Politika
Cevdet Yılmaz: 2026’da reformlara ağırlık vermek istiyoruz
Bir dizi ziyaret için kente gelen Cevdet Yılmaz, Bingöl Ticaret ve Sanayi Odasında düzenlenen Bingölün Değerleri Buluşması Ödül Törenine katıldı. Törende; Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, AK Parti milletvekillileri Feyzi Berdibek ile Zeki Korkutata, Vali Ahmet Hamdi Usta, Belediye Başkanı Erdal Arıkan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kadir Çintay ile iş insanları da yer aldı. Burada konuşan Cevdet Yılmaz, “Dün terör örgütü DEAŞa yönelik bir operasyon gerçekleştirirken şehit düşen kahraman polislerimize rahmet dileyerek başlamak istiyorum. Cenabıallah mekanlarını cennet eylesin. Ailelerine, emniyet teşkilatımıza, tüm milletimize başsağlığı diliyoruz. Hepimizin başı sağ olsun. Bu vesileyle bu ülke için, millet için, bizlerin huzuru için, güvenliği için canlarını feda eden tüm şehitlerimize de Allahtan rahmet diliyorum. Yaralılara şifalar diliyorum ve yine bu vesileyle tüm gazilerimize şükranlarımızı arz ediyorum” dedi.
YENİ BİR DÜNYAYA GİDİYORUZ
Yılmaz, “Dünyanın çok iyi bir dönemden geçtiğini söyleyemeyiz. Maalesef dünyamız çok sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Eski kurumlar, kurallar zayıflamış durumda. Dünyada risklerin yükseldiği, belirsizliğin arttığı bir dönemdeyiz. Eski düzen yok artık. Yeni bir dünyaya doğru gidiyoruz. O da henüz tam şekillenmiş değil. Bir geçiş sürecindeyiz. Geçmişte Soğuk Savaş diye bir dönem vardı; biliyorsunuz. İşte Sovyetler Birliği, NATO bloğu vesaire, daha çok ideolojik çatışmalar olurdu. Şimdi bu yeni dünyada o kalktı. Artık eski Soğuk Savaş yok. Ama onun yerini şimdi Ekonomik Soğuk Savaş almış gibi görünüyor. Dünyada büyük bir rekabet var. Tarife savaşları var. Bunun çeşitli bölgelere bölgesel çatışmalar olarak yansımaları var. Jeopolitik gelişmeler diyoruz. Özellikle içinde bulunduğumuz bölge maalesef bundan en çok etkilenen bölgelerin başında geliyor. Kuzeyimizde savaş, güneyimizde savaş. Böyle bir dönemdeyiz. Dünyanın iyi bir dönemde olmadığını biliyoruz. Pandemi yaşadık bir tarafta. Onun da hala etkileri devam ediyor. Pandemiden önce dünya ekonomisi 100 ise 2024 sonu itibariyle 115e ancak yükselebilmiş. 100 birimlik bir ekonomi ise dünya ekonomisi 115 birime çıkıyor. Böyle bir dünyadayız. Geçmişteki büyüme ortalamalarının altına inmiş. Dünya büyümesi, ticareti, dünya pazarları eskisi kadar hızla büyümüyor. Böyle bir ortamda Türkiye Cumhuriyeti, bir istikrar adası olarak yoluna devam ediyor. Bazen bunu yeterince görmüyoruz belki. Savaşların, çatışmaların, belirsizliklerin ortasında çok şükür huzur içinde büyümeye devam eden, istikrar içinde yoluna devam eden bir Türkiye Cumhuriyeti var. Çatışmaların parçası olmayan, tam aksine barışı arayan, diplomasiyi ön plana alan bir ülke var” diye konuştu.
