Sosyal medyada bizi takip edin

Dünya

Emine Erdoğan, Doha Forum 2024 programında konuştu

Yayınlanma tarihi:

Son gelişmeleri kaçırmamak için Google News sayfamızı takip edin. Butona tıkladıktan sonra açılan sayfanın sağ üst tarafında yer alan yıldızlı "Takip Et" simgesine dokunmanız yeterlidir. Takip Et

Emine Erdoğan, Katarın başkenti Dohada ‘Doha Forum 2024’ kapsamında düzenlenen ‘Filistin için tek yürek: İşgalin ve soykırımın karanlığında umudu koruma’ oturumuna katıldı. Yaklaşık 6 bin kişinin katıldığı forumda konuşan Emine Erdoğan, Filistinli çocukların Al-Şifa Hastanesinin önünde düzenledikleri basın toplantısıyla dünyaya ‘yaşamak istiyoruz, bizi koruyun’ çağrısı yapmalarının üzerinden tam 395 gün geçtiğine dikkati çekti.

Birleşmiş Milletler Çocuk Fonunun Gazzeyi ‘çocuk mezarlığı’ olarak tanımlamasının üzerindense 407 gün geçtiğini anımsatan Emine Erdoğan, “Güvenli bölge denilen Refahta yerinden edilmiş Gazzelilerin kaldığı çadır kentin bombalanmasının ve 44 kişinin cayır cayır yanarak katledilmesinin üzerinden 195 gün geçti” ifadesini kullandı.

‘BUGÜN SOYKIRIMIN 428’NCİ GÜNÜ’

Filistinlilere uygulanan soykırımın bugün 428inci günü olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, şöyle devam etti:

“Tam 14 aydır, örgütlü bir zalimliğin, insanlığın ortak vicdanına, insan olmanın haysiyetine gerçekleştirdiği en acımasız saldırılardan birisine tanıklık ediyoruz. Meşru müdafaa adı altında genci yaşlısı, kadını erkeği, Hristiyanı Müslümanı ayırt etmeksizin bir ülke, milleti ve kültürüyle topyekun tarihten silinmeye çalışılıyor. Vicdan sahibi herkes adına sormak istiyorum: 16 bini çocuk olmak üzere, 44 bin sivili vahşice katletmek, hastane, okul, ibadethane, hatta yetimhane bombalamak, hangi din veya hukuk sisteminde meşru olabilir? Nüfusunun yarısı 18 yaş altı olan Gazze’ye, toplamda 70 bin tonu aşan bomba atarak İsrail kendisini kimden koruyor olabilir? Filistinde bugün yaşanan hadise ne meşrudur, ne de kendini savunma hakkının bir tezahürüdür. Tanımını net yapalım: İsrailin Filistin topraklarında gerçekleştirdiği post-modern bir Holokosttur.”

‘BU İŞGAL, TARİHİN EN KARANLIK SOYKIRIMLARINDAN BİRİSİNE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA’

Neredeyse bir asırdır, Filistin halkının sistematik bir hırsızlığa, insanlık dışı bir ayrımcılığa ve bitmek bilmeyen bir işgale maruz kaldığına dikkati çeken Emine Erdoğan, “Son bir yıldır bu işgal, tarihin en karanlık soykırımlarından birisine dönüşmüş durumda. İsimler, hayatlar her gün artan farklı sayılar arasında kaybolup gidiyor” dedi. ‘Saldırıların sürekli artan şiddeti ve buna karşı kayıtsızlık, bizi bu kötülüğe yavaş yavaş alıştırıyor’ ifadesini kullanan Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Her yeni kayıp, geçilemeyeceğini düşündüğümüz bir başka etik sınırı daha geride bırakıyor. Üstelik hepsi, tüm dünyanın gözleri önünde oluyor. Bugün tanık olduğumuz soykırım, tarihte ilk kez kurbanları tarafından, olur da bir yerden yardım gelir ümidiyle naklen dünyaya aktarılıyor. Bu apaçık gerçeklik karşısında, kendisini hümanist değerlerin savunucusu olarak gören tırnak içinde medeni dünya, olanlara göz yumuyor. Bu soykırımı ve suçlularını aklamak için tüm insani, hukuki ve dini ilkelerini ayaklar altına alabiliyor. Dahası ekonomik yardım ve silah desteği ile bu soykırıma açıkça ortak oluyor. Oluşturduğu korku iklimi ve yalan siyasetiyle Siyonizm, barışa dair tüm umutları yok etmeye çalışıyor. Antisemitizm yaftası, adeta bir silah gibi, bu vahşete sesini çıkarmak isteyen herkese doğrultuluyor. Tarafsızlık iddiasında olan büyük medya platformları, İsrail yanlısı içerikleri öne çıkarırken, zulmü bir hakikat olarak gözler önüne seren paylaşımları pervasızca kaldırıyor.”

‘FİLİSTİNDE TANIK OLDUĞUMUZ ŞEY BİR SAVAŞ DEĞİL’

“Filistinde tanık olduğumuz şey bir savaş değil. Bu, sadece en güçlü ve zalim olanın hayatta kaldığı, öteki hayatların kolayca harcanabildiği bir dünya düzenini kabul ettirme çabası” açıklamasını yapan Emine Erdoğan, konuşmasına şu sözlerle devam etti:

“İnsanlık olarak sahip olduğumuz tüm kutsalların kirletilebildiği, tüm müşterek değerlerin yozlaştırılabildiği, bir grup insanın çıkarı için kalan herkesin ve her şeyin değersizleştirilebildiği keyfi bir sistemin zorla dayatılması. Küçük bir ideolojik azınlığın gerçeklikten kopuk planlarını işletmek için kurduğu bu bencil düzeni her şeyden önce bir insan, bir Müslüman olarak reddediyorum.”

Bu saldırgan tahakküm karşısında, dünyanın içinde bulunduğu utanç verici acziyet ve ikiyüzlü siyasetin kabul edilemez bir seviyede olduğuna işaret eden Emine Erdoğan, “İsrail’in meşru müdafaa hakkını dokunulmaz bir kutsal gibi savunan Batılı ülkelerin, bu uğurda katledilen onbinlerce Gazzeli masum karşısındaki sessizliğinden ne anlamamız gerekiyor? İnsan Hakları Beyannamesinde ve uluslararası birçok sözleşmede hakları koruma altına alınmış insan tanımı, sadece Batının belirlediği sınırlar içindekileri mi kapsıyor? Unutmayalım ki, sonraki nesillerin ibret alacağı bir tarih yazılırken, durduğumuz nokta bizleri tanımlayacak” diye konuştu.

‘BU BİR EMANET VE MİRAS MESELESİDİR’

Bunun bir emanet ve miras meselesi olduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, “Devraldığımız küresel insani değerler emanetine ne pahasına olursa olsun sahip çıkabilme ve ardımızda daha adil bir dünya miras bırakabilme meselesi. Dili, dini, ırkı, rengi ne olursa olsun, insanı merhametle kucaklayan, özü itibarıyla değerli gören bir inanç ve medeniyeti savunma ve yüceltme meselesi” değerlendirmesini yaptı.

“Filistin için tek yürek olan bizler, tüm insanlığı manevi çocukları kabul eden, Hz. İbrahimin mirasına sımsıkı sarılıyoruz” ifadesini kullanan Emine Erdoğan, “O, İlahi azabı hak etmiş şehirlerde bile en azından 10 masum bulunur diyen, eşsiz bir önderdi. Hz. İbrahim ve diğer tüm peygamberlerimiz başta olmak üzere, bütün iyilik öncülerinin, kendilerini adadıkları barış ve selamet yolunu izliyoruz” dedi.

‘GAZZELİLER ONURLU DİRENİŞİYLE, HEPİMİZE UNUTTUĞUMUZ FAZİLETLERİ HATIRLATIYOR’

Filistine bakıldığında, bugünkü yıkım ve gözyaşının ötesindeki, binlerce yıllık medeniyetin izlerinin, eşsiz kültürünün ve doğasının görülmesi gerektiğine işaret eden Emine Erdoğan, “Bunun için, unutturmaya çalıştıkları gerçek Filistini, 1945, hatta 1900ler öncesindeki tarihiyle öğrenmeyi, hafızalarımızda canlı bir şekilde yaşatmayı bir görev bilmeliyiz. Zira bu tarihten öğrenecek çok şeyimiz var.” ifadesini kullandı.

