Güvenlik
Milli İstihbarat Akademisi’nden, nadir toprak elementleri analizi
Akademi tarafından hazırlanan analize göre; NTEler günümüzde yalnızca elektrikli araçlar, rüzgar türbinler ve elektronik cihazlar için değil; savunma sanayisinin kritik platformları için de vazgeçilmez hale geldi. 2024 yılında 325 milyar dolara ulaşan kritik mineraller pazarının, 2040 yılında 770 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. NTE temelli elektronik ve motor sanayisi ise halihazırda 1 trilyon doları aştı. NTE artık sadece ekonomik bir meta değil; jeopolitik bir kaldıraç ve stratejik silah haline geldi. Bu bağlamda, küresel tedarik zincirinin çeşitlendirilmesi, Türkiye, Ukrayna, Grönland gibi yeni üretici ve işleyici aktörlerin hızlı bir şekilde sisteme entegre edilmesi zorunlu hale geldi. Küresel rekabet artık yalnızca madende değil; rafineri, mıknatıs ve ileri teknolojili üretim halkalarında derinleşti.
ÇİNİN BASKIN KONUMU
Çinin küresel NTE piyasasındaki baskın konumu dikkat çekerken, ülke 2024 itibarıyla küresel NTE cevher üretiminin yüzde 61ini, rafinasyon ve ayrıştırmanın ise yüzde 92sini tek başına üstlendi. Bu kapsamda, yalnızca 2024 yılında 300 bin ton NdFeB kalıcı mıknatıs üreterek, ABDnin bin ton olacak hedef hacmini yaklaşık 300 kat aştı. 4 Nisan 2025te 7 NTEye yönelik ihracat lisansı zorunluluğu getirilmesi, Pekinin üret, kısıtla, lisansla modelini güçlendirdiği ve küresel fiyatlama üzerinde etkili konumunu sürdürdüğünü ortaya koyuyor.
ABD, AĞIR NTEDE DIŞA BAĞIMLI
2020-2023 arasında ihtiyaç duyduğu NTElerin yüzde 70ini Çinden ithal eden ABD, ağır NTEde tamamen dışa bağımlı. Bir F-35 savaş uçağı için yaklaşık 410 kilogram, Arleigh Burke sınıfı destroyer için 2,36 ton ve Virginia sınıfı denizaltı için 4,17 ton NTE’ye gereksinim duyulurken, herhangi bir arz kesintisi ABDnin caydırıcılık mimarisi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. ABDnin Çin bağımlılığını azaltmaya yönelik girişimleri dikkat çekerken, 30 Nisan 2025 tarihli ABD-Ukrayna Mineral Anlaşması ile daha önceki 500 milyar dolarlık geri ödeme planı yerine yarı yarıya ortak fon modeli benimsendi. Böylece Ukraynanın sahip olduğu yüzde 5lik küresel rezerv potansiyeli, ABD için stratejik bir alternatif tedarik hattı oluşturdu. Ancak rezervlerin yüzde 40ının Rusyanın işgali altındaki bölgelerde olduğu ve savaşın altyapı üzerindeki yıkıcı etkilerinin kısa vadede üretimi sınırlayacağı da not edildi. Grönlanddaki disprosyum ve terbiyum açısından zengin yataklar ise ABD açısından ağır NTE açığını kapatacak bir diğer stratejik öncelik olarak değerlendiriliyor.
TÜRKİYE, ÇİNDEN SONRA EN BÜYÜK İKİNCİ NTE SAHASI
Türkiyenin sahip olduğu kaynaklara bakıldığında ise Eskişehir Beylikovadaki 694 milyon tonluk rezerv, Türkiyeyi Çinden sonra dünyanın en büyük ikinci NTE sahası konumuna taşıyor. Yıllık 10 bin tonluk pilot tesisin faaliyete geçmesinin ardından, Türkiyenin hedefi yıllık 570 bin tonluk saflaştırma kapasitesine ulaşarak, bu alanda Avrupa başta olmak üzere yakın bölgenin başat aktörü haline gelmek.
TÜRKİYENİN NTE STRATEJİSİ
Türkiyenin önümüzdeki 10 yıllık süreçte yalnızca rezerv sahibi değil, aynı zamanda katma değer üreten bir aktöre dönüşmesi için üç eksenli bir strateji sunuluyor. Bu strateji; JORC/UMREK uyumlu doğrulama süreçleri, ölçeklenebilir rafinasyon altyapısı ve ileri manyetik alaşım Ar-Gesi ve döngüsel geri kazanım hatlarının entegrasyonunu içeriyor.