Sosyal medyada bizi takip edin

Türkiye

Bursa-Çocuk parkındaki ‘Fransız Mezarlığı’, mezar taşlarından ibaret çıktı

Yayınlanma tarihi:

Güncelleme:

Son gelişmeleri kaçırmamak için Google News sayfamızı takip edin. Butona tıkladıktan sonra açılan sayfanın sağ üst tarafında yer alan yıldızlı "Takip Et" simgesine dokunmanız yeterlidir. Takip Et

BURSAda çocuk parkı içerisinde yer alan, en eskisi 1868 yılına ait olan çeşitli ülkelerden kişilerin isminin yazılı olduğu 32 mezar taşının bulunduğu Fransız Mezarlığı, dikkat çekiyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi Bursa Bellek Haritası projesi kapsamında Bursa Levantenleri araştırmasından elde edilen sonuçlara göre bilinenin aksine mezar taşlarının altının boş olduğu ortaya çıktı.

Yıldırım ilçesi Piremir Mahallesindeki çocuk parkı içerisinde yer alan Fransız Mezarlığı, dikkat çekiyor. Birçoğunun üzerinde Hristiyanlığın sembolü olan haç bulunan 32 mezar taşından en eskisi, 1868 yılında hayatını kaybeden Fransa’nın Bursa Konsolosu Mösyö Seona ait. Adı Fransız Mezarlığı olsa da günümüze ulaşan mezar taşlarında, İtalyan, Alman, İskoç, Ermeni ve Avusturyalı olmak üzere Latin Katoliklerin isimleri yer alıyor. 1940lı yıllara kadar gayrimüslim mezarlığı olarak kullanılan alan, şimdilerde konut alanı ve çocuk parkı olarak kullanılıyor. Büyük ölçüde tahrip edilen mezarlık, 1995ten sonra park halinde düzenlenerek kalan mezar taşları da parkın bir köşesinde sergilenmeye başlandı. Bursa Büyükşehir Belediyesi Bursa Bellek Haritası projesi kapsamında Bursa Levantenleri araştırmasından elde edilen sonuçlara göreyse bilinenin aksine mezar taşlarının altının boş olduğu ortaya çıktı.

BURADA MEZARLIK YOK

Araştırmayı yürüten Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Tarih Bölümü öğrencisi Agah Enes Yasa, mezar taşlarının başka bir yerden taşındığını belirterek, “Burada bir mezarlık bildiğimiz kadarıyla yok. Asıl mezarlık Çobanbey Türbesinin yanında Karınca Deresinin yanında olan bir yer. Şimdi hem ne Karıncadere var ne de türbenin yanındaki bu arazi mezarlık orada duruyor. Karıncaderenin üzerinden Çelebi Mehmet Bulvarı geçiyor. Arazi de zamanla Cumhuriyet döneminde fabrikaya dönüştürülmüş. Şu an atıl vaziyette. Daha sonra kuvvetle muhtemel, sözel kaynaklara dayanarak maalesef bunu söyleyebiliyorum. Çünkü çok kaynak yok. Bursadaki önemli ipek fabrikatörlerinden yine Fransız olan Marcel Romangalle, mezarlığı buraya naklettiriyor” dedi.

LATİN KATOLİK MEZARLIĞI OLARAK İSİMLENDİRMEK DAHA DOĞRU

Yaptığı araştırmaların amacının Bursadaki hatalı bilgileri düzeltmek, arşive dayalı araştırma yapmak ve ampirik araştırmayı ortaya çıkarmak olduğunu söyleyen Yasa, Çobanbey Türbesinin yanında yer alan asıl mezarlığa sadece Fransızların değil, Latin Katoliklerin gömüldüğü belirterek, Fransız Mezarlığı ile ilgili doğru bilinen yanlışları şöyle anlattı:

“Aslında Latin Katolik Mezarlığı olarak isimlendirmemiz daha doğru olur. Çünkü burada yalnızca Fransızlar değil; İtalyan, İskoç ve Avusturyalı Katolikler de gömülü. Zaten bunların çoğunun aile birliktelikleri kurduklarını, arşiv kayıtlarında görmekteyiz. Yabancı konsoloslukların arşiv kayıtlarında. Bunlar Bursada 600-700 kişilik bir cemaatmiş. Bu cemaat oluşumu sürecinde, Fransızların ön plana çıktığını görüyoruz maddi desteklerle. Fransız misyonunun hastane, okul kurduğunu görüyoruz. Aşağıda Fransız Kilisesi, sarı kilise vardır. Özellikle ipek ticaretiyle ilgilendiklerini görüyoruz. Fransanın Lyon yakınlarındaki Drome kentinden buraya gelenler var. Lyondan gelenler var. Lyondaki ipek ticaretiyle uğraşan, büyük ajansların Bursa temsilciliğini yapanlar var. Muhabirliğini. İpek ticareti merkezde fakat bunun dışında farklı alanlarda faaliyet gösterenler de var. Örneğin Lacaze ailesi. Mağazacılık yapıyor. Osmanlının son dönemlerinde ticaret amacıyla Bursaya yerleşen Fransız, İtalyan, Avusturyalı çeşitli aileler var. Bunun dışında farklı alanlarda faaliyet gösterenler de var. Örneğin Lacaze ailesi, mağazacılık yapıyor. Benim de üzerine çalıştığım bir aile. Onların yazdıkları ticaret raporlarını yayına hazırlıyorum. Ailenin Fransada ve Avrupada çıkan her şeyi, Bursaya ithal ederek burada sattıklarını görmekteyiz. Tuğladan çimentoya, el fenerinden fotoğraf makinesi levazımatına kadar. Hatta kağıt dahi. Burada bu işle ilgileniyorlar.”

TAŞLAR ÇOBANBEY TÜRBESİNİN YANINDAN BURAYA NAKLEDİLMİŞ

Geç Osmanlı döneminde Hristiyan ahalinin genellikle şimdilerde millet bahçesi olan Eski Atatürk Stadyumunun olduğu yerdeki Rum mezarlığına defnedildiğini belirten Agah Enes Yasa, “Bursaya gelen çok önemli bir gazeteci var, Regis Delbeuf. Aynı zamanda seyyah olarak da biliniyor. Delbeufün seyahatnamesinde, Bursa ve İznik üzerine yazdığı eserde asıl mezarlığın şu an üstünde millet bahçesi olan, ondan evvel Atatürk Stadyumu olan alanda Rum Mezarlığı olduğu yazıyor. O mezarlığın bir kısmının Bursada ölen Fransız ve diğer Latin Katoliklere ayrıldığından bahsediyor. Fakat cemaatin ölü sayısı artmaya başlayınca, çünkü sadece Bursada değil, Bilecik, İzmit, Balıkesir; Bursa vilayetine bağlı ya da onun etrafındaki diğer mutasarrıflıklara bağlı yaşayan, farklı koloni üyeleri de var. Fransızlar var ve bunlar ölünce de Bursaya getirilip, gömülüyorlar. İstanbula gitmiyor çoğu. Onların sayısının da artmasıyla beraber, bir mezarlık ihtiyacının ortaya çıktığını ve devlet desteğiyle, devletin yönlendirmesiyle Çobanbey Türbesinin yanındaki Ermeni Kilisesi Vakfı’na ait araziye kendilerinin tahsis edildiğinden bahsediyor. Arşiv kayıtları da doğruluyor bunu. Onun yanında Ermeni Katoliklerin kabri olduğunu görüyoruz. Çünkü Ermeni Katolikler de aslında Ortodoks Ermeni Kilisesinden ayrılarak Katolik mezhebine geçmiş, Romaya bağlanmış, Katolikleşmiş cemaatten bahsediyoruz. Onlarla yan yana gömüldüklerini görüyoruz. Daha sonra Cumhuriyet devrinde o mezarlık oradan alınarak muhtemelen dediğim gibi Marcel Romangallenin yönlendirmesiyle, desteğiyle buraya taşınmış ve bu gördüğümüz selvi ağaçları da buraya dikilmiş. Bu şekilde bir kabir oluşmuş” dedi.

EN ESKİ MEZAR TAŞI, FRANSANIN BURSA KONSOLOSU MÖSYÖ SEONA AİT

Çocuk parkındaki mezar taşlarının hiçbir anlam ifade etmediğinin altını çizen Yasa, buradaki en eski mezar taşının da 1868 yılında hayatını kaybeden Fransanın Bursa Konsolosu Mösyö Seona ait olduğunu belirterek, “Çünkü bunların hepsinin altında bir mezar odası, mezar alanı bulunuyordu. Kabir alanı bulunuyordu. Bunlar da lahit kapağı şeklindeydi. Şu an ne altta odalar var mezar kısımları var ne etrafındaki çerçeveler var. Tamamen dağılmış vaziyette taşlar duruyor. Orası özel mülkiyete geçmiş, fabrika inşa etmişler. Öyle olunca taşları da buraya getirmişler. En eskisi 1868 yılı diye tespit edebildim. Mösyö Seon, Bursa Fransız Konsolosu. Onun mezar taşını görüyoruz. Daha sonra 1914-1915 tarihli mezar taşları da var. Lacaze ailesine ait. Benim bildiğim, eskiden 36 taş varmış burada. Fakat onların da şu an çok azını görebiliyoruz. Bahsettim 2010lu yıllara ait rakamlar. Zamanla toprağın altına karıştı muhtemelen” diye konuştu.

BAZI TAŞLAR BANYO FAYANSI, BAZILARI MUTFAK TEZGAHI OLARAK KULLANILMIŞ

1970li yıllarda Bursa’nın göç almasının ardından buraya yerleşen vatandaşlar ve define avcıları tarafından mezar taşlarının tahrip edildiğini söyleyen Yasa, “Bursaya 1970lerden itibaren Bulgaristan, Karadeniz ve Doğu Anadoludan yapılan göçlerle, buranın etrafındaki tarım arazilerinin imara açıldığını, parsellenerek satıldığını biliyoruz ve burası ciddi bir yerleşim alanına dönüşüyor. Dönüştüğü vakit de özellikle mezar yağmacıları dediğimiz insanlar, define avcıları, burada bir şey bulacağım umuduyla gelmişler ve mezarlıkları tahrip etmişler. Kimisi de buradaki taşları götürüp, evinin banyo fayansı, mutfak tezgahı tarzı amaçlarla kullanmış. Ya da merdiven basamağı yapmış. Buranın ciddi anlamda yağmalandığını biliyoruz eski gazete kayıtlarından” dedi.

Haber: Mehmet İNAN-Kamera: Hüseyin SEZGİN/BURSA,

Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
Continue Reading
Reklam