Politika
Dervişoğlu: Türk insanı, kendi vatanı dışında hiç kimse için ölmeyecektir


İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu, Suriyede yaşanan gelişmelerle ilgili, Türkiyenin de terör örgütü olarak kabul ettiği bir örgütün, 5 günde ülkenin en büyük şehirlerini, tek başına ele geçirdiğini belirterek, “Buna inanmamızı bekliyorlar. Arkalarındaki gücün ve aklın kim olduğunu bilmediğimizi zannediyorlar. Amerikanın, İsrailin ayrı, Rusyanın, İranın ayrı, İngilizlerin apayrı senaryolarla kurduğu bu oyun, Suriyeden sonra en çok da Türkiyeyi tehdit ediyor. İYİ Parti olarak, ilk günden beri bir uyarıda bulunuyoruz. Diyoruz ki; Cumhuriyetin kurucu iradesinin dış politika vizyonu, bu iktidar gelinceye kadar bizi Orta Doğu ateşinden korumuştur. Dış politikaya bu iktidarla birlikte çöken İhvancı yol haritaları, bölgemize yanan her ateşten, ülkemize kıvılcım sıçratıyor. Bizim bu konudaki düsturumuz bellidir; güçlü ve adil bir Cumhuriyet, hür ve kenetlenmiş bir millet olmak. Bu bizim en büyük hazinemiz ve en güçlü savunma sistemimizdir. Türk devleti; tarihimizin, Cumhuriyetimizin, milletimizin değerlerini istismar eden bir iktidarın elinde Orta Doğudaki emperyalist tezgahlara figüran olamaz. Bu Türk devletinin saplanabileceği bir bataklık değildir. Ancak ülkeyi yöneten iktidarın çizgisi, bunun tam aksidir. Bu iktidarın iradesi, 22 yıldır istihbarat ve finans baronlarının masalarında ipoteklidir. Evet, Kerkük huzurlu değilse, İstanbul huzur bulamaz. Evet, Halep özgür değilse, Ankara nefes alamaz. Evet, Musul ağlıyorsa Diyarbakır gülemez. Ama tarihin imal ettiği bu muhteşem gönül köprümüz, Mısırdaki kardeşlerini milletimizden daha çok dert eden bir iktidarın, attığı her adıma uyduracağı bir gerekçe olamaz. Bu gönül köprüsü, liyakatsızlıkla, beceriksizlikle, akıldan uzak planlara malzeme olamaz. İşte bu yüzden bölgemizdeki çatışmalar ve sonuçlarına baktığımızda, bu iktidarın Türkiyenin ve Türk milletinin menfaati gibi bir derdi olmadığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
TÜRK TARİHİNİN EN SİSTEMATİK YIKIM PLANI
Suriye iç savaşının 13 yıl önce başladığını kaydeden Dervişoğlu, “Savaştan birkaç ay önce Kardeşim dediği Esad, bir anda Katil Esed oldu. Uzun uzun konuşmaya gerek yok. Milletimiz sokaklarda, mahallelerde o acı gerçeği yaşıyor. Bu 13 yılın sonunda ne oldu? Milyonlarca sığınmacıyla Türkiyenin demografik yapısı değiştirildi. Bakın Değişti demiyorum, Değiştirildi diyorum. Bu iktidar, hiçbir benzerliği olmadığı hale Ensar-muhacir diyerek, milletimizin manevi değerlerini istismar etmekten çekinmedi. Ve maalesef Recep Tayyip Erdoğan, bu kirli oyunda üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. 13 yıldır yaşadıklarımızın özeti şudur; Türk tarihinin en sistematik yıkım planıyla karşı karşıyayız. Bu gerçeği perdelemek için bize hala masal anlatıyorlar. Diplomasi birikimimizin ve devlet aklının gereği olarak, böyle bir çatışma sürecinde ve otorite boşluğunda, sınırları korumak yerine etnik ve mezhepsel kavgaların tarafı oldular. Kasten ve kontrolsüzce sınır kapılarını açtılar. İlk günlerde, 100 bin mülteci kırmızı çizgimizdir dediler ve bugün kangren hale gelmiş milyonlarca sığınmacı kamburunu sırtımıza yüklediler” dedi.
BİZ UTANDIK, ONLAR UTANMIYOR
İktidarın tüm pazarlık ve tüm hesaplarını dış basından öğrendiklerini aktaran Dervişoğlu, “Çünkü milli güvenliğimizi doğrudan ilgilendiren bu kadar önemli konularda, milleti ve milletin Meclisini bilgilendirme ihtiyacı bile duymuyorlar. Ne kadar kirli pazarlıklar içine girdiklerini en iyi kendileri bildiğinden, gerçekleri saklamaya çalışıyorlar. Ama günün birinde, Almanyanın eski şansölyesi Angela Merkel anılarını yazınca onlar değil, biz utanıyoruz. Alman Başbakanı Scholzla, sığınmacılar için yaptıkları anlaşmadan biz utandık, onlar utanmıyor. Merkelin anılarını okuyunca bizim yüzümüz yere düşüyor. Onlar ise gökyüzüne bakıp arsız arsız ıslık çalıyor. Eski şansölye özetle, 3 milyar euroyla birlikte, 6 milyon kaçağı da Türkiyeye verdik diyor. Avrupaya gelebilecek sığınmacılardan, parasıyla kurtulduk diyor. Bakın, bu işler öyle kolay işler değil. 3 milyar euroyla birlikte, Türkiye Cumhuriyetine milli güvenlik sorunu ihraç etmişler. Dünya bunu konuşuyor; ama iktidardan çıt çıkmıyor. Normal şartlarda normal bir ülkede, açık ya da gizli bu tür anlaşmalarda imzası olanlar, ihanetle suçlanır; ama sen oralı bile değilsin. Hiçbir şey olmamış gibi kendini bir kez daha seçtirmek için senaryolar yazmakla uğraşıyorsun. Aklınca muhalefeti tanzim ediyor, lafa gelince herkese millilik ve Müslümanlık taslıyorsun. Karşımızda, Türk vatanını ve Türk nüfusunu kelle başı 500 euroya satan bir gözü dönmüşlük var. Bize Müslümanlık satanlar Filistini varil başı 80 sente, bize millilik satanlar sığınmacı belgesini 500 euroya, Türk vatandaşlığını da yarım dönüm tarlaya satıyor. Bize vicdan satanlar, hastanelerinde bebeklerimizin hayatını satıyor. Bize erlik, yiğitlik satanlar, sokaklarda kadınlarımızı koruyamıyor” diye konuştu.
SURİYENİN TÜRKİYEYE MALİYETİ YENİ BİR KUZEY IRAKTIR
Türkiyenin Suriye politikasında önceliğinin, 10 milyonu aşkın sığınmacıdan kayıtsız ve şartsız kurtulmak ve yeni bir göç dalgasının önüne geçmek olması gerektiğini söyleyen Dervişoğlu, “Bu konuda maalesef maceracı iktidara güvenmiyorum. Yaralı da olsa binlerce yıllık geleneği olan devletimize güveniyorum. Devletine ve milletine bağlı olan herkesi teyakkuza davet ediyorum. Suriye meselesinde, mesele edeceğimiz 3 başlık bellidir; sınır güvenliğimiz, bir terör devleti kurulmasını engellemek ve Türkmen kardeşlerimizin güvenliği. Halep Kalesine asılan şanlı bayrağımız duygularımıza dokunsa da oynanan oyunu ve aktörlerini görmemize engel değildir. Türk insanı, kendi vatanı ve milleti dışında artık hiç kimse için ölmeyecektir. Milli güvenliğimizin en önemli koşulu, Suriyenin bütünlüğü ve kuzeye hakimiyetidir. Bölücü terörün her geçen gün güçlendiği kuzey bölgesindeki tehlikeyi önlemenin tek bir yolu vardır; o da Suriyedeki iktidar boşluğunun giderilmesidir. Suriyenin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır. Devleti çökmüş bir Suriyenin, etnik ve mezhepsel olarak bölünmüş bir Suriyenin Türkiyeye maliyeti, yeni bir kuzey Iraktır. Yeni bir terör belasının başlamasıdır. PKK silah bıraksın, gerekirse İmralı canisi Mecliste konuşsun denilen ve bugün saraya tutturulan tokmak ve onun medyadaki davulcularının çaldığı türkü budur” dedi.
ANLAMINI UNUTTUĞU İP, CANİYİ ASMAK İÇİNDİ
Dervişoğlu, Türkiyenin, Hafız Esad ve Saddam Hüseyin rejimlerinin terör politikalarından çok çektiğini kaydederek, “Bugün dışarıya çıkarmaya çalıştıkları, affetmeye hazırlandıkları, iktidarın İmralıdaki ortağı Apo denen adam, 1998 yılında Rahmetli Demirelin dirayeti ve ordumuzun kararlılığıyla Suriyeden çıkarıldı. Balgattaki muhteremin anlamını unuttuğu ip, o günlerde o caniyi asmak içindi. Bugün o ipi, nişan yüzüğüne takmaya cüret ediyorlar. Unutulmasın, bugün Suriye bir terör örgütü pazarıdır. Parayı bastıran, silahı veren, o örgütleri kendi lehine kullanıyor. İstihbarat örgütleri cirit atıyor. Uyuşturucu, silah ve insan ticareti bu örgütlerin can damarıdır. Halep Kalesinde Türk bayrağı görmek güzel; ama yarın nereye kimin bayrağını asacaklarını, onlara kim para verirse o söyleyecek. Onların yularını kim tutuyorsa onlar söyleyecek. O yüzden, iktidarı bir kez daha uyarıyorum; Suriyedeki gelişmelerin, milli güvenliğimizi ilgilendiren taraflarıyla meşgul olun. Bu süreç, Misakımilli gibi bir kutsalımız üzerinden sömürebileceğiniz bir süreç değildir” ifadelerini kullandı.
ŞUURSUZ ÇAĞRILAR YAPIYORLAR
İktidarın cesaret edemediği konuları dile getirmekte aracı kullandığını söyleyen Dervişoğlu, şöyle konuştu:
“Hendeklerde şehitler vererek bedel ödediğimiz, açılım saçılım rezaletinde 2nci perde için cüretlendiler. Üstelik bu konudaki en saçma adımları ve en saçma sözleri de milliyetçiliği temsil ettiğini iddia edenlere sarf ettirdiler. Ortağı pek cesur davranıyor; ama Sayın Erdoğan henüz açıkça cesaret edemedi. İmralıdaki caniyi Gazi Meclise davet edecek kadar şuursuz çağrılar yapıyorlar; ama Cumhurbaşkanından ortağına güzellemeler dışında tek kelime duymadık. İlk günden itibaren ilan ettim, büyük Türk milleti adına bu işin peşini bırakmayacağız. Meclise davetin altında, teröristbaşını serbest bırakmanın hesapları yattığını ısrarla söyledim. İşin rengi yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bu kirli hesapların borazanları yine ekranları doldurmaya başladı. Abdullah Öcalan denilen caninin, kısa bir süre sonra serbest bırakılacağını, yaşayacağı evin bile hazırlandığını söyleyen şuursuzlar ortalığı sardı. DEM Parti’lilerin, Öcalan serbest bırakılsın çağrıları suç sayılırken ki suçtur, Bugün yarın serbest bırakılacak diyenlere gıkları çıkmıyor. Bu ne demek? Bu, mutfakta biri var ve bir şeyler hazırlıyor demek. Hafta sonu İstanbuldan Recep Tayyip Erdoğana seslendim ve dedim ki; Niyetiniz o caniyi serbest bırakmaksa, Cumhurbaşkanı olarak yetkiniz var. Çok istiyorsanız kullanın ve affedin. Tarihe, milletimize bu acıları yaşatan bir caniyi affeden kişi olarak geçmek istiyorsanız, elinizi tutan yok. Siyasi, ahlaki ve vicdani sorumluluğu alın ve imzayı atın. Hala ses yok. O sorumluluğu almaya cesaret edemiyor. Onun yerine, ortağına, Türk milliyetçilerinin başını öne eğdirecek laflar ettirmeyi tercih ediyor. Benim sözlerimden, Öcalanın affedilmesine razı sonucunu çıkarabilen şuursuzları hiç muhatap almıyorum. İlk günden beri duruşumuz belli; bizim cesedimizi çiğnemeden, o caniyi Gazi Meclisin kapısından sokamazsınız.”
FETÖCÜLERE DE GÖZ KIRPMA VAR
PKK elebaşıyla ilgili tartışmaların ardında başka bir hesap olduğunu aktaran Dervişoğlu, “Bunlar, İmralıdaki cani için çıkaracakları bir affın, Anayasamızdaki eşitlik ilkesinden dolayı bütün teröristleri, zehir tüccarlarını, bebeklerimizin, kadınlarımızın katillerini, sokakları cehenneme çeviren çeteleri, Sinan Ateşin katillerini ve onların azmettiricilerini ve ülkemizi işgale kalkan FETÖcüleri de kapsayacak şekilde genişleyeceğini bilmiyor olamazlar. Peki biliyorlarsa nasıl böyle bir işe zemin hazırlıyorlar? Ben size söyleyeyim; Sayın Erdoğan ve partisi, fabrika ayarlarına dönüyor. O ayarlarda teröristle masaya oturmak var. O ayarlarda Oslodaki, Haburdaki rezaleti matah saymak var. O ayarlarda Terörist rahatsız olmasın diye bayrak indirmek var. O ayarlarda, FETÖyle kol kola yürümek var. Bugün Öcalana af hazırlığı varsa bilin ki FETÖcülere de göz kırpma var. Bunlar sadece bizim aklımızı kurcalamıyor. Türkiyenin dört bir yanından mesajlar geliyor. Milliyetçi, mukaddesatçı vatandaşlarımızın aklında da bu deli sorular var. Buradan açıkça ilan ediyorum; fabrika ayarlarına dönüp, yeniden teröristle masaya oturacak, FETÖcüleri sokağa salıp kol kola gireceklerse bilsinler ki bu aziz millet onları da buna sebep olanları da sokakta gezdirmez. Bilsinler ki o hainler dışarıda özgürce nefes alırsa bizim de milletimizin de nefesi kesilmiş sayılır. İktidarı uyarıyorum; o asilere açmaya çalıştığınız yol, yol değil. Bir an önce aklınızı başınıza toplayıp geri dönün. Türkiye ve bu büyük millet, sizin şahsi heves ve hesaplarınızın kurbanı olmayacak. Madem siz diyorsunuz ben de diyeyim; bu can bu bedende oldukça, namusluların da namussuzlar kadar cesur olduğunu hatırlatmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
