Politika

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ‘Suriye’ açıklaması: Görevi Bakan Fidan’a verdim

Yayınlanma tarihi:

Son gelişmeleri kaçırmamak için Google News sayfamızı takip edin. Butona tıkladıktan sonra açılan sayfanın sağ üst tarafında yer alan yıldızlı "Takip Et" simgesine dokunmanız yeterlidir. Takip Et

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesine katılmak üzere ziyaret ettiği ABDnin başkenti Washingtondan dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. NATOnun 75. kuruluş yıl dönümü törenlerine katıldıklarını, zirvenin, ittifakın birlik ve insicamının sergilenmesi noktasında faydalı olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve kapsamında görüşülen konuları, alınan kararları basın toplantısında etraflıca paylaştığını hatırlattı. Bunlara ek olarak birkaç hususa ayrıca değinmek istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör konusunda ödediğimiz bedelleri tüm dünya biliyor. Müttefiklerimizden teröre karşı verdiğimiz mücadelede samimi dayanışma beklediğimizi burada bir kez daha vurguladım. Ayrıca savunma sanayi ticaretinin önündeki kısıtlamaların süratle kaldırılması gerektiğini ifade ettim. Bildiğiniz gibi NATOnun Vilnius Zirvesinde bütün müttefikler bu yönde taahhüt vermişlerdi. Aradan geçen sürede taahhütleri doğrultusunda gerekli adımları atan müttefiklerimiz de çoğunluktaydı. Ancak bazı NATO üyeleri verdikleri sözlere rağmen, menfi tutumlarını değiştirmedi. Bu duruma hem ilk oturumda hem de zirve esnasında gerçekleştirdiğim ikili görüşmelerde özellikle temas ederek görüştüğüm liderlere bunları anlattım. NATO müttefikleri arasında artık kısıtlamaları konuşmak istemiyoruz dedim” dedi.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

HER İKİ ÜLKEYLE DE ÇOK BOYUTLU İLİŞKİLERİMİZ MEVCUT

Ukrayna- Rusya savaşında ilk günden bu yana Türkiyenin sürdürdüğü dengeli tavrın bütün liderlerce bilindiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ukrayna gibi Rusya Federasyonu da bizim komşumuzdur. Güçlü bağlarımızın olduğu bir ülkedir. Her iki ülkeyle de çok boyutlu ilişkilerimiz mevcuttur. Savaşa rağmen bunların korunmasına da önem veriyoruz” diye konuştu.

Zirvede, daha fazla kan dökülmeden diplomasiye dönülmesi ve müzakere zemini hazırlanması gerektiğine dikkati çektiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu doğrultuda İstanbul sürecini devam ettirmeye hazır olduğumuzu vurguladım” ifadesini kullandı.

STOLTENBERGLE DE TABİATIYLA BİR ARAYA GELDİK

Eski Hollanda Başbakanı Mark Ruttenin, NATOnun yeni Genel Sekreteri olarak ilan edildiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adaylık sürecinde ülkemizi ziyaret eden Rutteye hassasiyetlerimizi ve beklentimizi ifade etmiştim. Kendisinin bu istikamette hareket edeceğine inanıyorum. 1 Ekimde görevi devredecek olan değerli dostum Genel Sekreter Jens Stoltenbergle de tabiatıyla bir araya geldik. Son 10 yılda yaptığı özverili çalışmalar ve ülkemizle geliştirdiği yakın iş birliği nedeniyle teşekkürlerimizi ilettim” diye konuştu.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve vesilesiyle birçok devlet ve hükümet başkanıyla ikili görüşmeler gerçekleştirdiğini de dile getirdi.

