Dünya
Bakan Tekin, UNESCO 43’üncü Genel Konferansı kapsamında ‘Ulusal Beyan’ konuşması yaptı
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Özbekistanın Semerkant şehrinde devam eden UNESCO 43’üncü Genel Konferansı Sabah Oturumu Genel Politika Görüşmeleri kapsamında Ulusal Beyan konuşması yaptı. “UNESCOnun 80’inci yılında, uzun bir aradan sonra ilk kez Paris dışında Türkistanın kalbi, kardeş Özbekistanın kadim kentlerinden Semerkantta sizlere hitap etmekten onur ve mutluluk duyuyorum” sözleriyle konuşmasına başlayan Tekin, UNESCO Genel Direktörlüğü görevine seçilen Prof. Halid el-Enaniyi kutladı. Tekin, adaylığının ilk gününden itibaren destek verdikleri Enaninin her zaman yanında olacaklarını söyleyerek, “Sayın Enaninin hepimizin desteğiyle UNESCOnun mevcut yapısal sorunlarını ivedilikle çözeceğine inanıyoruz. Aynı şekilde, UNESCO Genel Konferans Başkanlığı görevine seçilen Sayın Hondker Muhammed Talhayı da tebrik eder, başarılı olmasını temenni ederim” ifadelerini kullandı.
Tekin, Türkiyenin hem UNESCO Yürütme Kurulu ve Dünya Miras Komitesi üyelikleri görevleri ile hem de üzerine düşen her konuda ve her sektörde iş birliğini ilerletmeye hazır ve istekli olduğunu dile getirdi.
Mevlana Celaleddin Ruminin, 13’üncü asırda, “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir” dediğine işaret eden Tekin, UNESCOnun bu anlayışla, uluslararası toplumun sorumluluk hisseden üyeleri tarafından dünyada barışı, adaleti, insan haklarını ve demokrasiyi konsolide etmek için kültür, eğitim ve bilimin gücünden yararlanma heyecanıyla kurulduğunu ve bugüne kadar çok değerli çalışmalar yürüttüğünü vurguladı. Bu hedefin önemli basamaklarından birinin herkes için kapsayıcı, eşitlikçi ve nitelikli hayat boyu öğrenme çabalarının ‘Dördüncü Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi’ çerçeve belgesi ile ilan edildiğini belirten Bakan Tekin, Türkiye olarak özellikle son 22 yılda bu konuda UNESCOnun da paydaşlığında çok önemli adımlar attıklarını ifade etti.
‘EĞİTİMİN BARIŞI, ADALETİ KORUMA MİSYONU İHMAL EDİLMEMELİ’
Konferansta tartışılacak her konunun önemli olduğunu ancak eğitim yöneticileri olarak asli misyonlarını ihmal etmeden bu konulara odaklanmaları gerektiğini söyleyen Tekin, “O da eğitimin barışı, insan haklarını, adaleti koruyacak ve herkes için yaşanabilir bir dünya inşa etme misyonu. Dünyanın neresinde olursa olsun insanca yaşama hakkı elinden alınan, adaletsizliğe ve zulme uğrayan, baskı ve şiddete maruz bırakılan, ötekileştirilen bir insan varsa eğer, hep beraber engel olma kültürümüzü oluşturmamız gerekiyor. Eğitim bunun en temel aracı. Eğer bunu yapabilseydik başta Gazze olmak üzere dünyanın hiçbir bölgesinde soykırımlar, insan hakları ihlalleri olmazdı. Buna yeltenenler, karşısında topyekun bir dünya görebilseydi, bu ihlallerin hiçbiri olmazdı. Dolayısıyla öğretim programlarımızın hepimiz tarafından yeniden bu bakış açısıyla gözden geçirilmesini öneriyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiyede odağına insanı, adaleti, insan haklarını, demokrasiyi ve barışı alan bir felsefeden yola çıkarak bütün öğretim programlarını yenilediklerini bildiren Tekin, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adını verdiğimiz bu model ile amaçladığımız şey amasız, fakatsız insan haklarına, adalete ve barışa sahip çıkan bir öğrenci profili inşa etmek. Bugün uluslararası topluma çağrımız şudur: Gelin hep beraber bu inşa sürecini yürütelim” diye konuştu.
‘UNESCONUN REHBERLİĞİNDE KÜLTÜRÜN BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜNE KATKI SAĞLAMAYI SÜRDÜRECEĞİZ’
Eğitim alanındaki dijital dönüşümü yakından takip ederek yeni teknolojilerin geliştirilmesine katkı sağladıklarını vurgulayan Tekin, bu konuda eylül ayında düzenlenen UNESCO Dijital Öğrenme Haftasındaki tartışmalara yapıcı katkılarda bulunduklarını hatırlattı. Tekin, “Dünya Miras Komitesinin üyesi, Dünya Miras Listesinde 22 miras alanı bulunan bir ülke olarak UNESCOnun rehberliğinde kültürün birleştirici gücüne katkı sağlamayı sürdüreceğiz” dedi.
‘GAZZEDE BİNLERCE ÇOCUK EĞİTİM HAKKINDAN YOKSUN’
UNESCOnun misyonunu önemsediklerini ve beklentilerinin büyük olduğunu ifade eden Tekin, “Bu nedenle Gazzede yaşanan soykırım karşısında sesimizi daha da yükseltmemiz gerektiği açıktır. Yaşanan soykırım sonrası yapılan barış antlaşması akabinde maalesef İsrailin hukuk tanımaz tavrı nedeniyle Gazzeye insani yardımların istenilen düzeyde ulaşmasını henüz sağlayamadık. Filistinin kültürel mirası yok edilmiş, binlerce çocuk eğitim hakkından yoksun bırakılmıştır. İsrailin mezalimi Gazze ile de sınırlı kalmamış, tüm bölgeye bir ateş dalgası gibi yayılmıştır” ifadelerini kullandı
Çevre konularına bakış açısının, doğanın da insanların üzerinde hakkı olduğu düsturuyla yeniden ele alınması gerektiğini belirten Tekin, Türkiye olarak Sıfır Atık Projesi ile bu felsefeye destek olmaya çaba sarf ettiklerini anlattı.
‘UNESCODA DAHA FAZLA SORUMLULUK YÜKLENMEYE HAZIRIZ’
Tekin, konuşmasının sonunda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kurucu üyelerinden biri olduğumuz UNESCOda aktif görevler üstleniyoruz, düzenli bütçesine en fazla katkı sağlayan ülkeler arasında yer alıyoruz. Türkiye, yeni dönemde UNESCOda daha fazla sorumluluk yüklenmeye hazırdır. Bu vesileyle 2025-2029 Yürütme Kurulu adaylığımızı hatırlatmak ve yeni dönemde UNESCOnun icra organında her türlü çabayı ortaya koyacağımızı teyit etmek istiyoruz.”