Connect with us

SAĞLIK

‘Nomofobi, bireylerin yaşamını olumsuz etkiliyor’

Yayınlanma tarihi:

SİVAS Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Yılmaz, akıllı telefon kullanımının sıklıkla kişiler arası iletişim bozuklukları, kıskançlık ve depresyona yol açabildiğini söyledi. Yılmaz, “Birey telefonunu unuttuğunda, kapsama alanı dışına çıktığında veya telefonunun şarjı bittiğinde nomofobi ortaya çıkarak kaygı vermeye başlıyor. Bu kaygı, bireyin yaşamında günlük işlere yoğunlaşmasını olumsuz biçimde etkiliyor” dedi.

SCÜ Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Öğretim Üyesi Yavuz Yılmaz, akıllı telefon bağımlılığının davranışsal ve ruhsal bozukluklara yol açtığını belirtti. Son birkaç yılda akıllı telefon kullanımda gözle görülür hale gelen artışın olumsuz etkileri hakkında açıklamada bulunan Yılmaz, 21’inci yüzyılın en büyük bağımlılığının akıllı telefon kullanımı olduğunu dile getirerek, “Gelişen teknoloji ile birlikte cep telefonu, internet, oyun bağımlılığı gibi davranışsal bağımlılıklar da ortaya çıkmıştır. Bu durum sadece kişinin fiziksel sağlığını değil ruhsal sağlığını da olumsuz etkilemekte; aile hayatı, iş yaşamı, sosyal ilişkileri ve okul başarısında bozulmalara neden olmaktadır. Davranışsal bağımlılık için bazı tanı kriterleri önerilmiştir. Bağımlılık için kişide hepsinin olması gerekmez, 5 veya daha fazla kriterin olması bağımlılık kabul edilir. Bu kriterler, sürekli bu davranışla meşgul olma, amaçlanandan uzun süre meşgul olma, davranışı kontrol etmeyi denememe, çok fazla vakit harcama, sorumlulukları öteleme, sosyal ve mesleki faaliyetlere daha az önem verme, davranış yapılmadığında huzursuz ve sinirli olma, zarar görmesine rağmen bu davranışı devam ettirme ve tolerans yani aynı etkiyi elde etmek için davranışın daha fazla sergilenmesi. Kişisel özerkliğin elde tutulmasına olanak veren, bireylere kimlik ve prestij sağlayan, kişiler arası ilişkilerin kurulması ve sürdürülmesini destekleyen, oyun ve eğlencenin kaynağı olarak görülen cep telefonları artık 21’inci yüzyılın en büyük uyuşturucu olmayan bağımlılıklarından birisi olarak görülmektedir” diye konuştu.

‘DÜNYA GENELİNDE 6 MİLYAR İNSAN AKILLI TELEFON KULLANIYOR’

Akıllı telefon sahibi olan ve kullanan kişilerin oranında gözle görülür artış saptandığını belirten Yılmaz, “Dünya çapında akıllı telefon kullananların sayısı 2020 yılı itibariyle yaklaşık 6 milyardır. Mobil hücresel abonelik sayısının 2024’ün sonuna kadar dünya çapında 7 milyarı geçmesi beklenmektedir. Türkiye’deki cep telefonu abone sayısı ise 79,5 milyonu geçmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan ‘Hane Halkı Bilişim Teknolojileri Kullanımı’ araştırmasının istatistiksel verilerine göre cep telefonu-akıllı telefona sahip olma sıklığı 2004 yılında yüzde 53,7 iken, 2019 yılında yüzde 98,7’ye ulaşmıştır. Yine TÜİK verilerine göre akıllı telefon kullandığını belirten 6-15 yaş grubundaki çocukların oranı, 2021 yılında yüzde 64,4’tür ve çocukların yüzde 84,6’sı hemen her gün akıllı telefon kullandığını beyan etmiştir. Akıllı telefonlar sağlamış oldukları birçok kolaylığın yanı sıra birtakım olumsuzlukları da beraberinde getirmiştir. Artan akıllı telefon kullanımı ile birlikte, sadece onları kullanmanın belirgin faydaları değil, nomofobi, gelişmeleri kaçırma korkusu, akıllı telefon bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı gibi bağımlılıkları içeren yan etkileri de tartışılmaya başlanmıştır” dedi. 

‘GÜNLÜK YAŞAMI ETKİLİYOR’

Artan akıllı telefon kullanımının ‘phubbing’ denilen, yok saymak olarak adlandırılan davranışın ortaya çıkmasına neden olduğunu aktaran Yılmaz, şunları kaydetti: 

“Başkalarıyla iletişim halindeyken akıllı telefonuyla etkileşime giren bireyin, kişiler arası iletişimden kaçınması, karşısındaki kişiyi görmezden gelmesi ve bu hareketi devam ettirmesi olarak tanımlanabilir. Grup içerisinde birden bir tarafın telefon ile görüşme yapması veya bir mesaj yazmak için konuşmayı kesmesi, beraberken karşısındaki bireyin varlığını yok sayması, görüşmeyi kesintiye uğratması gibi sürekli akıllı telefonla uğraşma şeklinde davranışlarla gerçekleşmektedir. Sosyal ortamlarda bir ya da daha fazla kişinin birbirleriyle değil de akıllı telefon ile ilgilenmesi ve karşısındaki kişi yerine akıllı telefonları aracılığıyla başkaları ile etkileşime girmeleri günlük hayatımızda giderek daha yaygın hale gelmektedir. Yapılan araştırmalar insanların yakınlarına daha sık phubbing davranışı sergilediğini göstermektedir. Çiftler arasında artan kıskançlık, yakınlık eksikliği, ilişki memnuniyetinde azalma ve depresyona neden olmaktadır. İş yerinde iletişim sorunları yaratmakta ve güveni azaltmaktadır. Nomofobi ise bireylerin akıllı telefonları yanlarında olmadığı zaman hissettikleri endişe, gerginlik, yoksunluk ve panik hali olarak tanımlanan özel bir fobidir. Nomofobik olanların en büyük korkuları iletişim ve bilgi erişimi ile ilişkilidir. Birey telefonunu unuttuğunda, kapsama alanı dışına çıktığında veya telefonunun şarjı bittiğinde ortaya çıkarak kaygı vermeye başlamaktadır. Bu kaygı, bireyin yaşamında günlük işlere yoğunlaşmasını olumsuz biçimde etkilemektedir. Ayrıca kişiler arası ilişkilerde zayıflama ve öz güven düşüklüğüne, telefondan uzak kalmaya bağlı stresin yarattığı depresyon ve anksiyeteye, sosyal kaygı düzeyinde artış ve saldırgan davranışlara, akademik başarıda azalma, uykusuzluk, yorgunluk, görme problemleri, duruş bozukluğuna bağlı boyun-sırt ağrılarına, trafik kazaları, tehlikeli yerlerde selfie çekimi sonucu görülen kazalara neden olmaktadır.” 

‘SORUN, PROBLEMLİ AKILLI TELEFON KULLANIMI’

Asıl sorunun ve dikkat edilmesi gereken durumun akıllı telefonlar değil problemli akıllı telefon kullanımı olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Gelişmeleri kaçırma korkusu kişinin bulunmadığı ortamlarda başkalarının oldukça keyif verici deneyimler yaşıyor olabileceğine dair yaygın bir endişe olarak tanımlanmıştır. Kişi yaşanılan gelişmeleri kaçırma korkusu ile devamlı olarak diğerlerinin ne yaptığından haberdar olmak istemektedir. Gençlerde ve özellikle genç erkeklerde daha yüksek. Düşük ifade gücü, çatışmalı bir aile ortamı, yalnızlık, depresyon, başkalarıyla sosyal durumlarını karşılaştırma eğilimi yüksek olan kişilerde daha fazla görülmekte. Sosyal ağların kullanımda artışa sebep olmaktadır. Sosyal ağlarda arkadaşlarının güncellemelerini izlememek, FOMO’ya (Fear Of Missing Out) sahip olan bireyleri ciddi şekilde rahatsız etmektedir. Bu kişiler sosyal ağlarda geçirdikleri süre dışındaki yaşamlarında sürekli yalnız hissetmekte, sabah uyanınca akıllı telefonlarını kontrol etmekte ve gün içerisinde zamanının çoğunu sosyal medyada geçirmektedirler” diye konuştu.

Bizi takip edin:

Google Play'den alın Google News Twitter
Continue Reading
Advertisement
Yorum yapmak için tıkla