Politika
Bakan Fidan: Bütün kesimlerin huzur ve eşitlik içinde yaşadığı bir Suriye’yi görmek istiyoruz
TBMM Genel Kurulu, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığının 2026 yılı bütçelerini görüşmek üzere toplandı. Genel Kurulda sunum yapan Bakan Fidan, barış ve istikrar yolunda önemli adımların atılmasına rağmen 2025 yılının çatışmalar ile küresel rekabetin daha da keskinleştiği bir yıl olduğunu söyledi. Bakan Fidan, “Önümüzdeki dönemde siber güvenlik, arktik, uzay konuları da rekabetin yeni cepheleri olarak gündemimizi daha da fazla meşgul edecek. Güç dengelerinin yeniden şekillendiği ve belirsizliğin hakim olduğu bu tablo karşısında Dışişleri Bakanlığı olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok boyutlu ve ön alıcı, aynı zamanda sağduyulu ve gerçekçi bir dış politika izlemekteyiz; sadece bölgemizin değil dünyanın dört bir yanında barış ve istikrarı önceleyen, çözüm odaklı diplomatik girişimlere de öncülük etmekteyiz. Milli çıkarlarımızın korunması için yoğun mesaimizi sürdürmekte, haklı davalarımızın küresel ölçekte savunulması üzerinde hassasiyetle durmaktayız. Gelinen noktada Türkiye, Gazzeden Ukraynaya, Güney Kafkasyadan Afrika Boynuzuna uzanan geniş bir coğrafyada barış ve istikrarı önceleyen dış politikası ve üstlendiği ara buluculuk ve kolaylaştırıcılık rolüyle uluslararası düzlemde itibar gören ve desteği aranan bir aktör olarak öne çıkmaktadır” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİNİN YANINDA DURMAYA DEVAM EDECEKTİR
Bakan Fidan, İsrailin Gazzeye yönelik saldırılarını değerlendirdi ve Türkiyenin ateşkesin sağlanması için yapılan diplomatik girişimlerin merkezinde yer aldığını ifade etti. Bakan Fidan, “Diplomatik süreçlerin yanı sıra insani ve konsolosluk boyutlarında tüm imkanlarımız seferber edilmiştir. Gazzeye insani yardım ulaştırmak üzere yola çıkan Küresel Sumud Filosuna katılan vatandaşlarımızın güvenliği için 17 ülkeyle ortak bir duruş sergilenmiş, hak ve hukukları uluslararası zeminde koruma altına alınmıştır. Gazzeden vatandaşlarımızın tahliyesi titizlikle ve başarıyla yürütülmüştür. Önümüzdeki dönemde önceliğimiz, Gazzede ateşkesin tahkimi, bölgenin yeniden imarı ve insani yardımların kesintisiz akışının sağlanmasıdır. Nihai ve değişmez hedefimiz ise 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve toprak bütünlüğünü haiz bir Filistin devletinin vücut bulmasıdır. Türkiye, Gazzenin geleceğinin Filistin halkının iradesiyle şekillenmesi için tarihin doğru tarafında, Filistinli kardeşlerinin yanında durmaya devam edecektir” diye konuştu.
MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİNİ TİTİZLİKLE UYGULAMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Rusya-Ukrayna arasında süren savaşın 4ncü yılını doldurduğunu ve Türkiyenin savaşın başından bu yana ihtilafın diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğini savunduklarını dile getirdi. Bakan Fidan, şöyle devam etti:
“Son dönemde diplomatik çözüm arayışlarında sağlanan ivmeyle tüm taraflarla yakın temas ve eş güdüm sürdürülmektedir. Diğer yandan, Karadenizde münhasır ekonomik bölgemizde son dönemde meydana gelen hadiseler bölgede seyir, çevre, can ve mal emniyeti bakımından riskler doğurmuştur ve en başından itibaren yaptığımız uyarıların ne kadar yerinde olduğunu da bir kez daha, maalesef, ispatlamıştır. Savaşın tüm Karadeniz sathına yayılmasının önlenmesi için tüm taraflarla temaslar yürütülmektedir. Bölgede dengenin ve istikrarın teminatı olan Montrö Boğazlar Sözleşmesini titizlikle uygulamaya devam edeceğiz. “
REJİMİN DEVRİLMESİNDEN BU YANA 560 BİN SURİYELİ KARDEŞİMİZ ÜLKELERİNE GERİ DÖNDÜ
Suriyede tüm bölgenin istikrarını yakından ilgilendiren tarihi bir fırsat penceresinin açıldığını kaydeden Bakan Fidan, “Suriyenin uluslararası topluma yeniden entegrasyonu yolunda kısa zamanda büyük mesafe katedilmiştir. Farklı dini ve etnik gurupların huzur içinde bir arada yaşadığı bir Suriye hedefini desteklemekteyiz. Arapların, Kürtlerin, Türkmenlerin, Sünni, Dürzi, Nusayri, Hristiyan, Şii bütün kesimlerin huzur ve eşitlik içinde yaşadığı bir Suriyeyi görmek istiyoruz. Bu açıdan SDGyle başlatılan 10 Mart mutabakatı sürecinin bir an evvel hayata geçirilmesinin ülkenin istikrarına büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. Rejimin devrilmesinden bu yana geçici koruma altındaki yaklaşık 560 bin Suriyeli kardeşimiz gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde ülkelerine geri dönmüştür. Halihazırda ülkemizde bulunan Suriyelilerin geri dönüşlerinin sürdürülebilir kılınması amacıyla uluslararası toplumun desteğiyle yürütülen yeniden imar ve kalkınma projelerine de hız verilmektedir, bunun bir kısmı da şimdiden gördüğünüz gibi hayata geçti. Öte yandan, İsrailin Suriyenin güneyinde yürüttüğü faaliyetlerin yeni bir gerilim hattı yarattığı da görülmektedir. Ayrıca, ülkedeki geçiş sürecinden faydalanma arayışında olan bazı odakların da yarattığı tehdit de göz ardı edilmemelidir; ülke olarak bütün devlet organlarımızla bu tehditleri, bu gelişmeleri çok yakın bir şekilde takip etmekteyiz” dedi.
BÖLGEMİZDE YENİ VE BÜYÜK BİR SAVAŞ HİÇ KİMSENİN LEHİNE OLMAYACAKTIR
Türkiyenin Irak, Yunanistan, Libya, Kıbrıs politikasını anlatan Bakan Fidan, İran-İsrail gerginliğine ilişkin ise “Haziran ayında 12 gün süren İran-İsrail savaşı bölgesel ve küresel ölçekte ciddi riskler yaratmıştır. İsrailin saldırganlığını açık bir dille kınadık ve sorunun ancak diplomatik kanalların işletilmesiyle çözüme kavuşturulması gerektiğinin altını çizdik. İranla ilgili meselelerin diplomasi yoluyla çözümlenmesine yönelik çabalarımıza da devam edeceğiz. Aksi takdirde, bölgemizde yeni ve büyük bir savaş hiç kimsenin lehine ve menfaatine olmayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
ABDYLE DİYALOG VE EŞ GÜDÜM MEKANİZMALARIMIZI ORTAK ÇIKARLAR TEMELİNDE YÜRÜTMEKTEYİZ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmeyi hatırlatan Bakan Fidan, “Bu üst düzey diyaloğun devamı olarak kasım ayında ABDye gerçekleştirdiğimiz ziyarette başta Suriye dosyası olmak üzere, ulusal güvenliğimizi ilgilendiren kritik meseleler kapsamlı şekilde ele alınmıştır. Savunma sanayisi alanındaki kısıtlamaların tamamen kaldırılmasına yönelik girişimlerimizi de kesintisiz sürdürmekteyiz. Bölgesel konularda ABDyle diyalog ve eş güdüm mekanizmalarımızı ortak çıkarlar temelinde yürütmekteyiz. Diğer taraftan NATO nezdindeki konumumuz da her geçen gün güçlenmektedir. Türkiye, ittifak içinde güvenilir, yüksek kabiliyet sahibi ve istikrar sağlayıcı bir güç olarak öne çıkmaktadır. Ülkemiz güvenliğin bölünmezliği anlayışıyla, müttefik ülkeler arasında savunma sanayisi alanında kısıtlamalar uygulanmaması gerektiği görüşündedir ve bunu da her platformda savunmaktayız. Bu yaklaşımımız 2023 Vilnius, 2024 Washington ve 2025 Lahey NATO Zirvelerinde kabul edilen bildirilerle de teyit edilmiş ve kayda geçirilmiştir. 2026 yılında ev sahipliği yapacağımız NATO Ankara Zirvesinde ittifakın birliğini, hazırlık seviyesini ve dayanıklılığını güçlendirecek somut çıktılar elde etmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Bakan Fidan ayrıca, Türkiyenin Körfez, Asya ve Afrika politikalarını aktardı.