Politika
Dervişoğlu: Bu olaylar sosyal hayatımızı, ekonomik hayatımızı, siyasi hayatımızı derinden etkiledi

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, İzmir’deki Bornova Meydanında partisinin iftar programına katıldı. İftara, İYİ Parti İzmir Milletvekilleri, Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, çok sayıda partili ve vatandaş katıldı. İftar sonrası konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “İstanbul’da bir süreç yaşanıyor. Defalarca uyarmış olmamıza rağmen uyarılarımızı kulak vermeyenler Türkiyeyi büyük kargaşanın içine sürüklediler. Diploma iptali ile başlayan ve devamında sürdürülen soruşturmalar neticesinde Türkiye’de başka bir parantezin açılmasına vesile oldular. Dün bir mahkeme kararı verildi. Verilen kararlar Türk milletinin vicdanına aykırı olamaz. Millet adına alınmış kararlar meşruiyetini de ona dayandırır ama milletin vicdanına zaman zaman derin yaralar açan kararlar alınıyor. Bunların yabancısı değiliz. Bu olayları yeni yaşamıyoruz, biz bu filmi daha önceden de defalarca izledik. Türkiye ihtilal mahkemeleri, kumpas davaları, haksız tutuklamalar ve yargılamalarla yaşanan aymazlıkları çok önceden tecrübe etti. Hayat bize haksız yargılamaların sonucunda alınan kararların hiç kimseye faydası olmadığını göstermiştir. Çünkü mahkeme kadıya mülk değildir. Bugün de öyle olacaktır” dedi.
‘OLUP BİTENLERE BAKIP FAYDACI VE FIRSATÇI BİR YOL HARİTASI TERCİHİNDE HİÇ BULUNMADIM’
Bu olayların hem sosyal hayatı hem ekonomik hayatı hem de siyasi hayatı derinden etkilediğini belirten Dervişoğlu, “Bugünkü derinden bir etkileme değil. Bugün yaşadıklarımız demokrasi hayatımıza vurulmuş darbe tanımına daha uygun. Yapılan bu uygulamalar, atılan bu adımlar sürdürülen bu strateji siyasetin yeniden düzenlenmesinin de önünü açıyor. Farklı şeylerle sürdürülen bu iş ve işlemler, siyaset yapma eğiliminde olan insanların da kendisiyle alakalı stratejilerini gözden geçirmelerine vesile oluyor. İYİ Parti olarak ve şahsen Müsavat Dervişoğlu olarak siyasi tavrım ve asla ve kata, olup bitenlere bakıp faydacı ve fırsatçı bir yol haritası tanzim etmek tercihinde değildir. Buradan bir siyasi rant nasıl temin ederim kaygısına hiç kapılmadım. Ben milletin huzurunda partim ve şahsım doğrularımızla anılmanın kavgasını ve mücadelesini veren bir hemşerinizim” diye konuştu.
‘ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA OLAYLARIN TESİRLERİNİ GÖZLEMLEYECEĞİZ’
‘Çıkılan yolculukta hiçbir zaman bu milletin aleyhine de tek bir kelam sarf etmedik’ diyen Dervişoğlu, “Başkaları gibi yalpalatan siyasilerden de olmadık. Orak gibi eğri olmaktansa ok gibi doğru olur vurulduğumuz yerde kırılırız. Önümüzdeki hafta olayların tesirlerini gözlemleyeceğiz. Sokaklar tetiklendi, bir kaos ortamı yaratabilme imkanı bazılarına sunuldu. Ama bir de ekonomik boyutu var. Türkiyede dolar 1 lira arttığında Türkiyenin borcu 500 Milyar artıyor. Geriye bıraktığımız 3 gün içerisinde dolar 2 lira attı. Bu hükümet 100 milyar lira tasarruf edeceğim diye emeklinin, dar gelirlinin, sabit gelirlinin, asgari ücretlinin, memurların maaşlarına zam yapmaktan imtina etti. Türkiye 100 milyar lira tasarruf peşinde koşarken, bu hükümetin yanlış uygulamaları yüzünden 3 gün içinde, 10 katını, 1 trilyon lirayı kaybetti. Bunu Türkiye Cumhurbaşkanının keyfi yerine gelsin diye yaşadı. Türkiye bir adamın iki dudağından dökülen hataların kurbanı olan bir ülke durumundan çıkarmak hepimizi yüklenmesi gereken bir görev” ifadesine yer verdi.
‘İYİLERLE CESURLAR HAREKETİNİN GENEL BAŞKANIYIM’
Dün mahkemede olduğunu ve olayları takip ettiğini belirten Dervişoğlu, “Günlerce gizlilik kararı verildiği ifade edilen dosyalardaki bilgiler, savcılardan önce medyanın ellerinde dolaşıyor. Türkiyede bir kolektif kötülük hüküm sürüyor. Herkes sırasıyla televizyonlara çıkıyor, bu kolektif kötülüğe hizmet etmek derdine düşürülmüş. İçinde bulunduğumuz bu sürece gizli tanıklar dahil oldu. Gizli tanıklar üzerinden yapılan bir takım manipülasyon çerçevesinde de yargılamanın sıhhatine zarar verildi. Bütün bunlar üst üste toplanınca da adil kararların verilip verilmediği konusundaki tereddüt her vatandaşımızın zihnini kemirir hale getirildi. Ben kim haklıdır kim haksızdır bilmem ancak ben Türk milleti adına karar veren mahkemelere saygılı biriyim. Ancak soruşturmaların ve yargılamaların adil olduğuna inanmıyorum. Bunun sorumlusu da bugün Türkiyeyi yönettiklerini zannederlerdir. Ben Müsavat Dervişoğlu’yum iyilerle cesurlar hareketinin genel başkanıyım. Yola çıktığımda adalet peşinde diye çıktım. Onun için haksızlığa, zulme, zorbalığa uğramış kim var ise beni onunla ve ailesinin yanında göreceksiniz. Bu benim insanı, vicdanı, ahlaki sorumludur. Adalet dilenmiyoruz zamanı gelecek hesap soracağız. Milletin vicdanında yer edinmeye çalışıyoruz. Doğrularımızla, haklı görüşlerimiz ve memleket ile cumhuriyet sevdamız ile anılmak istiyoruz. Bu sebeple hata yapma lüksün de olmadığının farkındayız. Dolayısıyla 35 seneden beri şunu söylüyorum; İzmir’ce konuşmamız gerekmektedir, kutuplaşma değil kucaklaşmak gerekir. Sevdası Türkiye, kaygısı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin geleceği ve semalarda dalgalanan Türk bayrağı olduğu müddetçe hiç kimseyle karşı karşıya gelmedik, ama ihanete asla teslim olmadık” dedi.
‘PROBLEMLİ OLDUKLARIMIZ VATANIN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜNE KASTEDENLERDİR’
‘İhanet deyince eskiden akla İmralı’daki cani başı ve onun avaneleri geliyordu’ diyen Dervişoğlu şöyle devam etti:
“Şimdi cani başıyla onun aveneleri artık moral veren, siyaseten onları meşrulaştıran ve siyaseten söz söyleme makamında bulundukları için de onlara Türkiyenin değerlerini tartışma imkanı tanıyan siyasetçiler geliyor. İmralı’dakine artık kimse bir şey diyemiyor zaten. Ona sayın ve beyefendi demeyeni, neredeyse cezaevine atacaklar. Adamdan bir barış güvercini yaratmaya çalıştılar. Bu meşrulaştırma bir caniyi, barış güvercini konumuna taşıdı. Şimdi hem kendisi oradan yazdığı mektuplarla hem de avaneleri bazen yaptıkları toplantılarda bazen de Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerçekleştirdikleri konuşmalarda Türkiyenin ve Türk milletinin değerlerini tartışmaya açıyorlar. Üniter devlet yapımız tartışılıyor. Vatanın bölünmez bütünlüğü tartışılıyor. Milli devlet anlayışımız tartışılıyor, bunun yanında da tek birliğimiz tartışılıyor. Hiç kimsenin ana dili ve etnik kökeni ile bir sorunumuz yok. Problemli olduklarımız vatanın bölünmez bütünlüğüne kastedenlerdir. Üzerimde yaratılmak istenen spekülasyonları da ortadan kaldırabilmek için her fırsatta inandığım doğruları dile getirmeye çalışıyorum. Büyük Türk milletiyiz, milletin içinde farklı kökten gelenler, farklı ana dilleri olanlar vardır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, bu büyük millet, devlet kurma ülküsü ile bir araya gelerek Cumhuriyeti kuran Türkiye halkına büyük Türk milleti denir ibaresini tarihe şerh etmiştir. Abdullah Öcalana barış güvercini muamelesi yaparken Müsavat Dervişoğlu’na terörist muamelesi yaparsanız, bunu İzmirde kabul etmez, Türk milleti de kabul etmez.”
