Sosyal medyada bizi takip edin

Sağlık

‘Fast food tarzı gıdalar, kanser gelişimine zemin hazırlıyor’

Yayınlanma tarihi:

Son gelişmeleri kaçırmamak için Google News sayfamızı takip edin. Butona tıkladıktan sonra açılan sayfanın sağ üst tarafında yer alan yıldızlı "Takip Et" simgesine dokunmanız yeterlidir. Takip Et

Dünya çapında ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alan kanser ile beslenme alışkanlıkları arasındaki ilişkiye dair yapılan çalışmaların arasına bir yenisi daha eklendi. Güney Florida Üniversitesi ve Tampa Hastanesi Kanser Enstitüsü araştırmacıları, kolerektal kansere yakalanan 162 hastadan örnek aldı ve lipid olarak bilinen küçük moleküllerin miktarlarını araştırdı. Örneklere göre, tümörlere bitişik sağlıklı dokulardan daha yüksek seviyelerde iltihaplanmaya neden olan ve yüksek oranda işlenmiş gıdalarda yaygın olan lipitleri içeriyordu. Gastroenteroloji ve hepatoloji alanında önde gelen uluslararası bir dergi olan Gutta yayınlanan çalışmada aşırı işlenmiş yiyecekler ve sağlıksız yağların hakim olduğu beslenme alışkanlıklarıyla, kolerektal tümör büyümesini yönlendiren kronik inflamasyon arasında potansiyel bir bağlantı keşfedildi. Dolayısıyla beslenmeyle kanser ilişkisi yeniden ispatlanmış oldu.

KARABULUT: ÜRÜNLERİN HAYATIMIZA GİRMESİ BESLENME ALIŞKANLIKLARIMIZDA ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLERE YOL AÇTI

Medicana Ataköy Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Karabulut, günümüzde hazır yiyecek ve işlenmiş gıdaların popülerliğinin arttığını ifade ederek, “Bu ürünlerin hayatımıza girmesi beslenme alışkanlıklarımızda önemli değişikliklere yol açtı. Özellikle ‘ultra işlenmiş gıdalar’ olarak adlandırılan ve genellikle yüksek oranda şeker, yağ ve katkı maddesi içeren bu ürünlerin sağlık üzerindeki etkileri giderek daha fazla araştırılmaktadır. Ultra işlenmiş gıdalar; endüstriyel işlemlerden geçirilmiş, genellikle evde kullanılan malzemelerden farklı içeriklere sahip ürünlerdir. Bu gıdalarda yüksek oranda şeker, tuz, sağlıksız yağlar, yapay tatlandırıcı, renklendirici ve çeşitli katkı maddeleri bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar, ultra işlenmiş gıdaların tüketiminin genel kanser riskiyle ilişkili olabileceğini göstermektedir. Ancak ultra işlenmiş gıdaların spesifik olarak kolon kanseri riskini nasıl etkilediği konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır” dedi.

‘İŞLENMİŞ ETLER KOLON KANSERİ RİSKİNİ ARTIRIYOR’

Bazı araştırmaların ultra işlenmiş gıda tüketiminin kolon kanseri riskini artırabileceğini gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Karabulut, “Bu ilişki, söz konusu gıdaların genellikle düşük lif içeriğine, yüksek oranda işlenmiş et içermesine ve bağırsak mikrobiyotasını olumsuz etkileyebilecek katkı maddeleri içermesine bağlanmaktadır. Özellikle işlenmiş etlerin (sosis, salam, sucuk vb.) kolon kanseri riskini artırdığına dair güçlü kanıtlar mevcuttur. Bu nedenle, ultra işlenmiş gıdalar içinde yer alan işlenmiş etlerin tüketiminin sınırlandırılması önemlidir” ifadelerini kullandı.

ÇEVİK: İNFLAMASYON ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİ NET BİR ŞEKİLDE ORTAYA KOYMAKTA

Medicana Çamlıca Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. Ayhan Çevik ise “Bu çalışma, önceki araştırmalardan birkaç önemli noktada ayrılmaktadır. Özellikle kronik inflamasyon konusuna ve ultra işlenmiş gıdalar ile enflamatuar tohum yağlarının kanser riskine nasıl etki ettiğine odaklanması ve çözülme tedavisi adı verilen yeni bir terapötik yaklaşım sunması açısından farklılık göstermektedir. Diğer araştırmalar gıda ile kanser arasındaki ilişkiyi incelediği halde bu çalışma, bu gıdaların biyolojik mekanizmalarını daha derinlemesine ele alarak, inflamasyon üzerindeki etkilerini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Sonuç olarak önceki çalışmalar, diyeti ve inflamasyonu kolon kanseri riskine bağlarken bu çalışma daha derin biyolojik mekanizmalar, doğal tedavi yaklaşımları ve gelişmiş teknolojiler kullanarak önemli bir yenilik sunmaktadır” dedi.

‘İŞLENMİŞ GIDALARDAKİ LİPİTLER KANSERİ TETİKLEYEBİLİYOR’

Yüksek oranda işlenmiş gıdalardaki lipitlerin, inflamasyonu tetikleyen bir dizi biyokimyasal ve hücresel mekanizma aracılığıyla sağlık üzerinde olumsuz etkiler yarattığını ifade eden Çevik, “Bu süreçler özellikle trans yağ asitleri, doymuş yağ asitleri ve okside olmuş lipitler gibi işlenmiş lipit türleriyle ilişkilidir. Yüksek oranda işlenmiş gıdalardaki lipitlerin inflamasyonu tetikleme mekanizmaları, bağışıklık sisteminin aktivasyonu, hücresel stres, mikrobiyota dengesizliği ve oksidatif hasar gibi birden fazla biyolojik süreç içerir. Bu süreçler kronik inflamasyona zemin hazırlayarak obezite, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar ve bazı kanser türleri gibi inflamasyonla ilişkili hastalıkların gelişme riskini artırır. Sağlıklı yağları tercih etmek ve işlenmiş gıda tüketimini azaltmak, bu riskleri önemli ölçüde azaltabilir” diye konuştu.

‘FAST FOOD KOLEREKTAL KANSERE ZEMİN HAZIRLIYOR’

Kanser riski açısından bazı işlenmiş gıdaların daha tehlikeli olarak değerlendirildiğine dikkat çeken Op. Dr Çevik, “Bunlar arasında özellikle işlenmiş etler yer alır. Dünya Kanser Araştırma Fonu ve Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) raporlarına göre, işlenmiş etler (örneğin, sosis, salam, pastırma, sucuk gibi) kanser riskini artıran gıdalar arasında sayılmaktadır. Bunun dışında, yüksek şeker ve trans yağ içeren işlenmiş gıdalar da kanser riskiyle ilişkilendirilmiştir. Özellikle fast food tarzı gıdalar, işlenmiş tatlılar ve gazlı içecekler, vücutta enflamasyona yol açarak kanser gelişimine zemin hazırlayabilir. Ayrıca ağır işlenmiş gıda ürünleri, yüksek ısıda pişirilen gıdalar ve trans yağlar içeren gıdalar da genellikle sağlık açısından olumsuz etkilere sahiptir. Bu nedenle, işlenmiş gıdaların tüketiminin sınırlanması ve taze, doğal gıdaların tercih edilmesi önerilmektedir” ifadelerini kullandı.

‘BESLENME, TEDAVİDE DE ÖNEMLİ ROLE SAHİP’

Beslenme değişikliklerinin kanserin tedavi sürecinde de önemli rol oynadığına değinen Op. Dr. Çevik, şöyle devam etti:

“Kanser tedavisi genellikle cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve immünoterapinin birleşimiyle gerçekleştirilir. Bu tedavi süreçleri genellikle vücudu zayıflatabilir ve bağışıklık sistemini baskılayabilir. Bu nedenle tedavi sürecinde beslenme, hem hastanın genel sağlığını desteklemek hem de tedaviye yardımcı olmak için kritik bir faktör haline gelir. Tedavi sürecinde sağlıklı ve dengeli bir diyet, hastaların iyileşme hızını artırabilir, bağışıklık sistemini güçlendirebilir ve tedaviye bağlı yan etkileri azaltabilir. Ancak her bireyin durumu farklıdır, bu nedenle beslenme değişiklikleri yapmadan önce doktorlara ve beslenme uzmanlarına danışmak önemlidir.”

Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
Continue Reading
Reklam
Yorum yapmak için tıkla

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir