapılmadan bile bayağı bir insan geliyor. Bir de tanıtımının yapıldığını düşünün. Çok daha fazla insan gelecektir buraya. Burası çok ilginç bölümlerden oluşuyor. 6 zindanı var. Baş zindancı, başta oturuyor. Onunla birlikte 7 bölüm. İçeri girdiğinizde, bir daha buradan çıkamayacağınızı hissettiren bir yapı var karşınızda. Aşağıya iniyorsunuz ve 1 kat aşağıya ve bu 6 zindan. Yani buradan kaçma ihtimaliniz yok gibi bir şey. Şimdi tabii ki özgürce rahatlıkla içeri giriyorsunuz, hatta birbirinizle yarışıyorsunuz içeriye girmek için ve işte dijital sanatla karşılaşıyorsunuz. Burası hakkında böyle sanki bu kötü olaylar yaşanmamış gibi, hiç burada öyle bir şey olmamış gibi gezip, mutlu bir şekilde çıkıyorsunuz. Ülkemizde bunun çok örneği var. Ankarada da Ulucanlarda bir müze yapıldı. Geçmişte idamların infaz edildiği yerler oralar. Zindankapı da öyle. Yani sanat ve kültür, böyle bir dönem en acımasız olayların yaşandığı yerleri bile, Sabahattin Alinin Sinop Cezaevi’ni düşünün, çok güzelleştiriyor, çok güzel yerler haline getiriyor. İnsanların bir dönem, girmeye korktuğu yerlere gitmek için önceden rezervasyon yapılan yerler haline dönüşebiliyor sanatın gücüyle” ifadelerini kullandı.
