Türkiye

MBB’den 50’nci yılda Marmara Denizi buluşması

Yayınlanma tarihi:

Güncelleme:

Son gelişmeleri kaçırmamak için Google News sayfamızı takip edin. Butona tıkladıktan sonra açılan sayfanın sağ üst tarafında yer alan yıldızlı "Takip Et" simgesine dokunmanız yeterlidir. Takip Et

Marmara Belediyeler Birliği (MBB), kuruluş yılının 50nci yılında Marmara Denizinin karşı karşıya olduğu çevresel sorunlara dikkat çekmek ve çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaşmak amacıyla bir buluşmaya ev sahipliği yaptı. Marmara Denizi İçin 50 yıldır Birlikte başlığıyla düzenlenen toplantı, Bağlarbaşı Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Etkinlikte, Marmara Denizinin tarihi ve güncel çevre sorunları, uzmanlar tarafından ele alındı. Programa, belediye başkanları, meclis üyeleri, teknik personeller, akademisyenler ve sivil toplum temsilcileri katıldı.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

Prof. Dr. Cem Gazioğlu ve Prof. Dr. Nuray Çağlar Marmara Denizinde kirliliğin kronolojisini ve ekosistem üzerindeki etkilerini ele aldı. Prof. Dr. Saadet Karakulak da balıkçılık ve su ürünleri faaliyetlerinin Marmara Denizi ile etkileşiminin tarihsel boyutunu ele aldı. Prof. Dr. Mustafa Sarı ise Marmara Denizinin güncel kirlilik sorunlarını ve müsilaj tehlikesini aktardı. Prof. Dr. İzzet Öztürk de atık su arıtma altyapısına değindi.

BOZBEY: SÜRDÜRÜLEBİLİR KENTLER İÇİN POLİTİKA ÖNERİLERİ GELİŞTİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Açılış konuşmasını yapan Marmara Belediyeler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, “Bundan tam 50 yıl önce, 25 Nisan 1975te Marmara Denizi ve boğazlarının korunması hedefiyle bir araya gelen yerel yönetimler, Türkiyede belediyecilik tarihinde önemli bir adım atarak o günkü adıyla Marmara Belediyeler Birliğini kurdu. Bu sadece çevre bilincinin bir ürünü değil, aynı zamanda demokratik yerel yönetim anlayışının, katılımcılığın ve birlikte çözüm üretme iradesinin güçlü bir ifadesiydi. Tabii ki bugün burada yalnızca geçmişe bir selam göndermekle kalmıyor, geleceğe dönük güçlü bir kararlılık beyanında da bulunuyoruz. 1975 yılında dikkat çektiğimiz çevresel sorunlar, bugün çok daha karmaşık ve çok daha acil hal almış durumda. Artan nüfus ve sanayileşme doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı artırarak çevresel sorunların boyutunu derinleştiriyor. Marmara Denizindeki kirlilikten iklim krizine, kıyı ekosistemlerinin korunmasından afetlere dirençli kentlere kadar pek çok konu artık yalnızca yerel değil, küresel bir gündemin de bir parçası olmuştur. İşte tam da bu yüzden Marmara Belediyeler Birliği olarak bilimin ve katılımcılığın ışığında çevresel mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz, sürdürülebilir kentler için politika önerileri geliştirmeye devam edeceğiz, yerel yönetimlerin kapasitesini artıran projeler ve iş birlikleri oluşturmaya da devam edeceğiz” diye konuştu.

DENİZİN TAŞIMA KAPASİTESİ DOLDU

Bozbey, “Bu çabaların merkezinde ise tüm bölgeyi etkileyen ekolojik, ekonomik ve sosyal sonuçlarıyla Marmara Denizinin korunması, bir sorumluluk olarak karşımızdadır. Milyonlarca insanın yaşam kalitesini doğrudan etkileyen; ekosistemleriyle, balıkçılığıyla, kıyı yaşamıyla bu coğrafyanın hafızasını taşıyan Marmara Denizi hepimizin ortak değeri. Ne yazık ki kadim denizimizi esir alan, bu taşınmaz yüküm dışa vurumu olan müsilaj yeniden görülmeye başladı. Bu durum, denizin taşıma kapasitesinin artık dolduğunu açıkça ortaya koyuyor. 2021 yılında tüm paydaşları dahil ederek, aynı hedefte ortaklaşarak ilan edilen 22 maddelik Marmara Denizi Eylem Planında hala gerçekleştirilmeyi bekleyen önemli hedefler var. Bunların başında, mevcut arıtma sistemlerinin ileri biyolojik arıtmaya dönüştürülmesi geliyor. Ancak bu dönüşümün, yerel yönetimlerin yetki alanını aşan boyutlar da içerdiğini unutmamalıyız ve maalesef bu konular henüz çözüme kavuşmuş değil” ifadelerini kullandı.

SARI: MARMARANIN İMDAT ÇIĞLIĞI MÜSİLAJ

Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Marmaranın sorunu sadece müsilaj değil. Marmaranın imdat çığlığı müsilaj. Marmara ben ölüyorum, bana yardım edin diyor. Ama biz yine duymamaya görmemeye devam ediyoruz. Bu müsilaj esasında bizim denizle kurduğumuz yanlış ilişkinin bir sonucu. Dünyanın 4te 3ü sularla kaplı. 4te birlik kısmının tamamı ağaçlar, ormanlar, bitkilerle kaplı olsa şu anda soluduğumuz havanın içindeki oksijeni üretmeye yetmiyor. Oksijenimizin yarısı denizden geliyor. Ama biz denize kirliliği boca ettik. Azot, fosforu arttırdık, dengeyi bozduk. Müsilaj doğal bir olay. 1729 yılından beri bilim dünyasının bildiği bir olay. Doğal olmayan bizim bugünkü karşılaştığımız durum. Denizle kurduğumuz yanlış ilişki” dedi.

SANAYİ ATIKLARININ YÜZDE 70İ ARITILMIYOR

Prof. Dr. Sarı, “Resmi verilere göre ileri biyolojik arıtma oranımız yüzde 51.7. Marmara Denizinin çevresinde her 2 kişiden sadece birinin atıklarını atıyoruz. Bu da evsel atık. Sanayi atıklarının yüzde 70i arıtılmıyor. En iyi ihtimalle yüzde 30u arıtılıyor. Geri kalanı denize boca ediliyor” diye konuştu.

ÖZTÜRK: DÜNYADA BUNUN BİR BENZERİ YOK

Prof. Dr. İzzet Öztürk ise “Marmara Denizi bir iç deniz olması sebebiyle çok önemli özellik taşıyor. Karadeniz ve Akdenizi birbirine bağlıyor. Bu sistem günümüzden 8 bin yıl önce oluşmuş. Dünyada bunun bir benzeri de yok. Bu bakımdan çok önemli. Biyoçeşitlilik açısından oldukça zengin. Özellikle balıkçılık ve ulaşım anlamında son derece kritik önemde bir iç denizimiz. Bazı özelliklerini biz tam olarak kullanmıyoruz. Mesela Baltık Denizi ile kıyasladığımızda ulaştırma yönünden çok az kullandığımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!
Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!
Exit mobile version