Sosyal medyada bizi takip edin

Türkiye

Ankara – Çelik: Bizim önceliğimiz PKK’nın silahları bırakması ve kendisini feshetmesidir

Yayınlanma tarihi:

Güncelleme:

Son gelişmeleri kaçırmamak için Google News sayfamızı takip edin. Butona tıkladıktan sonra açılan sayfanın sağ üst tarafında yer alan yıldızlı "Takip Et" simgesine dokunmanız yeterlidir. Takip Et

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, DEM Parti heyetiyle gerçekleştirilen görüşmeye ilişkin, “Bizim bu görüşmelerde önceliğimiz yapılan çağrıda ortaya konulduğu gibi PKKnın silahları bırakması ve kendisini feshetmesidir. Bizim odağımız budur” dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının ardından açıklama yaptı. MKYK gündemine ilişkin bilgi veren Çelik, Teşkilat Başkanı Ahmet Büyükgümüşün kapsamlı bir sunum yaptığını ve yine Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlunun ulaştırma hizmetleriyle ilgili ileriki süreçteki projelerle ilgili sunum gerçekleştirdiğini ifade etti. Çelik, ayrıca, 21 Mart Cuma günü kutlanacak olan Nevruz Bayramının Cumhurbaşkanı Erdoğanın katılımıyla Haliç Kongre Merkezinde gerçekleştirileceğini açıkladı.

2. DÜNYA SAVAŞI SONRASI KURULAN DÜZEN BİTMİŞTİR

Gündeme yönelik değerlendirmelerde bulunan Çelik, “ABD Başkanı Trump ile Avrupa Birliği liderleri arasında yürüyen tartışmaya baktığımızda artık ara cümleler kurmaya, geçiş cümleleri kurmaya herhangi bir gerek olmadığı görüldü. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan düzen bitmiştir. Dünya yeni bir düzen arayışındadır. Bu düzen çerçevesinde dünyanın büyük aktörlerinin önümüzdeki dönemde nasıl bir tutum alacağı, nasıl bir yol haritası izleyeceği en önemli konulardan bir tanesidir. İster ABD açısından olsun, ister Avrupa Birliği, ister Çin, ister Rusya açısından hangi açıdan bakarsanız bakın, Türkiye bütün gelişmelerin merkezinde, kilit ülke olma rolünü en net bir şekilde korumaktadır. Türkiyenin nasıl bir yol izleyeceği önümüzdeki dönemde şekillenecek olan bölge düzeninin, dünya düzeninin de nereye gideceği açısından önemli ipuçları olarak değerlendirilecektir. Bugün Avrupa liderleri gerek hukuk açısından, gerek ilkeler açısından bir takım eleştiriler getiriyorlar. Başkan Trumpın tasarruflarıyla ilgili olarak bir takım çağrılar yapıyorlar. Esasında bugün eleştirdikleri konular kendilerinin yıllarca Türkiyeye dönük davranışlarının özetidir. Yani bugün Avrupa Birliği liderlerinin dış politikaya ve dünyanın gidişine dair eleştirilerini, yakınmalarını, itirazlarını alt alta koyun aslında oradan çıkacak olan toplam, Türkiyeye dönük olarak ortaya koydukları çifte standart siyasetinin tam bir özeti olarak önlerine gelecektir. Dikişleri sökülen İkinci Dünya Savaşı sonrası düzen, artık bu tartışmayla birlikte tamamen sona ermiş gözüküyor. Önümüzdeki dönemde Avrupa Birliğinin kendisine nasıl bir yol çizeceği, NATOnun nerede ve nasıl şekilde yaşamını sürdüreceği, bunun dozunun ne olacağı, katılımcılarının katkılarının ne olacağı, misyonunun ne olacağı gibisinden birçok tartışma arka arkaya gelecektir. Bütün bunlar açısından bakıldığında Türkiye kilit bir rol üstlenmeye devam edecektir” dedi.

TÜRKİYEYİ SADECE GÜVENLİK KONULARINA İNDİRGEYEMEZSİNİZ

Avrupa Güvenlik Mimarisi söz konusu olduğunda Türkiyenin vazgeçilmez olduğuna dair çok sayıda siyasi beyanatın verildiğini ifade eden Çelik, “Bizim Avrupalı dostlarımıza her zaman söylediğimiz şey şudur; Türkiyeyi sadece güvenlik konularına indirgeyemezsiniz. Türkiye sadece güvenlik konuları temelinde bir indirgemeci yaklaşımla ele alınamaz. Türkiyeyi demokratik değerler, ekonomik refah, bütün sosyal değerler bunların paylaşılması ve bu konuda bir dayanışmanın ortaya çıkması bakımından değerlendirmeniz gerekir. Bu bakımdan esasında yıllardır Avrupa Birliği üyelik süreci ile ilgili olarak Türkiyenin önüne koydukları çifte standartlarla yüzleşmelerinin tam zamanıdır. Hatta bu öyle bir çifte standart ki Türkiyeyi bir takım mükellefiyetlerini yerine getirmemekle suçluyorlar ama esasında bu da doğru değil. Bir takım konuları tartışmak için, müzakere etmek için fasılları dahi açmaktan çekiniyorlar. Örneğin fasılları açarlar, Türkiye bu fasılların gereklerini yerine getirmezse onlar fasılları kapatmamış olurlar. Ama onun yerine fasılları açmaktan bile çekinen, bu konuda bile kapıyı kapatmaya çalışan bir tutumları var” diye konuştu.

AB, KÜRESEL GÜÇ OLMA KABİLİYETİNİ KAYBETTİ

Avrupa Birliğinin küresel güç olma yolunun sadece Türkiyenin tam üyeliğinden geçtiğini ifade ettiklerini anımsatan Çelik, “Türkiyenin tam üyeliğinin dışlandığı durumda küresel güç olma kabiliyetini kaybetti. Türkiyenin Avrupa Birliği üyeliğini aşırı sağın bir takım hamleleri yüzünden erteleyenler ya da dışlayanlar, bunu yaptıkları için kendi demokrasilerinin aşırı sağ siyasetler tarafından, daha güçlü bir şekilde kuşatıldığını görüyorlar. Aşırı sağla gerçek siyaset gündemiyle yüzleşemedikleri için aşırı sağ hatta faşist partiler Avrupanın pek çok önemli ülkesinde birinci ya da ikinci parti olma şeklinde bir tablo oluşturmuş durumdalar. Bunlar aslında Türkiyenin yıllardır ortaya koyduğu tezlerin ne kadar kıymetli olduğunu gösteriyor. Umarız ki bu seferde Avrupa Güvenlik Mimarisi vesilesiyle başlayan bu tartışmayı sadece güvenlik temelinde, indirgemeci bir yaklaşımla ele almazlar. Türkiyenin bütün potansiyellerini açığa çıkaran, Türkiyenin güçlü bir Avrupa devleti aynı zamanda da yüz yıldır güçlü bir Avrupa demokrasisi olduğu şeklindeki boyutunu da unutmayan bunu da hesaba katan bir çerçeveyle Türkiyenin önüne gelirler. O zaman hem bölge barışı açısından hem dünya barışı açısından hem Avrupa Güvenlik Mimarisi açısından hem Akdeniz açısından hem de Türkiye Avrupa Birliği ilişkileri açısından yepyeni bir takım fırsat pencerelerinin ortaya çıktığı herkes tarafından görülecektir” ifadelerini kullandı.

CHPLİ VEKİLLER SİYASİ PROPAGANDA İÇERİSİNE GİRDİLER

Çelik, CHPli milletvekillerinin Hataya gerçekleştirdikleri ziyaret sırasında yaptıkları açıklamaları eleştirerek, “Son derece yanlış bir takım eksende, yanlış bir temelde, üstelik çarpıtma yaparak, siyasi yalan söyleyerek olayı başka bir yere taşımaya çalıştıklarını net bir şekilde gördük. Özellikle iki, üç kişinin böyle bir siyasi mezhepçilik temelinde, biz meşru yönetime karşı silah çekmiş ve hangi grup olduğunu gayet iyi bildiğimiz bir takım gruplara Esad artığı derken, onlar tuttular, biz sanki oradaki Musayirlere, Alevilere ve Şiilere Esad artığı diyormuşuz gibisinden bir propaganda içerisine girdiler. Bu baştan aşağı yalandır. Ayrıca oradaki katliamın arkasında Türkiyenin olduğu ya da Türkiyenin bunu himaye ettiği gibisinden yine çok ayıp ve çok büyük bir yalana imza attılar. Kuşkusuz buradan bir siyasi kaldıraç elde etmeye çalıştılar ama günün sonunda çıkan yaptıkları iş, son derece ilkel, son derece bayağı ve oradaki kardeşliğe zarar veren, Türkiyenin içine de yüksek bir tansiyon taşımaya çalışan bir siyasi mezhepçilikten öte hiçbir şey ifade etmedi” diye konuştu.

GEREKEN TEDBİRLERİN ALINMASI İÇİN İNİSİYATİFE GEÇTİK

Türkiyeyi siyasi mezhepçilikten kurtarma konusundaki hassasiyetlerini en yüksekte tutmaya devam edeceklerini belirten Çelik, “Baas rejimini yeniden diriltmek isteyen ya da Baas rejimine benzer bir takım mikro rejimler kurmak isteyenlerin başka adlar altında ne yapmak istediğini görüyoruz. Ve ilk andan itibaren doğru bir şekilde bunu tespit ederek gereken tedbirlerinin alınması konusunda inisiyatife geçtik. Bizim burada baktığımız şey teröre bulaşmış bütün unsurların Suriyeden temizlenmesidir. Silahlı grupların Suriye ordusu içerisinde yer almasıdır ve bütün etnik grupların ve mezhep gruplarının Suriyenin geleceğinde ve istikrarında eşit rol üretmesidir” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE-ERMENİSTAN NORMALLEŞMESİ İVME KAZANACAK

Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerindeki gelişmeleri de değerlendiren Çelik, “Azerbaycan Ermenistan arasında barışın gerçekleşmesiyle ilgili olarak metinde hemen hemen bütün unsurların tamamlandığı duyuruldu. İki tane madde problemliydi. Orada Azerbaycanın taleplerinin de yerine geldiğini görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Aliyevin ortaklaşa paylaştıkları Kafkasyadaki barış vizyonu açısından bu aşama önemli bir aşamadır. Bundan sonra Ermenistanın Azerbaycana hedef alan bir takım yasaları ya da anayasa maddelerini, Azerbaycanın toprak bütünlüğünü, egemenliğini hedef alan bir takım yasaları ya da anayasa maddelerini değiştirmesi de son derece önemli olacaktır. Aslında bugün gelinen noktada yıllarca sorunu çözmek için kurulmuş ama sorunun çözümünden çok karmaşıklaşmasına yol açmış, AGİT Minsk Grubunun da artık dağıtılmasının, devreden çıkarılmasının zamanı gelmiştir. Herhangi bir misyonu kalmamıştır. Cumhurbaşkanımız bunu yıllardır ifade ediyorlar. Bu grubun herhangi bir çözüme, herhangi bir şekilde katkısı olmamıştır. Bütün bu adımlar gerçekleştiği zaman Türkiye- Ermenistan arasındaki normalleşme süreci de ivme kazanacak ve bundan bütün bir bölge halkları kazançlı çıkacaktır. Kafkasya barışı kazançlı çıkacaktır” açıklamasında bulundu.

TAVİZ VERME GİBİ BİR YAKLAŞIMIMIZ YOK

Basın açıklamasının ardından soruları cevaplayan Çelik, DEM Parti heyetiyle AK Parti grubunun görüşmesine ilişkin soruyu şöyle cevapladı:

“Bizim bu görüşmelerde önceliğimiz yapılan çağrıda ortaya konulduğu gibi PKKnın silahları bırakması ve kendisini feshetmesidir. Bizim odağımız budur. Bugün gelinen noktada Sayın Devlet Bahçelinin yaptığı tarihi çağrı, Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade, Türkiyenin bu terör belasından kurtulması için önemli bir fırsat penceresi araladı. Şunu bir kere daha ifade ediyorum ki, tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak ilkesi çerçevesinde biz, önümüze getirilen teklifleri bu çerçevede alacağız. İkincisi, devletin niteliklerinden ve milletin değerlerinden taviz verme gibisinden herhangi bir yaklaşımımız yok. Bu konularla ilgili pazarlık gibisinden bir yaklaşımı kesinlikle gündemimize almıyoruz, al-ver süreci gibi bir değerlendirme yapmıyoruz. Bizim meseleye yaklaşımımız Türkiyede siyasi alanda ve sosyal alandaki sorunların çözümü için demokrasi standartlarının yükseltilmesidir. Ama bu konuyla ilgili olarak şu an konuşulması gereken gündem kesinlikle ve kesinlikle terör örgütünün silah bırakması ve kendisini fesh etmesidir. Bunun dışında şart sayılabilecek, ön adım sayılabilecek herhangi bir şeyin gündeme gelmemesi gerekir. Terörsüz Türkiye hedefini doğrudan hedeflemeyen, PKKnın silah bırakmasını doğrudan hedeflemeyen, örgütün kendisini fesh etmesini doğrudan hedeflemeyen bir takım ara kategorilerin ya da bir takım geçiş kategorilerinin de olmaması gerekir. Bizim odağımız bu çerçevededir. PKK silah bırakmalıdır ve bu bütün unsurlarla gerçekleşmelidir. Tabelanın farklı olması bir şeyi değiştirmez. Bu hangi adla olursa olsun PKK, YPG, SDG bütün unsur ve uzantılarıyla, bütün tabelalarıyla bu silahın bırakılması gerekir ve örgütün fesh edilmesi gerekir.”

SURİYE İÇİN OLUMLU BİR SONUÇ DOĞURABİLECEĞİNİ DEĞERLENDİRİYORUZ

Terör örgütü YPG’nin siyasi kolu SDG ile Suriye hükümeti arasında imzalanan anlaşmaya ilişkin soru üzerine ise Çelik, “Biz Suriye’nin bir toprak bütünlüğünü ve egemenliğini savunduğumuz için Suriye içerisinde birtakım parçalarda, birtakım silahlı grupların olmasını, Baas rejimi döneminden kalmış birtakım modellerin silahlı grup olarak yaşıyor olmasını doğru bulmuyoruz. Bizim açımızdan nettir; YPG bir terör örgütüdür, SDG’de aynı şekilde değerlendirilmektedir bizim tarafımızdan. Dolayısıyla, bugün bulunduğu yerler açısından da kimlerle nasıl iş birliği yapıldığı görülmektedir. Bu Suriye’nin toprak bütünlüğünü de tehdit eden otonom bölge, özerk bölge ya da birtakım devletçik modeli gibisinden bir yapılanma görüntüsü vermektedir, bunun ortadan kalkması gerekir. Nitekim yapılan çağrıda PKK silah bıraksın dediğimde bu doğrudan SDG ve YPG’yi de ilgilendirir. Nitekim havaalanları, petrol üretim yerleri gibi bütün alanların Suriye yönetimine devredilmesi gibi bir yaklaşım çerçevesinde bu yorumla biz bu anlaşmanın Suriye için olumlu bir sonuç doğurabileceğini değerlendiriyoruz. Fakat anlaşmadan sonra bazı YPG yetkililerinin bu anlaşmayı farklı yorumlamaya dönük birtakım beyanlarını da duyduk. Bu meseleyi olumsuz bir noktaya götürür, bu Suriye yönetimi açısından da olumsuzdur, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve milli egemenliği açısından da olumsuzdur, Suriye’nin güvenliği açısından da olumsuzdur, bizim açımızdan da burnumuzun dibinde, sınırlarımızın hemen yakınında bir terör devletçiği projesi hayata geçirmeye çalışanları aparatı olması bakımından da olumsuzdur” ifadelerini kullandı.

Haber: Aybala MELEK- Canberk ÖZTÜRK/ ANKARA,

Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
Continue Reading
Reklam
Yorum yapmak için tıkla

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir