Politika
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yeni anayasayı kendimiz için değil, ülkemiz için istiyoruz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macaristan Başbakanı Viktor Orbanın ev sahipliğinde düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Gayriresmi Zirvesi kapsamında Budapeştedeki temaslarını tamamladıklarını belirterek, “Gerek zirvemiz gerek bu vesileyle kardeş ülkelerden muhataplarımla yaptığım temaslar son derece faydalı ve verimli geçti. Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde ilk defa bir zirve, gözlemci ülkede tertip edilmiş oldu. Macaristan Başbakanı Sayın Orbana fevkalade ev sahipliği ve başarılı organizasyonu nedeniyle teşekkür ediyorum. Malumunuz o dönemki ismiyle Türk Konseyinin ilk zirvesini 2011 yılı Ekim ayında Kazakistanda gerçekleştirmiştik. Aradan geçen süre zarfında Türk Devletleri Teşkilatı 5 tam üyesi ve 4 gözlemci üyesiyle etkinlik ve görünürlüğünü hamdolsun her geçen gün artırıyor. Teşkilatımız, istikrar üretemeyen küresel konjonktürde gerilimin azaltılması, ara buluculuk ve çatışmaların önlenmesi alanlarında bölgesel ve uluslararası barış ve istikrara katkıda bulunan bir kuruluş haline geldi” ifadelerini kullandı.
ÜLKEMİZİN TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI ÜYESİ 4 ÜLKEYLE TİCARETİ YÜZDE 50 ARTTI
TDT bünyesinde aldıkları kararların siyasi alanın ötesinde ekonomik ilişkilere de katkıda bulunduğunu aktaran Erdoğan, “Nitekim, ülkemizin Türk Devletleri Teşkilatı tam üyesi 4 ülkeyle ticaret hacmi son 5 yılda neredeyse yüzde 50 oranında artış kaydetti. Bir başka ifadeyle bugün gelinen aşamada, 4 kardeş ülkemizde takribi 80 milyar dolar büyüklüğünde bir hacme ulaştığımızı memnuniyetle müşahede ediyoruz. Bugünkü zirvemiz biraz önce işaret ettiğim üzere teşkilatımızın bir gözlemci üyesinde ve Avrupa Birliği sınırları dahilinde düzenlenen ilk zirve olma niteliği taşıyor. Bu yönüyle de şimdiye kadarki zirvelerden ayrı bir yerde konumlanıyor. Bu durum, teşkilatımızın hızla artan görünürlüğünün ve genişleyen faaliyetlerinin çok anlamlı bir nişanesini teşkil etti. Kıymetli arkadaşlar; ana teması Doğu’nun ve Batı’nın buluşma noktası olarak belirlenen zirve kapsamında tertiplenen, Devlet Başkanları Konseyi toplantısında dayanışma ve iş birliğimizi derinleştirmeye yönelik adımları ele aldık. Geçmiş dönemin muhasebesini yapıp geleceğe dair çıkarımlarda bulunduk. Bu bağlamda 2025 yılı Ekim ayında Azerbaycanda yapılacak olan 12nci Zirvemizin hazırlık sürecini de gözden geçirdik” dedi.
LİDERLER OLARAK 3 BELGEYİ KABUL ETTİK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvede Budapeşte Bildirisinin yanı sıra liderler olarak 3 belgeyi de kabul ettiklerini, dışişleri bakanlarının da 4 belge üzerinde anlaştıklarını vurgulayarak, “Bu çerçevede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Türk dünyasının ayrılmaz parçası olarak çalışmalarımıza yaptığı katkıları memnuniyetle karşılayan, Türk dünyasının Kıbrıs Türklerinin doğal eşit haklarının güvenceye alınmasında dayanışma ifade eden ve adadaki mevcut gerçekliklere dayalı çözüme ulaşılması ihtiyacını vurgulayan, Türk devletleri arasındaki birliğe zarar vermeyi amaçlayan her türlü girişimin engellenmesinin önemini teyit eden, üye ülkelerin Türk Devletleri Teşkilatının bütünlüğüne kurumsal ve karar alma kapasitesine bağlılıklarını yineleyen ifadeler üzerinde mutabık kaldık. Bahse konu yazımların yanı sıra, ülkemiz açısından önem ve öncelik taşıyan Gazze başta olmak üzere Filistin, Suriye ve Afganistana bildiride değinilmesine öncülük ettik. Yine 21 Marttaki çağrımız doğrultusunda Türk dünyasının ortak bayramı olan Nevruza ilişkin anma ve kutlama etkinlikleri düzenlenmesi yönünde anlayış birliğine vardık. Zirve marjında Nobel ödüllü bilim insanımız Profesör Doktor Aziz Sancara Türk dünyasının birliğine yapılan katkılara ilişkin Ali Şir Nevai ödülünü de tevdi ettik. Bugün ayrıca muhataplarımla ikili görüşmeler gerçekleştirmek suretiyle gündemdeki konuları ele aldık” açıklamasında bulundu.