EKONOMİMİZ İLK 9 AYDA 3,7 BÜYÜME KAYDETTİ
Yılmaz, “Ekonomik olarak da bunun yansımalarını görüyoruz. Siyasi istikrar ve güven ortamında son 23 yılda dünya ekonomisi ortalama 3,5 büyürken; biz 5,4 büyümüşüz. Dünyadan 1,9 puan her yıl daha yüksek büyüme kaydetmişiz. Bu da ülkemizi dünya ekonomisinde farklı bir yere getirmiş durumda. Pandemiden önceki dönemle de mukayese ettiğimizde bunu görüyoruz. Az önce söyledim, dünya 100den 115e çıktı. Pandemi sonrası bu 5 yıllık süreçte. Türkiye aynı dönemde 100 iken, pandemi öncesi 130a yükseldi. Dünyanın aşağı yukarı iki katı, daha hızlı büyüme kaydetti ekonomimiz. Bu hiç de küçümsenecek bir başarı değil, dünyanın halini özellikle düşündüğünüzde. Bu sene de inşallah 3,3 yazdık Orta Vadeli Programımıza ama inşallah bunun da üzerinde bir büyüme kaydedecek ekonomimiz. Onu bekliyoruz. İlk 9 ayda 3,7 büyüme kaydetti ekonomimiz. Tarımda aynı yıl içinde hem don hem kuraklık yaşadığımız halde, tarımda ciddi bir küçülme yaşadığımız bir yıl olduğu halde; genel ekonomimiz 3,7 civarında ilk 9 ayda büyüme kaydetti. Böylece 21 çeyrektir büyümemizi sürdürüyoruz. Bu yıl sonu itibarıyla ekonomik büyüklüğümüz 1,5 trilyon doları aşacak. Ve IMFnin yaptığı tahminlerin gerçekleşmesi halinde, bu yıl sonu itibarıyla nominal dolar olarak dünyanın 16ncı büyük ekonomisi olacak. Satın alma gücü kalitesi dediğimiz bir hesaplama var. Onunla yaptıklarında da dünyanın 11inci büyük ekonomisi konumundayız ve yolumuza devam ediyoruz” dedi.
GELECEK SENE YÜZDE 20NİN ALTINI HEDEFLİYORUZ
Enflasyon hedeflerine ilişkin konuşan Yılmaz, şöyle konuştu: “Demin bahsettiğim dünyadaki zayıf talep koşullarına rağmen ihracatımız devam ediyor. Son rakamlara göre mal ihracatımız 271 milyar doları bulmuş durumda. Fakat sadece mal ihraç etmiyor Türkiye. Hizmet de ihraç ediyor. 122 milyar dolara yaklaşan hizmet ihracatımız var. İkisini topladığınız zaman 393 milyar dolarlık bir mal ve hizmet ihracatı yapan bir ülke konumundayız. Ve inşallah bu istikrar içinde büyümemizi, ihracatımızı, istihdamımızı devam ettireceğiz. Reel ekonomide bu olumlu gelişmeleri yaşarken, finansal piyasalarda enflasyondaki yükselişi kontrol altına alıp düşürme politikalarımızı da kararlı bir şekilde uyguluyoruz. Ve bugün geldiğimiz noktada şunu söyleyebilirim. 2024 yılının Mayıs ayında zirveyi görmüştü enflasyon. 75,5lara kadar çıkmıştı. O tarihten bugüne 44 puandan daha fazla bir düşüş gerçekleşti. En son kasım ayı rakamı yüzde 31 civarı bir enflasyon. Özellikle temel mallar dediğimiz sahada yüzde 20nin altını görmüş durumdayız. Ama hizmet sektörleri, kira gibi, eğitim gibi kalemlerin etkisiyle yüzde 30un biraz üzerindeyiz. Bu yılı inşallah yüzde 30un biraz üzerinde kapatmış olacağız. Gelecek sene yüzde 20nin altını hedefliyoruz. Bir sonraki sene 2027de tek haneli rakamlara ülkemizi tekrar kavuşturmak için bütün gayretimizi sarf ediyoruz. Koordineli bir şekilde, kararlı bir şekilde bu politikamızı hayata geçirmeye devam ediyoruz. Dengeli büyümemiz, azalan cari açığımız, yükselen rezervlerimiz, düşen ülke risk primimizle, iyileşen beklentilerle, hızlanan dış kaynak girişiyle bu düşüşü, enflasyondaki düşüşü, fiyat istikrarını sağlayacağız. 2026da özellikle reformlara ağırlık vermek istiyoruz. Çünkü enflasyonla mücadele tek ayaklı bir mücadele değil. Para politikasının yanı sıra maliye politikası dediğimiz politikalar var. Bir de yapısal dönüşümler var. Bu üçünü bütüncül bir anlayışla hayata geçirmeye devam edeceğiz. Bu makro politikalarımızın, ulusal politikalarımızın yanı sıra bunları tamamlayıcı mahiyette bölgesel kalkınma politikalarımızı da etkili bir şekilde hayata geçiriyoruz. Ülkemiz büyük bir ülke. Her bir yöresinin, her bir köşesinin kendine özgü üstünlükleri, fırsatları, avantajları var. Dolayısıyla bir taraftan da her bir bölgemizi kalkındırma gayreti içindeyiz. Topyekun kalkınma dediğimiz bir kavram var. Sadece büyük illerin enerjisiyle Türkiye Yüzyılını inşa edemeyiz. Sadece metropollerle bunu başaramayız. Her bir ilimizin, beldemizin potansiyelini en yüksek yüksek düzeyde harekete geçirmeliyiz ki Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz gerçekleşsin. Dolayısıyla buna büyük önem veriyoruz.”