GÜÇLÜ OLANLARIN CİRİT ATTIĞI BİR DÜNYA DÜZENİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ

Dünyanın mevcut durumunda NATOnun, iddialarına nispetle işlevini nasıl değerlendiriyorsunuz? NATO Genel Sekreteri Stoltenberg savunma sanayi dahilinde yeni imkan ve yeteneklerin değerlendirilmesi yönünde ikazlarda bulundu, siz de İstanbuldan hareket ederken aynı şeyi söylediniz. Stoltenbergin bahsettiği bu savunma kime karşı, neye karşı? sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın süratle bir değişim yaşadığını, bu hızlı değişim içerisinde güçlerin özellikle büyük rol oynadığını söyledi.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

“Güçlü olanların cirit attığı bir dünya düzeni ile karşı karşıyayız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, örneğin Rusyanın, Çin ile dayanışma içinde olduğunu, bu durumun Batı’yı ciddi manada rahatsız ettiğini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Batı, Ukraynaya gerek parasal gerekse ayni noktada bütün imkanlarıyla silah, mühimmat dahil her türlü desteği veriyor. Bütün bu desteklere rağmen şu anda Ukraynada bekledikleri neticeyi henüz alabilmiş değiller. Bu noktada en büyük güvenceleri NATOnun varlığı. NATO büyük bir güç ve onları biraz rahatlatıyor. Bu Batılı ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri geliyor. Amerikanın yanında Almanya, Fransa, İngiltere gibi Batı ülkeleri yer alıyor. Böylece bu güç takviye oluyor. Bu takviyeye rağmen büyük güç rekabetinde arzu ettikleri neticeyi elde edemeyişleri bu ülkeleri ister istemez belli bir noktaya taşıyor. Burada Türkiye olarak bizim konumumuz ise farklı. Biz hem Rusya hem Ukrayna ile iletişim halindeyiz. Bunu yaparken de mümkün olduğunca adilane yaklaşmanın gayreti içerisindeyiz. Bu durum zaman zaman Rusyayı da Ukraynayı da rahatsız edebiliyor. Ama biz diyoruz ki Her ikiniz hem bize komşusunuz, geçmişten bu yana aramızda ciddi münasebetlerimiz var. Örneğin Karadeniz Tahıl Koridorunda adil bir adım attık. Rusyanın da Ukraynanın da taleplerini karşıladık. Batıya bu Tahıl Koridorundan aldıklarınızdan verin ama bunun yanında Afrikaya da verin, Türkiye olarak siz de alın dediler. Biz de bunu elimizden geldiğince yapmaya çalıştık. Şimdi diyoruz ki; tahıl koridorunu biz yeniden açalım. Şimdi bunun görüşmelerini hem Rusya hem Ukraynayla yapıyoruz. Henüz bu konuda bir netice alamadık. Rusya Devlet Başkanı Sayın Putinle son görüşmem bunun üzerindeydi. NATO Zirvesinde Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Zelenskiy ile yine bu konuları görüştük. Ukrayna tarafıyla da Tahıl Koridorunu çalıştırmak istiyoruz. Temenni ederim ki bu koridoru yeniden işletmeye başlarız.”

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

BATIYA BU RAHATSIZLIĞIMIZI HEP ANLATTIK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO içerisinde nevi şahsına münhasır bir yerimiz var. Peki, NATO ile kurduğumuz münasebet ne kadar adil ve dengeli sizce? Fayda- maliyet analizi yaptığınızda, NATOya verdiklerimiz ve aldıklarımızı mukayese ettiğinizde bir mütekabiliyet mevzubahis mi?’ sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Bir fayda- maliyet analizinde Türkiye olarak biz mütekabiliyet ilkesine aykırı bir konuma düşmedik. Sadece terörle mücadelede NATOyu duruma müdahale etme noktasında henüz netice alabilmiş değiliz. Bundan rahatsız olduğumuzu da Sayın Stoltenberge de defalarca ifade ettim. Bir NATO ülkesi olarak Batıya bu rahatsızlığımızı hep anlattık. Birinci derecede Almanya, Fransa, İngiltere, malum terörün belli ölçüde destek alanı buldukları yerler. Özellikle Almanyaya bunları etraflıca anlattık. Mesela terörle mücadelede ülkemizin, dolayısıyla NATOnun sınırlarının korunması ve tehditlerin bertaraf edilmesi noktasında çoğu zaman yalnız bırakıldık. Bununla da kalınmadı, NATOnun sınırlarını tehdit eden teröristlere bu tehditlerini güçlendirici yardımlar yapıldı, destekler verildi. Bunlar çok olumlu bir tablo olarak karşımıza çıkmıyor. Diğer taraftan Almanyayla bizim şu anda Akkuyu Nükleer Santrali için gelmesi gereken türbinlerin Alman gümrüğünde bekliyor olması gibi bir sıkıntımız var. Bu, bizi ciddi manada rahatsız etmiştir. Bunu Almanya Başbakanı Olaf Scholza ikili görüşmemde tekrar hatırlattım. Gerek Eurofighter Typhoon uçak alım talebimizin karşılanmaması, gerek türbin konusu, gerekse bizim fırkateynlerimizde kullanılan bazı makinelerin alınması hususunda ortaya çıkan sıkıntıları aşmamız gerekiyor. Gelişmeleri takip edeceğiz.”

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

TÜRKİYENİN DE BÖYLESİ BİR MAKAMDA TEMSİL EDİLMESİ OLAĞANDIR

NATO Genel Sekreter Yardımcılığı konusunun da gündemde olduğu, 2010- 2013 yılları arasında Hüseyin Diriözün, 2016- 2020 arasında da Tacan İldemin Genel Sekreter Yardımcılığı yaptığı hatırlatılarak, Yeni NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile görüşmede Türkiyeye bir Genel Sekreter Yardımcılığı verilmesi talebiniz oldu diye biliyoruz. Bakışı nasıl, bu gerçekleşecek mi, gerçekleşirse belirlenmiş bir isim var mı? sorularına karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu yanıtı verdi:

“NATO Zirvesi sonrası düzenlediğim basın toplantısında da açık bir şekilde ifade ettim. Bunun kararını ne ben veriyorum ne Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan veriyor. Bu konudaki talebimizi kendilerine ilettik. Sayın Rutte devir teslimden önce Türkiye’ye geleceğini söylemişti. Bu ziyaret gerçekleşirse orada tekrar bu konuları kendisiyle görüşeceğiz. Biz NATOnun en önemli ülkelerinden biriyiz. İttifakın bir arada olması ve etkinliğini muhafaza etmesi için çok değerli katkılar sunuyoruz. Genel Sekreterlik yapılanmasında Türkiyenin de böylesi bir makamda temsil edilmesi olağandır. Nitekim Sayın Rutte de böylesi bir makamın Türkiyeye yakışacağını ifade etmişti. Biz ülkemizden bir ismin Genel Sekreter Yardımcısı olarak görevlendirilmesini sadece ülkemizin o makamda temsil edilmesi için değil, bu nazik dönemlerde NATOya büyük katkı sağlayacağını düşündüğümüz için de istiyoruz.”

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

BİZİM İÇİN BU NOKTADA ÖNEMLİ OLAN F-16 KONUSUDUR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Basın toplantısında da değindiniz ama biz F-35 meselesinin nasıl çözüleceğini merak ediyoruz. Programa geri dönüş mü söz konusu ya da F-16yla ilgili bir mahsuplaşma mı olacak? sorusu üzerine, “Bizim burada önceliğimiz F-16 talebimizin karşılanması. Alt kümelerde farklı durumlar olabiliyor ama biz oradaki parasal ilişkileri pek gündeme almak istemiyoruz. Çünkü biz F-35 üzerinden zaten ödememizi yaptık. Hatta 5 tane F-35 hangara da alınmıştı ama ne yazık ki olay farklı gelişti ve daha sonra ABD, bizim F-16larımızı da vermeme noktasına dahi gelmişti. Son görüşmede ABD Başkanı Biden 3-4 hafta içerisinde F-16 sorununu çözeceğim dedi. Bizim için bu noktada önemli olan F-16 konusudur. Bu uçakların ve parçalarının bize gelmesi halinde zaten bizim şu anda teknik kadrolarımız yeterlidir. Bu alanda bütün atölyelerimiz F-16 modernizasyonu konusunda çok çok başarılı. Bu süreci gerek biz gerek ilgili bakanlarımız ve kurumlarımız yakından takip ediyor ve kısa sürede netice alabilmek için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz” yanıtını verdi.

NATO Zirvesi öncesinde Şanghay İş birliği Örgütü Devlet Başkanları Zirvesindeydiniz. Türkiyenin üye olma talebini de ifade ettiniz. Batı basınına baktığımızda NATO üyesi ülkelerin liderleri arasında Putin ile görüşebilen tek lider olarak sizi tanımladılar. Dolayısıyla Türkiye tam bir denge merkezinde görülüyor. Biraz önce de Tahıl Koridoru ile ilgili yeni çalışmaları, Rusya-Ukrayna meselesindeki son durumu ifade ettiniz. Türkiye nasıl bir denge politikası yürütüyor? sorusuna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiyenin gerek Rusya, gerek Çin, hatta Belarus ile kırmadan, dökmeden münasebetlerini devam ettirdiğini söyledi. Şanghay Zirvesinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile çok samimi bir havada görüştüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

“Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile de Belarus Devlet Başkanı Sayın Lukaşenko ile de güzel görüşmelerimiz oldu. Bütün bu temasların bana göre getirisi er veya geç olacak. Bunu göreceğiz. Bu arada Bakan arkadaşlarımızın da görüşmeleri gerçekleşti. Partimizin üst düzey yönetimi Çindeydi. Çinde iktidar partisiyle üst düzey çok verimli görüşmeler yaptılar. Bu görüşmelerle ilgili arkadaşlarım bana brifing verdiklerinde, kendilerine çok üst düzey muamelesi yapıldığını aktardılar. Bu denli güzel ve başarılı bir ziyareti arkadaşlarımız gerçekleştirdi. Arkasından da biz Sayın Şi Cinping ile Astanada bir araya geldik. Onunla bu şekilde görüşmelerimizi yaptık. Kendisi bizi yeniden Çine davet etti. Ben de kendisini ülkemize davet ettim. Önümüzdeki yıl iadeiziyaretimi yapayım dedi. Bu şekilde de aramızdaki gerek siyasi gerek ticari bütün bunları görüşme fırsatını da yakaladık. Şimdi büyük ihtimalle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısından sonra bizim bir Çin ziyaretimiz olabilir. Ama 2025te de inanıyorum ki Sayın Şi Cinping, bize iadeyiziyaretini yapacaktır.”

SURİYEDEKİ BARIŞ EN ÇOK BİZE FAYDA SAĞLAYACAK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye ile ilişkilerin düzelmesine dair Beşşar Esede davetimizi yapacağımızı belirtiyoruz dediniz. NATO Zirvesi sonrası düzenlediğiniz basın toplantısında da Daveti yaptık, cevap bekliyoruz şeklinde bir yaklaşımınız oldu. Bu davetin Ankara, İstanbul gibi bir yerde mi, yoksa sınır hattında bir bölgede mi gerçekleşmesi öngörülüyor? Rusyanın bu yakınlaşmaya nasıl baktığını biliyoruz ama ABD ve İran cephesiyle ilgili bir tavır, bir tepki söz konusu mu? sorusuna şu yanıtı verdi:

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

“Görevi Dışişleri Bakanı Hakan Fidana verdim. Dışişleri Bakanım da şu anda muhataplarıyla görüşmek suretiyle işin bütün yol haritasını belirleyecekler. Ona göre de inşallah adımı atacağız. Biz Suriyede adil bir barışın mümkün olduğunu düşünüyoruz. Suriyenin toprak bütünlüğünün bizim de çıkarımıza olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Suriyede inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak. Bu inşa sürecinin en önemli adımı da Suriye ile yeni bir dönem başlatmaktan geçtiğini söylüyoruz. Şu ana kadar bu süreç olumlu istikamette gelişti. Temenni ediyorum ki yakın bir zamanda somut adımları da atarız. ABD ve İranın da bu müspet gelişmelerden memnuniyet duyması ve çekilen onca acının son bulması için süreci desteklemesi gerekir. Biz komşumuzdaki yangını söndürmek için yıllardır çaba sarf ediyoruz. Suriyenin bir ve bütün olarak yeni bir gelecek inşa etmesi için oluşacak iklimden kimsenin rahatsızlık duymaması temel beklentimizdir. Bu süreci terör örgütleri zehirlemek için elinden geleni yapacaklardır. Provokasyonlar tertipleyip oyunlar kuracaklardır. Tüm bunların farkındayız ve hazırlıklıyız. Biz Suriyede barış istiyoruz ve barışın yanında olan herkesi de bu tarihi çağrımıza desteğe bekliyoruz.”

YETERLİ DEĞİL AMA MEMNUNİYET VERİCİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irakta PKK terör örgütüne yönelik operasyonlarda terör örgütü üyelerinin köyleri, kasabaları, bazı yerleşim yerlerini ateşe vererek güneye çekildiklerine dair haberler geliyor. Kundaklama eylemleri yaptıkları ortaya çıktı. Bu saldırılarda da Bafel Talabaniye yakın isimlerin de olduğu, onlara ait peşmergelerden isimlerin de olduğu haberleri çıktı. Bu konuda Erbil yönetimi tarafından açıklamalar da yapıldı. Milli Savunma Bakanlığımızın da son günlerde kilit kapanıyor paylaşımları oldu. Sahadaki son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?’ sorusunu cevaplarken, “Irak ziyaretimizden sonra Irak yönetiminde ilk defa PKK ile mücadele konusunda sahada çok somut adımlar atıldığını gördük” dedi.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

Irak yönetiminin, PKKnın faaliyetlerinin Irakta yasaklandığına dair açıklamayı Milli Güvenlik Kurulu’ndan geçirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi bunun sahadaki yansımalarını görüyoruz. O ziyaretten sonra güvenlik güçlerimiz ile Erbil yönetiminin iş birliği memnuniyet verici. Irakta hem Savunma Bakanlığıyla hem de istihbarat örgütleriyle de iyi bir ilişkimiz var” değerlendirmesinde bulundu.

Iraktaki kundaklama ve yangın faaliyetlerinin PKK tarafından yapıldığının Irak İçişleri Bakanlığınca resmi olarak açıklandığını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

“Bunun üzerine de Erbil yönetimi bunu teyit edici açıklamalar yaptı. Bunlar yakın dönemde PKK ile mücadelede ilk kez ortaya çıkan gelişmeler. Dolayısıyla bu durum bizim açımızdan yeterli değil ama memnuniyet verici. Sonuçta ilerleyen bir süreç var. Irak’ta Süleymaniye yönetimi ile Erbil yönetimi arasındaki gerilim de devam ediyor. Erbile gittiğimizde de söyledik, Süleymaniye yönetimi, PKK ile aralarına mesafe koymadıkça bizim Süleymaniyeye karşı tavrımızda bir değişiklik olmayacak. Hava sahasına yönelik ambargo devam edecek. Biz onlara her vesileyle Süleymaniye tarafında bazı adımları atarsanız pozisyonumuzu değerlendiririz. dedik. Top şu anda onların sahasında.”

HAKLILIĞIMIZ ZAMAN İÇERİSİNDE ORTAYA ÇIKTI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ile bir türlü istenilen düzeyde ilişki yürütemiyoruz. Malum ABDde yaklaşan bir seçim var. Washington PKK, PYDye verdiği desteğin kılıfı olarak DEAŞla mücadeleyi ortaya koyuyor. Diğer yandan FETÖye de kol kanat geriyorlar. Buna bir bahane bile uydurmuyorlar. ABD, Türkiyeyi kaybetmek pahasına sizce neyin hesabını yapıyor olabilir? sorusu üzerine bu konuları NATO Zirvesinde Biden ile konuşamadıklarını kaydetti.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

“FETÖyle şöyle hesap var, böyle hesap var, bu konulara girmedik. Şu anda zaten FETÖ ortada yok. Ne olduğu belli değil” diye konuşan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bir de üç buçuk ay sonra ABDde bir seçim var. Bizim ajandamızda da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu var. Genel Kurulda da dünya ne konuşuyor, bunları göreceğiz. Biz de orada mesajlarımızı tekrar vereceğiz. İnşallah bu mesajlarla birlikte Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan hayırlı neticeleri elde ederiz diye düşünüyorum. Terör örgütleri ile Türkiye gibi bir müttefiki terazinin iki kefesine koyma düşüncesi bile baştan sakat bir yaklaşımdır. FETÖ, PKK gibi kuklalara desteğin, onları öyle ya da böyle kullanmanın bir bahanesi olamaz. FETÖ de PKK da komşunun tarlasına zarar vermek için ekilen zararlı otlara benzer. Komşunuz onlarla mücadelenin bir yolunu muhakkak bulur, tarlasından o zararlı otları temizler, ama o tohumlar bir şekilde sizin arazinize de sıçrar ve emin olun size de zarar verir. Yıllardır terörün bumerang özelliğini vurguluyorum. Çeşitli vesilelerle haklılığımız zaman içerisinde ortaya çıktı.”

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

FİLİSTİNİ TANIMA KARARI DÜNYA BARIŞINA, HUZURA KATKI SAĞLAR

Erdoğan, Siz ABD Başkanı Bidenın kendisine yönelik çekil baskısına karşı direneceğini düşünüyor musunuz? Bugün basın toplantısında cevap verdiniz ama Donald Trumpı mı, Joe Bidenı mı istersiniz?’ sorusuna karşılık, “Ortada bir gerçek var, o da şu; her şeyden önce Biden zaten çekilmiyorum dedi” ifadesini kullandı.

ABD medyasının şu anda kimi nereye getireceğini bile açıklamaya başladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her iki isim de ABD halkından ikinci dönem için destek talep ediyor. Amerikan halkı iki ismin de başkanlık dönemlerinde yaptıkları ya da yapamadıkları işleri tartıp bir karar verecek. Bu kararı bekleyip göreceğiz” diye konuştu.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransada Cumhurbaşkanı Emmanuel Macronun kararıyla gidilen erken genel seçimlerde, sandıktan birinci çıkan solcu Yeni Halk Cephesi ittifakının başlıca seçim vaatleri arasında Filistin devletinin tanınması yer alıyor. Eğer başarılı olurlar ise Filistine yönelik tutumları diğer Avrupa ülkeleri için de örnek teşkil eder mi? Bu konuda yorumunuz nedir? sorusuna şu yanıtı verdi:

“Cumhurbaşkanı olarak şu anda kim hükümeti kiminle kuracak, bunun kararını Fransa Cumhurbaşkanı Macron verecek. Şu anda koalisyon güçleri hangileriyse bunların hepsi de parlamentoda gereken çalışmaları yapacaklar ve bu konuda da nihai söz Macrona ait. Diğer yandan tarihin doğru tarafında durmak isteyenlerin yapması gereken Filistini devlet olarak tanımaktır. Hakkaniyetli, adaletli yaklaşım bunu gerektirir. Avrupada zaten Filistinin haklılığının ve Filistin devletinin tanınması sürecinin fitili ateşlenmiştir. En son İspanyanın, Norveçin, İrlandanın, Slovenyanın aldıkları isabetli kararlar o kapıyı aralamıştır. Fransanın böylesi bir karar alması bizi memnun eder. Filistini tanıma kararı dünya barışına, huzura katkı sağlar. Bugün itibarıyla Filistini devlet olarak tanımayan bütün ülkeler, vakit geçirmeden bu doğru kararı almalıdır. Hem bölgesel hem küresel barışın yolu, 1967 sınırlarında iki devletli çözümden geçmektedir.”

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

PAŞİNYANA HER ŞEYİ SÖYLEDİK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İranda Cumhurbaşkanı değişti, Ermenistanda Paşinyan barıştan yana cümleler kuruyor. Türkiye- Azerbaycan perspektifi Kafkaslarda barışı getirmek üzerine. Bu bağlamda Ermenistan- Azerbaycan barış anlaşması ve İranın Zengezur Koridoruna bakışı konusunda neler söylersiniz? Ermenistan ile Azerbaycan barış anlaşması imzaladığı zaman o bölge tamamen barış iklimi olacak ve belki Ermenistan- Türkiye sınırının açılabileceğini işaret etmiştiniz. Bu da düşünülebilir mi? sorusuna, “Niye düşünülmesin. Yani biz bu konuda zaten Paşinyana her şeyi söyledik” karşılığını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

“Artık bütün yelkenleri barışa açmamız lazım. Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barış yakında sağlanır diye umut ediyoruz. Bu barışı Türkiye olarak yürekten destekliyoruz. Zengezur Koridorunun açılması da bu barış anlaşmasını taçlandıracak ve tamamlayacak adımdır. Azerbaycanın da Ermenistanın da Türkiyenin de bölgedeki diğer ülkelerin de refah ve huzuruna bu adımlar olumlu katkı sağlar. Bu kadar olumlu yönü bulunan kararların geciktirilmeden alınması ve gereğinin yapılmasını arzu ederiz. Bölgeden olumlu sinyaller geliyor, bunların müjdeli haberlere dönüşmesini temenni ediyoruz. Diğer ülkelerin de barış sürecine katkı sağlamak noktasında benzer bir yaklaşım ortaya koymaları kalıcı barışın bir an önce tesisi için önemlidir.”

HERKESİN ÇIKARINA OLACAK STRATEJİK KORİDOR

İran Cumhurbaşkanıyla görüşmede Zengezur Koridorunun konuşulmadığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz sadece bu seçimi nasıl kazandığı konusunda değerlendirmeler yaptık” dedi. Erdoğan, Türkiye- İran münasebetlerini çok daha farklı bir noktaya taşımak istediklerini belirterek, “Zengezur Koridoru özellikle Azerbaycan, Ermenistan ve İran herkesin çıkarına olacak stratejik koridordur ve bu koridor devreye girdiği anda İran da rahatlayacak, Azerbaycan da rahatlayacak. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev için o koridor çok önemli. İnşallah oradaki raylı sistem devreye girdiği anda burada Azerbaycan çok çok rahatlayacak” değerlendirmesinde bulundu.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!

3. Dünya Savaşı riski hiç olmadığı kadar sık belirtilmeye başlandı. Siz son 2 büyük uluslararası zirveye katıldınız. Şanghay Zirvesi, sonrasında NATO Zirvesi. Bu iki zirvenin sonunda bu riskin yüksek olduğunu görüyor musunuz? Böyle bir kaygınız var mı? Eğer varsa bunu engellemek için hangi somut adımlar atılması gerekir? sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğrusu ben görmüyorum, görmek de istemiyorum” karşılığını verdi.

“Dünyayı bundan önce savaşa sürükleyen gerekçeleri ve alınmayan önlemleri düşündüğümüzde bugün o hatalara düşmemeye özen göstermenin gerektiği ortadadır. Savaştan çok barışı söylemeli, barışı konuşmalıyız. Attığımız her adımı gerilim değil, barış için atmalı, planlarımızı barışı sağlamak ve kalıcı hale getirmek üzere yapmalıyız” diyen Erdoğan, bütün ülkelerin gerilimi değil, barış ve huzur iklimini inşa edecek çabaları hayata geçirmesi gerektiğini söyledi.

Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!
Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!
Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
Reklam yükleniyor...
Sizin için uygun reklam bulunamadı!
Exit mobile version