Connect with us

TÜM HABERLER

Emniyet Müdürü TBMM’yi bile umursamadı!

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü’ndeki incelemenin ardından hazırlanan raporu oy birliği ile kabul etti.

Başkan Zafer Üskül, Başkanvekili ve MHP Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici, AK Parti Bursa Milletvekili Mehmet Ocaktan, CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve DSP İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’tan oluşan alt komisyonun hazırladığı raporda, M

Yayınlanma tarihi:

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü’ndeki incelemenin ardından hazırlanan raporu oy birliği ile kabul etti.

Başkan Zafer Üskül, Başkanvekili ve MHP Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici, AK Parti Bursa Milletvekili Mehmet Ocaktan, CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve DSP İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’tan oluşan alt komisyonun hazırladığı raporda, Mehmet Aras ve oğlu Serhat Aras ile Hakim Adlığ’ın Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polisler tarafından dövüldükleri iddiası araştırıldı.

Raporda, “Polis, asayişi sağlamak yerine, kendi intikam duygusunu tatmin etmek için asayişi yok etmeye çalışan biri haline gelmemelidir. Kendisine veya arkadaşlarına kötü davranan ve zarar veren birisine karşı bile, nefret dolu birinin polislik yaptığı yerde, ne asayiş ne de güvenlik sağlanabilir. Kolluk personelinin görevi, suçluyu -kime karşı suç işlerse işlesin- cezalandırmak değil, yargılanması için onu etkisiz hale getirmek, yakalamak ve yargı makamlarının önüne çıkarmaktır” denildi.

Polis memurlarının eylemlerinin soruşturulmasında gerekli hız ve özen içinde hareket edilmediği, şiddet eylemlerinin sorumlularının bu şekilde neredeyse cezasızlıktan yararlandırıldığı kanaat ve endişesine varıldığı ifade edilen raporda, “Beyoğlu’nda meydana gelen olaylarda, ihlal polisten kaynaklansa da idarece etkin bir soruşturma yapıldığını söylemek mümkün değildir” görüşüne yer verildi.

Rapora göre, Mehmet Aras ve oğlu Serhat Aras’ın 30 Ekim 2008 tarihinde Beyoğlu Emniyeti’nde görevli polisler tarafından Taksim-Dolapdere arasında dövüldüğü ve polis aracına bindirilerek araçta işkenceye tabi tutuldukları iddiasıyla ilgili şu sonuca varıldı:

“Beyoğlu Belediyesi’nde görevli çöp kamyonu görevlilerince, müştekilerin belirttiği tarih, saat ve ifadelerle uyumlu bir şekilde olayın teyit edilmesi, müştekilerin beyanlarında yer alan plaka numarasının son iki rakamı 34 olan aracın Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde bulunan 86234 plakalı minibüs ile aynı olması ve olay yerinin Beyoğlu sınırları içinde olması, bir arada düşünüldüğünde; bu olayın Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü personelince gerçekleştirilmiş olması ihtimalinin diğer ihtimallerden daha yüksek olduğuna kanaat getirilmiştir.”

Hakim Adlığ’ın dövülmesinin de Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü’nde görevli sivil polislerce gerçekleştirilmiş olması olasılığının yüksek olduğu görüşüne raporda yer verildi.

7 AY GEÇTİ AMA…

Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü personelinin, vatandaşlara davranışında sıkıntı gözlendiği ifade edilen raporda, “Komisyonumuzda, Mehmet Aras ve oğlu ile Hakim Adlığ’ın dövülme olayları birlikte değerlendirildiğinde; polislerin, görevli ve yetkili Cumhuriyet Savcısı’nın talimatı doğrultusunda kişileri gözaltına almak yerine, hukuka aykırı olarak, şahısları polis araçlarına bindirerek sorguladığı, hatta cezalandırdığı, bu işlemin idari bir pratik haline getirilmeye çalışıldığı endişesi ve kanaati uyanmıştır” denildi.

İnsan hakkı ihlali olduğu zaman, ihlalin olduğu yerin kaymakamlığı tarafından inceleme başlatılarak, bu incelemenin valilik veya bakanlık oluruyla görevlendirilen bir başka kişiye devredilmesi gerektiği vurgulanan raporda, bu incelemelerin sürüncemede bırakıldığı belirtildi.

Raporda, Mehmet Aras olayından 7 ay, Hakim Adlığ olayından ise 2 ay geçmesine karşın, soruşturmaların bitirilmediği ve – zamanaşımı süreleri düşünüldüğünde – bir cezasızlık durumuyla karşı karşıya kalınabileceği vurgulandı; “Her iki olayla ilgili yapılan idari soruşturmaların, inceleme tarihine kadarki süre içinde etkin bir şekilde yapıldığını söylemek maalesef mümkün değildir” ifadesi kullanıldı. Raporda, bu tür soruşturmaların en geç 3 ayda bitirilmesi gerektiği hatırlatıldı.

MÜDÜRDEN BEKLENEN, PERSONELİ GİZLEMEK DEĞİLDİR

Raporda, şöyle denildi:

“Beyoğlu Emniyeti’nde bir yönetim zafiyeti kendini göstermektedir. Emniyet Müdürü Yusuf Yüksel, bölgesinde olan olayları ve insan hakları ihlallerini araştırmak bir yana, olayları bildiren ve bilgi isteyen Komisyonumuza bile, bilgileri ancak Komisyonumuzun veya Komisyon Başkanımızın tekrar tekrar telefon veya yazılarından sonra göndermiştir.

Kendi bölgesinde kendi memurlarından kaynaklandığı basında belirtilen olayların, kendi personelince yapılıp yapılmadığını etkili bir biçimde araştırmamış; komisyona verdiği beyanında, yardımcılarına konuyu araştırttığını ancak hiçbir görevlinin bu olayları kabul etmediğini söylemiştir.

Hiçbir görevlinin bu olayları yapsa bile, kabul etmeyeceği gerçeğini ilk başta Emniyet Müdürü bilmelidir. Çünkü, ‘bu olayı ben yaptım’ diyen bir polis memuru, ‘eziyet veya kötü muamele’ suçuyla cezalandırılacak ve meslekten ihraç edilecektir. Görevinin bilincinde olan bir emniyet müdüründen beklenen, bölgesindeki olaylarda gerçeği ortaya çıkarmaktır. Olaylarda fail olabilecek personeli araştırmayarak, gizlemek değildir. Bu durum, hem amiri olduğu Beyoğlu Emniyeti’ndeki tüm personeli zan altında bırakmakta hem de kendisini zor duruma düşürmektedir.”

Raporda, “Hiç kimsenin keyfi tutumuyla toplum nezdinde, kolluk birimlerinin ve devletin töhmet altında bırakılmasına asla izin verilmemelidir” önerisi ifade edildi.

İŞLEMLER DERHAL KAYIT ALTINA ALINSIN

Raporda, şu tespitlere yer verildi:

“AB’ye giriş sürecinde olan ülkemiz, işkence ve kötü muamele iddialarının konuşulduğu ve gündemi işgal ettiği bir konumdan kendisini sıyırmalıdır. Kötü muamelenin önlenmesinde, en önemli düzenlemelerden birisi, kolluğun yapmış olduğu işlemlerin derhal kayıt altına alınmasıdır.

Kolluğun her işleminin kayıt altına alındığı bir ortamda, kötü muamele anlamına gelen fiziksel ve psikolojik müdahalelerin yapılması mümkün olmayacaktır. Mümkün olsa bile, failinin tespiti kolay olacaktır.

Kolluk personelinin neden olduğu insan hakkı ihlalleri veya iddialarıyla ilgili inceleme ve soruşturmalar, kolluğun mesleki hiyerarşik amirleri yerine, mülki idare amirleri veya İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu müfettişlerince yerine getirilmeli ve bu konuda kolluktan bağımsız bir şikayet mekanizması kurulması için gayret sarf edilmelidir.”

Bizi takip edin:

Google Play'den alın Google News Twitter
Continue Reading
Advertisement
Yorum yapmak için tıkla