TDTnin her geçen gün artan uluslararası itibarı ve giderek çeşitlenen iş birliği alanlarıyla, tüm dünya için gurur kaynağı haline geldiğini söyleyen Erdoğan, “Aile meclisimiz bünyesindeki kapsamlı iş birliğimizi daha da geliştirmek için tüm kurum ve kuruluşlarımızla çaba sarf etmeyi sürdüreceğiz. Bu düşüncelerle istişare ve temaslarımızın dost ve kardeş ülkelerimize hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” dedi.
MACARİSTANIN TEŞKİLATIMIZIN GÖZLEMCİ ÜYESİ OLMASI BİR ZENGİNLİK
Macaristan ile Türkiyenin köklü bir dostluğa sahip olduğunu ve yakın iş birliği halinde olduğunu aktaran Erdoğan, “Macaristan Başbakanı Sayın Viktor Orbanla da çok iyi ilişkilerimiz var. Son yıllarda attığımız adımlarla Türkiye-Macaristan arasındaki bağları kuvvetlendirme yolunda önemli mesafe aldık. Lider diplomasisi bağlamında ilişkilerimiz pozitif yönde ilerliyor. Avrupa Birliği üyesi olan Macaristanın teşkilatımızın gözlemci üyesi olması Teşkilatımız açısından bir zenginlik. İlk defa bir gözlemci üye ülkede, böyle bir toplantı yapılıyor, bu çok çok önemli. Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında Macaristanla birlikte bulunmaktan bizler de çok mutluyuz. Atılacak adımlarla, Türkiye-Macaristan arasındaki bu dayanışmanın güçlenerek devamı, inanıyorum ki bizi çok daha farklı bir yere taşıyacaktır. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği yolunda en önemli destekçilerinden biri de biliyorsunuz Macaristan. Ülkelerimiz arasındaki yakın ilişkilerin daha da çeşitlendirilmesi için yoğun çaba harcıyoruz. Şu anda mesela hayvancılıkta Macaristan ciddi bir sıçrama yapıyor. Macaristanın ovaları, yaylakları çok verimlidir. Macaristan ile NATOda da beraberiz, savunma sanayi alanındaki iş birliğimizi somut projelerle derinleştiriyoruz ve bunda kararlıyız. Enerji, tarım, savunma sanayi, küçük ve orta ölçekli işletmeler konularında anlaşmalarımız mevcut, bu anlaşmaları daha da ileriye taşıyacak kararlığımız var” diye konuştu.
DİYARBAKIR ANNELERİ’Nİ İHMAL EDEMEYİZ
Bölücü terör örgütü PKKnın fesih ve silah bırakma kararının ardından, Türkiyenin nasıl bir yol haritası izleyeceği sorulan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu sorun ortaya çıktığında doğan bebekler, bugün 40 yaşın üzerinde. Birkaç nesil bu sorunun içine doğdu ve uzun yıllar boyunca çözümsüz kaldı. Biz ilk andan itibaren samimiyetle, çözüm perspektifi ile meseleye yaklaştık. Çünkü terörsüz Türkiye’nin ülkemizi nasıl şaha kaldıracağını biliyoruz. Evlatlarımıza bırakacağımız en önemli miras terörsüz Türkiye olacak. Yıllarca süren acıların, kayıpların ve mücadelelerin ardından bu noktaya gelmek, gerçekten umut verici. Şehit cenazelerinde hissettiğim tarifsiz acıların, yüreklerimizi dağlayan terör eylemlerinin gölgesinde, bugün bu başarıyı görmek benim için tarifsiz bir gurur kaynağı. Terörle mücadelenin kahramanları, güvenlik güçlerimizle gurur duyuyorum, şehit ailelerimizin metanetleri ile iftihar ediyorum. Her bir acının, her bir kaybın ardında güçlü bir dayanışma, sabır, dirayet ve kararlılık yatıyor. Diyarbakır annelerini bir kenara koyamayız. Diyarbakır annelerini ihmal edemeyiz. Diyarbakır annelerinin artık gözü yaşlı değil, onlar da artık mutluluğu tatsınlar, yaşasınlar istiyoruz. Yakında anneler evlatlarıyla kucaklaşacaklar. Bu müjdeleri de alacağımıza inanıyorum. Bu konuları rahmetli Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan ziyaretimize geldikleri zaman kendileriyle görüşmüştük. Milli İstihbarat Teşkilatımız, diğer kurumlarımızla iş birliği içinde, terörsüz Türkiye ile ilgili çalışmaları kontrollü bir şekilde devam ettiriyor. Başbakanlığım döneminde ben silahların gömülmesinden bahsetmiştim. Şimdi gelinen noktada, bu ifade silahların bırakılmasına ve teslimine döndü. Bu adımlar atıldığında şehitlerimiz de inşallah huzura kavuşur. Diğer taraftan, silah vesayetinden kurtuldukça, DEM Parti de siyasi mücadelesini çok daha farklı bir şekilde sürdürme fırsatını yakalıyor. Meclis’te 50nin üzerinde milletvekilleri bulunuyor. Siyaseti çok daha güçlü bir şekilde sürdürebilmesi, DEMe yeni avantajlar sağlayacaktır. DEM’in de yeni dönemde farkını ortaya koyması hem kendi tabanları için hem ülkemiz için hayırlı olacaktır” açıklamasında bulundu.
TEKRAR SEÇİLME VEYA ADAY OLMA GİBİ BİR DERDİM YOK
Yeni anayasa çalışmaları ile ilgili soruyu yanıtlayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Türkiye değişiyor, dünya değişiyor. Yeni bir çağda yaşıyoruz, daha yeni bir çağa doğru ilerliyoruz. Bu kadar hızlı değişen dünyada, eski Türkiye’nin üstelik de darbenin şartlarında hazırlanmış, ne kadar değişiklik yapılırsa yapılsın darbeci zihniyetin satırlarında gezindiği bir anayasa ile bir yere varmak mümkün müdür? Darbecilerin yazdığı anayasa ile toplumu birleştirmenin ne kadar zor olduğunu 40 yıldır yaşayarak görmüyor muyuz? Bugün yaşadığımız birçok sorunun temelinde darbe anayasasının olduğunu bilmeyen var mı? Siyasi hayatım boyunca Türkiye’nin sivil, demokratik ve özgürlükçü bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dile getirdim. Bugün de aynı noktadayım. Artık darbecilerin yazdığı, darbecilerin ortaya koyduğu bir anayasayla Türkiye geleceğe yürüyemez. Artık darbecilerin değil, sivillerin ortaya koyduğu bir anayasaya ihtiyacımız var. Bunun için de AK Parti olarak biz bir çalışma yapıyoruz. Bununla ilgili bazı arkadaşlarımıza görevler de verdik. Bütün mesele, acaba Cumhuriyet Halk Partisi de bizlerle ortak, müşterek bir sivil anayasa yapma yolculuğuna çıkar mı? Önemli olan bu. Diyoruz ki; gelin el ele verelim. Komisyonlarımızı kuralım ve bu komisyonlarla beraber sivil anayasayı bir an önce oluşturalım ve milletimize takdim edelim. Hem milli olsun hem yerli olsun. Böyle bir anayasayı inşallah Türkiye görsün, yaşasın. Olmaması için hiçbir sebep yok. İlk dört madde ile ilgili herhangi bir sorun yok. Yani AK Parti olarak bizim böyle bir sorunumuz yok ve diğer siyasi partilerin de hemen hemen birçoğunun böyle bir sorunu yok. Ortada ilk dört madde ile ilgili bir sorun olmadığına göre, sadece yol haritasını belirleyeceğiz. Süratle heyetlerimizi oluşturabiliriz. Başbakanlığım döneminde böyle bir çalışmayı yapmıştık, yine yapabiliriz, fazla vaktimizi almaz. Yeni anayasayı kendimiz için değil, ülkemiz için istiyoruz. Benim tekrar seçilme veya tekrar aday olma gibi bir derdim yok. Atacağımız adımlarla ülkemizin itibarını nasıl yükseltiriz, derdimiz bu. Şu anda artık Türkiyenin milli geliri hamdolsun güçlü bir konuma ulaştı. Göreve geldiğimizde rakamlar neydi, şu anda rakamlar nerede? İhracata bakıyorsun, ihracatta hamdolsun 265-270 milyar dolar seviyelerini yakaladık. Öbür tarafta kişi başı milli gelirimiz o yıllara göre tavan yapmaya başladı. Rezervimiz de tırmanmaya başladı. Döviz rezervi noktasında şu anda hazinemiz güçlü.”
TARİH, GAZZE SINAVINDAN GEÇEMEYENLERİ YARGILAYACAKTIR
Gazze meselesinin, insani kriz olmanın ötesinde, uluslararası sistemin samimiyet sınavı olduğunu söyleyen Erdoğan, “Batılı kuruluşlar maalesef Gazze sınavından geçebilmiş değildir. İnsan hakları, uluslararası hukuk ile ilgili kurdukları bütün cümleleri İsrail zulmü karşısındaki suskunlukları ile boşa çıkartmışlardır. Düşünün bebeklerin kurşunlarla, bombalarla ve şimdi de açlıktan öldüğü bir dünyada susulur mu? Gazzedeki zulme sessiz kalmak, oradan yükselen çığlıklara kulak tıkamaktan büyük körlük ve sağırlık olabilir mi? Tarih, Gazze sınavından geçemeyenleri yargılayacaktır. Türkiye olarak, insanlığın, insan onurunun yanında yer aldık, almaya devam edeceğiz. İmkanlarımızı geliştirerek, elimizden gelen her şeyi yaparak bölgeye gıda yardımını sürdüreceğiz. Gazzeye insani yardımların girişini engelleyen İsrail, küresel düzeyde gittikçe yalnızlaşıyor. Geç de olsa Avrupa ülkelerinde İsraile karşı bir aydınlanma, hareketlilik yaşanıyor. Bizim tek derdimiz Gazzedeki, Filistindeki bu gelişmeleri süratle olumlu bir şekle dönüştürmektir” dedi.
YPG KONUSUNUN BİRKAÇ BİLEŞENİ VAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile telefon görüşmelerinde Suriyedeki yaptırımların çok odaklı olarak kaldırılması konusuna değindiklerini belirterek, “Daha sonra Sayın Trump Riyada gittiğinde, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şaranın oraya gelmesi söz konusu oldu. Biz de oradaki toplantıya çevrim içi katıldık. Orada oluşturulan vizyonu Dışişleri Bakanlarımız yaptıkları görüşmeler neticesinde hayata geçirdi. ABDnin deklarasyonundan sonra Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi de bir karar aldı. Onlar da yaptırımlarını kaldırdıklarını ilan ettiler. Bunlar Suriyenin bölgede istikrara kavuşması için fevkalade önemli adımlar. Yürüttüğümüz yapıcı diplomasinin, çok katmanlı diplomasinin nasıl sonuç ürettiğini de gösteriyor. Riyad Zirvesi, ülkemizin bu tür kritik süreçlerde ne denli katkısı aranan bir aktör olduğunu bir kez daha göstermiştir. Diğer taraftan YPG konusunun birkaç bileşeni var. Bunlardan biri YPGnin uzun zamandır elinde tuttuğu DEAŞ tutukluları meselesi. Amerikalılarla, Suriye yönetimiyle ve Irak yönetimiyle oluşturduğumuz bir komite var. Bunlarla bir araya gelerek DEAŞlı tutuklular ve kampta yaşayan siviller, özellikle kadın ve çocuklara ne olacak konusunu ele alıyoruz. Onlarla ilgili ayrıntılı bir çalışma devam ediyor” ifadelerini kullandı.
GEÇİŞ VE ARAYIŞ İÇERİSİNDELER
PKKnın silah bırakma ve fesih sürecinin, YPGyi de kapsadığını söyleyen Erdoğan, “Diğer taraftan bir başka konu da YPG Türkiyede yapılan çağrıya mı cevap verecek, yoksa Şamda yapılan 8 Mart mutabakatına mı sadık kalacak? Yoksa her ikisini beraber mi yapacak? PKKnın silah bırakma ve fesih süreci örgütün Suriye kolunu da kapsamaktadır. 8 Marttaki mutabakatın Ankaradan gelen çağrıyla, İrandan gelen çağrıyla daha çok desteklendiğini düşünüyoruz. Onlar da şu anda böyle bir geçiş ve arayış içerisindeler. Önümüzdeki günlerin çok kritik olduğunu değerlendiriyoruz. İlgili kurumlarımız muhataplarıyla bütün silahlı grupların Suriye ordusuna dahil olma sürecini izliyor. Özellikle YPG ile ilgili konuyu çok ama çok yakından takip ediyoruz. Şam yönetiminin bu konudan dikkatini ayırmaması önemli. Çünkü şu anda konuşmaları gereken çok konu var. Onları bu konuya odaklandırmaya çalışıyoruz. Kamplar meselesinde Irakın odaklanması lazım. Özellikle El Hol kampındaki kadın ve çocukların büyük çoğunluğu Irak ve Suriyeye ait. Onlar kendilerine düşeni almalılar. Bunlar çözüldükçe YPGnin önemi azalacak ve entegrasyonu daha kolay olacak” dedi.
CHPNİN ERKEN SEÇİM OLAYI YENİ BİR TEZ DEĞİL
CHP Genel Başkanı Özgür Özelin Mecliste boş sandalye sayısının 30a yaklaşması durumunda anayasal çerçevede ara seçim kaçınılmaz olur şeklindeki sözlerini değerlendiren Erdoğan, şöyle konuştu:
“CHP’nin milletin verdiği ödevi yerine getirmek gibi bir niyeti hiç olmadı. Her seçim sonrası, onlar açısından bakarsak her yenilgi sonrası, aradan bir zaman geçtikten sonra erken seçim borazanını öttürmeye başlıyorlar. Fakat CHP budur. Hatırlayın, CHPnin erken seçim olayı yeni bir tez değil. Yatıyorlar kalkıyorlar erken seçim diyorlar. Yani erken seçim olduğu zaman ne olacak? Bunlar iktidara mı gelecekler? Şu anda elindeki boş veya dolu sandalye sana yeter. Tepe tepe kullan. Erken seçim hesaplarıyla ile heba ettikleri vakitleri, millete hizmete harcasalar, belki milletin gönlüne girebilmenin bir yolunu bulabilirler. Kaldı ki Özgür Beyin anlattığı erken seçim değil başka bir konu. Buna erken seçim denmez. Buna ara seçim denir. İkisini birbirine karıştırmamak gerekir. Dahası şu anda TBMMdeki tabloya bakıldığında ara seçimi gerektiren bir durum da yoktur. Millet, bundan 2 sene önce vekilleri 5 yıl görev yapsınlar diye Meclise göndermiştir. Diğer yandan Sayın Özelin anladığı manada erken seçimi bugüne kadar çok dillendirdiler. Türkiyeyi böyle bir badirenin içerisine sokmayız, sokamayız, buna gerek de yok. Türkiye şu anda tarihinin en istikrarlı, güçlü zamanlarını yaşıyor. Tam bir birliktelik ruhuyla terörü bitirmenin arifesindeyiz. Enflasyona karşı topyekün mücadeleyi başarıyla yürütüyoruz. Dış politikada hamdolsun yıldızımız giderek parlıyor. Cumhur İttifakı olarak birilerinin keyfi için bunların zarar görmesine müsaade etmeyiz.”
BİZ TÜRKİYE’Yİ GÜÇLENDİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Amerikada yayınlanan Newsweek dergisinde kendisi hakkında yazılan makaleyi ve CHP lideri Özgür Özelin kendisine yönelik eleştirilerini değerlendiren Erdoğan, “Türkiye güçleniyor, güçlendikçe de etkinliği artıyor. Bu değerlendirmeler, Türkiyenin uluslararası arenadaki stratejik önemini ortaya koyuyor. Gelinen nokta, kuşkusuz siyasetteki istikrarın neticesi. 23 yılda ülkemizin ekonomi, siyaset, dış politika, ulaşım ve sağlık gibi alanlarda nereden nereye geldiğini hepimiz görüyoruz. Biz Türkiye’yi güçlendirmeye devam edeceğiz. İleriye doğru attığımız her adım ülkemizin de bizim de sözümüzü kuvvetlendiriyor. Sadece Sayın Trump ile değil birçok liderle iyi ilişkiler kurduk. Belki bir Amerika seyahatim olabilir. Sayın Trumpla yüz yüze görüşmemizi orada yapma şansımız olur, diye düşünüyorum. Türkiye-Amerika ilişkileri birilerinin zannettiği gibi önemsiz değildir. Sayın Trumpın Türkiyeye bakışı çok olumlu. Bizim onlara bakışımız da aynı şekilde. Karşılıklı saygı ve samimiyete dayalı güçlü bir ilişkimiz var. Diğer konuya gelince biz bunları nazarı dikkate almıyoruz, çünkü milletimiz, kimin ne yaptığını ve kimin ne söylediğini çok iyi biliyor” dedi.
MİLLETİMİZE NE VADETTİYSEK ONU YAPTIK
CHPnin milleti kandırmayı adet haline getirdiğini söyleyen Erdoğan, “Millete seçim öncesi suyu bedava vereceklerini vadedip, seçim sonrası zam üzerine zam yapıyorlar. Geçmişte milleti altın, traktör vadederek oy almaya çalışan, sonra bu sözleri sorulunca çarpıcı olsun diye söyledik diyen Sayın Özel değil miydi? Biz milletimize ne vadettiysek onu yaptık. Yapamayacağımızı da vadetmedik. Biz söz vermenin sorumluluğunu idrak eden ve milletimize verdiğimiz sözü namus borcu kabul eden bir hareketiz. Allah bizi hiç mahcup etmedi. Enerji alanında devrim niteliğinde adımlar attık. Türkiyenin her alanda olduğu gibi enerjide de bağımsızlığını kazanması için mücadele ediyoruz. Bu alanda çok ciddi yatırımlar yaptık. Bir yandan ülkemizin enerji köprüsü olma özelliğini güçlendirmeye çalışırken, diğer taraftan da enerji kaynaklarımızı çeşitlendirmeye ve enerji alanında kendi ihtiyacımızı karşılayacak seviyeye ulaşmaya çabalıyoruz. Akkuyu Nükleer Enerji santralini ülkemizi farklı bir lige taşıdık. Sakarya Gaz Sahasındaki keşfimiz milletimiz için bir dönüm noktası oldu. Biz diyoruz ki süratle daha fazla doğal gaz çıkaralım da buradan vatandaşımıza daha ucuz şartlarda doğal gazı verelim. Bunu da başaracağız. Hele hele şimdi sismik araştırma ve sondajlar için yeni gemiler alıyoruz. Bu aldığımız sismik sondaj gemileriyle sadece Karadeniz değil, dünyanın değişik yerlerinde araştırmalar yapacağız. Örneğin şu anda Oruç Reis nerede, Somalide. Somalide çalışmalarımız devam ediyor. Biz bunlarla da kalmayı düşünmüyoruz. Daha nerelere açılabiliriz, bunun arayışı içindeyiz. Elinde sismik araştırma, sondaj yapabilen bu tür gemileri olmayan bir Türkiyeden, şu anda hamdolsun bu tür çalışmaları yapabilen 6-7 gemiye sahip bir Türkiye’ye ulaştık. Muhalefet ne kadar karamsarlık yayarsa yaysın. Biz milletimizle yol yürüyor, onlara hep doğruları söylüyoruz. CHP’nin görevi maalesef her ne olursa olsun eleştirmek, bizim görevimiz ise her şartta milletimize hakkıyla hizmet etmek” diye konuştu.
Ekonomi programını kararlılıkla uyguladıklarını söyleyen Erdoğan, “Enflasyonda düşüş dikkat çekici biçimde görülüyor. Bu bir süreç ve devam ediyor. Kredi Garanti Fonunu ben de önemsiyorum. Yani bu noktada adım atıp Kredi Garanti Fonundan tulumbaya suyu dökmekte fayda var ki hareketlensin. İnşallah yeni dönemde çok daha farklı bir adımı atacağız. Bu konuyla ilgili olarak da ilgili arkadaşlarımıza gerekli uyarıları da yaptım. Şu anda bunun hazırlığı içerisindeyiz. Bu adımı atmaya mecburuz. Ekonomide uyguladığımız reçetenin olumlu sonuçlar vermesi doğru yolda olduğumuzun göstergesi. Enflasyondaki düşüş öngörülebilirliği artırıyor. Son 40 ayın en düşük seviyesini gördük. Bu gelişmeler yurt içinde beklentilerin iyileşmesini sağlarken dış finansmana erişim açısından Türkiye’nin kredi notuna olumlu yansıyor. Bu olumlu tablonun devamı için fiyat istikrarına olduğu kadar finansal istikrar ve büyüme dinamiklerine de çok dikkat ediyoruz” dedi.