Sosyal medyada bizi takip edin

Güvenlik

MİA: Türk dünyasındaki istihbarat paylaşımını mercek altına aldı

Yayınlanma tarihi:

Son gelişmeleri kaçırmamak için Google News sayfamızı takip edin. Butona tıkladıktan sonra açılan sayfanın sağ üst tarafında yer alan yıldızlı "Takip Et" simgesine dokunmanız yeterlidir. Takip Et

Doç. Dr. Koçakın analizinde, Türk devletleri arasındaki istihbarat paylaşımının tarihsel gelişimi, kurumsal çerçevesi ve stratejik önemini değerlendirildi. Analizde, Türk devletleri arasında 1992de başlatılan iş birliğinin 2009 Nahçıvan Anlaşmasıyla kurumsallaştığı, 2021 İstanbul Zirvesiyle Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) kimliğine kavuştuğu vurgulandı. 1998 tarihli Türk Dilli Devletler İstihbarat Servisleri Konferansı Protokolünün, istihbarat paylaşımını kurumsal zemine taşıdığı belirtildi. Analizde, bu sürecin 2019da Ankarada kurulan Daimi Sekretarya ile kurumsal bir nitelik kazandığı ifade edildi.

İŞ BİRLİĞİ ÇOK BOYUTLU YAPIYA KAVUŞTU

Analizde, Türk dünyasının güvenlik iş birliğinin son 30 yılda çok boyutlu bir yapıya kavuştuğu belirtildi. TDTnin kurumsallaşma süreciyle birlikte istihbarat paylaşımının da geliştiği, üye ülkelerin ulusal kapasiteleriyle birbirini tamamlayan bir güvenlik mimarisi oluşturduğu vurgulandı. Türkiyenin proaktif dış politikası, Azerbaycanın Karabağ Zaferi sonrası stratejik yönelimi, Kazakistanın çok vektörlü dış politikası, Kırgızistanın güvenlik çeşitlendirme ihtiyacı ile Özbekistanın aktif katılımı, bu yapının temel dayanakları arasında gösterildi. Milli İstihbarat Akademisi, bu gelişmelerin TDTyi tüm üye devletler açısından önemli bir güvenlik mekanizmasına dönüştürdüğünü ifade etti.

KOLEKTİF CAYDIRICILIĞI ARTIRIYOR

Hazırlanan analizde, istihbarat paylaşımının yalnızca ortak tehditlere karşı erken uyarı sağlamakla kalmadığı; aynı zamanda stratejik karar süreçlerinde bilgi üstünlüğü yaratarak, kolektif caydırıcılığı güçlendirdiği belirtildi. Bu kapasitenin, bölgeye son yıllarda yönelen dış ilgi ve rekabetten stratejik fayda elde edilmesini kolaylaştırdığı vurgulandı. Analiz, Türk dünyasının istihbarat paylaşımı sayesinde dış tehditlere karşı daha güçlü bir koruma zeminine kavuştuğunu ortaya koydu. FETÖ ve DEAŞ gibi örgütlere karşı yürütülen ortak operasyonların bu iş birliğinin somut sonuçlarını verdiği hatırlatıldı.

Analize göre, Türk dünyasının bulunduğu Avrasya coğrafyası günümüzde büyük güç rekabetinin merkezinde yer alıyor. ABDnin küresel angajmanını daraltması, Avrupa-Atlantik güvenlik mimarisinin Ukrayna savaşı sonrası sarsılması ve Çinin Kuşak ve Yol Girişimiyle artan etkisi, bölgeyi stratejik bir rekabet alanına dönüştürdü. Milli İstihbarat Akademisi, bu koşullar altında Türk devletleri arasındaki istihbarat paylaşımının sadece güvenlik değil, aynı zamanda dış politika ve bölgesel istikrar açısından da kritik bir rol oynadığını vurguladı.

ÇOK BOYUTLU GÜVENLİK MİMARİSİ OLUŞTU

Analiz, Türkiyenin operasyonel tecrübesi ve teknik kapasitesinin; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistanın tamamlayıcı yetkinlikleriyle birleşerek çok boyutlu bir güvenlik mimarisi oluşturduğunu belirtti. Türkiyenin sınır ötesi operasyonları, terörle mücadeledeki etkinliği ve siber savunma altyapısındaki ilerlemeleri; Azerbaycanın Karabağdaki savaş tecrübesi, Kazakistanın sınır güvenliği kapasitesi, Kırgızistanın arazi istihbaratı konusundaki deneyimi ve Özbekistanın Afganistan kaynaklı tehditlerle mücadelesiyle bütünleşiyor. Analizde, bu bileşimin Türk dünyasını küresel ölçekte daha güçlü bir güvenlik aktörüne dönüştürme potansiyeline sahip olduğu vurgulandı.

Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
Continue Reading
Reklam