Sosyal medyada bizi takip edin

Ekonomi

‘NGS’ler Türkiye’yi uluslararası alanda söz sahibi yapacak’

Yayınlanma tarihi:

Son gelişmeleri kaçırmamak için Google News sayfamızı takip edin. Butona tıkladıktan sonra açılan sayfanın sağ üst tarafında yer alan yıldızlı "Takip Et" simgesine dokunmanız yeterlidir. Takip Et

Sinop Ãœniversitesi Nükleer Enerji MühendisliÄŸi Bölümü Öğretim Ãœyesi Prof. Dr. Meryem SeferinoÄŸlu Türkiyenin Akkuyu NGS ile baÅŸlayan nükleer yolculuÄŸunun Sinop NGS projesiyle devam edeceÄŸini kaydetti. SeferinoÄŸlu, “Akkuyu ve Sinop nükleer güç santralleri devreye girdiklerinde Türkiyenin enerji alanındaki dışa bağımlılığının azaltılmasına büyük ölçüde katkı sunacaktır. Enerji karmamızda önemli bir rol üstlenecek bu iki proje; nükleer kapasitemizin artırılmasını, yerli tedarik ve insan kaynaklarının geliÅŸmesini, ülkemizin nükleer alanda uluslararası arenada söz sahibi olmasını ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi ile güçlü mücadele etmesini saÄŸlayacak” diye konuÅŸtu.

SeferinoÄŸlu Akkuyu NGSnin Türkiyenin enerji sürdürülebilirliÄŸinin saÄŸlanmasında nükleer enerjiyi kullanma yolunda attığı en önemli adım olduÄŸunun altını çizerek, “Akkuyu, Türkiyenin geliÅŸen ekonomisinin ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra iklim hedeflerine ulaÅŸmayı saÄŸlanmasında rol alacak temel güç sistemlerinden biri olacaktır. Ä°lk nükleer güç santralinin inÅŸa edilmesiyle birlikte ülkemizin nükleer sanayisi de geliÅŸmeye baÅŸlamış, iÅŸ dünyasının nükleer sektöre giriÅŸi saÄŸlanmış, nükleer ve radyasyon güvenliÄŸi alanında ulusal düzenleme altyapısında da önemli geliÅŸmeler saÄŸlanmıştır” ifadelerini kullandı.

NGSler Türk sanayicisinin nükleer alandaki varlığını güçlendirecek

Sinop NGSnin inşası konusunda Akkuyu NGSyi inşa eden Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom ile görüşmeler sürerken, her iki projenin de hayata geçirilmesi ile Türk sanayicisinin nükleer alandaki varlığını güçlendireceğini de belirten Seferinoğlu, şunları söyledi:

“Akkuyu ve Sinop nükleer güç santrallerinin devreye girmesiyle bu projelerden edinilen tecrübe ve bilgi birikimi ile Türk firmaların baÅŸka ülkelerde yürütülecek santral projelerine katılabileceÄŸi öngörülmektedir. Nükleer santrallerin sadece elektrik üretimini deÄŸil aynı zamanda bölge halkının refah seviyesini artıracağı açıktır. Akkuyu ve Sinop projeleri ile birlikte ülkemizin nükleer teknoloji alanında AR-GE ve insan kaynaklarının yetiÅŸtirilmesi yönünde çalışmaların artığı görülmektedir. Akkuyu projesinin baÅŸlamasıyla birlikte insan kaynaklarının geliÅŸtirilmesi kapsamında yüzlerce öğrencimizin Rusyada nükleer mühendislik eÄŸitimi alma imkânı saÄŸlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti ayrıca her yıl nükleer alanda yüksek lisans ve doktora için yurt dışına öğrenci göndermektedir. 22 Mayıs 2013 tarihinde Sinop Ãœniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi bünyesinde nükleer enerji mühendisliÄŸi bölümü kurulmuÅŸtur. Sinop Ãœniversitesi nükleer enerji mühendisliÄŸi bölümü ülkemizin lisans düzeyinde eÄŸitim veren iki üniversiteden biridir. Nükleer Enerji MühendisliÄŸi Bölümü lisans, yüksek lisans ve doktora programları ile ülkemizin ihtiyacı olan nükleer mühendislerinin yetiÅŸtirilmesine katkı saÄŸlamaktadır. Sinop Nükleer Güç Santrali kurulum projesi kapsamında insan kaynaklarının geliÅŸtirilmesinin yanı sıra teknoloji transferinin de yer alması da oldukça önemlidir. DiÄŸer önemli bir konu da nükleer güvenlik ve radyasyondan korunma koÅŸullarının saÄŸlanabilmesi santral kurulum öncesi, kurulum aÅŸaması, iÅŸletim ve sökme aÅŸamalarında santral sahası ve çevresinin sürekli izlenmesi ve AR-GE çalışmalarının yürütülmesine baÄŸlıdır.”

NÜKLEER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELEDE ÖNEMLİ BİR SEÇENEK

Artan enerji ihtiyacının karşılanmasının yanı sıra Paris Anlaşması ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında sera gazı emisyon azaltma taahhüdünün yerine getirilmesi için tüm dünyada olduğu gibi Türkiyede de düşük karbonlu enerji teknolojilerinin yaygınlaşmasının zorunluluk haline geldiğine dikkat çeken Seferinoğlu, nükleer güç santrallerin sağladıkları kesintisiz ve temiz enerjiyle bu taahhütlerin yerine getirilmesinde büyük bir rol oynayacağını kaydetti.

Nükleer enerjinin düşük karbonlu, temiz ve sürdürülebilir bir teknoloji olduÄŸunu belirten SeferinoÄŸlu, “Küresel ısınmanın giderek daha belirgin hale gelmesi iklim dostu bir enerji seçeneÄŸi olarak nükleer enerjinin küresel tartışmalarda tekrar gündeme gelmesine neden olmuÅŸtur. Nükleer güç santralleri, 7 gün 24 saat kullanılabilirlik özelliklerinin yanı sıra sanayi ve ulaşım gibi karbon emisyonunun azaltılması zor sektörlerde de karbondan arındırma kapasitesine sahiptir. Fosil yakıtların ön planda olduÄŸu enerji sektörünün küresel ısınmaya katkısının yüksek olması, ülkelerin sera gazı etkisini azaltmak amacıyla uluslararası anlaÅŸmalar yapmasına ve enerji sektöründe gerekli önlemlerin alınabilmesi için yeni yolların aramasına neden olmuÅŸtur. 2020 yılı sonrası iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi rejimini düzenleyen Paris AnlaÅŸması 4 Kasım 2016 itibariyle yürürlüğe girmiÅŸtir. AnlaÅŸma kapsamında insan kaynaklı sera gazı emisyonunun neden olduÄŸu ortalama küresel sıcaklık artışının sanayi önceki sıcaklık seviyesinin en fazla 1.5 °C olacak ÅŸekilde sınırlanması hedeflenmektedir. Bu hedefe ulaÅŸmak için ülkelerin 2050 yılına kadar CO2 emisyonlarını net sıfıra indirmeleri gerekmektedir. Hedef doÄŸrultusunda ülkeler iklim krizine çözüm bulmak için yeni yollar ararken mevsim deÄŸiÅŸimlerine baÄŸlı olarak deÄŸiÅŸkenlik gösteren güneÅŸ, rüzgâr ve hidroelektrik gibi düşük karbonlu yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiÅŸtir. Günümüzde nükleer enerji, hidroelektrikten sonra dünyanın en büyük ikinci düşük karbonlu elektrik kaynağı olarak görülmektedir. Nükleer enerjinin en önemli avantajlarından biri de kömür, doÄŸal gaz, petrol gibi enerji kaynakları ile kıyaslandığında çok yüksek güç yoÄŸunluÄŸuna sahip olmasıdır. Dünya Nükleer BirliÄŸinin verilerine göre nükleer santraller 2023 yılında eÅŸdeÄŸer kömür üretiminden kaynaklanan 2,1 milyar ton karbondioksit emisyonunun önlenmesine yardımcı olmuÅŸtur” ifadelerini kullandı.

GELECEKTE DE NÃœKLEER BAÅžROLDE

Nükleer enerjiyle ilgili teknolojik geliÅŸmelerin devam ettiÄŸini hatırlatan Prof. Dr. Meryem SeferinoÄŸlu, “Son yıllarda nükleer güç reaktör tasarımları alanında yapılan çalışmalar ile yakın gelecekte ticarileÅŸme boyutuna gelecek olan 4üncü nesil nükleer güç reaktör tasarımlarında güvenliÄŸin ön planda olduÄŸu, sürdürülebilirlik, çok daha ekonomik, nükleer atıkların azaltıldığı ve nükleer silahların yayılımına dirençli sistemler geliÅŸtirilmektedir. Bilim insanları acil durumlarda kendini pasif (enerjiye ihtiyaç duymayan) olarak soÄŸutan sistemlere sahip, erimeye dayanıklı nükleer reaktör tasarlamaya çalışmaktadır. Küresel tartışmalarda, 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonuna ulaÅŸma hedefi, temiz enerji teknolojilerinin kullanımını artıracağı ancak nükleer enerjinin de karbondan arındırılmış enerji sistemlerinin omurgası olarak önemli bir rol oynaması gerektiÄŸi yönündeki fikirlerin giderek artığı görülmektedir” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

AVRUPA ELEKTRİĞİNİN YAKLAŞIK YÜZDE 40INI NÜKLEERDEN ELDE EDİYOR

“Nucleareurope verilerine göre ÅŸu anda Avrupada düşük karbonlu elektriÄŸin yaklaşık yüzde 40ı nükleerden saÄŸlanıyor” diyen Prof. Dr. SeferinoÄŸlu, şöyle devam etti:

“International Energy Agency (IEA) 2023 verilerine göre elektrik üretiminde nükleer güç santrallerinin katkısına bakıldığında; Fransanın yüzde 69 ile ilk sırada yer aldığı, Ukrayna, Belçika ve Slovakyanın yüzde 50nin üzerinde olduÄŸu ve diÄŸer ülkelerde bu oranın yaklaşık yüzde 3 ile yüzde 50 arasında deÄŸiÅŸtiÄŸi görülmektedir. Almanya elektriÄŸinin yüzde 17sini nükleer enerjiden saÄŸlarken, kömür ile çalışan termik santraller halen en büyük elektrik üretim kaynağı olmuÅŸtur. Rusya iÅŸletmede olan 37 nükleer güç reaktörü ile mevcut elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 20sini karşılamaktadır ve nükleer enerji kapasitesini artırma yönünde çalışmalar yaptığı görülmektedir. Rusya Federasyonu Akkuyu nükleer güç santrali dahil olmak üzere nükleer enerji teknolojilerinin ihracatını yapan ve yeni reaktör teknolojilerin geliÅŸtirilmesi dahil nükleer enerjinin rolünü artırma yönünde çalışmalar yapmaktadır. Rusyanın Sochi ÅŸehrinde 25-26 Mart tarihlerinde düzenlenen ve dünyanın nükleer enerji endüstrisi alanında faaliyet gösteren ÅŸirketlerin katılım saÄŸladığı “International Forum ATOMEXPO 2024 etkinliÄŸinde, Rusyanın küçük modüler reaktörü (Small Modular Reactor, SMR) ve IV. Nesil reaktör teknolojileri alanlarında kaydettiÄŸi önemli geliÅŸmeler sergilenmiÅŸtir. Yeni teknolojiler nükleerin temiz enerji geleceÄŸinde daha güçlü rol oynayacağını gösteriyor.”

Tüm dünyada olduÄŸu gibi Türkiyenin de artan enerji talebinin karşılanmasında güvenilir, sürdürülebilir, yenilenebilir ve düşük karbonlu enerji teknolojilerine geçmesi gerektiÄŸini kaydeden Prof. Dr. SeferinoÄŸlu, “Türkiyenin kurulu enerji üretim gücünün yüzde 30 hidroelektrik, yüzde 11 rüzgâr ve yüzde 10 güneÅŸ enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları ve yaklaşık yüzde 45 fosil kaynaklardan saÄŸlanmaktadır. Akkuyu-NGS projesi Rusya tarafından geliÅŸtirilen III. Nesil basınçlı su reaktörlerinden VVER-1200 tasarımıdır. Toplamda 4800 MW(e) kapasiteli 4 nükleer reaktörden oluÅŸan Akkuyu nükleer güç santrali ile ülkemizin elektrik ihtiyacının yüzde 10nun karşılanması planlanmaktadır. Böylece nükleerin de bu portföye katılmasıyla birlikte Türkiye enerji ihtiyacını temiz kaynaklardan karşılama yönünde önemli bir adım atmış olacaktır” dedi.

Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
Continue Reading
Reklam
Yorum yapmak için tıkla

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir