Sosyal medyada bizi takip edin

Türkiye

KOCAELİ Çocukluk hayali bitki fotoğrafçılığı sayesinde memur olduğu üniversiteye akademisyen olarak atandı

Yayınlanma tarihi:

Güncelleme:

Son gelişmeleri kaçırmamak için Google News sayfamızı takip edin. Butona tıkladıktan sonra açılan sayfanın sağ üst tarafında yer alan yıldızlı "Takip Et" simgesine dokunmanız yeterlidir. Takip Et

KOCAELİde üniversitede memurken, çocukluk hayali olan bitki fotoğrafçılığına ilgi duyan Hüseyin Doğan (42), çektiği fotoğrafları kendisine ait internet sitesinde topladı. Doğan, bu süreçte Kocaeli Üniversitesinin Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalında Bitki Tarihi ile ilgili yüksek lisans ve doktorasını tamamlayıp, üniversitenin Fen Edebiyat Fakültesi Tarih bölümüne doktor öğretim üyesi olarak atandı.

Kocaelide çocuk yaşlardan itibaren bitkilere ilgi duyan Hüseyin Doğan, ekonomik sebeplerle bu hayalini erteledi. Kocaeli Üniversitesi’ne memur olarak atanan Doğan, 35 yaşındayken sarı kantaron çiçeğinin görüp fotoğrafını çekmesiyle, çocukluk hayalini gerçekleştirme kararı aldı. Kocaeli sınırlarında yayılan bitkileri merak eden Doğan, bununla ilgili görsel kaynağa ulaşamayınca tek başına bitkilerin fotoğrafını çekmeye başladı. Çektiği yaklaşık 16 bin fotoğrafı kendisine ait internet sitesinde toplayan Doğan, bu alandaki bilgi ve birikimlerinden yola çıkıp memur olduğu Kocaeli Üniversitesinde akademik kariyer yapma kararı verdi. Doğan, üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalında bitki tarihi ile ilgili önce yüksek lisans, ardından da doktora tezi hazırladı. Doktorayı da tamamlayan Doğan, üniversitenin Fen Edebiyat Fakültesi Tarih bölümüne doktor öğretim üyesi olarak atandı. Çalışmalarıyla Kocaelinin kayda geçmiş bitki sayısına 2 binden fazla katkısı olduğunu söyleyen Doğan, fotoğraflarıyla sergi de açtı. Bitki fotoğrafçılığına olan merakını anlatan Doğan, “Bu benim çocukluk hayalim. Çenederede büyüdüm. İlkokul çağından itibaren orada bitkileri, çeşitli hayvanları, o ekosistemi inceliyordum, merakım vardı ama daha sonra, işte ailenizin sizi yönlendirmesiyle başka taraflara gitmiş oldunuz ve üniversite bitene kadar bitkilere tekrar herhangi bir ilgim olmadı” dedi. Sarı kantaron çiçeğini görünce çocukluk hayalini hatırladığını belirten Doğan, “Üniversite bittikten sonra memur olarak Kocaeli Üniversitesinde çalışmaya başladığımda bir sarı kantaron çiçeğini görmemle bu çocukluk hayalim yeniden depreşti ve onun fotoğrafını çektikten sonra, Bu acaba hangi bitkidir diye araştırdım ve sonunda meşhur sarı kantaron olduğunu anladım. Daha sonra Kocaelide hangi başka bitkiler var, onu merak ettim ama bununla ilgili herhangi bir görsel kaynağa ulaşamadım. Birkaç tane yazılı kaynak var ama bunlar klasik listeleyen sistemler. Yani örneğin Ballıkayaları, Beşkayaları ya da Kandırayı, oradaki bitkileri sadece yazı olarak listeleyen çalışmalardı ama görsel bir kaynak yoktu. Ben de bunun üzerine görsel bir kaynak olması amacıyla kocaelibitkileri.com adlı siteyi oluşturdum” ifadelerini kullandı.

KOCAELİDEN KAYDA GEÇİRDİĞİM BİTKİ SAYISI 2 BİNİN ÜZERİNDE

Envanter çalışmasına başladığında Kocaelide kayda geçmiş bitki sayısının 375 olduğunu söyleyen Doğan, “Kocaeliden kayda geçirdiğim bitki sayısı 2 binin üzerinde. Bunun yaklaşık 70 tanesi endemik, aralarında hayli nadir olan başka türler de var. Örneğin Balkan, Marmara ya da Karadeniz endemiki gibi. Netice itibarıyla bu, yaklaşık 7-8 yıldır devam eden aktif bir çalışma. Bu süre içerisinde hem yurt içinden hem yurt dışından oldukça güzel geri dönüşler aldım. Hem bilim insanlarından hem vatandaş bilimci denilen yani bu işe amatör düzeyde ilgi duyan insanlardan oldukça geri dönüşler almış oldum” dedi.Türkçede botanikle ilgili bilimsel makalelerin dünya çapında konuşulan dillerden çok daha önce yazıldığını belirten Doğan, “Bu arada bitkilerin listesini çıkartırken, Bu bitkiler acaba bizim uygarlığımızda hangi amaçlarla kullanılmış? Ne işimize yaramış? Bunları nasıl düşünmüşüz, nasıl görmüşüz, nasıl anlamışız, nasıl tanımışız? Bu tür sorulara da cevap vermesi açısından Türklerin Anadoluya gelmesinden sonra özellikle biliyoruz ki bu ilk olarak Malazgirt Savaşı, ardından da Moğol istilasıyla Anadoluya yoğun bir Türk göçü var. Daha sonra yerleşiyoruz ve burada Türk dili oluşmaya başlıyor. Oğuz Türkçesine dayalı, Eski Anadolu Türkçesi denilen bir dönem. O dönemin kaynaklarını araştırmaya başladım. Bunlar, 13üncü yüzyıldan itibaren yazılmaya başlamış kaynaklar. Arap alfabesiyle yazılmış ama Türkçe, hatta işte 15, 16, 17nci yüzyıla göre çok daha yalın, çok daha saf, çok daha bozulmamış bir Türkçe. Bunları araştırmaya başladım ve şunu gördüm ki İngilizceden, Fransızcadan, Almancadan yani bugün bildiğimiz çok önemli, dünya çapında konuşulan dillerden çok daha önce Türk bilim insanları tarafından Türkçede botanikle ilgili, bitkiyle ilgili bilimsel metinler kaleme alınmış. Daha sonra bu araştırmalarıma Kocaeli Üniversitesi Tarih bölümünde Bitki Tarihi çerçevesinde yüksek lisans ve doktorayla devam ettim ve doktora bittikten sonra da aynı bölüme doktor öğretim üyesi olarak atanmış oldum. Yani memurken başladığım iş bu çabayla, bu araştırmalarla akademik bir evreye taşınmış oldu” diye konuştu.

HABER-KAMERA: Nazım Özgün ERBULAN-Dinçer AKBİR/KARTEPE(Kocaeli),

Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
Continue Reading
Reklam
Yorum yapmak için tıkla

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir