Connect with us

TÜRKİYE

Glokoma bağlı körlük erken teşhis ve tedaviyle önlenebilir 

Yayınlanma tarihi:

HALK arasında göz tansiyonu olarak bilinen ‘glokom’ hastalığı, dünyada önlenebilir körlük nedenleri arasında ikinci sırada yer alıyor. Türk Oftalmoloji Derneği Glokom Birim Başkanı Prof. Dr. Ilgaz Yalvaç, glokoma bağlı körlüğün erken teşhis ve tedaviyle önlenebildiğini söyledi. 

Türkiye’de tanısı konmuş glokomlu hasta sayısının 500 bin civarında olduğu tahmin edilirken, glokom olduğunu bilmeden yaşayan hasta sayısı ise tedavi görenlerden en az 4 kat daha fazla olduğu belirtiliyor. Buna göre; Türkiye’de 2,5 milyona yakın glokom hastası olduğu düşünülüyor. 

Türk Oftalmoloji Derneği 6-12 Mart Dünya Glokom Haftası kapsamında düzenlenen etkinliklerle glokom hastalığı ile ilgili toplumsal bilinci artırmak için ülke genelinde çalışmalar yürütürken, Glokom Birim Başkanı Prof. Dr. Ilgaz Yalvaç da glokomla ilgili merak edilen soruları cevapladı.

 

1- Glokom nedir? Göz tansiyonu ile aynı şey midir? 

Glokom, görme siniri (optik sinir) üzerinde tahribat yaparak ilk dönemlerde hastanın çevre görmesini bozan, son dönemlerinde ise körlüğe yol açabilen bir görme siniri hastalığıdır. Göz tansiyonu yüksekliği, göz içinde üretilen sıvının boşaltıcı kanallara geçmeyip gözün içinde birikmesi halidir. Glokom ise bir görme siniri hastalığıdır ve göz tansiyonu yüksekliği en önemli risk faktörüdür. Ancak göz içi basıncının yüksek olması bireyin mutlaka glokom hastası olacağını göstermez. 

2- Göz tansiyonunda normal değer nedir? 

Genellikle normal değer ’10-21 mmHg olarak kabul edilir. Bu sınırlar içinde dahi optik sinir üzerinde glokom hasarı olabileceği unutulmamalıdır. 

3- Glokomun tipleri nelerdir? Glokomun tiplerine göre belirtiler farklılık gösterir mi? 

Glokomun belirtileri hastalığın tipine ve ortaya çıkış yaşına göre değişiklik gösterebilir. En sık rastlanılan glokom tipi olan açık açılı glokomda şikâyetler çok azdır. Hastanın baş ağrısı, görmede bulanıklık, yakın görme sorunları, karanlık adaptasyonu bozuklukları gibi yakınmaları olabilir. Ancak hastanın görmesi bozulmamıştır ve glokomun son evrelerine kadar da normal kalabilir. Bu durum glokomun erken tanısını güçleştirir. Hastalığın başlangıcından itibaren çevreyi görme kabiliyeti bozulmaya başlar ancak iki göz birlikte kullanıldığından çevre görmesinde meydana gelecek bozulmalar, diğer göz tarafından gizlenir. Bu nedenle hastalar görme alanlarındaki kayıpları erken dönemde nadiren hissederler ve genellikle son evre dediğimiz bir tünel içinden bakıyormuş gibi görmesi kaybolduğu durumda (tüp görme) hekime başvururlar. Bu yüzden göz tansiyonu ölçümü ve göz dibi muayenesinin yapılması glokomun erken tanısı için çok önemlidir.

 Akut açı kapanması (glokom krizi) ile oluşan ani basınç artışları en fazla şikâyete neden olan glokom tipidir. Ani basınç artışı ile gözde ve başta şiddetli ağrı, göz çevresinde ışıklı halkalar görme, göz kapaklarında şişlik, bazen bunlara eşlik eden mide bulantısı ve kusma, görmede ani azalma ortaya çıkabilir. Bu tipin sıklıkla migren ile karışabileceği akılda tutulmalıdır. Sık sık baş ve göz ağrısı şikâyeti olan hastalarda göz muayenesi ihmal edilmemelidir. 

Doğumsal glokomda ise göz içi basıncı ön kamara açısındaki gelişim bozukluğuna bağlı olarak anne karnında artar. Doğuma kadar devam eden yüksek basıncın etkisiyle göz içindeki hassas yapıların ve özellikle görme sinirinin korunması amacıyla göz küresi büyür. Doğumsal glokomda bebek ışıktan çok rahatsızdır (fotofobi), gözde sürekli sulanma vardır ve gözlerini kapalı tutmak ister. Bebekle ilk karşılaşan aile hekimi ya da çocuk hekimleri bu belirtileri gördüklerinde mutlaka doğumsal glokomu akıllarına getirmelidir. 

4- Glokom tanısı nasıl konur? 

Glokom tanısı için rutin göz muayenesinin yanı sıra, kişinin göz içi basıncı ve kornea kalınlığı ölçülür. Görme alanının, görme siniri ve retina damarlarının incelemesi yapılır. Ayrıca glokomun tipini belirlemek için başka tetkiklere de başvurulur. Glokom tedavi edilebilen ve körlüğe yol açması önlenebilen bir hastalıktır. Kronik bir hastalık olduğu için tedavisi yaşam boyu sürmelidir. Tedavinin başarılı olmasındaki en önemli kriter, bireyin hastalığını tanıması ve tedavi sürecinde doktorunun önerilerine uymasıdır. 

5- Glokom riski kimlerde daha yüksek? 

Genetik faktörler, yaş, hipermetropi veya yüksek miyopi, diyabet, aterosleroz yani damar sertliği,  hipertansiyon ve hipotansiyon, uzun süreli kortizon kullanımı, göz içi basıncı yüksekliği, görme sinirinin yapısal özellikleri, göz travmaları, otoimmün hastalıklar, vazospazma (damar büzüşmesi) neden olan soğuk, stres gibi faktörler, özellikle soğuk eller, migren ataklarının mevcudiyeti bu yönden dikkatle ele alınması gereken ipuçlarıdır. 

6- Yüksek kan basıncı, glokom nedeni midir?

Aslında iki hastalık birbirinden bağımsızdır. Ancak yüksek veya düşük kan basıncı, göz sinirinin beslenmesini bozarak glokomun kötüleşme hızını artırabilir. Dolayısıyla glokomlu hastaların vücut tansiyonlarının normal değerlerde olması istenir. Optik sinir hasarından düşük sistemik kan basıncı yani ‘hipotansiyon’ durumunda daha yakından izlenmelidir. Özellikle gece uyku sırasında kan basıncındaki düşüş ya da ayakta iken ani basınç düşüşleri, optik diskin beslenmesini etkileyerek glokoma eğilimli gözlerde hasara neden olabilir.

7- Glokomlu hastaların yaşam şekli ve beslenme alışkanlıkları nasıl olmalıdır? 

Glokom tanısı alan hastalar normal yaşamlarını aksatmadan devam ettirmelidir. Amaç, hastanın bir başkasına ihtiyaç duymadan yaşamını sürdürmesidir. Hastanın, tedavisini üstlenen hekimle yakın bir diyalog içinde olması ve kontrollerine gitmesi büyük önem taşır. 

Glokomlu hastaların günlük yaşamda dikkat etmeleri gereken şeyler şunlardır: 

Beslenme alışkanlıkları: Kahve veya çay içildikten sonraki ilk birkaç saat içinde göz içi basıncında geçici bir artış olabilir. Glokom hastaları kahve ve çayı gün içinde dağılmış bölümler şeklinde içmeliler. 

Uzun süreden beri sigara kullananlarda hiç kullanmayanlara göre göz tansiyonu yüksekliğine bağlı oluşacak hasarda artış daha fazladır. 

Egzersiz: Düzenli yapılan egzersiz, uygun gevşeme ve yeterli uyku, göz tansiyonunda düşmeye yol açar. 

İleri glokomlu hastaların uzun ve derin su dalışlarından kaçınmaları gerekir. 

Sauna ya da ılıcaların göz tansiyonu üzerinde zararlı etkilerine genellikle rastlanmaz. Saunada kalanların göz içi basınçlarında bir saat içinde normale dönen düşüşler izlendiği de görülmüştür. 

Uçak yolculuğu yapacak ciddi dolaşım problemleri olan glokom hastaları yine de doktorlarına bu durumu danışmalıdır. 

Nefesli müzik aletleri çalmak göz içi basıncında geçici bir artışa neden olabilir. Glokomlu hastaların bu tip aletleri kullanmadan önce mutlaka doktorlarına danışmaları gerekir. 

Görme alanında ileri derecede daralma olan hastaların araba kullanmaları sakıncalıdır. Özellikle karanlık adaptasyonları bozulduğu için akşam saatlerinde araba kullanımına kısıtlama getirilmelidir. 

Sinema veya karanlıkta uzun süre televizyon izlemek, dar açılı gözlerde akut glokom ataklarını arttırabilir. 

 

Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
Continue Reading
Advertisement
Yorum yapmak için tıkla