Sosyal medyada bizi takip edin

Politika

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye’nin desteğiyle Kıbrıs Türkü öz vatanında özgürce yaşamaya devam edecek

Yayınlanma tarihi:

Güncelleme:

Son gelişmeleri kaçırmamak için Google News sayfamızı takip edin. Butona tıkladıktan sonra açılan sayfanın sağ üst tarafında yer alan yıldızlı "Takip Et" simgesine dokunmanız yeterlidir. Takip Et

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, “Kim ne derse desin, Allahın izniyle, Türkiyenin desteğiyle Kıbrıs Türkü kendi öz vatanında özgürce yaşamaya ebediyen devam edecek. Sırtını kime yaslarsa yaslasın, hiçbir güç buna engel olmayacak. Bırakın eski acıları yaşatmayı, kimsenin buna cüret dahi edemeyeceği bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini inşa edeceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde (KKTC) düzenlenen 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı Törenine katıldı. Tören, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı okunması ve Türkiye ile KKTCnin bayraklarının göndere çekilmesinin ardından başladı. Törene, Cumhurbaşkanı Erdoğanın yanı sıra KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, AK Parti genel başkan yardımcıları Nihat Zeybekci, Hüseyin Yayman, Halit Yerebakan, Kürşat Zorlu, Belgin Uygur ve bazı milletvekilleri katıldı.

Burada yaptığı konuşmada Kıbrıs Türk halkının barış ve özgürlüğe kavuştuğu Kıbrıs Barış Harekatının 51’inci yıl dönümünde olmaktan büyük gurur ve memnuniyet duyduğunu belirten Erdoğan, kendilerini Lefkoşada muhabbetle bağrına basan herkese teşekkür etti. Türkiyedeki 86 milyonun kalbinin dün olduğu gibi bugün de Kıbrıslılarla birlikte attığı söyleyen Erdoğan, “Kıbrıs Barış Harekatının 51’inci seneidevriyesinde Kıbrıs Türk halkının var olma mücadelesi için can veren şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum, kahraman gazilerimize Allahtan sağlıklı ve bereketli ömürler niyaz ediyor, her birine tek tek şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle Kıbrıs Barış Harekatının kararlı liderliğini üstlenen dönemin Başbakanı merhum Bülent Eceviti, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan hocamızı, ömrünü Kıbrıs davasına adamış Alparslan Türkeşi, ayrıca Londra Zürih Anlaşması ile Kıbrıs Barış Harekatının hukuki zeminini oluşturan şehit Başbakanımız Adnan Menderesi ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorluyu ve emeği geçen tüm devlet büyüklerimizi şükranla, minnetle yad ediyorum” ifadelerini kullandı.

TÜRK ORDUSU, ENOSİS HAYALİ KURANLARI HÜSRANA UĞRATMIŞTIR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs Türkünün egemenlik ve özgürlük mücadelesine önderlik eden, adeta bir milletin kaderini omuzlayan merhum Doktor Fazıl Küçük ve KKTCnin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşı da rahmetle andığını, hatıralarını saygıyla selamladığını belirtti. Kıbrıs Barış Harekatının, Kıbrıs Türk halkına yönelik sistematik ihlaller ve saldırılar karşısında garantörlük yükümlülükleri çerçevesinde atılmış meşru ve zorunlu bir adım olduğunu vurgulayan Erdoğan, “51 yıl önce bugün şanlı Türk ordusu, kahraman mücahitler ve Kıbrıslı kardeşlerimizle birlikte Enosis hayali kuranları hüsrana uğratmıştır, Adaya barış ve huzur gelmiştir. Kıbrıs Barış Harekatında Mehmetçiğin Adaya ayak basmasıyla Kıbrıs Türkünün yalnız olmadığını tüm dünya görmüştür” diye konuştu.

KIBRIS TÜRKÜ KARDEŞLERİMİZE YAPILANLARI ASLA UNUTMAYIZ

Barış Harekatı kadar harekata giden sürecin de çok önemli olduğunun altını çizen Erdoğan, özellikle gençlerin bundan 50-60 yıl önce yaşanan olayları çok iyi bilmesi, hafızalarına adeta nakşetmesi gerektiğine dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1955te EOKA terörüyle başlayan, 1974e kadar Kıbrıs Türkünü zulüm ve baskı altında bırakan o karanlık dönemin milletin yüreğine kazındığını dile getirerek, şunları söyledi:

“EOKAnın namlusu sadece cana değil, kimliğe, onura, varoluşa da çevrilmişti. 1571den beri Adanın asli unsuru olan Kıbrıs Türk halkı, kendi öz yurdunda sığıntı gibi yaşamak zorunda bırakıldı. O kara günlerin vahametini, yaşanan acının derinliğini tarif etmek kolay değil ama bir söz var ki her şeyi özetliyor, Kıbrısın bütün çiçekleri Makariosun Adaya bulaştırdığı kanın kokusunu silemedi. Cennetten bir parça olan bu topraklar, kelimelerin bile anlatmakta yetersiz kaldığı işte böyle vahşet günlerine tanıklık etti. Şimdi birileri çıkıyor, Geçmişi tamamen geride bırakalım. diyor. İyi de biz Kumsal Katliamını, Kanlı Noel vahşetini, Erenköy Direnişinde toprağa düşen gençlerimizi nasıl unutabiliriz? Lefkoşa Devlet Hastanesinde şifa beklerken katledilen onlarca insanımızı, kefen yokluğundan ev ev gezerek çarşaf toplayan analarımızı, bacılarımızı nasıl unutabiliriz? Çetinkaya Spor Kulübünün, Kıbrıs Türk Öğretmenler Derneğinin çabalarını, Kıbrıs Türk Kızılay Cemiyeti ile Köy Komitelerinin fedakarlığını nasıl unutabiliriz? Bayraktar Türk Alayını, Türk Mukavemet Teşkilatını, her birinizin ailesinden çıkan mücahitleri unutmak mümkün mü? Kıbrıs Türküne yapılan zulümleri, çektirilen çileleri, yarım asırdır uygulanan ambargoları biz nasıl unutabiliriz? Kimse kusura bakmasın, biz Kıbrıs Türkü kardeşlerimize yapılanları asla unutmayız, ibret alarak, ders çıkararak, bir daha benzer acıların asla yaşanmaması için ne yapılması gerekiyorsa biz onu yaparız.”

KIBRIS TÜRKLERİNİ AZINLIK OLARAK GÖRÜP SÖZDE DEVLETLERİNE YAMAMAYA ÇALIŞTILAR

Erdoğan, Adanın tek başına sahibi olmalarına izin verilmeyeceğini bildikleri için Rumların hep çözümsüzlük peşinde koştuğunu belirterek, “Kıbrıs Türk tarafı ne zaman yapıcı bir irade ortaya koysa sunulan planları reddettiler. Müzakere masalarından kaçtılar. Ne var ki masayı her devirdiklerinde çözüm istediklerini, müzakerelerin yeniden başlaması gerektiğini ileri sürdüler. Kıbrıs Türklerini azınlık olarak görüp sözde devletlerine yamamaya çalıştılar. Biliyorsunuz, esasen Kıbrıs Türk tarafının teklifi olan federal çözüm karşısında Rumlar üniter devlet diye tutturmuşlardı. Federal model, merhum Denktaşın liderliğinde müzakerelerin temel çerçevesi olarak kabul edilmişti. Peki, 1960 ortaklık devletinde olduğu gibi federal çözüm modelini de kabullenemeyen Rumlar ne yaptı? İki toplumlu, iki kesimli federal model temelinde hazırlanan bütün çözüm önerilerini reddettiler” dedi.

İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM VİZYONUNUN ARKASINDAYIZ

Kıbrıs Türkleri’nin kaybedecekleri bir 60 yılın daha olmadığını söyleyen Erdoğan, “Kıbrıs Türklerinin kaybedecek 60 yılı daha yok. Biz artık tüketilmiş federasyon modeline dayanan Birleşmiş Milletler parametreleriyle vakit kaybedemeyiz. Kıbrıs Türk tarafının desteğini açıkça çektiği birçok kez denenmiş ve başarısız olmuş bir çözüm modelinde ısrarcı olmanın kimseye bir faydası bulunmuyor. Cumhurbaşkanı Sayın Tatarın ortaya koymuş olduğu iki devletli çözüm vizyonunun tüm gücümüzle arkasındayız. Buradan tüm dünyaya bir kez daha çağrımızı yapıyoruz: Uluslararası toplum Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanımalı, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkileri bir an önce kurmalıdır. Doğrudan uçuşların ve ticaretin önü açılmalıdır. Bugün gelinen noktada ne mutlu ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin uluslararası alanında görünürlüğü her geçen gün artıyor. Rumlar kendini Adanın tek hakimi ve sahibi gibi göstermeye çalışsa da artık Türk Devletleri Teşkilatında, İslam İşbirliği Teşkilatında, Ekonomik İşbirliği Teşkilatında temsil edilen bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vardır” diye konuştu.

Bugün tıpkı 51 yıl önce olduğu gibi aynı inançla aynı kararlılıkla bir arada olduklarını vurgulayan Erdoğan, “Anavatan Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti geçmişte nasıl omuz omuzaysa bugün de aynı azimle, aynı istikamette yürümeye devam ediyor. Zorlukları birlikte göğüslüyoruz. Ambargoları birlikte aşıyoruz. Geleceğimizi birlikte inşa ediyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Sizlere rahmetli Rauf Denktaşın kaleminden dökülen şu güzel mısralarla veda etmek istiyorum. Bakınız ne diyor merhum Denktaş; Kim demiş ki benim için bu beldede ati yok? Kim demiş ki bu toprakta Türk oğlunun hakkı yok? Bu diyarlar sizin için etmez diyen cahil kim? Haykırırım cevap versin bizi fazla gören kim? Ey asil Türk, bu sözleri söyleyecek herkesin demir gibi yumruğunu vur başına inlesin. Bu toprakta atan kalpler nereden gelmiş dinlesin. Türke yer yok bu diyarda çıksın gitsin kim demiş? Kim ne derse desin, Allahın izniyle, Türkiyenin desteğiyle Kıbrıs Türkü kendi öz vatanında özgürce yaşamaya ebediyen devam edecek. Sırtını kime yaslarsa yaslasın, hiçbir güç buna engel olmayacak. Bırakın eski acıları yaşatmayı, kimsenin buna cüret dahi edemeyeceği bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini inşa edeceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.”

Erdoğan, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramının Kıbrıs Türk halkına ve tüm millete kutlu olması temennisinde bulundu.

Haber: Salih HÜDAVERDİ/ANKARA,

Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
Continue Reading
Reklam