Türkiye
‘Deprem molozlarındaki kimyasalların içme suyuna karışma riski var’


ANKARA Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mutlu Yılmaz, deprem bölgesinde ortaya çıkan molozların depolandığı alanların bazılarının kriterlere uygun olmadığını söyledi. Prof. Dr. Yılmaz, asıl tehlikenin ise molozların içindeki kimyasal maddelerin yer altı ve içme sularına karışması olduğunu belirtti.
Ankara Ãœniversitesi, Dil ve Tarih-CoÄŸrafya Fakültesi CoÄŸrafya Bölümü Öğretim Ãœyesi Prof. Dr. Mutlu Yılmaz, KahramanmaraÅŸ merkezli depremlerin ardından Türkiye Bilimsel ve Teknolojik AraÅŸtırma Kurumu’nun (TÃœBÄ°TAK) ‘1002-C DoÄŸal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı’ kapsamında, Hatay’da depremde ortaya çıkan moloz atıklarının depolama alanlarında incelemeler yaptı.
‘MOLOZLARIN UYGUN ORTAMDA DEPOLANMASI GEREKÄ°R’
Prof. Dr. Yılmaz, toplam 15 depolama alanını incelediÄŸini ve bu alanların bazılarının yönetmeliÄŸe uygun olmadığını tespit ettiÄŸini söyledi. Depremden sonra ortaya çıkan molozların kimyasal madde barındırabileceÄŸine dikkat çeken Prof. Dr. Yılmaz, “Bunların hepsi yıkıntı halinde bir aradadır ve bu atıkların uygun alanlarda depolanması gerekir. ÖrneÄŸin, 2010 yılı öncesine kadar inÅŸaatlarda asbest malzeme kullanılıyordu ve bunlar çok tehlikeli materyallerdir. 2010 yılından sonra bu malzemeler yasaklandı; ama depremde yıkılan binaların çoÄŸunun 2010 yılından önce yapıldığını biliyoruz. Bu sebeple, özellikle bu molozların uygun ortamda depolanması gerekir, yoksa insan ve çevre saÄŸlığı açısından çok ciddi sorunlar oluÅŸturacaktır” diye konuÅŸtu.
‘AKARSU KENARINDA DEPOLAMA YAPILMIÅž’
Depremden önce bu tür depolama alanlarının belirlenmesi ve deprem sonrasında acilen harekete geçilmesi gerektiÄŸini söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, Hatay’da incelemelerde bulunduÄŸu alanların pek çoÄŸunun deprem sonrasında ve hızlı bir ÅŸekilde belirlendiÄŸini ve bu sebeple de bazılarının mevcut yönetmeliklere dahi uygun olmadığını bildirdi. Yılmaz, “Mesela yönetmelikte, ‘zeytin alanlarına 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikaları dışında herhangi bir iÅŸlem uygulanamaz.’ İçme ve kullanma suyu alanlarına 200 metre mesafeye kadar, herhangi bir faaliyet alanı olmaması gerekir; ama biz burada inÅŸaat atıkları depolamışız. Akarsu kenarında ya da sulak alanlarda bu malzemenin depolandığını görüyoruz. YerleÅŸim alanlarına minimum 200 metre mesafe olması lazım; ama bazı alanlarda bu mesafenin 50 metrenin bile daha altına düştüğünü görüyoruz. Yine tarım alanlarına depolama yapıldığını görüyoruz. BuÄŸday tarlasının ya da portakal tarlalarının hemen kenarında depolama yapıldığını görüyoruz” dedi.
‘ASIL TEHLÄ°KE YER ALTI SULARINA SIZMASI’
Prof. Dr. Mutlu Yılmaz, bir depolama alanının ise sulak alan içerisinde yer aldığını belirterek, “Burası, asıl korunması gereken yerlerden bir tanesi bana göre. Bazılarının ise tarım alanları ile iç içe olduÄŸunu görüyoruz. Bunlar tabii ki mevcut ÅŸartlarda sıkıntı yaratacaktır; ama bana göre asıl en önemlisi ilerleyen zamanlarda, depolanan atıklardaki özellikle zararlı malzemenin içme sularına karışması ya da yer altı sularına sızmasıdır. Bunun için ciddi anlamda risk var” diye konuÅŸtu.
‘EN UYGUN YERÄ° SEÇMEK DOÄžRU OLACAKTIR’
Depremlerde yıkılan 500 binin üzerindeki ağır hasarlı binanın 208 bin civarındaki bölümünün Hatay’da olduÄŸuna dikkat çeken Prof. Dr. Yılmaz, “Bu da Hatay’ın depolama açısından ne kadar önemli olduÄŸunu bize gösteriyor. Aynı zamanda Hatay, tarımın çok yoÄŸun olduÄŸu, akarsu ağı bakımından çok geliÅŸmiÅŸ olan, doÄŸal sit alanlarının çok yoÄŸun olduÄŸu bir ÅŸehir. Öyle olunca da depolamaya uygun çok az alan çıkacaktır tabii. Ama yine de en uygun yeri seçip oralarda depolamak daha doÄŸru olacaktır” ifadelerini kullandı.