Emine Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

“Gazzeliler onurlu direnişiyle, zalim karşısında yılmayan, vakar duruşlarıyla hepimize unuttuğumuz faziletleri hatırlatıyor. Kurumuş kalplerimize ruh kazandırıyor, vicdanlarımızı güçlendirerek doğruyu yanlıştan ayırt edebilen birer pusulaya dönüştürüyor. Bugün dünyanın her yanındaki mitinglerle şahit olduğumuz uyanış, yeni bir dünyanın doğuşunu da müjdeliyor. Bu yüzden, belki de en önemlisi Gazze, soykırım ve işgalin kararttığı hayatlarımızı umudun ışığıyla aydınlatıyor. Umut, yalnızca bir his değildir, umut etmek, bir tercihtir. Her sabah kalkıp, her şeye rağmen yeniden, yine aynı şevk ve cesaretle aydınlık bir geleceğe inanmayı seçmektir. Ailesini kaybeden, evinden sürülen, kimliğinden eşyasına sahip olduğu her şeyi yağmalanan Gazzelilerin her şeye rağmen taşıdıkları umut, bizi ayakta tutuyor.”

Geçen yıl 15 Kasım’da, İstanbulda, lider eşleriyle yaptıkları ‘Filistin için Tek Yürek’ olma çağrısını buradan bir kez daha yinelemek istediğini belirten Emine Erdoğan, “Gelin, bu umut etrafında birleşelim ve ortak gücümüzü etkili bir eyleme dönüştürelim. Bugün hala kurtarabileceğimiz masumlar için, hemen şimdi, amasız, niyesiz bir ateşkes çağrımızı daha da yüksek haykıralım” dedi.

‘GAZZEYE EN FAZLA YARDIM GÖNDEREN ÜLKE KONUMUNDAYIZ’

Türkiyenin, gerek Gazzeye insani yardımların ulaştırılması gerekse Filistinin bağımsız bir devlet olarak var olması için diplomatik çabalarını sürdürdüğünü vurgulayan Emine Erdoğan, “88 bin ton insani yardımla Gazzeye en fazla yardım gönderen ülke konumundayız” dedi.

Bu noktada, Katarın arabuluculuk ve ateşkes çabalarındaki rolünü çok önemli bulduklarını ve takdir ettiklerini dile getiren Emine Erdoğan, “Diplomasi ve diyalogun merkez noktası haline gelen Doha Forumun bu seneki buluşmalarının hayırlara vesile olmasını diliyor, programda emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum” ifadesini kullandı.

Emine Erdoğan, konuşmasını İsrail tarafından şehit edilen, Gazze İslam Üniversitesi Profesörü Yazar ve Şair Rifat Aleririn şiirinden ‘Eğer ölmem gerekiyorsa, Sen yaşamalısın, hikayemi anlatmak için. Eğer ölmem gerekiyorsa, dilerim umut getirsin, dilerim, bir hikaye olsun’ alıntısıyla tamamlarken, “Profesör Rifatın, kurtaramadığımız yavrumuz Hind Recepin, dedesinin kollarında can veren Riimin ve nicelerinin hikayesi hepimize emanet. Filistinin hikayesi, bizim ortak mirasımız. Sayıların ve savaşın ötesindeki Filistine ve Filistinlilere sahip çıkma cesareti gösteren herkesi yürekten selamlıyorum.” dedi.

LİDER EŞLERİNE HİTAP ETMİŞTİ

Filistin meselesini sürekli gündemde tutan ve her platformda dile getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın eşi Emine Erdoğan, geçen yıl 15 Kasımda İstanbulda pek çok ülkeden devlet ve hükümet başkanlarının eşlerini ağırladı.

Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisinde ev sahipliğini yaptığı, 15 devlet ve hükümet başkanı eşi ve özel temsilcilerin katılımıyla düzenlenen ‘Filistin İçin Tek Yürek’ temalı zirvede konuklara hitap etti. Konuşmayı Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç da takip etti.

Son gelişmelerden ilk siz haberdar olmak için bizi takip edin.
  • Emine Erdoğan, Doha Forum 2024 programında konuştu. (DHA)

  • Emine Erdoğan, Doha Forum 2024 programında konuştu. (DHA)

  • Emine Erdoğan, Doha Forum 2024 programında konuştu. (DHA)

  • Emine Erdoğan, Doha Forum 2024 programında konuştu. (DHA)

  • Emine Erdoğan, Doha Forum 2024 programında konuştu. (DHA)

  • Emine Erdoğan, Doha Forum 2024 programında konuştu. (DHA)

  • Emine Erdoğan, Doha Forum 2024 programında konuştu. (DHA)

Continue Reading
Reklam
Yorum yapmak için tıkla

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir