Dünya
Egemen Bağış: Bir gün ansızın Avrupa’nın imdadına yetişebiliriz
Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert, eski Yunanistan Başbakanı Alexis Tsipras gibi pek çok ismin yer aldığı ve açılış konuşmasını eski İngiltere Başbakanı Boris Johnsonun gerçekleştirdiği Selanik Metropolitan Summite 47 ülkeden 500ü aşkın diplomat, bürokrat ve gazeteciler katıldı.
ATATÜRK VİZYONER BİR LİDER
Konuşmasında zirvenin önemine dikkat çeken Bağış, “Bu seçkin topluluğa Selanikte hitap etmek özel bir anlam taşıyor. Medeniyetlerin kavşağı olan bu tarihi şehir, yüzyıllardır kültürlerin, inançların ve fikirlerin buluşma noktası olmuştur. Aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk gibi büyük bir devlet adamının da doğum yeridir. Vizyoner bir lider olan Atatürk, ulusumuzu modernleşme ilkelerine bağlamış ve onu Batı ile daha yakınlaştırmayı amaçlamıştır. Bu bağlamda, bugünkü konuşmamın konusu olan Türkiyenin Avrupa kurumlarıyla etkileşimi yalnızca güncel bir siyasi hedef değil, aynı zamanda Cumhuriyetimizin temeline işlenmiş bir vizyonun devamıdır” ifadelerini kullandı.
DİMİTRİSE TEŞEKKÜR
Bağış, “Burada bulunmama vesile olan değerli dostum ve devlet adamı, sayın Dimitris Avramopoulosa içten şükranlarımı sunmaktan da memnuniyet duyuyorum. Dostluğumuz otuz yılı yakın bir süredir devam ediyor ve bu dostluk, kendisinin Atina Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğanın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yaptığı dönemde bu yana zenginleşerek devam ediyor. Karşılıklı saygıya dayanan ilişkileri, zor zamanlarda bile uluslarımız arasında barışın güvencesi oldu. Teşekkürler, sevgili Dimitris. Ayrıca bu güzel şehir Selanikin eski Belediye Başkanı Yiannis Boutarisi de anmak isterim. O da vizyon sahibi bir lider ve gerçek bir dosttu. İstanbulda, Patrik Bartholomeosun evinde düzenlediği bir akşam yemeğinde Yiannis bana şöyle demişti: Egemen, Yunanistan AB içinde olduğu için birçok ülkeyle ortağız. Ama siz Türklerle biz kuzen gibiyiz. Dil ve din dışında kültürlerimiz çok benziyor. Birlik içindeki birçok ülkeden çok daha fazla ortak yönümüz var. İşte bu yüzden Türkiyenin katılmasını istiyoruz Ruhu şad olsun” dedi.
Bağış, “Bugün Avrupa bir dönüm noktasında bulunmaktadır. Geçmişte kesin gözüken ekonomik ve siyasi yaklaşımlar artık kaybolmaktadır.Üç sarsıcı olay dünyamızı yeniden şekillendirdi; Ukraynadaki savaş, Başbakan Netanyahu tarafından yürütülen, Gazzedeki trajik ve insanlık dışı soykırım girişimi, ve Suriyedeki rejim değişikliğinin süregelen sonuçları. Her biri, ABnin yalnızca dışarıya nüfuz etme kapasitesini değil, aynı zamanda iç birliğini ve uyumunu koruma becerisini de sınamıştır. Ukraynadaki savaş, Avrupanın Rus enerjisine bağımlılığını açığa çıkardı ve savunma sanayisindeki zayıflıkları gösterdi. COVID-19 pandemisi tedarik zincirlerindeki ve koordinasyondaki kırılganlıkları zaten ortaya çıkarmıştı. Gazzedeki soykırım, dış politika bölünmelerinin derin ahlaki zafiyetlerini ifşa ederken, Suriyedeki durum hala mülteci akınları ve güvenlik sorunları doğurmaktadır” diye konuştu.
AVRUPA, DIŞARIDA BÖLÜNMÜŞ OLMAYI GÖZE ALAMAZ
Bağış, “Birlikte ele alındığında, bu krizler Avrupa güvenliğine dair yenilenmiş bir vizyonun aciliyetini vurgulamaktadır-bu vizyon AB ile AB dışı müttefikler arasındaki boşluğu kapatmalı ve Avrupanın transatlantik ittifaktaki yerini yeniden tanımlamalıdır. Avrupa, kendi içinde belirsizlik içindeyken dışarıda bölünmüş olmayı göze alamaz. Hakkını teslim etmek gerekir ki AB uyum sağlamaya başlamıştır. Stratejik Pusula (2022) 2030a kadar bir savunma yol haritası çizmektedir. Rekabetçilik Pusulası (2025) Avrupanın ekonomisini ve direncini güçlendirmektedir. REPowerEU, 2030a kadar Rus fosil yakıtlarına bağımlılığı sona erdirmeyi amaçlamaktadır.Avrupa Çip Yasası yarı iletken bağımsızlığını artırmaktadır. Küresel Geçit stratejisi, dünya çapında altyapı için 300 milyar avro seferber etmektedir. En son olarak, ReArm Europe Planı ve Savunma Hazırlığı 2030 Beyaz Kitabı, Avrupa savunma sanayisini dönüştürmeyi hedeflemektedir” ifadelerini kullandı.
SAVUNMA SANAYİMİZ GÜÇLÜ VE YENİLİKÇİDİR
Savunma, direnç ve rekabetçiliğin Avrupanın geleceğinde olduğunu söyleyen Bağış, “Stratejik özerklik bir slogan değildir bir hayatta kalma stratejisidir. Ancak bu gerçekler şu temel soruyu gündeme getirmektedir: AB, Türkiye olmadan gerçekten stratejik özerkliğe ulaşabilir mi? Türkiye, ABnin güvenlik alanında güçlü bir aktör olma hedefini memnuniyetle karşılamaktadır. Biz katkı sağlamaya hazırız yalnızca bir komşu olarak değil, bir NATO müttefiki, stratejik ortak ve bir aday ülke olarak. Savunma sanayimiz güçlü ve yenilikçidir. NATOnun ikinci büyük ordusu, 2025te dünyada 9. sırada. Geçen yıl 7 milyar doları aşan savunma ihracatı. Dünyada yeni nesil savaş uçağı üretebilen yalnızca beş ülkeden biri. Altay tankından MİLGEM fırkateynlerine, Anka ve TB2 insansız hava araçlarından Kaan savaş uçağına kadar platformlar. Bunlar sadece bizim ulusal varlıklarımız değil potansiyel Avrupa varlıklarıdır. İşte bu nedenle Türkiyenin Avrupa için Güvenlik Eylemine (SAFE) girişimine katılımı opsiyonel değil, zorunludur. SAFE kapsamındaki ortak tedarik projelerine katılma konusunda zaten hazır olduğumuzu ifade ettik. Bizim kadar yetkin ve sağlam bir savunma sanayisine sahipken, Türkiyeyi göz ardı etmekle Avrupa değerli bir müttefiki kaybetme riski ile karşı karşıyadır” dedi.
Bağış, “Ne yazık ki bazı üye devletler bu tür iş birliklerini engellemeye devam etmektedir. Bu yalnızca dar görüşlü değil, aynı zamanda Avrupa güvenlik çıkarlarına zarar vericidir. Savunma iş birliği liyakat ve ortak çıkara göre yönlendirilmelidir, dar politik hesaplara göre değil.Türkiyeyi dışlamak Avrupanın savunma ekosistemini zayıflatmakta ve kendi özerkliğini baltalamaktadır. Tarih göstermiştir ki Türkiye çoğu zaman Avrupanın ilk savunma hattı olmuştur. Belli mi olur, soğuk savaş boyunca yaptığımız gibi bir gün yine ansızın Avrupanın imdadına yetişmemiz gerekebilir” diye konuştu.
TÜRKİYEYİ DIŞLAYAN BİR AVRUPA, KENDİ GÜVENLİĞİNİ VE GELECEĞİNİ DIŞLAMAKTADIR
Ortaklığın güvenlikle sınırlı oldığına dikkat çekene Bağış, “Türkiye, ABnin beşinci en büyük ticaret ortağıdır ve AB, Türkiyenin en büyük ortağı olmaya devam etmektedir. Tedarik zincirlerini güvence altına alır, kritik endüstrileri güçlendirir ve Avrupayı dış kaynaklarla buluşturan hayati bir enerji koridoru görevi görürüz. Türkiye, ticaret, ulaşım, enerji ve dijitalleşmede Avrupanın bağlantısallığında merkezi bir rol oynamaktadır. Avrupanın tedarik zincirleri ile gıda ve enerji güvenliği, dünyanın en büyüklerinden biri olan İstanbul Havalimanından BTC gibi büyük boru hattı projelerine kadar Türkiyenin stratejik varlıkları sayesinde daha dirençli hale gelmiştir” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE OLMADAN AVRUPANIN ENERJİ GÜVENLİĞİ HARİTASI EKSİKTİR
Egemen Bağış, “Evet, geçmişte anlaşmazlıklarımız oldu. Ancak anlaşmazlık asla kopuş anlamına gelmemelidir. Bugün genişleme artık teknik bir süreç değil-jeopolitik bir zorunluluktur. Ukraynadaki savaş, ABnin genişleme gündemini ve ortaklara duyduğu ihtiyacı hızlandırmıştır. Türkiye bu ivmenin dışında bırakılmamalıdır. Ayrıca Türkiyenin Avrupa güvenliğine stratejik katkı yapmasının beklenip karar alma mekanizmalarının dışında tutulması gerçekçi olmayacaktır” dedi.
TÜRKİYEDEN AVRUPANIN YÜKÜNÜ TAŞIMASINI İSTEYİP MASADA ONA YER VERMEMEK KABUL EDİLEMEZ
Bağış, “Adil ve güvenilir bir genişleme süreci, Avrupanın barışa, istikrara ve uzun vadeli güvenliğe yapabileceği en iyi yatırımdır. Şunu söyleyerek bitirmek isterim; Türkiyenin AB güvenlik ve savunma girişimlerine uyumu ancak katılım sürecimize yeniden ivme kazandırılmasıyla sürdürülebilir olabilir.Türkiye kenarda kalmayı istememektedir. Biz Avrupa ailesinin tam üyesi olarak sizlerle omuz omuza olmak istiyoruz. Türkiye Avrupanın komşusu değil. Türkiye Avrupadır ve Avrupanın geleceğidir. Zamanımızın zorlukları yalnızca iş birliği değil, birlik de talep etmektedir. Ve birlik cesaret ister” diye konuştu.
Konuşmasının ardından moderatörce kendisine yöneltilen soruları da yanıtlayan Bağış, Türkiye’nin Batının en doğusunda ve Doğunun en batısında, önemli bir konuma sahip olduğunu belirtti.
Türkiyenin her zaman ülkeler, kıtalar, enerji kaynakları, arz ve talep arasında bir köprü olduğunu, Türkiyenin bu konumunun Avrupa için bir avantaj olduğunu ifade eden Bağış, “Avrupa bunun avantajından nasıl yararlanacağını bilirse Türkiye her zaman bir barış elçisi olabilir. Hep de böyle olmuştur.” ifadelerini kullandı.